hd porno porno hd porno porno

Kist Hidatik Hastalığı

2.202 okundu

KİST HİDATİK HASTALIĞI
Hipokrat zamanından beri bilinen bu paraziter hastalık halen özellikle hayvan yetiÅŸtiriciliÄŸi ile uÄŸraşılan ülkelerde önemli bir saÄŸlık sorunu oluÅŸturmaktadır. Hastalık etkeni Cestode sınıfının Taenidae familyasına ait bir parazit olan ECHİNOCOCCUS’ ( ekinokok ) dur. E. granulosus, E.multilocularis, E.vogeli ve E.oligarthus olarak adlandırılan 4 türü vardır. Bunlardan en yaygın görüleni E.granulosus’tur. Ekinokok’ların eriÅŸkin ÅŸekilleri ana konakçı olan kedi, köpek, kurt, tilki gibi hayvanların barsaklarında bulunur. Larva ÅŸekilleri ise ara konakçı olan koyun, keçi, sığır, deve, domuz, at, eÅŸek, manda , karaca, geyik, çeÅŸitli kemirgenler ve insan’da kist içinde yaÅŸarlar

E. granulosus’un yumurtaları, paraziti barsaklarında taşıyan ana konakçı kedi, köpek vb hayvanların dışkılarıyla dışarı atılırlar. Bu yumurtalar toprak, su ve yumurta bulaÅŸmış kedi köpek tüyleriyle direkt veya kontamine sebze, meyvelerle endirekt olarak ara konakçılar tarafından ağız yolundan alınır. Alınan bu yumurtalar barsaklarda açılarak barsak duvarını geçer, kan ve lenf yoluyla öncelik sırasıyla karaciÄŸer, akciÄŸer, diÄŸer organ ve dokulara yerleÅŸerek kist formunda yaÅŸamlarını sürdürürler. Bu kistleri içeren hayvan etleri ve sakatatlarının, kedi köpek vb ana konakçılar tarafından çiÄŸ olarak yenmesiyle onların barsaklarında 6-8 haftada eriÅŸkin ÅŸeklini alarak 6 – 8 ay canlı kalırlar. Belirli aralıklarla yumurtlayarak enfeksiyon zincirinin bir kısır döngü ÅŸeklinde devamını saÄŸlarlar. EÄŸer kedi ve köpeklere kist içeren et ve sakatatların verilmemesi, saÄŸlam etlerinde iyice piÅŸirilerek verilmesi, düzenli olarak veteriner kontroluyla parazit mücadelelerinin yapılması saÄŸlanırsa bu zincir kırılır ve toplumda kist hidatik hastalığı sorun olmaktan çıkar. Kedi ve köpek tüylerinin de kendi saçımızdan, çeÅŸitli hayvan kürklerinden, kuÅŸ tüylerinden veya tüylü oyuncaklardan bir farkı kalmaz.

Klinik bulgular : Hidatik kistli kiÅŸilerin büyük bir kısmında hiç bir yakınma ve bulgu yoktur.Kistlerin büyümesi yavaÅŸtır ( 1 – 3 cm/ yıl ) ve enfeksiyondan birkaç yıl sonra belirti vermeye baÅŸlar. Kistler en sık karaciÄŸer ve akciÄŸerler’de görülürler. Nadiren dalak, karın zarı ( periton ), böbrek, kemik, göz yuvası ( orbita boÅŸluÄŸu ), beyin, kalp ve yumurtalıklara da yerleÅŸebilir.

E. granulosus kistleri tek boşluklu, çevresi belirgin şekilde sınırlanmış, içi sıvı dolu yer kaplayan yapılar şeklindedir. Bulgu verecek kadar büyüdüğünde şikayetler tutulan organa göre değişir ve nonspesifiktir. Bazen kist sıvısının dışarıya yavaş yavaş sızması ile allerjik reaksiyonlar özellikle ürtiker ortaya çıkar. Kistin ani açılmasıyla ağır anaflaksi tablosu ortaya çıkabilir. Kist sıvısının yayıldığı yerlere ulaşan kız kistler burada da kist oluşmasına neden olurlar.

E. granulosus kistleri insanda nadir olmakla birlikte malign hidatik hastalığı olarak bilinen ağır tabloya yol açar. Yerleeştiği organlarda bir çok küçük kistler oluşur. Bunlar çoğalır ve çevredeki dokuları harap ederek hızla yayılır. İnfeksiyonun ilerlemesi önlenemezse prognoz ağırdır. Cerrahi girişim tehlikelidir.

Hastalın tanısı : Tanı, klinik ve laboratuar bulgularının birlikte değerlendirilmesi ile konulur. Radyolojik olarak düz grafilerde rastlanan kistik oluşumların ultrason ve tomografi ile ayrıntılı değerlendirilmesi yapılabilir. Serolojik testler ve hidatid elisa testi tanıyı destekler. Kistlerin cerrahi yoldan komplikasyonsuz çıkarılmasından bir süre sonra antikorlar tamamen kaybolur ve testler negatifleşir. Kist bronşa açılmışsa balgamın mikroskobik incelemesi ile kız kistler görülebilir. Kistler tanı amacıyla kesinlikle aspire edilmemelidir.

Tedavi : Küçük ve kalsifiye kistlerde tedavi yapılmaksızın yakın takip önerilmektedir. Büyüyen ve bulgu veren kistler cerrahi yoldan çıkarılabilir. Cerrahi tedavide riskler varsa, cerrahi olarak çıkarılmaları mümkün olmayacak yaygın kistler sözkonusu ise uzun süreli ilaç tedavisi uygulanarak izlemeye alınır. Bu amaçla mebendazol ve albendazol kullanılmaktadır.

Korunma : Hastalığı önlemek, parazitin yukarıda anlatılan yaşam zincirini kırmaktan geçer. Hastalığın insandan insana, köpekten köpeğe veya koyundan koyuna geçmesi söz konusu değildir. Bu konuda yapılması önerilenler aşağıda özetlenmiştir.

Halkın hastalık konusunda eğitimi ( ülkemiz insanlarının kist hidatiğin, köpek ve kedi tüylerinin direkt olarak karaciğer ve akciğere gidip yapışması sonucunda oluştuğu şeklindeki yaygın yanlış inancın doğrusunun yukarıda anlatıldığı şekliyle öğretilmesi ).
Et kesimlerinin denetlenerek, kaçak kesimlerin önlenmesi ve hastalıklı hayvan etlerinin ve sakatatlarının ortadan kaldırılması.
Başıboş köpeklerle mücadele edilmesi ve onların aşılarının ve parazit tedavilerinin belediyeler ve gönüllü kuruluşlarca sağlanması.
Evde bakılan kedi ve köpeklerin düzenli parazit ilaçlarının verilmesi ve veteriner kontrollarının yaptırılması.
Bu önlemler alınmadıkça hiç kimsenin bu hastalıktan uzak durmasının mümkün olmadığının herkesçe bilinerek, bu mücadelede elinden geleni yapması ( En az risk altındaki gurubun evde bilinçli olarak kedi ve köpek besleyen insanlar olduğu herkesçe bilinmelidir. Çünkü doğru bilgilere sahiptirler ve gereğini yapmaktadırlar. Bu şekilde bakılan kedi ve köpeklerin tüyleri hiçbir risk taşımazlar, sadece basit bir ayrıntı olarak genel temizlik sırasında halledilir. En büyük risk gurubu ise parazit mücadelesi yapılmadan serbest dolaşıma bırakılmış, bahçede, çiftlikte veya köyde beslenen köpeklerle teması olan ve koyun, keçi, inek vb hayvancılıkla uğraşan kişilerdir. )

%d blogcu bunu beÄŸendi: