hd porno porno hd porno porno

Category: Uzmanlar

Çocuk Gelişimi Bölümünün amacı

Çocuk Gelişimi Bölümünün amacı, 0-18 yaşlar arasındaki normal gelişim gösteren, özel eğitim gereksinimi olan, korunmaya muhtaç (kurumda yaşayan, çalışan, mülteci ve suçlu çocuklar) ve hastanede yatan çocukların tüm gelişim alanlarını (zihinsel, dil, motor, özbakım, sosyal ve duygusal) destekleyici teorik ve uygulamalı eğitim programları ile, çocuğa, aileye, eğitimciye ve topluma hizmet sunan Çocuk Gelişimi ve Eğitimcisi yetiştirmektir.

Öğrenciler, 0-18 yaÅŸ grubundaki bebeklik, okulöncesi, okul ve gençlik çaÄŸlarındaki çocukların tüm geliÅŸim alanlarında geliÅŸim düzeylerini belirleme ve izleme; geliÅŸim düzeylerine uygun destekleyici eÄŸitim programları hazırlama, eÄŸitimsel çevre düzenlemesi yapma, program uygulama ve denetleme; programın çocuÄŸa, ailelere ve diÄŸer ilgililere katkı saÄŸlayıp saÄŸlamadığını izleme ve yeni düzenlemeler yapma; ailelere, çocuk geliÅŸimi ve eÄŸitimi alanında hizmet veren kiÅŸilere, kurum ve kuruluÅŸlara alanla ilgili danışmanlık verme ve iÅŸbirliÄŸi yapma; toplumu bu konularda bilinçlendirme ve çocuk – aile ile ilgili disiplinlerle koordinasyon kurarak çalışma formasyonu ile donatılmış olarak mezun olmaktadırlar.

İş Olanakları

Çocuk Gelişimi ve Eğitimciler Eğitim, Sağlık, Sosyal Hizmetler alanlarında ve diğer sektörlerde aşağıda bildirilen görevleri yapmaktadırlar;

Üniversitelerde önlisans, lisans ve lisansüstü eğitim kadrolarında akademik personel olarak;
Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu’nda idareci, eğitim koordinatörü, danışman, uzman ve Çocuk Gelişimi ve Eğitimcisi olarak;
Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü’nde, çocuk yuvaları, yetiştirme yurtları ve ilgili birimlerde idareci, eğitim koordinatörü, danışman ve Çocuk Gelişimi ve Eğitimcisi olarak;
Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı’nda idareci, eğitim koordinatörü, danışman, uzman ve Çocuk Gelişimi ve Eğitimcisi olarak;
Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı’nda idareci, eğitim koordinatörü, danışman, uzman ve Çocuk Gelişimi ve Eğitimcisi olarak;
Milli Eğitim Bakanlığı Okulöncesi Eğitimi Genel Müdürlüğü, İlköğretim Genel Müdürlüğü, Kız Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü, Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nde, Planlama Araştırma Koordinasyon Daire Başkanlığı’nda, Rehberlik Araştırma Merkezlerinde, Halk Eğitim Merkezlerinde, Talim Terbiye Genel Kurulu’nda program hazırlayıcı ve denetleyici olarak;
Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Okullarında sınıf öğretmeni, anasınıfı öğretmeni ve özel sınıf öğretmeni olarak;
Milli Eğitim Bakanlığı Kız Meslek Liselerinde Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Öğretmeni olarak;
Sağlık Bakanlığı Ana ve Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Merkezlerinde Çocuk Gelişimi ve Eğitimcisi olarak;
Sağlık Bakanlığı ve Üniversitelere bağlı hastanelerde çocukların yattığı servislerde ve hastane okullarında program koordinatörü ve Çocuk Gelişimi ve Eğitimcisi olarak;
Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ve Milli Eğitim Bakanlığına bağlı;
– Özel ve resmi kreÅŸ ve gündüz bakımevi, yuva ve anaokullarında kurucu, idareci, uzman ve Çocuk GeliÅŸimi ve EÄŸitimcisi olarak,
– Özel ve resmi özel eÄŸitim, bakım ve rehabilitasyon merkezlerinde kurucu, idareci, uzman ve Çocuk GeliÅŸimi ve EÄŸitimcisi olarak,
– Özel Aile Danışmanlığı ve Rehberlik Merkezlerinde eÄŸitim koordinatörü ve Çocuk GeliÅŸimi ve EÄŸitimcisi olarak,
– Resmi ve özel kuruluÅŸların hizmetiçi eÄŸitim faaliyetlerinde eÄŸitmen olarak;

Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ve Gönüllü Kuruluşlar bünyesindeki sokak çocukları, çalışan çocuklar, ihmal ve istismara uğramış çocuklar, mülteci çocuklar, sosyal dezavantajlı çocuklar, doğal afetlerden etkilenen çocuklar gibi özel gereksinimi olan çocuklar ve ailelerine yönelik çalışmalarda Çocuk Gelişimi ve Eğitimcisi veya danışman olarak;
Adalet Bakanlığına bağlı çocuk mahkemelerinde bilirkişi ve danışman, ıslahevlerinde Çocuk Gelişimi ve Eğitimcisi olarak;
UNICEF, ILO ve gönüllü kuruluşlarda proje üreticisi, yürütücüsü ve danışman olarak;

Hidro_Terapi-ist nedir

Su temelli terapiler objektif bir yaklaşımla gözden geçirmekte fayda var. Yaşamın kaynağı olan su tabi ki insan hayatının vazgeçilmez yeri olan gerçek mucizedir. Antik çağlardan beri su kullanılarak yapılan pek çok törapik uygulama vardır. Ve geliştirilerek uygulamasına devam etmektedir.
Son dönemde giderek artan şekilde bir Thalasso-Terapi salgını ile karşı karşıyayız. Bu uyglama şekli sanki yeni keşfedilmiş ve her derde deva bir mucize terapi sistemi gibi prezante edilmekte. Fakat görüldüğü kadarı ile bu konu sık sık dile getirip popülaritesini arttırmak için büyük gayret sarf edenlerinönemli bir kısmı bu uygulamanın bir şekilde deniz suyu ile bağlantılı olduğu dışında çok net bilgilere sahip değiller. Dolayısıyla bu konu ortaya atılırken adeta konunun temelini teşkil eden suyun oluşturduğu bir büyük sis bulutu içinde detayları kaybolmuş, netliği gözlerden saklanmış, gizemli bir silüet olarak kalması tercih ediliyor.

Böyle olunca da aslında doÄŸru ve bilinçli uygulandığı ve doÄŸru malzemeler kullanıldığı takdirde gerçekten önemli faydalar saÄŸlayan su temelli terapilere de haksızlık edilmiÅŸ olmakta, konu bilimsel temelinden ayrılarak popüler magazin konularından biri imiÅŸ gibi anlaşılmakta. Halen güncelliÄŸini koruyan “Roma Hamamı” erken Roma döneminde, çağın tıp otoritelerinin denetiminde su ile tedavinin ilk kurumsallaÅŸmış uygulama formudur.

Arkeoloji ve soyal antropoloji, çok eski çaÄŸlarda, içerdiÄŸi farklı mineraller bakımından özel nitelik kazanmış suyun kurumsallaÅŸmış uygulamaların ortaya çıkışından çok önce kabaca tanımı ile “ılıca-kaplıca” formasyonun ilkel biçimlerinde kullanılmakta olduÄŸunu bize anlatmaktadır.
Erken dönemlerde insanoÄŸlu dünyamızın yer altı su kaynaklarına sahip pek çok farklı bölgesinde özel nitelik taşıdığını kimi zaman kokusundan kimi zaman renginden, bazen ısısından anladığı “su”ya özel bir önem vermiÅŸ, antik bilgilerin belkide öldürücü olabilmiÅŸ deneme / yanılmaları ile bu özel suların faydalarını keÅŸfetmiÅŸ ve o zaman adını koymamışlarsa da saÄŸlıklı yaÅŸamak için bazısını içerek, bazısını sürerek, bazısı ile yıkanarak “suyun ÅŸifası”nı hayatlarına sokmuÅŸtur.

Kültürün beşiği Doğu’ya bir göz attığımızda da yazılı kaynaklarına ulaşılabilen Akad, Asur, Babil kültürlerinde suyun tedavi özellikleri ve bu maksatla kullanımı hakkında bilgilere rastlamaktayız. Daha yakın dönemlerde Anadolu’muzda kaplıca-ılıca kültürünün günlük hayatın içinde olduğu görülmektedir. Osmanlı İmparotorluğu devrinde Edirne ve Bursa’da suyun belki bu maksatlı kullanıldığı ilk örnek olarak ruh hastalıklarının tedavisinde kullanıldığı belirtilmektedir. Tarihihn bu fantastik ve konudan ötürü birazda ıslka koridorlarında gezinmeyi ya başka yazıya bırakıp su temelli uygulamaların terminolojisi üzerinde durmakta fayda var.

Hidro Terapi çok rahat anlaşıldığı üzere su ile yapılan tedavilerin genel adıdır. Sıradan, içeriği açısında pek bir özelliği olmayan suyu mesala sadece perküsif masaj etkisi yaratacak bir donanımla kullanarak Hidro Terapi uygulayabileceğimiz gibi, genel olarak jakuzi olarak bilinen ama törapatik etkisi olabilmesi için mutlaka bu maksatla dizayn edilmiş, maksada uygun özellikleri olması gereken donanımlarla da Hidro Terapinin bir ayağını uygulamanız mümkün olacatır. Ya da vücuda belirli bir mesafeden, doğal akış formunda uygulanan su ve bu su akışı altında yapılan özel masajla Hidro-Terapinin bir diğer ayağını oluşturacaktır. Herhangi bir özelliği olmayan su ile yapılan bu uygulamaların gerçekten faydalı olabilmesi mutlaka Hidro-Terapi için dizayn edilmiş, özel nitelikleri bulunan cihaz ve ekipman kullanılması ile mümkündür.

Oysa, bünyesinde bu uygulamalrın yapıldığını iddia eden pek çok tesisie baktığımızda en iyi ihtimalle lüks konutlar için yapılmış ev tipi jakuzi küvetlerinden başka bir donanım olmadığını ve Hidro-Terapi eğitimi almış uzman kadro bulunmadığını görmekteyiz.

Ülkemizin pek çok konuda hak ettiÄŸi yeri almasını engelleyen, kısaca “….mış gibi yapmak” olarak tarif edebileceÄŸimiz bu yaklaşım belki ilk anda yatırımcıyı ekipman maliyetinden kurtaran bir çare gibi yorumlanmaktadır, ama orta ve uzun vadede hedefe ulaÅŸamadığı için tamamı ile zarara yol açmaktadır.
Kullanılan su eÄŸer özelliÄŸi olan bir su ise bu sefer uygulama formunu “SPA” konsepti içinde düşünmemiz gereklidir. Suyun bilimsel analizi bize hangi temel konularda insan saÄŸlığına faydalı olabileceÄŸini gösterecektir. Genellikle termal kaynaklar olarak görülen bu özellik bu özel nitelikli sular doÄŸal kaynağından çıktığı ÅŸekliyle, bazen belki biraz soÄŸutarak, ama mutlaka hijyenik ÅŸartları tam ve suyun etkilerinden azami faydalanılmayı mümkün kılan bir ortam ve donanım ile hizmete sokulmalıdır. Bu suyu eÄŸer sadece doÄŸal ÅŸekli ile “banyo” olarak kullanıyorsak, ufkumuzu “kaplıca” kavramından öteye taşıyamadığımız açıktır. Buna eÅŸlik edebilecek en geniÅŸ uygulama, doÄŸal kaynağın çevresinde oluÅŸan “çamur”u kullanmaktır.

Tabi ki özelliÄŸi olan bu su terapinin temelini teÅŸkil eder ve buradan kaynaklanacak “ÅŸifa” nın temeli suyun özellikleridir. Ancak eÄŸer bu suyu ciddi bir Hidro-Törapatik cihaz ve ekipman donanımı ile bilimsel tasarıma sahip bir parkura hizmete sokarsak elde edeceÄŸimiz sonuç çok daha yüksek kalitede olacak ve saÄŸlık ÅŸartları en üst seviyede yerine getirilebilecektir.

Düşünebilen varlık bulduÄŸu ile yetinebilmek yerine daha iyiye ulaÅŸmak için geliÅŸtirmeyi tercih eder. Ve ticari getiriyi hedeflerken, asgari yatırım ile azami kar beklentisi bugün en ilkel ve tutarsız ekonomik davranış olarak tanımlanmaktadır. Belki koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi demeye devam edenler var hala, ama deÄŸiÅŸim dinamiÄŸi bunun yanlış olduÄŸunu çoktan ispat etti bile. Üstelik insan saÄŸlığı gibi kutsal bir alanda hizmet verenlerin, heleki bu hizmetlerinden ticari kar elde edenlerin insanların bilgisizliÄŸinden istifade edip, olması gerekeni yapmak yerine “mış gibi ” yapmaya ve dolayısıyla kendilerinden fayda bekleyenleri açık tabiri ile sömürmeye hiç mi hiç hakları yoktur. Dikkatli gözlemci bu gün ülkemizin adı önde gelen bazı kazı tesislerinde kazma / kürek ve inÅŸaat eleÄŸi ile alınan toprağın hiçbir iÅŸleme tabi tutulmadan termal su ile merdaneli çamaşır makinesinde karıştırılıp ÅŸifalı çamur kürü adı altında fahiÅŸ fiyatlarla ÅŸifa bekleyen insanlara uygulandığını görmekte zorluk çekmeyecektir.

 

Bunun altında yatan güdü, o çok uyanık tüccar kafası ile her türlü bilimsel alt yapıya ve sertifikalara sahip sağlıklı malzemelere para vermek yerine o malzemenin uygulama fiyatı ile neredeyse sıfır maliyette malzeme kullanıp aşırı kar sağlamaktadır. Ülkemizin yetkili makamlarının farklı sebeplerle bu konuda ciddi bir denetim yapamadığı çok açık olduğuna göre, burada en önemli görev bizzat kendi sağlığı riske edilen kaliteli hizmeti talep etmeyi, sunulan hizmetin kalitesinin belgelendirilmesini istemeyi, doğru kriterde araştırma ve mukayese yapmayı ve hakkımız arayıp kötüye razı olmamayı öğrenelim. Hakkımızı aramak için artık eskisi gibi yıllarca sürecek mahkemelerde uğraşmak gerekmiyor. İlçe seviyesine kadar kurulmuş tüketici komisyonları şikayetleri (tabi ki haklı olmak şartıyla) seri şekilde sonuca ulaştırıyor.

Kullandığımız su işlem görmüş denizsuyu ve yardımcı malzemelerimizle deniz kökenli mineral, tuz, yosun gibi malzemeler ise yine terapinin getirdiği özelliklere sahip cihaz ve ekipman kullanıyorsak yaptığımız işe Thalasso-Terapi diyebiliriz. Tüketici olarak da sadece bu suyla banyo yapmak ve içine biraz yaprak veya toz yosun atılmış banyo küvetinde yarım saat vakit geçirmekle Thalasso-Terapi hizmeti aldığımızı düşünmemeliyiz. Ancak bu iş için özel olarak dizayn edilmiş hidro-terapi maksatlı cihaz ve ekipman bilimsel alt yapıya dayanan belli bir tasarımla hizmete sunulduğu ciddi bir parkur bu hizmeti istenen seviyede sunabilmeyi / faydalanabilmeyi mümkün kılar. Tabi ki bu konuda hizmet veren kadro olması da aynı derecede önem taşımaktadır.

Suyun niteliği yukarıdaki gruplardan hangisine girerse girsin, su ile yapılan tedavilerin başka önemli boyutu fizyoterapi / rehabilitasyon. Su, bu branşta da çok eski çağlardan beri ana tedavinin bir parçası olarak kullanılmaktadır. Temel olarak suyun kullanılışı benzer ekipmanlarla sağlanmakta; bazı cihaz ve ekipman hem estetik hem fizyoterapik konseptine ait olabilmektedir. Kas ve eklem hareket yeteneğinin yeniden kazandırılmasına yönelik terapiler içinde su ile yapılan uygulamaların önemli bir yeri vardır. Doğal olarak bu konuda uzman kadrolar tarafından ve tedavinin diğer basamaklarını da üstlenebilecek alt yapı donanımına sahip tesislerde uygulanması söz konusudur.

%d blogcu bunu beÄŸendi: