hd porno porno hd porno porno

Çocuklarda Tik Bozukluğu

53.004 okundu

Tikler belirli kas gruplarında meydana gelen, birden ortaya çıkan, yineleyici, basmakalıp ve ritmik olmayan, motor hareket ya da ses çıkarma şeklinde görülen istem dışı hareketlerdir. Eklemleri çıtırdatmak, parmakları şıkırdatmak, göz kırpmak gibi pek çok şekilde ortaya çıkabilen takıntılı davranışlar, genellikle önceden düşünmeden yapılırlar. Zamanla davranış biçiminin bir parçası olur ve gerginlik anında ya da boş kalındığında daha sık yapılırlar.
{loadposition header}
Görülme Biçimleri:

1. Gelip geçici tik;

En az dört haftada ortaya çıkan ancak bir yıldan uzun sürmeyen, hemen her gün gözlenebilen, artmalar ve azalmalar gösteren basit tiklerdir. Gelip geçici tikler motor tiklere oranla daha az görülür. Oluşmasında daha çok çevresel faktörler ve stres etkilidir. Genellikle çocuğun evde ve okulda yüksek gerilimlerine karşı olan bir tepkinin temsilcisidirler. Gerilimler kaybolduğu zaman bu tiklerden kurtulabilir.

2. Kronik motor ya da vokal tik bozukluğu;

Bir yıldan uzun süre devam eden tiklerdir. Tiklerin olmadığı bir dönem üç aydan daha azdır. Vokal tiklerle motor tikleri birbirinden ayıran özellik vokal tiklerin burun çekme, boğaz temizleme gibi duyulabilen, motor tiklerin ise kaş kaldırma, göz kırpma elleri oynatma gibi görülebilen tikler olmasıdır. kafa kol ve ellerde kasılmalar gibi…

3. Tourette Bozukluğu;

Zaman içinde artma ve azalmalar gösterir. Çok sayıda motor ve vokal tiklerle birlikte görülür. Genellikle tikler sayılamayacak kadar sıktır. Ortalama başlama yaşı 7-10’dur. Görülme oranı %0.05-0.01 olarak bulunmuştur. Oluşmasında genetik, nörobiyolojik ve çevresel etkenler etkilidir.

Tikler, genellikle belli kas gruplarını etkiler. Sıklıkla yüz, omuz ve/veya boyun kasları olabileceği gibi diğer kas gruplarında da görülebilir. Göz kırpma, yüz kırıştırma, omuz atması, dudak hareketleri, geniz temizleme tiklere örnek olabilecek hareketlerdir. Tourette Sendromu’nda ise tiklere başka özellikler de eşlik eder.

Tikler, hep aynı şekilde tekrarlanır, belli kas gruplarını içerir, hareketler belli bir amaca hizmet etmez ve ani olarak ortaya çıkar. Çocukta veya gençte görülen tikler zaman zaman azalabilir, yok olabilir, sonra tekrar ortaya çıkabilir. Stresli durumlar, tiklerde artışa neden olabilir. Tourette sendromu ise daha karmaşık bir tablodur. Bu durumda çocukta bedensel ve/veya ses tikleri olur. Çocukta genzini temizleme, belli sesler çıkarma gibi gözlenen ses tikleri, kimi zaman küfür etme şeklinde de görülebilir. Tiklerin yaninda, çocukta dikkat eksikliği, obsesif kompülsif özellikler ve sosyal ilişkilerde zorluk da gözlenebilir.

Tourette Sendromu, kendi kendine azalan bir seyir izler. Çocukta genellikle 5-6 yaşlarında dikkat eksikliği ile başlayan sorun, basit tiklere dönüşür ve daha sonra diğer belirtiler ortaya çıkar. Gençlik döneminde bu özellikler azalsa da yetişkinlik döneminde, geçirilmiş günlerden kalan duygusal yıpranmalar etkisini gösterebilir. Tikleri tümüyle kontrol altına almak oldukça zordur. Psikolojik destek ve medikal yardım, belirtilerin azalmasına ve bazen de kaybolmasına yardımcı olabilir.

İsten dışı vokal tikler veya tekrarlayıcı hızlı hareketlerle beliren bozukluklara gılles de tourette sendromu denmektedir. Vokal tikler,hırıltı,patlar tarzda öksürükler,havlar gibi sesler ve gelişigüzel çıkan sözcüklerdir. Bunlar genellikle koprolali ( küfür,beddua ya da ayıp sözler) şeklindedir. Vokal ve vücuttaki tikler empulsif niteliktedirler. Genç bir yandan patlayıcı biçimde küfür ederken,bir yandan eliyle kapıyı yumruklar ya da duvarı tekmeler. Bu bozuklukta da hareketler uykuyla kaybolur ve stresle artar.

Tourette bozukluğu olan gençlerin %15-20’SİNDE obsesif-kompulsif belirtiler de gözlenir. Gerek tik gerekse Tourette Sendromu, kesinlikle uzmana danışılması gereken durumlardır. Çocuk veya gencin kendini nasıl kontrol edebileceği, bu davranıştan dolayı karşılaştığı tepkilerle baş etme ve ailelerin bu konuyla ilgili olarak doğru yönlendirilmesi gerekir.

Bir çocuğun tikleri olduğunu fark etmesi ve bunu kabullenmesi için en az 10 yaşında olması gerekir. Bu yaştan önce bu konuyla ilgili farkındalık kazanması zordur. Bu nedenle ailelerin bu konuyu sürekli gündemde tutmaları, uyarılarda bulunmaları kaygı düzeyini arttırdığı için tikleri azaltmaktan ziyade artırır.

Çağdaş sınıflama sistemlerinden 1994 te yayınlanan DSM IV’te tik bozuklukları Tourette bozukluğu, kronik motor veya vokal tik bozukluğu, geçici tik bozukluğuve başka türlü sınıflanamayan tik bozukluğunu kapsamaktadır. Aşağıda bu tabloların tanımlayıcı özellikleri verilmiştir.
{loadposition header}
Tik Şekilleri:

a- Gırtlak temizlemek için yapılan hareketler,
b- Ağız ve dudak hareketleri,
c- Göz kırpmak, kaş oynatmak,
d- Burun çekmek,
e- Hızlı hızlı nefes almak.
f- Ses çıkarmak.
g- Boyun adalelelerini kasmak.
h- Burun kanatlarını oynatmak.
i- Parmak çıtlatmak, kolları germek, omuz silkmek,
j- Baş oynatmak, baş sallamak.
k- Atlamak, sıçramak,
l- Karın adalelerini gerip bırakmak gibi şekilleri vardır.

ÖZELLİKLER

* Tiklere 3-4 yaşlarından önce genellikle rastlanmaz. Ancak nadiren 15 aylık gibi erken bir dönemde de görülebilir. En fazla görüldüğü zamanlar 6-7 yaşlar ve ilk ergenlik (11-13 yaş) dönemidir.
* Toplumda görülme oranı %1-2’dir. Genellikle erkek çocuklarında daha fazla görülür. Erkek/kız oranı 2/1’dir.
* Karşı konulmaz bir davranış olarak yaşanır. Fakat çocuk bir işe, etkinliğe kendini verdiğinde azalır ya da yok olur.
* Aile bireylerinden birinde varsa, görülme olasılığı artar.
* Bazı tikler oldukça karmaşıktır, bir çok bölümden oluşur (kompleks tikler). Yüzde görülen bazı mimikler, üstünü başını düzeltme veya aynı sözleri tekrarlama bu tür tiklerdir.
* Tikler boyunda ve gövde de görülebilir. Ama en çok görülenleri, göz kırpma, burun kıvırma, dudak oynatma, kaşları kaldırma gibi yüz tikleridir
* Boğaz temizleme, burun çekme ve öksürük şeklinde de olabilir(vokal tikler).
* Bir çocukta birden fazla tik görülebilir. Bazen biri biter biri başlar.
* Zaman zaman sıklığı ve şiddeti değişebilir. Örneğin yorgunlukla ya da stresle birlikte artar.
* Uyku esnasında görülmez.
* Huzursuz, engellenme eşiği düşük, çabuk öfkelenen, yerinde durmakta zorlanan ve dikkat eksikliği olan çocuklarda daha çok görülür.

* Geçici bir süre istemli olarak engellenebilir olduğu için, klinik değerlendirme sırasında görülmeyebilir. Eğer çocuk gözlem sırasında tikleri bastırıyor veya istemli hareketler gösteriyorsa çocuğu doğal ortamında da gözlemek yararlı olur (örn; TV izlerken ya da oyun oynarken).

* Tikler kişinin benlik saygısında düşmeye aile, okul ve sosyal yaşamda sorunlar yaşanmasına yol açabilmektedir.

* Tikleri olan çocukların bir kısmı öğrenme güçlüğü, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu ve obsessif-kompulsif bozukluklar gibi sorunları da olan çocuklardır. Bu bozukluklardan herhangi biri genellikle tiklerden daha zararlı olur ve tiklerin ortadan kaldırılmasını zorlaştırabilir.

* Tikler çocuğun dışlanmasına ya da alay konusu olmasına neden olabilir. Her iki durumda da çocukta büyük stres oluşturur ve çocuğun özgüvenini tehdit edebilir.

* Hareket, konuşma ve düşünmeyi engellediği için tikler çocuğun günlük yaşantısında zorluklarla karşılaşmasına yol açabilir. Örneğin tiklerini bastırmaya konsantre olmuş bir çocuk öğretmeninin verdiği ev ödevini duymayabilir; bazen motor tikler çocuğun ince motor becerileri ile çakışabilir ve yazı yazmasını zorlaştırabilir; konuşmanın akıcılığını engelleyerek çocuğun net konuşamamasına bu da çocuğun sınıf içi konuşmalara katılmamasına yol açabilir.

* On yaşından sonra çocuklar yaptıkları bu davranışların öncesinde gelen dürtüleri fark etmeye başlarlar. Dürtüler tiklerin çıktığı beden bölgesinde bir kaşıntı ya da gidişme hissi şeklinde bir algı olarak fark edilebilir. Bunlar tiklerin istenmeyen böyle bir uyaranı rahatlatmaya yönelik, istemli bir tepki olarak değerlendirilmelerine neden olur. Aslında pek çok ergen ve erişkin tiklerini istemli yönleriyle, bazen de hem istemli hem istemsiz yönleri ile tanımlamaktadırlar. Bu durumun tersine çoğu küçük çocuk, tiklerinden habersiz olup bunları istemsiz davranış ya da sesler olarak yaşamaktadır.

* Tikler arada bir ortaya çıkan geçici ya da kalıcı durumlardır. Geçici olarak niteleyebileceğimiz tikler çeşitli beden bölgelerinde ortaya çıkan ve bir yıldan kısa bir sürede kaybolan tiklerdir. Bu tik bozuklukları çocuklar arasında oldukça yaygındır. Sağlıklı çocukların %12-14’ünde görülmektedir. Erkek çocuklarda kızlardan daha fazla görülmektedir. Şehirlerde yaşayan çocuklarda daha sık görülmektedir. Bu tikler 3-10 yaşları arasındadır. Eğer bir çocukta bu davranışlar bir yıldan fazla sürerse buna uzun süren tik bozukluğu ismi verilmektedir.

TİKLERİN SINIFLANDIRILMASI

Hareket tikleri
Ses tikleri

Basit
1-2 saniyeden kısa sürer
Göz kırpma,burun kıvırma Dudak yalama,yüz buruşturma, Ani kafa atımları,omuz silkme Parmaklarıyla oynama,parmakları tıklatma,ayakları sallama,vurma,sekme,ayak bileğinden germe vb.
Öksürme,burun çekme,boğaz temizleme,ıslık çalma,hayvan,kuş sesleri çıkarma

Karmaşık
Daha uzun sürer,karmaşıktır
El veya yüzün “anlamlı” hareketleri veya yavaş bir baş hareketi,şaşırmış ya da anlamamış gibi bakma,eşyalara veya insanlara dokunma,parmaklarıyla sayı sayar gibi yapma Bir ileri bir geri adımlama,çömelme,eğilme ve bükülme hareketleri
Heceler veya kelimeler söyleme,koprolali,ekolali, Palilali

TİKLERİN KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ

Kanner’e göre, tiklerde belirgin kişilik özellikleri aşağıdaki alanlarda belirgin şekillerde görülmektedir. *Fazla hassas ve duyarlıdırlar.*Belirgin şekillerde huzursuzluk gösterirler. * Kendi kendine bilinçli, kendini oldukça bilen. *Alınganlıkları fazladır. *Bencillikleri Haris ve kaprislilik *Şımarıklık eden ve kolayca kaynayan *Fazla heyecanlı, kolayca kızan, bozulan bir durumdadırlar. *Kolayca fazladır. *yorgunluk ve yılgınlık gösteren bir durumdadırlar.

Ayrıca bir başka kaynağa göre ise tiklerin ortaya çıkmasında rol oynayan etkenlerin başında,erken yaşlarda başlayıp sürüp giden korku,tedirginlik,kaygı ve gerginlik vardır. Tiklerde belirgin kişilik özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:
* Belirgin şekilde huzursuzluk gösteren
* Fazla duyarlı, sıkılgan ve alıngan olan
* Oldukça bencil
* Çabuk heyecanlanan, kolayca kızan, kırılan kişilerdir.
{loadposition header}
NEDENLERİ

*Aile veya çevre içinde stres yaratan çeşitli durumlar,
* Aile içinde aşırı baskılı ve otoriter bir eğitim (bazı araştırmalar tiklerin çocuğun her hareketine müdahale eden, aşırı kontrolcü ve titiz annelerin çocuklarında daha sık görüldüğünü göstermektedir),
* Çocuğa gösterilen ilginin ve sevginin yetersizliği ve bu tutumunun yol açtığı olumsuz benlik algısı ve kendine güvensizlik,
* Çocuğun pek çok davranışının eleştirilmesi,
* Çocuğu yetenekleri üstünde zorlama,
* Kıyaslama yapma,
* Anne baba arasında geçimsizlik ve aile içi ilişkilerin bozuk olması,
* Çocuğun yaşadığı ortamın kaygı verici ve güvensiz olması,
* Kardeş kıskançlığı,
* Okulda aşırı baskı,
* Yetersiz biyolojik gelişme ve olumsuz çevre etkilerinin bir araya gelmesi,
* Ortaya çıktığı bölgenin ya da organın uzun süren rahatsızlığı (örn; uzun süren burun akıntısı sonrasında burun çekmenin tik haline gelmesi) gibi faktörler etkili olabilmektedir.

* Tikler de kekemelik gibi, çocuğun dikkati soruna çekildikçe artar.

* Çoğu çocuk tikleri en şiddetli biçimde akşamüstleri yorgun olduklarında ya da bütün gün tikleri bastırdıkları için okuldan eve gelir gelmez yaşar. Bazı çocuklar ise sabah uyandıklarında yaşarlar.

* Bazı araştırmacılar tiklerin ruhsal bir bozukluğun belirtisi olduğunu, bazı araştırmacılar ise merkezi sinir sistemindeki bozukluktan ortaya çıktığını öne sürmektedir.

* Çabuk endişeye kapılan aşırı duygusal, sıkıntıları içine atan, ürkek ve çok titiz olan çocuklarda tikler daha uzun süre devam etmektedir. Çünkü bu çocuklar ne yaparlarsa yapsınlar heyecanlarını atamamaktadırlar ve üstlerine gidildikçe tiklerinde daha çok artma olmaktadır.

*Tik, genellikle erkek çocuklarda ve erken yaşlarda başlar, ruhsal nedenlerle ortaya çıkar (

*Tiki olan çocukların genellikler yetenekleri üstünde zorlanan, sürekli kardeş ve arkadaşlarıyla kıyaslanan, yeterli ilgi ve sevgi içinde büyümeyen, aşağılanıp, hor görülen çocuklar oldukları dikkati çeker. Bu tür aile ortamlarında, aile içinde gerginliğin egemen olduğu anne-baba ve çocuklar arasında yeterli bir duygusal ve toplumsal iletişimin bulunmadığı görülür (Yavuzer, 1994, s.261).

*Tiklerin en önemli nedenlerinden biri de taklittir. Çocuğun başka birini sık sık taklit etmesi sonucu tekrarlama yoluyla kendinde bir tik gelişebilir (Yavuzer, 1994, s.260).

*Bu nedenler dışında kalan ve genel olarak tiklerin ortaya çıkmasında rol oynayan ruhsal etkenlerin başında, erken yaşlarda başlayıp ve sürüp giden korku, tedirginlik, kaygı, gerginlik vardır. Çocuklarda görülen diğer davranış bozuklukları gibi tikler de çocuğun duygusal durumu, ana, baba ilişkileriyle yakından ilgilidir.

*Yaşadığı çevre kavgalı, tedirgin ve güvensiz olan çocuklarda başka bir deyişle sürekli olarak çevresiyle çatışma içinde bulunanlarda birden olan aşırı korku, coşkunluk, yorgunluk, öfke, acı gibi durumlar tik yaratabilir (Köknel, 1992, s.169).

*Başka bir açıdan nedenleri ele alırsak; Tiklerin oluşmasında en fazla ruhsal nedenler söz konusudur. Tikler genellikle iç gerilimlerin veya çatışmaların yansımasıdır. Kişi tikleri sayesinde bu gerilimlerden kurtulma çabası verir. Tiklere engel olmaya çalışıldıkça daha da artış gözlenir. Duygulanma, üzüntü, yorgunluk arttıkça tiklerde artış gösterir. Tiklere neden olan ruhsal etkenlerin başında erken yaşlarda başlayan ve süren korku, tedirginlik, kaygı, gerginlik vardır.

*Çevresinde kavga, güvensizlik, tedirginlik yaşamak. Çevresiyle çatışma halinde olmak. Birden aşırı korku, coşkunluk, yorgunluk öfke, acı gibi durumlar yaşamak çocuklarda tiklerin oluşmasına sebep olabilir. Ruhsal etkenlerin yarattığı tiklere örnekler: 9 yaşındaki bir kız çocuğu aile içinde yaşadıklarını psikoloğa şöyle anlatmıştır. “Kardeşim beni çok rahatsız ediyor. Bana vuruyor. Buna karşılık babam beni suçluyor. Babam eve geç geliyor. Babamın gelmemesinden korkuyorum. Annem babam sık sık kavga ediyorlar.”Çocuğun aile içinde yaşadığı korku, tedirginlik, kaygı gibi durumlar onda ağız ve burun tiki onda ağız ve burun tiki oluşmasına sebep olmuştur.

* Göz ve boyun tiki olan erken okula başlamış 6 yaşındaki çocuk 10 yaşındaki Abisini örnek almıştır. Abisinin oyun grubuyla oynamak istemiş, gruba katılmış fakat uyum sağlayamamıştır. Ailede ve okul çevresinde yaşadığı bu kırıklık onda göz ve boyun tiki geliştirmesine sebep olmuştur.

*Tiklerin oluşmasındaki bu neden tamamlanmamış bir hareketin temsilcisi şeklinde olabilir. Örneğin çocuk vuruculuk , kırıcılık, saldırganlık gibi dürtülerini dışa vuramaz. Bilinç altındaki bu istekler çocuğun devamlı el kol hareketleri yapması şeklinde temsil edilir.

*Tiklerin nedenlerinden biride istemsiz olarak tekrarlanan hareketlerin zamanla alışkanlık olması ve daha sonrada otomatik olarak yinelenmesi seklinde olabilir. Örneğin göz kırpma başlangıçta göz rahatsızlığı veya yorgunluğa tepki olabilirken daha sonra otomatikleşerek tiki oluşturabilir. Boyun silkme kolalı bir gömleğin rahatsızlığından kurtulmaya çalışırken alışkanlık olan ve otomatikleşen bir tik olabilir. Omuz silkme, kaş kaldırma başlangıçta bir ret işareti olurken alışkanlık olur ve tike dönüşebilir.

* Tiklerin nedenlerinden biride taklittir. Çocuk çevresinde bulunan anne babasını, arkadaşlarını, öğretmenini taklit ederken, onların davranış kusurlarını da edinebilir. Zamanla bu hareketleri taklit eden çocukta tik gelişebilir. İstemsiz kasılmanın ortaya çıktığı bölgeye ya da organa ilişkin uzun süren fiziksel bir tahrişte tike neden olabilir. Bu fiziksel tahrişler arasında uzun süre devam eden düzeltilemeyen görme bozuklukları, burun akıntısı, boyun ağrıları sayılabilir.

ÖNERİLER

* Çocuk 3- 4 yaşına kadar bu davranışı devam ettiriyorsa anne baba tarafından görmezlikten gelinebilir. Ancak ilerleyen yaşla davranış ısrarlı bir şekilde devam ediyorsa, alışkanlık haline gelmeden kurtulmasına çaba harcanmalıdır. Çünkü müdahale ne kadar gecikirse davranış o kadar yerleşir.
* Çocuğa sevildiği hissettirilerek, olumlu bir benlik algısı ve kendine güven duygusu geliştirmesi sağlanmalıdır.
* Çocuğu yeteneklerinin üstünde zorlamaktan, başkalarıyla kıyaslamaktan ve sürekli eleştirmekten kaçınılmalıdır.
* Korku ve gerginlik karşısında arttığı için tike karşı sert tepki göstermek tiklerin giderek artmasına yol açabilir.
* Çocuğu sürekli ikaz edip bu tiki yapmaktan vazgeçmesini istemek onu duygusal ve fiziksel yük altına sokmakta, bu da çocukta tiklerin devam etmesine ya da yeni tikler oluşmasına yol açabilmektedir.
* Ailedeki tüm bireylerin bu davranışı ön plana çıkartarak rahatsız olduklarını sık sık hissettirmeleri, tike bağlı kaygıyı arttırarak davranışı sıklaştırabilir.
* Ev ortamındaki çatışma ve gerginlikleri mümkün olduğu kadar azaltarak, çocuğun kendini güvende hissetmesi sağlanmalıdır.

* Tiklerin ne olduğu anne baba tarafından tam olarak öğrenilmeli ve çocuğunda öğrenmesine yardımcı olunmalıdır. Çocuk ne kadar bilgili olursa tikleriyle o kadar kolay başa çıkabilir. Anne baba ne kadar bilgili olursa, çocuğa tikleri konusunda ona o kadar yardımcı olabilir.

* Çocuğun arkadaş ilişkilerinde zorlanmasına neden olan sosyal beceri eksikliklerinin giderilmesi için çok küçük yaşlardan itibaren farklı sosyal çevrelere sokulması önem taşımaktadır (örn; alışverişe götürmek, yaşıtlarıyla bir arada bulunmasına, sokakta oyun oynamasına izin vermek, anaokuluna göndermek).

* Çocuk tikleri bir süre durdursa dahi, bu tiklerin onun kontrolü altında olmadığı bilinmelidir. Anne babalar çocuklarının sık sık okulda bütün gün tiklerini kontrol altında tutup eve gelince bunları yaptıklarını dile getirirler. Çocuklar bütün gün okulda tiklerini bastırmak için çaba harcayıp yorgun düşerler. Ayrıca tikleri bastırmak tik dürtüsünü artırır ve çocuk eve geldiğinde bu dürtüyü kontrol edemeyeceği bir hale gelmiş olabilir. Bu durum aynı zamanda evin okula oranla daha güvenli bir ortam olduğu ve çocuğun bu davranışı saklama gereği duymadığı anlamına gelebilir. Evde artan tiklerin bir itaatsizlik olmadığı bilinmeli ve çocuk bu yüzden cezalandırılmamalıdır.

* Tikler çocuğun özgüvenini tehdit eder, sosyal uyumunu bozar. Tikleri olan çocuklar genellikle sosyalleşme konusunda ve arkadaş edinmede zorlanırlar. Çocuğun sosyalleşmesi için arkadaşlarıyla oyun ortamı yaratmasına ve ilişkide olduğu öğretmen, takım antrenörü, büyükanne gibi diğer yetişkinlerinden destek alınarak olumlu sosyal ilişkilere girmesine yardımcı olunabilir. Bu yetişkinlerin tiklerin doğası hakkında yanlış bilgiye sahip olmadığından emin olunmalıdır. Gerekirse bu kişilere çocuğun tikleri karşısında nasıl davranmaları gerektiği, çocuğun yaşayabileceği gereksiz stres ve maruz kalabileceği alaydan nasıl koruyabileceği hakkında bilgi verilmelidir.

* Çocuklar alay edilmeye karşı korumalıdırlar. Bütün çocuklar evde ve okulda güvenli ve tehdit olmayan bir çevreyi hak ederler. Tik bozukluğu olan bir çocuk için bunun anlamı anne baba ve öğretmenlerinin çocuğun alay konusu olmaması konusunda aktif rol alması gerektiğidir. Tikler genelde diğer çocuklar için alay konusu olup bir eğlence kaynağı oluşturabilir. Kendisine alay edilmesine sinirlenen bir çocukta tiklerin sıklığı artabilir, bu da daha fazla alay konusu olmasına yol açabilir. Alaylar eğitim veya doğrudan müdahale ile engellenebilir. Çalışmalar tikler hakkında bilgilendirilen çocuklardan bazılarının alay etmeyi kestiklerini hatta başkalarının alay etmesini engellediklerini göstermektedir.

* Çocukta dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ile öğrenme güçlüğü olup olmadığı konusunda inceleme yapılmalıdır. Çünkü dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, Tourette bozukluğu olan erkek çocukların %40’ında, başka tik bozukluğu olanların %25’inde görülmektedir. Öğrenme güçlüğü ise bu çocuklarda daha sık görülür. Çocuğun öğretmeniyle iletişimde bulunarak onun okuldaki başarısı hakkında bilgi alınmalıdır. Öğrenme güçlüğü veya dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuna dair işaretler varsa gerekli önlemler alınmalıdır.

* Bunların dışında tiklere müdahalede çok yönlü yaklaşım gerekebilir. Aileye danışmanlık, çocuğa psikoterapi ve davranış tedavisiyle birlikte ilaç tedavisi de uygulanabilir.

* Doğrudan davranış değiştirmeye yönelik olarak aşağıdaki adımlar da önerilmektedir.

Alışkanlığı Tersine Çevirme Adımları

Bu yöntemde takıntılı bir alışkanlığı (tikler, tırnak yeme, parmak emme, vb.) kırmak için adımlar kullanılır. Oldukça basit olmasına rağmen, uygulanabilmesi için çocuğun en az 6-7 yaşında olması gerekir.
Uygulamayı nasıl gerçekleştireceğinize çocukla birlikte karar vermeli, çocuğunuzun bunu yapmaya istekli olduğundan emin olmalısınız.

* Rahatsızlıkların gözden geçirilmesi
Çocuğunuzla birlikte bu alışkanlığın yol açtığı güçlükleri sıralayın. Çocuk niçin bundan kurtulmak istiyor?, Hangi durumlarda onun için probleme neden oluyor?.
{loadposition header}
* Farkındalık eğitimi-ortaya çıktığı durumları saptama
Alışkanlığın ne zaman ve hangi durumlarda meydana geldiğini fark etmek, onu kontrol etmede ilk adımdır. İki tane çizelge hazırlayın. Birine siz, diğerine çocuğunuz ne zaman ve nerede takıntılı hareketi tekrarladığını işaretleyin. Bir hafta sonra çizelgelerinizi karşılaştırın.

* Alternatif tepki
Bu yöntemde anahtar adım budur. Alışkanlığı durdurmak için çocuğunuzla birlikte takıntılı hareketi her tekrarladığında yapacağı bir şey üzerinde anlaşın. Bu öyle bir davranış olmalı ki dakikalarca yapıldığı halde başkalarına garip gelmesin, çocuğunuzun normal etkinliğini engellemesin ve takıntılı hareketin farkına varmasını sağlasın.

Aşağıda Azrin ve Nunn tarafından geliştirilen tablo bu konuda size fikir verebilir.

Takıntılı Hareket Yerine Ne yapmalı?

TAKINTILI ALIŞKANLIK
ALTERNATİF ALIŞTIRMA

Parmak Emme
Yumruk Sık

Tırnak Yeme
Eşyayı Tut

Kirpik -Kaş Yolma
Eşyaları Tut

Kafa Sallama-Boyun kütürdetme
Boynunu Kas

* Düzeltici ve Önleyici Tepki: Alternatif tepkiyi öğrendikten sonra, bunu alışkanlığı yarıda kesmek ya da ortaya çıkışını engellemek için kullanmasını sağlayın.

* Bağlantılı Davranış: Takıntılı hareketten hemen önce yaptığı davranışı belirlemeye çalışın ve alternatif tepkiyi bir önceki bağlantılı davranışı durdurmak için kullanmasını sağlayın. Örneğin ikinizde tırnağını yemeye başlamadan önce ayaklarını sallamaya başladığını farkettiyseniz bu bağlantılı davranıştır.

* Gevşeme çalışması: Seçebileceğiniz bir sürü gevşeme tekniği vardır. Okul rehber öğretmeninden bilgi alabilirsiniz.

* Toplumsal Destek: Bu destek çabalarını teşvik veya övgü olarak sizden veya yakın arkadaşından gelebilir.

* Deneme: Çocuğunuzu, alternatif davranışı her gün tekrarlayarak rutin hale getirmeye yönlendirin. Ayrıca takıntının ortaya çıktığı durumları düşünürken de alternatif tepkiyi denemesini önerin.

* Kayıt: Ne kadar ilerleme kaydettiğini görmek için günlük olarak alışkanlığın görülme sıklığını kaydedin.

*Genellikle tiklerin beynin çalışması ile ilgili bir düzensizlikten ya da tümüyle ruhsal bir sorundan kaynaklandığı düşünülür. Ancak tiklerin ortaya çıkması için yetersiz biyolojik gelişme ve olumsuz çevre etkenlerinin bir araya gelmesi gerektiği üzerinde durulmaktadır. Tik belirtileri genellikle gerginlik veren bir olay sonrasında artar. Ailenin ya da öğretmenlerin isteyerek yapıyor şeklinde çocuğu yanlış anlamaları ya da belirtileri kısıtlamak için cezalandırma, utandırma gibi yollara başvurmaları belirtilerin şiddetlenmesine ve çocuğun gerginliğinin artmasına neden olmaktadır.

*Görüldüğü gibi anne babayı ve çocuğu kaygılandıran bu ses ve hareketler kişinin elinde olmadan ortaya çıkmakta ve sürmektedir. İlk ortaya çıktığı üç ya da beş yaşlarında çocuğun çevresindekileri taklit etmeye çalışmasının bir sonucu olarak öğrenme ile ilgilidir. Bir göz iltihabından sonra ya da bir üst solunum yolu hastalığından sonra kalan rahatsızlık hissi de böyle bir davranışı başlatabilmektedir. Bu yaşlarda ortaya çıkan, hatta ilkokul döneminde görülen tikler kendiliğinden geçebilmekte, çocuğun karşılaştığı stres durumlarında yeniden başlamaktadır.

*Böylesi durumlarda tiklerin yerleşmesinde anne baba ya da öğretmen gibi çocukların iletişimde olduğu kişilerin rolü önemlidir. Yetişkinler çocukta ortaya çıkan bu davranışlar nedeniyle kaygılanmakta ve çocuğun bu tür davranışlarını görebilmek için tüm davranışlarına dikkat etmeye başlamaktadırlar. Hatta sürekli uyararak çocuktan bu davranışlarını kontrol etmesini istemektedirler. Bu ise şu iki şekilde etkili olarak çocukta tiklerin yerleşmesine neden olacaktır. Birincisi çocuğa anne babanın kaygısı bulaşacak, çocuk bu davranışlarını kontrol etmeye çalışacak, sonuçta çocukta ortaya çıkan gerginlik ise tikleri doğuracaktır. İkinci durum ise yine gergin, çocuğuna ayıracak zamanı kısıtlı olan ve bu kısa süre içinde onun davranışlarını değiştirmeye çalışan anne babaların tutumudur. Burada çocuk anne babanın azalan ilgisini bu belirti ile üzerinde tutmaya çalışır. Çünkü anne baba bu davranışları sergilediğinde ona zaman ayırmakta ve ilgilenmektedirler. Bu yüzden tik sorunu ile bize başvuran anne baba ve çocuğun tedavisinde öncelikle eğitimsel ve destekleyici yaklaşımlar ve gerektiğinde ilaç tedavisi önermekteyiz. Bu tedavi şekli ailenin ilişkilerini ve beklentilerini düzenlemede olumlu etkiye sahiptir.

*Özellikle aile ve çevresi çocuk ve ergendeki bu davranışları istemli ve kendilerini kızdırmak amacıyla yaptığı şeklinde yanlış olarak değerlendirmektedirler. Bu nedenle tikleri söndürme ve yok etmede aile ve öğretmen ile yapılan işbirliği büyük ölçüde yarar sağlar. Öğretmenin bilgilendirilmesiyle sınıfta çocuk için daha olumlu ve destekleyici bir çevre sağlanabilir. Tersine çocuğun tikleri nedeniyle sürekli azarlanması ciddi zararlar verebilir. Çocuk otorite figürlerine olumsuz tavırlar geliştirebilir. Okula devam etmek istemeyebilir. Öğretmenin tik davranışlarına olumlu yaklaşması çok önemlidir.

*Anne baba çocuğun karşısında yer alarak, sürekli onu davranışları ile eleştirmek yerine çocuğu anlamalıdır. Bu davranışlarının onun elinde olmadan ortaya çıktığını belirterek gerginliğini azaltmalı, çocuğa kaygısı bulaştırmamalıdır. Eğer çocuk tikleri ev dışı ortamlarda sergilemiyor, belirli durumlarda gösteriyorsa; tiklerin ortaya çıktığı durumların değerlendirilmesi gerekecektir. Bu durumlar gerginliğin arttığı, çocuğu huzursuz eden ya da yoğun ilginin gösterildiği durumlar mıdır? Ancak son durumda ilgi çekmek amacıyla yapıldığı düşünülerek çocuğa tümüyle kayıtsız kalmamak gerekmektedir. Burada da anne babanın birlikte geçirilecek kaliteli bir zaman ayırması tik belirtilerini söndürecektir.

*Burada sayılan olumlu tutumlar tiklerin hemen tamamının yerleşmeden sönmesini ve bitmesini sağlayabilecektir. Tiklerin bir kısmı ise burada belirtilen olumsuz tutumlar ile ya da çocuk ve ergenin önerilen söndürme çabalarına karşın yerleşmekte ve uzun süre devam etmektedir. Çocuğu ve çevresini rahatsız eden tikler zaman zaman yeniden ortaya çıkıyor ve bu süre bir yılı aşıyorsa ilaç tedavilerinin bu çabaya eklenmesi önerilmektedir.
{loadposition header}

%d blogcu bunu beğendi: