hd porno porno hd porno porno

Category: Görme Engelliler

Görme Yetersizliği Olan Bireyler

6 nokta

6 nokta

Görme Yetersizliği Olan Birey: Görme gücünün kısmen ya da tamamen kaybından dolayı özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan birey olarak tanımlanır.

Görme Engelliliğin Yasal Tanımı; görmenin ve görme alanının ölçümüne bağlıdır. Yasal tanım, tıp alanında çalışanlar ve diğer ilgililer tarafından kullanılmaktadır. Bu tanıma göre; “tüm düzeltmelerle birlikte, gören gözün olağan görme gücünün onda birine yani 20/200′ lük görme keskinliğine ya da daha azına sahip olan ya da görme açısı 20 dereceyi aşmayan bireylere kör denilmektedir. 20/200’ün anlamı; görme yetersizliğinden etkilenen bireyin 60 cm.’ den görebildiğini, normal görme gücüne sahip olan bireyin 6 m.’ den görebilmesidir. Görme açısının dar olmasının anlamı ise, normal görme keskinliği olmasına rağmen, görmenin sadece merkezdekilerle, 20 dereceyle sınırlı olma, 20 derecenin dışında kalan nesneleri görememedir.
Yasal-Tıbbi- Tanımlama Sistemine Göre Az Gören Tanımı İse; görme keskinliği 20/70 ile 20/200 arasında olan bireylerdir. Anlamı ise, normal gören bireyin 6 m.’ den gördüğünü, az gören birey 2 m. İle 60 cm. arasındaki mesafeden görebilmektedir.
Görme Engelliliğin Eğitsel Tanımı İse; görme yetersizliğinden çok ağır derecede etkilenen, mutlaka kabartma alfabeye (braille) ya da konuşan kitapların kullanılmasına ihtiyaç duyan bireyler “kör”; büyütücü araçlar yardımıyla ya da büyük puntolu yazılı materyali okuyabilen bireyler “az gören” dir. Eğitsel tanımın yasal tanım kadar kesin ve açık olmaması eğitsel değişkenlerden ve öğretimde okuma yöntemini vurgulamış olmasından kaynaklanmaktadır.
Nedenleri:
Çok sık rastlanmamakla birlikte genetik olabilir. Annenin hamileliği sırasında geçirdiği kızamıkçık gibi ateşli hastalıklar, aldığı bazı ilaçlar ya da röntgen ışınlarına maruz kalma görme engeline neden olabilmektedir. Doğumun güç olması da bir başka nedendir. Prematüre (erken) doğan bebeklere küvezde fazla oksijen verilmesi çocuğun kör olmasına neden olabilmektedir. Doğum sonrasında çocuğun geçirdiği ateşli hastalıklar, kazalar, zehirlenmeler görme engelinin nedenlerindendir.

Özellikleri:
*Görme engelinin derecesi ne olursa olsun ( az gören- kör) , görme problemi olan çocukların gelişimsel, bilişsel ve sosyal özellikleri konusunda eğitimden yararlanma olanakları vardır. Bunun için de öncelikli olarak bu özelliklerin bilinmesi gerekir.
* Dil öğrenilen bir özelliktir ve işitsel olması nedeniyle görme güçlüğü olanların dil gelişimlerine olumsuz etkisi yok denecek kadar azdır. Olumsuz sayılabilecek en belirgin özellik kör olan bireylerde daha çok görülen “Verbalism” yani aşırı sözcük kullanmadır.
*Körlük, düşük zekanın belirleyicisi değildir. Ancak görme ile ilgili yaşantılarının zengin olmayışı nedeniyle yeterli eğitim olanaklarının sağlanması gerekmektedir.
*Kavramsal gelişimleri, normal olan çocuklara oranla daha geridir. Özellikle soyut kavramlarda başarı düşüktür. Bunun nedeni ise uygun öğrenme yaşantılarının olmayışıdır.
*Görme engelli çocukların en fazla sıkıntı çektiği konu, alan kavramıdır.Çünkü diğer duyularını kullanarak öğrenme çabası göstermekte, alana ilişkin bilgilerde diğer duyuları sınırlı kalmaktadır.
* Hareket özgürlüğündeki becerileri kazanabilmesi için görme engelli çocuğun, fiziksel engellerin farkına varması gerekmektedir. “Engel Duyusu” olarak nitelenen bu duyu, bireyin önündeki engelin yerinin ve yönünün algılanarak belirlenmesinde etkilidir.Yer ve yön, işitsel olarak algılanır ve belirlenir.Bunun için yankılanmalardan yararlanılır. Bu yolla engel duyusu gelişir. Görme engelliler, dikkatlerini yoğunlaştırarak daha iyi ayrım yaptıklarından dolayı işitme ve dokunma duyularını daha iyi kullanmaktadırlar.

GÖRME YETERSİZLİĞİ OLAN BİREYLERİN EĞİTİMİ
-Görme yetersizliği olan çocuk ya kördür ya da az görendir. Kör demek, çocuğun uzak yada yakından hiçbir şeyi görmemesi anlamına gelmektedir. Az gören ise çocuğun çevresinde bulunan şeylerin yakınına giderek ya da gözüne getirerek kısmen fark etmesi anlamına gelmektedir. Az gören çocuk, nesneleri kesin olarak fark edememektedir. Ancak karartı halinde gölgeler şeklinde görmektedir.

-Görme engelinin oluşmasında çok çeşitli nedenler vardır. Görme engeli irsi olabilir ve soydan soya geçebilir. Ancak bu duruma sık sık rastlanmamaktadır. Annenin hamileliği sırasında da görme engeli ortaya çıkabilir. Hamilelik sırasında anne kızamıkçık gibi ateşli hastalıklara yakalandığında, bazı ilaçlar alındığında ve röntgen ışınlarına maruz kaldığında körlük yada görme güçlüğü olabilir. Doğumun güç olması da bebeğin görme engelli olmasına neden olabilir. Doğum sonrasında geçirilen ateşli hastalıklar, kazalar ve zehirlenmeler görme engeline yol açabilir.

-Görme güçlüğünün ne kadar erken farkına varılabilirse tedavi edilme imkanı artar. Tedavi edilmesi mümkün olmadığında da, erken eğitim önlemleriyle çocuğun daha olumlu hayat sürmesi mümkün olabilir.

Görme yetersizliği olan çocukları fark etmede birçok ipuçları vardır:
-Gözlerinin önünde bulunan ilgi çekici eşyaları takip edememe ya da farkına varamama
-Uzun süre aynı yere bakma
-Farklı bir şekilde gözlerini döndürme
-Sık sık gözlerini ovma ve kaşıma
-Gözlerini ışıktan kaçırma ve gözlerinde titreme
-Sağa sola amaçsız uzanma ve sık sık düşme
-Renkli bir resmin renklerini ayıramama
-Gözlerde kızarma ve yaşarma
-Gözlerinin ortasında bulanıklık ve ışık geldiğinde parlama

Görme Güçlüğü Olan Çocuk Neden Öğrenme Güçlükleriyle Karşı Karşıya Kalır?
Görme güçlüğü olan çocuk hiç göremiyorsa, bedenini nasıl kullanacağını öğrenmede güçlükleri olabilir.

Bu güçlük, diğer insanların bazı şeyleri yaparken vücutlarını nasıl hareket ettirdiklerini görememesinden kaynaklanmaktadır.

Görme güçlüğü olan çocuk,
-Diğer insanların parmaklarını nasıl kullandıklarını, dokunduklarını, aldıklarını ve tutuklarını görememektedir.
-Diğer çocukların nasıl oynadıklarını görememektedir.
-Diğer insanların nasıl yemek yediklerini görememektedir.
-Diğer insanların tuvalette nasıl temizlendiklerini ve lavaboyu nasıl kullandıklarını görememektedir.
-Görme güçlüğü olan çocuğun, iletişimde bulunurken yüz ifadesini değiştirmede ve ellerini kollarını hareket ettirmede güçlükleri olabilir. Çünkü çocuk diğer insanların yüz ifadesinin nasıl değiştiğini ve ellerini kollarını nasıl hareket ettirdiklerini görememektedir.
-Görme güçlüğü olan çocuklar göremedikleri için,diğer çocukların görerek öğrendikleri ve anladıklarını anlayabilmeleri için yardıma ihtiyaçları vardır.

GÖRME GÜÇLÜĞÜ OLAN ÇOCUKLARIN ÖĞRENMELERİNE NASIL YARDIM EDİLİR?
-Çocuk hiç görmüyorsa, onun yaşıtlarının yapmış olduğu faaliyetleri siz de bu çocuklarla birlikte yaparak çocuğun yetişmesine katkıda bulunabilirsiniz.
-Çocuk eğer çok az görüyorsa, onun görmesinden yararlanarak akranlarının yaptıklarını yaptırarak yetişmesine katkıda bulunabilirsiniz.
-Görme güçlüğü olan çocuklar öğrenirken nesnelere dokunur, nesnelerin çıkardıkları sesleri dinler, koklar ve tatlarına bakar.
-Çocuğun öğrenebilmesi için dokunması ,işitmesi,koklaması ve tat alması mutlaka faaliyete geçirilmelidir -Çocuğun çevresini ve nesneleri öğrenebilmesi için ,diğer duyu organları kullanmasına mutlaka fırsat verilmelidir.
-Diğer duyu organlarını kullanarak çocuğun yeni şeyler öğrenmesi mutlaka cesaretlendirilmelidir
-Sizin için ve diğer çocukların yapabilmeleri bakımından önemli görülmeyen şeyleri öğrenme çabaları mutlaka desteklenmelidir. Yeni bir şey yaptığında ya da yapmayı öğrendiğinde ,mutlaka mutlu olduğunuzu fark etmesini sağlayınız
-Çocuk mutlu olduğunuzu sesinizin tonundan ya da kullandığınız kelimelerden anlamalıdır.

Görme Güçlüğü Olan Çocuklar İçin Sınıf İçinde Alınabilecek Önlemler
*Görme güçlüğü olan çocuklar, diğer insanların bedenini nasıl kullandığını, yüz ifadelerindeki değişiklikleri, yaptığı hareketleri bilmemektedir.Diğer çocukların dokunmalarını, yemelerini, oynamalarını, temizlenmelerini görememektedir. Akranlarının görerek öğrendikleri ve anladıkları şeyleri öğrenebilmeleri ve anlayabilmeleri için yardıma ihtiyaç duyarlar.
*Görme güçlüğü olan çocuk için sınıf içerisinde alınabilecek bazı önlemler vardır. Bu önlemler, eğitimlerine olumlu katkılar sağlayacaktır.
*Öncelikle görme güçlüğü olan çocuğun sınıfta olmadığı bir zaman seçilerek arkadaşlarına anlayabilecekleri düzeyde çocuğun durumu anlatılmalıdır. Gerektiğinde ya da yardıma ihtiyaç duyduğunda yardım etmeleri söylenmelidir. Böylece görme güçlüğü olan çocuğa karşı takınabilecek alay edici davranışların da önü alınacaktır.
*Görme güçlüğü olan çocuk için sınıfta yapılacak çevre düzenlemesi çok önemlidir. Takılabileceği, çarpabileceği, hareket alanını daraltabileceği düşünülen eşyalar ayak altından kaldırılmalıdır.
*Her eşyanın yeri sınıf içinde belirlenmelidir. Çocuk, aradığı eşyayı kolayca bulabilmelidir. Eşyaların yer değişikliğinden çocuk haberdar edilmelidir.
*Çocuk, sınıfta ışıktan rahatsız olmayacak şekilde oturtulmalıdır. Işığın kırılarak göze yansımasına dikkat edilmelidir. Doğrudan göze gelen ışık, rahatsız edici bir duyarlılık yaratır.
*Çocuğun karaltılı, buğulu, sisli ya da bulanık da olsa var olan görme uzaklığına uygun şekilde sıraya oturtulması gereklidir.
*Anne ve baba, çocuğun giydiği ayakkabının tabanının kösele gibi ses çıkaran bir nesneden yapılmış olması konusunda uyarılmalıdır. Bu yolla çocuk, yürüdüğü yerleri hissedecek ve sesleri ayırma özelliğinden yararlanarak çevresi hakkında bilgi sahibi olacaktır.

Sınıf çevresini ve nesneleri nasıl öğrenir?
-Görme yetersizliği olan çocuğun çevresinin farkına varması, görenlerin çevreyi farkına varmalarından farklı olmaktadır.Bu nedenle,görme yetersizliği olan çocuğun çevresinin farkına varabilmesine için yeni yöntemlere yer vermesi gerekir.Görerek çevresini tanıma yerine işiterek, dokunarak ve koklayarak çevresinin farkına varması beklenir.Görme yetersizliği olan çocuk çevresini dokunarak tanımaya başlar.

Dokunarak Çevresini ve Nesneleri Öğrenme
-Görme yetersizliği olan çocuk sınıfta eşyaların tümünü elleriyle yoklayarak tanımalıdır.Eşyalar tanıtılırken gerçek adları söylenerek tanıtılmalıdır.

-Zaman zaman çocuğun dokunma duyarlılığını geliştirmek için parmak uçlarıyla hissedeceği işler verilmelidir. Örneğin, küçük düğmeleri nohut ve mercimeği çocuğun dokunmasını sağladıktan sonra karıştırınız ve daha sonra çocuktan parmak uçlarıyla dokunarak birbirinden ayırmasını isteyiniz. Kibrit çöplerini tanıtınız ve onları boşalttıktan ve kibritleri tanıttıktan sonra tekrar kutuya koymasını isteyiniz. Ayrıca değişik kağıt ve kumaş parçalarını yoklayarak birbirinden ayrılmalarını isteyerek, dokunarak farklı yapıdaki nesneleri ayırma ve dokunma duyarlılıklarını geliştirebilirsiniz.

-Onun elleriyle çevresinde onları yoklamasına fırsat vererek çevreyi nasıl araştıracağına yardımcı olabilirsiniz.

-Çocuğun çevresinde yer alan nesneleri tanıması sırasında, başlangıçta elinizi çocuğun eli üzerine koyarak çevreyi ve nesneleri tanıtınız. Örneğin, eliniz eli üzerinde olacak şekilde, hareket eden nesne ve hayvanların nasıl hareket ettiğini hissetmesini, birlikte inceleyerek yardım etmiş oluşursunuz.

-Çocuğa tutabileceği nesneleri veriniz. Bu sırada tutmakta olduğu nesnenin ne olduğu, neye benzediğini ve nasıl kullanıldığını açıklayınız.

-Çocuğun çevresinde bulunan eşyaları iyi tanıyabilmesi için bu eşyaların özelliklerini ayrıntılı olarak anlatılması gerekir. Eğer, görsel uyaranların yerine işitsel ve dokunsal uyaranlar olacak olursa, gerilemeler önlenmiş olabilir. Görme güçlüğü olan çocuk için bir başka güçlük de, nesne hakkında pek çok şeyi bilmesine rağmen hiç elinde tutmamış olmasıdır. Okula başlamakta olan çocuklar, isimlendirdikleri nesnelerin şekli ve yapısı hakkında hiçbir fikir sahibi olmayabilir. Bu durum daha çok nesneleri öğrenirken, o nesneleri öğrenirken elleriyle yoklamamasından kaynaklanmaktadır. Dille ilgili yaşantılar somut nesnelerle birleştirilerek sunulmalıdır. Kavramların bilgilerin becerilerin kazanılmasında, dokunma, işitme, koklama ve tatma duygularından birlikte yararlandırılmalıdır.

-Birçok çocuk öğretmenine yardım etmekten hoşlanır. Böyle durumlarda çocuğu azarlamayınız. Tam tersine yardım etmesinden memnun olduğunuzu belirtin ve sizi yardımcı olmasını isteyiniz. Böylece öğrencinize kendi başının çaresine bakmayı öğretmeye başlamış olursunuz.

-Sınıfta ses çıkaran ya da rüzgar geldiğinde ses çıkaran şeyler gibi işaretler kullanarak çocuğun sınıf içinde yönünü bulmayı öğretebilirsiniz ve çocuğun sınıf içinde serbestçe dolaşmasına ve yön bulmasına katkı sağlamış olursunuz.

-Görme güçlüğü olan çocuklar ani bir ses duyduklarında irkilirler, korkarlar. Görenler ses kaynaklarını görmeleri nedeniyle, her ses kendileri için ani ses özelliğinde olmadığı için daha az irkiliyor ve korkuyordur. Bu nedenle, ses çıkaran aletleri çalıştırmadan önce çocuğu haberdar ediniz.

-Çocuk zamanla nesnelere çarpmaktan korktuğu için gezinmekten yada hareket etmekten kaçınabilir. Çocuğa kollarından birini yüzünün önünde, diğerini karın civarında tutmasını söyleyiniz. Böylece yürürken kollarının kendisini koruyacağını gösteriniz. Zamanla kendi başına hareket etmekten daha az korkacaktır. Çocuk eğilip doğrulurken kafasını sandalye ve masa gibi eşyalara çarpmaması için bir elini yüzünün önünde hafifçe eğik bir şekilde tutmasını gösterilerek başını eğik bir şekilde tutması öğretilebilir.

Dilsel İfadenin Gelişimi
-Sınıfta hangi sesin kime ait olduğunu kazandırmak için konuşanın kim olduğunu söylememiz yeterli olacaktır.

-Trafiğin, rüzgarın, ateşin yanması ve suyun akması gibi diğer sesleri dinlemesine dikkatini çekiniz ve bu sesleri ve özeliklerini açıklayınız .Böylece çocuğun çevresini tanımasına yardım etmiş olursunuz.

-Çocuk nesneleri göremediğinden, onların adlarını kolayca öğrenemez. Bu nedenle bazı sözcükleri bilse bile, anlamlarını bilemeye bilir. Nesnelere eleriyle dokunarak, yoklayarak, koklayarak, ya da seslerini işiterek tanıtıldığında, kelimelerin anlam kazanmasına yardımcı olunabilir.

-Sınıfta görme güçlüğü olan çocukla konuşurken, adını söylerseniz, kendisiyle konuşulduğunu anlayabilir.

-Sınıfta görme güçlüğü olan çocuktan dileklerinizi ‘şunu bana ver’, ‘işte orada’ gibi görmeye dayalı cümlelerle ifade etmek yerine, ‘ sağ ayağımın yanında duran küpü bul’ ve ‘masanın sağ üst köşesinde duruyor’ gibi cümlelerle ifade edersiniz, çocuğun dilinin gelişmesine ve bağımsız bir şekilde nesneleri bulmasına yardım etmiş olursunuz.

-Çocuğun dikkatli olması gerektiğinde, tehlike durumunda ve mutlu olduğunuzda, sesinizi farklı biçimlerde kullanın. Daha sonra ise çocuk ses tonlarına dikkat ederek bu ortamları ayırabilecektir.

-Tamamen görmeyen çocuğun konuşması, görsel yaşantıların olmaması nedeniyle uyarılmıyor olabilir. Eğer nesne görülmeyecek olursa, onu arzulamaya, isimlendirmeye ve istemeye gerek kalmaz.

-Her kelimeyi canlandırmak olası olmayabilir. Bu durumlarda özel açıklamalar yeterli olmayabilir. El sallama ve onaylama gibi durumların açıklanması sırasında, elle kafayla yapılan harekete ek olarak vücudun pozisyonuyla uyum olmasına da dikkat edilmelidir.

-Görme güçlüğü olan çocuklarla görenler arasında yaşamlarını bir arada sürdürmeleri nedeniyle dokunurken, ‘görebiliyorum’ ve ‘görme’, ‘görünüm’ gibi kelimeleri kullanmaları engellenmemelidir. Göremiyor bile olsa renklerin adlarını ve çimenin yeşil, gökyüzünün mavi olduğunu öğrenmesinin bir sakıncası yoktur.

-Tüm çocuklar öykü okunmasını ve anlatılmasını severler. Öykü gurubunda olduğu zamanlar, görme engelli çocuğun çok hoşuna gideceği gibi, dilinin gelişmesine katkısı olur. Eğer çocuk anlatılanı anlamaz ve size sorular sorar ise hiç kızmadan sabırlı bir şekilde açıklayınız ve sorularını cevaplayınız. Resim ve şekilleri parmaklarıyla dokunarak tanımalarını sağlayınız.

-Ayrıca çıkan seslerin nerelerden kaynaklandığını dokunmasına ya da görmesine imkan vererek gösteriniz.

Görme Güçlüğü Olan Çocuğa Beceriler Nasıl Öğretilir?
-Çocuk hiç görmüyorsa, onunla birlikte yaparak ona becerileri kazandırınız.
-Çocuk çok az görüyorsa, görmesinden yararlanarak becerilerini kazandırınız.

Görme Güçlüğü Olan Çocuğu Beceriler Öğretilirken Nelere Dikkat Etmeliyiz?
-Çocuğun neyi ne kadar yapabildiğine mutlaka bakınız, gözleyiniz.
-Bağımsız olarak yapabildiği beceriler varsa, nasıl yapabildiğine bakınız. Bundan sonra yapacağı becerileri öğretirken bunlardan yararlanabilirsiniz. Bağımsız olarak becerileri yapmasını teşvik ediniz, zaman ve fırsat veriniz.

-Çocuğa değişik beceri ve işleri öğretirken mutlaka gözleyin. Beceri ya da işi ne kadar yapabildiğini belirleyerek, bağımsız olarak yapamadığı yerlerde sadece yardım edin.

-Çocuğa sadece her defasında bir beceriyi ya da bu becerinin sadece bir bölümünü öğretmeyi deneyin. Önceki beceri ya da becerinin kolay bölümü tamamen öğrenildiğinde, becerinin izleyen güç bölümünü öğretmeye geçiniz.

-Mutlaka çocuğa kolay geleceğini düşündüğünüz becerinin öğretiminden işe başlayınız.

Nasıl Öğretilir?
-Kazandırmak istediğiniz beceriyi çocuğun nasıl yapacağını ilk olarak düşününüz. Bu beceri ya da işi sonra nasıl yapabileceğini sözel olarak açıklayınız.

-Sonra beceri ya da işi ona anlatırken, beceriyi birlikte yaparak nasıl yapılacağını gösteriniz. Çocuk sizi dinlerken yapmış olduğu beceriyi de parmaklarıyla yoklamasına her defasında izin ve fırsat veriniz.

-Daha sonra çocuktan bu beceriyi kendi başına yapmasını isteyiniz. Yardım etmeden yapabildiği kadar yapmasına izin veriniz. Yapamadığı bölümleri birlikte yaparken, çocuğun eli elinizin üstünde olsun ve yaptıklarınızı açıklayın.

-Çocuk beceriyi tamamlayabildiğinde, mutlu olduğunuzu hissettirin. Daha önce yapamadığı bir becerinin bir bölümünü yapabildiğinde yine hoşnut olduğunuzu belirtiniz.

-Beceri ya da işi her defasında, her zaman yaptığınız şekilde yapınız.

-Becerileri kendi başına yapabilmesi, sizin gittikçe daha az yardım etmenize bağlıdır. Ancak çok fazla yardıma ihtiyacı olduğunda ellerinizin üstüne koyduktan sonra beceriyi tamamlayınız.

-Becerilerin öğretimi beceriyi tamamen kendi başına yapabildiğinde tamamlanmış olur.

Görme Güçlüğü Olan Öğrenciler Derslerde Kullanılan Araç-Gereçlerden Nasıl Yararlanır?
-Öncelikle sınıf panosuna asacağınız yazılı materyallerin (mevsim şeridi, tarih şeridi vb.) büyük puntolu yazılarla ve kolayca fark edilebilecek renklerle hazırlanması yararlıdır. Şayet engelli çocuk normal yazıyı göremiyorsa o takdirde sınıf panosuna braille yazı ile hazırlanmış materyallerin hazırlanması yerinde olacaktır. Bu arada sınıfınızda kurulacak doğa köşesi gibi bölümlerde resimlerin yanı sıra nesnelerin asıllarının modellerinin sergilenmesi iyi olur.

-Dokunma yoluyla yararlanılamayacak araç-gerecin sesiyle, kokusuyla, ağırlığıyla görme engelli çocuğa tanıtılması gerekir. Çocuklar ders araçlarıyla çalışırken onlara diğerlerinden biraz daha fazla zaman vermelisiniz. Bu araçlardan tehlikeli olanlar varsa, onlar hakkında gerekli uyarılarda bulunmalısınız. Kullandığınız araç ne olursa olsun, görme engelli çocuğun bu araçların sağladığı yararları anlayıp anlamadıklarını kontrol etmelisiniz.

-Hayat bilgisi, fen bilgisi ve sosyal bilgiler gibi derslerde konularla ilgili olarak düzenlenecek gezilerde özellikle müzelerden görme engellilerin bazı eserlere katılmaları mümkün olmayabilir. Bu durumda konu ile ilgili bilgiler sözlü olarak verilmeli şayet varsa sergilenen eserlerin modellerinden yararlanmaları sağlanmalıdır.

-Güneş sistemini tanırken bir kağıdın ortasına yapıştıracağınız küçük bir boncuğu güneş kabul ederek yörüngeleri belirlemek için ip halkalar kullanabilirsiniz. Bu halkaların üzerine de daha küçük boncuklar yapıştırarak diğer gezegenleri tanıtabilirsiniz.

-Sınıfta bazı deneyler yapılırken şayet deney sürecini elle izlemek mümkün olamıyorsa bu gibi deneyler görme engellilere ses, koku veya ısı gibi ip uçlarından yararlanılarak sezdirilebilir. Örneğin, suyun nasıl donduğunu gözlemek üzere engelli çocuğa kışın uygun bir gününde görev veriniz. Suyun donmasının geceleyin daha kolay olacağını, zira geceleri ısının daha düşük olacağını anlatınız. Çocuğun uygun bir kapla dışarıya bıraktığı suyun nasıl donduğunu sınıfta anlatmasını isteyiniz.

Görme Güçlüğü Olan Çocuklara Türkçe Derslerinde Neler Yapabiliriz?
-Hangi düzeyde olursa olsun görme engelli çocukların Türkçe dersi etkinliklerini gören çocuklardan çok büyük farklılıklar göstermediğini unutmayınız. Türkçe dersi öğretimi içerisinde yer vereceğiniz dinleme, anlama, okuma, yazma, sesli ve sessiz okuma ana dilini etkili şekilde öğrenme ve konuşma, yazılı ve sözlü ifade ile dil bilgisi konularında görme engelli çocuklarla diğer çocukların öğrendikleri şeyleri öğrenmek durumundadır.

-Okuma yazma etkinlikleri için görme engelliler özel araç-gereçler ve öğrenim teknikleri kullanılır. Bu kitaplar özel braille alfabesi ile yazılarak hazırlanmıştır. Görme engelliler öğrendiklerinin önemli bir bölümünü dinleme yoluyla kazanırlar. Bu bakımdan Türkçe derslerinde görme engellilere öncelikle uygun dinleme teknikleri kazandırmalısınız. Yaşlarının elverdiği ölçüde dikkatlerini belli bir alanda tutmalarına yardımcı olmalısınız. Bu öğrencileri en ön sıraya oturtmalı, böylelikle öğretmeni ve tahtaya kalkan öğrencilerin söyledikler her şeyi duymalarına ve anlamalarına yardımcı olursunuz. Ön sırada oturan görme engelli çocuk duyduğu seslerden sizin tahtaya bir şey yazdığınızı sezer ve bir şey sorabilir. Görme engelli çocuklara uygun dinleme alışkanlığı kazandırılmasında ve dikkat sürelerinin arttırılmasında kendilerine işlenmekte olan konularla ilgili sık sık sorular sormanız ve ayrıca bazı kısa tekrarlar yaptırmanız onları daima uyanık tutacaktır. Sınıfta görme engelli öğrenciye bir konu anlattırırken onu mutlaka tahtaya kaldırmaya özen gösteriniz. Çünkü tahtaya kalkmak çocuğa ayrı bir güven duygusu verecektir.

Görme Güçlüğü Olan Öğrencilere Matematik Dersini Nasıl Öğretebiliriz:
Sınıfınızda bulunan gören çocukların çoğu okula başladıklarında sayısal bakımdan bazı kavramları biliyor olabilirler. Görme engelli öğrencinizde de bu kavramlar bir dereceye kadar mevcut olabilir. Ancak en iyisi yine de tüm çocukların temel sayısal bilgilerini kontrol ederken görme engelli öğrencinizin de okula gelmeden önce edinmiş olabileceği sayılarla ilgili temel becerilerini kontrol ediniz. Zira görme engelli, diğer birçok alanda olduğu gibi bu alanda da ihmal edilmiş olabilir. Öğreteceğiniz matematik bilgilerini görme engelli çocuğun önceki bilgilerin üzerine bina edileceği açıktır. Öncelikle sayıların (1, 2, 3, 4,v.b.) sözcük anlamlarının eşyalar üzerinde ne anlam ifade ettiğini kavratmalısınız. Sayı sayma çalışmalarını boncuk, nohut, fasulye gibi yaptırma suretiyle çocuğun sayılar hakkında gerçek kavramlar edinmesini sağlayınız ve bu saymaları yaparken çocuğun akıl yürütme surecini dikkatle izleyiniz. Sözgelimi, çocuk neden 3 sayısından sonra 4 sayısının geldiğini, neden 3 sayısından sonra 1 sayısının gelmediğini kavrata bilmekte midir? Yalnızca ezbere dayalı olarak yapılan saymalar, ileride problem çözme aşamasında güçlükler yarata bilir. Ayrıca saymalar yapılırken, sınıf içinde büyük boncuklu yüzlük abaküs bulunuyorsa, engelli çocuk için kullanılması yararlı olur. Çünkü bu abaküs üzerindeki boncukların düşüp kaybolması söz konusu değildir. Sayı saymada kullanılan diğer küçük boncukların veya değişik nesnelerin kolayca dökülüp kaybolmasını önlemek için bunları kutular veya çanaklar içinde öğrenciye vermelisiniz.

Öğretmenlere Öneriler;
*Yapacağınız aile ziyaretleri ile, özellikle görme engelli çocukla ilgilendiğinizi söyleyerek ve çocuklarını kabul ederek onlarında çocuklarını kabul etmelerine yardım etmiş olursunuz.
*Görme güçlüğü olan öğrenciniz için yapılabilecek tıbbi, çevresel ve eğitsel yardımları araştırınız.
*Görme güçlüğü olan öğrencinizde bağımsızlık duygusunu geliştirme çabalarının bir bölümü olarak bu çocukların kendi eğitim kitaplarından ve araçlarından sorumlu olmasını isteyiniz.
*Sınıftaki gören çocuklar zaman zaman görme güçlüğü olan çocuğa rehberlik yapabilir. Ancak görme güçlüğü olan çocuğun çok fazla bağımlı olmamasına dikkat ediniz.
*Görme güçlüğü olan öğrencinizi sınıftaki her etkinliğe katılması için cesaretlendiriniz. Eğer onun sınıftaki faaliyetlere katılması mümkün olmuyorsa ek etkinlikler düzenleyebilirsiniz.
*Tahtaya bir şeyler yazarken yazdıklarınızı yüksek sesle söylemeniz her zaman görme güçlüğü olan öğrenciniz için yararlı olacaktır.
*Matematik öğretiminde görülen problemlere ek olarak fen bilimleri ve coğrafyanın da çok fazla görsel uyaranlara dayalı olması nedeniyle ek düzenlemelere ihtiyacınız olabilir. Bu nedenle görme engelliler okullarından materyal ve bilgi alabilirsiniz.
*Görme güçlüğü olan öğrencinize ödevini tamamlayabilmesi için ek zaman vermeniz uygun olacaktır.
*Görenler ile görme güçlüğü olan öğrencileriniz arasındaki sosyal ilişkileri güçlendirmek için onları

Görme Engelli Yakınlarına Tavsiyeler Öneriler

 

§ Bebeğinizi biberonla beslerken onun da biberonu tutmasına fırsat verin. Daha ileri aylarda sizin gözetiminizde kendi başına biberonunu tutarak beslenmesi için onu teşvik edin.

 

§ Bebeğiniz sizin yedirdiğiniz katı yiyeceklere alıştıktan sonra, bebeğinizin eline sevdiği yiyeceklerden küçük parçalar vererek (verdiğiniz yiyeceğin özelliklerini tanımlayarak) yine sizin gözetiminizde yemesi için fırsat verin.

§ Bebeğinizin bardağı tutması, ileri aylarda da bardaktan su içmesi ve yardımla kaşığı ağzına götürmesi için ona yardımcı olun. Başlangıçta bardağa ya da kaseye çok az miktarda sıvı koyun.

§ Bebeğinizi giydirirken onunla ne yaptığınız, hangi giysisini giydirdiğiniz ve hangi vücut kısmına dokunduğunuz vb. hakkında konuşun.

§ Şapkasını, çoraplarını, bağları çözülmüş ayakkabılarını vb. giysilerini çıkarması için çocuğunuza fırsat verin.

§ Sizin gözetiminizde kendi yemeğini kaşık kullanarak yemesine fırsat verin.

§ Bağımsız olarak bardak, kaşık kullanması için fırsatlar sağlayın.

§ Dişlerini fırçalaması ve peçete kullanması için yemek sonrasında bunları yaptığınızı anlatarak ve bunlara ilişkin sesleri dinleterek ona model olun.

 

Read More

 

•  3-6 Yaş Grubu Çocuklarda Zihinsel Gelişim

Normal Gelişim Gösteren

3-6 yaş döneminde soyut düşünme ve diğer karmaşık kavramların gelişimi gözlenir (Örneğin mekan, derinlik, uzay kavramları). Kavramlar, soyutlamalar ve sınıflamalar geliştirme, her çocuk için önemli zihinsel becerilerdir. Bu yaş grubundaki çocuklardan beklenen zihinsel gelişim basamakları aşağıda sıralanmıştır:

§ Küçük-büyük, ağır-hafif nesneleri isimlendirir

§ Sorulduğunda 10 vücut kısmını gösterir

§ Taklit ile 10 nesneyi sayar

§ 6 parçalı yap-bozu tamamlar

§ İstenildiğinde 3 rengi isimlendirir

§ Üç şekli isimlendirir (kare, daire, üçgen)

§ İnsan resmi çizer (baş, gövde, kollar ve bacaklar)

§ Nesneleri başka bir nesnenin önüne, arkasına ve yanına koyar

§ 3’e kadar olan kombinasyonları toplar ve çıkarır

§ Doğum gününü gün ve ayı ile söyler

3-6 Yaş Grubu Görme Yetersizliği Olan Çocuklarda Zihinsel Gelişim

3-6 yaş döneminde, soyut düşünme ve diğer karmaşık kavramların gelişimi hızlanmaktadır. Ancak görme yetersizliği olan çocuklar bu noktada yavaşlık göstermektedir. Çünkü görme yetersizliği olan çocuklar, bu bilgileri diğer kişilerin kendileri için yapmış oldukları tanımlamalardan elde etmek zorundadırlar. Gelişim basamaklarında ve soyut kavramların kazanılmasında öncelikle bir genel kavram oluşmaktadır. Gelişim aşamasında görme yetersizliği olan çocukların görme duyusu dışında sağlayacakları ipuçları çok önemli olduğundan, bunlar sağlanmadığı takdirde gelişimsel gerilikler gözlenebilir.

Bu dönemde oyun, kavram gelişimini sağlamak açısından önemlidir. Zihinsel gelişim, merakı keşfetme, neden-sonuç ilişkisi oyun ortamında daha kolay, daha kalıcı ve eğlenceli bir şekilde çocuğa kazandırılabilir. Çocuklar, keşfedici oyunlarla problem çözme becerisini de kazanmaktadırlar( İpe farklı renklerde çamaşır asma gibi).

Taklit, becerilerin öğrenilmesinin önemli bir yoludur. Görme yetersizliği olan bebekler, taklit becerilerini diğer kişilerin beden hareketlerini kendilerinin üzerinde bırakmış oldukları duygular çerçevesinde ortaya koyabilirler. Bu nedenle dokunsal deneyimlerin artırılması çocuğun taklit becerisini, dolayısı ile de zihinsel gelişimi destekler.

Görme yetersizliği olan bir çocuk kavramları oluşturma sürecinde, daha çok işitme ve dokunmaya bağlı kalacağından tüm kavramların dokunsal yada işitsel yaşantıyla öğretilmesi gerekmektedir. Bu alanda çocuğunuzu desteklemek için;

Öneriler

•  Çocuğunuza ev ortamında tüm odaları gezdirin ve bu odaların özellikleri hakkında sözel olarak ayrıntılı bilgi verin.

•  İki nesne arasındaki farklılıkları ifade etmesi üzerinde çalışın.

•  İki tane birbirine benzeyen, bir tane benzemeyen nesneden oluşan bir nesne grubundan, aynı nesneden birini çocuğa verin. Elindeki nesnenin diğer nesnelerden hangisine benzediğini dokunarak bulmasını isteyin.

•  İki tane benzer, iki tane farklı nesneden oluşan bir nesne grubunun içinden çocuğa iki farklı nesne verin. Elindeki nesneleri benzerleri ile eşleştirmesini isteyin.

•  Çocuktan nesneleri, işlevlerine ve değişik özelliklerine göre sınıflandırmasını isteyin. Örneğin çatal, kaşık yemek yememiz için gerekli bir araçtır. Metal kaşık, plastik kaşık vb. sınıflandırılması gibi.

•  Yaprak, kozalak, taş, dal parçaları, kuş tüyü vb. nesneleri toplayarak biriktirmesine izin verin. Bu nesnelerin özellikleri hakkında çocuğunuzla konuşun.

•  Çeşitli nesnelere çocuğunuzun dokunmasına izin vererek, bu nesnelerin sayıları (az yada çok oluşları), nasıl kullanıldıkları ve benzer olup olmadıkları hakkında onunla nesnenin tüm özelliklerini açıklayarak konuşun. Ona nesneyi tanıması için zaman tanıyın.

•  Çocuğunuza değişik dokuda nesneler vererek bunları keşfetmesi için fırsat yaratın. Örneğin; yumuşak, sert, pürüzlü, kaygan, ıslak nesneler verin. Bu nesnelerin özelliklerini ve dokunulunca verdiği hissi, çocuğunuzun anlayacağı dilde tanımlayın.

•  Bebeğiniz ile çevreye gezintiler yaparken, onun nesnelere dokunmasına izin vererek, büyük-küçük, sıcak-soğuk, içinde-dışında gibi kavramları doğal ortamda öğrenmesini sağlayın.

•  Çocuğunuzun çevresinde tanıdığı nesnelerin şekillerini kartona çizip keserek, bu şekillerin etrafında parmaklarını gezdirmesine fırsat verin. Şeklin özelliklerini anlatın (şeklin bu kısmı, yuvarlak yada sivri vb.).

•  Aynı şekilleri farklı malzemeler kullanarak ikişerli setler olarak hazırlayın. Çocuğunuzdan bunlara dokunarak aynı malzeme ile yapılmış olanları eşleştirmesini isteyin.

•  Farklı şekilleri tek bir malzeme kullanarak ve her şekilden iki tane olacak şekilde hazırlayın. Çocuğunuzdan aynı şekilde olanları eşleştirmesini isteyin.

 

•  3-6 Yaş Grubu Çocuklarda Dil Gelişimi

Normal Gelişim Gösteren

3-4 yaşlarındaki çocuklar, kelime dağarcıklarını hızla geliştirirler. Hem yeni sözcükler öğrenir, hem de daha önce öğrendikleri sözcükleri daha esnek kullanmaya başlarlar. Duygularını, düşüncelerini, ilişkilerini anlatabilirler. Kız çocukları, erkek çocuklara göre dili daha erken dönemde ve daha becerikli bir şekilde kullanırlar. 5-6 yaşlarındaki çocukların dil kullanımı, bir yetişkininkine benzer, sosyal etkinliklerde konuşma artmaktadır.

3-6 yaş grubundaki çocuklardan beklenen dil gelişimi basamakları aşağıda sıralanmıştır:

§ Sorulduğunda ismini ve soyadını söyler.

§ Sık kullanılan nesnelerin nasıl kullanıldıklarını anlatır.

§ İki olayı oluş sırasına göre anlatır.

§ Birleşik cümleler kullanır (Topa vurdum ve yola kaçtı).

§ Karmaşık cümleler kullanır (Benden gelmemi istedi çünkü …..).

§ Telefon numarasını ve adresini söyler.

§ En çok, en az ve birkaçı gösterebilir.

§ Günlük deneyimlerini anlatır.

§ “Neden?” ve “Nasıl?” sorularına açıklama ile cevap verir.

§ Sözcükleri tanımlar.

3-6 Yaş Grubu Görme Yetersizliği Olan Çocuklarda Dil Gelişimi

Konuşmaya yeni başlayan görme yetersizliği olan çocuklar konuşmalarında bir takım cümleleri anlamsız şekilde tekrar ederler. Bunun nedeni, çocuğun saatlerce televizyon karşısında oturması gibi, iletişim anlamı taşımayan dil yaşantılarına maruz kalmasıdır. Burada işitsel uyarım vardır, ancak çocuk için anlamlı işitsel girdiler/bilgiler yoktur. Bunun yerine az sayıda da olsa çocukla iletişim içindeyken ona dile ilişkin girdiler/bilgiler vermek, dil gelişimi açısından yararlıdır. Görme yetersizliği olan çocuklarda dil gelişimini desteklemek için çocuğun istek ve ihtiyaçlarını tahmin etmek yerine onun ifade etmesini beklemek, dokunduğu nesnelerin isimlerini söylemek, bunlarla ilgili konuşmak, çocuğun yaptığı hareketleri betimlemek ve kavramları anlatmak yerine doğrudan yaşantılar sağlamak gerekmektedir.

Öneriler

§ Çocuğunuzun yanında olmadığınız zamanlarda yemek yeme, tuvalet vb. ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için bunları ifade etmesini öğretin.

§ Onu yeni yerlere götürün. Yaptıklarınız, gördükleriniz ve duyduklarınız hakkında konuşun.

§ Her çeşit dilbilgisi hatasının doğrusunu, doğal ortamda tekrarlayın.

§ Karışık ve anlaşılamayan konuşmaları, ona anlayabileceği düzeyde ve özellikle işitsel ve dokunsal tanımları kullanarak açıklayın.

§ Telefon çaldığı zaman telefona bakması, sizi çağırması ve tanıdık kişilerle konuşması için fırsatlar verin.

§ Kısa süreli olmak koşuluyla çocuğunuzun eğitici ve dinleyerek anlayabileceği televizyon programlarını ve reklamları takip etmesine izin verin.

§ Çocuğunuza gittiğiniz yerlerde duyduğu sesleri farketme fırsatı verin. Daha sonra bu sesleri birlikte dinleyerek geçmiş yaşantılar hakkında konuşun.

§ Çocuğunuzun sesleri eşleştirebilmesi için, farklı yapıdaki kutuların içine nohut, mercimek vb. nesneler koyun ve ağzını açılamayacak şekilde yapıştırarak kapatın. Ses çıkaran bu materyallerden iki set hazırlayın. Bunlardan birini sallayarak sesini çocuğunuza dinletin ve ondan bu materyal ile aynı sesi çıkaran materyali bulmasını isteyin. Başlangıçta siz model olun, materyali gösterin ve çıkardığı sesi sözel olarak tanımlamaya çalışın.

§ Çocuğunuza ve arkadaşlarına hikayeler anlatın. Hikayeyi anlattıktan sonra çocuklarla, hikaye hakkında konuşma, hikaye ile ilgili soruları cevaplama, hikayeyi tamamlama, dramatize etme, yeni hikayeler yaratma gibi faaliyetler yapın.

§ 5-6 yaşındaki çocuğunuzla aynı sesle başlayan sözcükleri söyleme oyunu oynayın. (Örneğin “E” sesi ile başlayan kelimeleri söyleme) (Yetişkin: Elbise, Çocuk: Ev vb.)

§ Çocuğunuzla “Bana tersini söyle” oyununu oynayarak zıt kavramları öğretmeye çalışın. (Örneğin; Yetişkin: Bana büyüğün tersini söyle, Çocuk: Küçük)

§ Çocuğunuza gelecek zaman ifadelerini kullanarak cevap verebileceği sorular sorun.

§ Çocuğunuza telefon numaranızı, adresinizi öğretin.

§ Bu dönemde de çocuğunuza gelişimini destekleyici, sizinle ve diğer çocuklarla birlikte oynayabileceği oyuncaklar sağlayın (evcilik oyuncakları, tamir aletleri, mekanik oyuncaklar, legolar, kavram oyuncakları, boncuklar, çiftlik oyuncakları vb).

§ Özellikle sosyal yaşantı sırasındaki deneyimlerini oyunlarına transfer edebilecekleri materyaller sağlayın(Örneğin evcilik oyunundaki tencere, tabak, çatal, bardak vs.gibi). Çünkü misafir ağırlayan annesini gören bir çocuk; oyununda annesinin kullandığı materyallere ihtiyaç duyacaktır. Doktor aletleri, tamir aletleri, evcilik oyununda kullanılan eşyalar vb. oyuncaklar, çocuğun bu ihtiyacını karşılayacaktır. Bu malzemeleri alarak çocuğunuza sunabileceğiniz gibi evde kullanılmayan, çocuk için tehlike yaratmayacak eşyaları da çocuğunuzun ihtiyacına göre ona sunabilirsiniz.

 

•  3-6 Yaş Grubu Çocuklarda Fiziksel Gelişim

Normal Gelişim Gösteren

3-6 yaş dönemi fiziksel gelişim açısından çocukların “temel hareketler döneminde” bulundukları yaşlardır. Temel hareketler döneminde kazanılan beceriler; koşma, atlama, sıçrama, sekme, yakalama, fırlatma, topa ayakla vurma gibi becerilerdir. Bunlar, tüm çocuklarda gözlenebilen ortak özellikler ve yaşam için gerekli becerilerdir.Temel hareketlerin gerçekleşmesi ve gelişmesi için olgunlaşma kadar çevresel ve bireysel etkenler de önemlidir. 3-6 yaş grubundaki çocuklardan fiziksel gelişim alanında beklenen basamaklar aşağıda genel olarak sıralanmıştır:

§ Parmak ucunda yürür

§ Ayak değiştirerek merdivenleri çıkar

§ İki eliyle topu yakalar

§ 4-8 saniye yardımsız tek ayak üzerinde durur

§ Denge tahtasında yürür

§ 2-3 parçalı oyun hamurundan şekilleri birleştirir

§ Ev, insan, ağaç gibi tanınabilir basit resimler çizer

§ Basit şekilleri keser ve yapıştırır

§ Kalemtıraş kullanır

§ Koşarken yerden nesneleri alır.

3-6 Yaş Grubu Görme Yetersizliği Olan Çocuklarda Fiziksel Gelişim

Görme yetersizliği olan çocuklarda çevrenin etkisiyle olgunlaşma düzeyi değişken olabilir, bu da hareketlerin kazanılma sırasını, hızını ve düzeyini yavaşlatabilir. Bu alanda yapacağımız yoğun çalışmalar ve egzersizler ile çocuğun yaşının gerektirdiği gelişim düzeyine ulaşması sağlanabilir.

Doğuştan görme engelli çocukların hareket gelişimleri gecikmektedir. Bunun nedeni; oyun ve aktiviteler sırasında eşyalara uzanma ve bulmada problem yaşaması, her iki elini vücudunun önünde bir araya getirmede zorluk, hareket sırasında görsel uyaranların olmaması ve çocukların çevreden aldıkları uyaranların eksik olmasıdır.

Görme engelli çocuklar genelde gören yaşıtları gibi aynı zamanlarda emekleyemez ve yürüyemezler. Kas zayıflıkları nedeniyle fizik tedaviye ihtiyaç duyarlar. Bazı görme özürlü bebeklerde beyin özürlerinin de bulunması fizik tedavi almalarını gerektirir.

Öneriler:

•  Çocuğunuzun temel hareket becerilerini olgunluk düzeyinde başarabilmesi için çocuğa deneyim sağlayacağı düşünülen; asker gibi yürüme, parmak ucunda yürüme, yuvarlanan topa tekme atma, öne takla atma, tek ayak üzerinde sıçrama, çizgi çalışmaları ve kağıt katlama vb. değişik uygulamalar yaptırın.

•  Tekmelemek için büyük deniz topları, fırlatma ve yakalama için küçük toplar vererek onunla oynayın.

•  Sandalye veya koltuğa tırmanıp yanınıza oturması için ona yardım edin.

•  Çocuğunuzun koordinasyon gelişimine yardımcı olması için; sandalye, üç tekerlekli bisiklet, oyuncak araba, sallanan at, salıncak vb. oyun araçlarını kullanmasına fırsat verin.

•  Çocuğunuzu sık sık çocuk bahçesine götürerek sallanma, tırmanma, kayma, dengede yürüme, merdiven inme-çıkma vb. etkinlikler yapmasına fırsat verin.

•  Bir kutu veya sepet içine oyuncaklarını, küçük eşyalarını doldurup boşaltmasını sağlayın.

•  Masa yada muşamba üzerinde oyun hamuru (plastrin) ile sıkma, yuvarlama ve değişik şekiller yaratma denemeleri yapmasına fırsat verin.

•  Ev dışı oyun alanlarında oynayabilmesi için özellikle kum havuzu bulunan yerleri tercih edin ve yanınızda kova, kürek, tırmık, elek gibi kum oyuncakları bulundurun.

 

•  3-6 Yaş Grubu Çocuklarda Sosyal Gelişim Normal Gelişim Göster en

Üç yaşından itibaren oyun çağına giren çocuk, hareket becerilerinin de gelişmesiyle çevre üzerinde egemenlik kurmaya ve bunu giderek genişletmeye başlar. Artık çevresinde kendisinden bağımsız bir dünyanın varlığını ve kendisinin o dünya içinde bir birey olduğunu kabul etmiştir. Bu evrede çocuk, kendine özel ayrı bir benlik ve cinsiyet duygusu geliştirmeye başlar. Kuralları ve beklemeyi öğrenir, arkadaş seçimlerini kendi yapmaya başlar. Beş yaşına geldiğinde ise, artık yaşadığı kültür çevresine uyum göstermeyi başarır. Altı yaşında çocuk bazı sorumlulukları almaya ve grup oyunlarından hoşlanmaya başlar.

3-6 yaş grubundaki çocuklardan beklenen sosyal gelişim basamakları aşağıda genel olarak sıralanmıştır:

§ Diğer çocukların hareketlerini taklit ederek kurallara uyar.

§ Telefona cevap verir, yetişkini arar veya tanıdığı kişilerle telefonda konuşur.

§ Daha büyük bir çocuk tarafından yönetilen grup oyunlarının kurallarına uyar

§ Zorluk çektiği zaman yardım ister (banyoda ya da içecek alırken).

§ Başkalarına ait olan nesneleri kullanmak için izin ister.

§ Kendisi ile ilgili duyguları ifade eder: kızgınlık, mutluluk, sevgi

§ Başkalarına oyunun ya da etkinliğin kurallarını anlatır.

•  Yetişkin rollerini taklit eder.

§ Kendi arkadaşlarını seçer.

§ Kukla kullanarak yada kendisi rol alarak öykünün bir kısmını canlandırır.

3-6 Yaş Grubu Görme Yetersizliği Olan Çocuklarda Sosyal Gelişim

Görme yetersizliği olan küçük çocuklara, konuşurken diğer kişiye bakma ve dikkat etme, başkalarını oyuna katılmaları için davet etme, birisi ile karşılaştıklarında önce o kişi ile el sıkışmalarını öğretme, onların akranları tarafından daha fazla sosyal kabul görmelerine yardımcı olur. Çocuğa sosyal etkileşimlerinde gösterebileceği davranışları öğretme ve bunları yerleştirme, uygun olmayan davranışlarını ortadan kaldırma, çocuğun kendini güvenli ve yeterli hissetmesini sağlayarak sosyal gelişimini olumlu yönde etkileyen yaklaşımlardır.

Öneriler

•  Çocuğunuzun olumlu davranışları kazanabilmesi için ona doğru model olmalısınız. Bu nedenle ondan yapmasını beklediğiniz olumlu davranışlar için (“Lütfen” ifadesini kullanmak, teşekkür etmek, özür dilemek, izin istemek gibi) ona model olun ve bu davranışların nedenini ona açıklayın.

•  Çocuğunuza başarabileceği sorumluluklar verin (Örn: Masa hazırlanırken masaya tuzluk götürmesini istemek gibi). Çocuğunuz başarılı olduğunda veya kendisinden beklenen davranışı yerine getirdiğinde uygun ödüllerle onu ödüllendirin.

•  Çocuğunuz yanlış davranışlarda bulunduğunda; hoşlandığı etkinlikleri kısıtlayarak ve bunu neden yaptığınızı ona anlayabileceği şekilde anlatarak bu davranışını tekrarlamasına engel olun.

•  Çocuğunuzun doğruları deneme-yanılma yoluyla öğrenmesine fırsat verin. Bazen yanlış yapmasına sabır gösterin, yanlışını fark etmesini ve düzeltmesini sağlayın.

•  Problem durumlarında çocuğunuzu dinleyin. Onu dinlediğinizi ve anladığınızı ona hissettirin.

•  Çocuğunuzun cinsellikle ilgili sorularına onun anlayabileceği şekilde cevap verin.

•  Çocuğunuzu ilgilendiren bütün konularda kararı onunla birlikte verin. Hangi yaşta olursa olsun, her fırsatta onun fikrini sorun.

•  Çevreye gezintiler yaparak çevreyi gözlemlemesini ve sosyal kuralları yaşayarak öğrenmesini sağlayın (alış veriş yapmak, eğlenmek vb.).

•  Çocuğunuzla yapamayacakları üzerine değil, yapabilecekleri üzerine konuşun.

 

•  3-6 Yaş Grubu Çocuklarda Öz Bakım

Normal Gelişim Gösteren

3-6 yaş grubunda sosyal gelişimdeki hızlı ilerleme ile beraber çocuğun akranları tarafından kabulü büyük önem kazanmaktadır. Çocuğun kendi ihtiyaçlarını kendisinin karşılaması, temiz ve yaşına uygun giyinmesi, yemek yeme etkinliği sırasında yaşından beklenen davranışları göstermesi bu kabulün düzeyini arttırmaktadır. Bu yaş grubundaki çocuklardan Kendine bakım aktivitelerinin gelişimi alanında beklenen basamaklar aşağıda genel olarak sıralanmıştır:

§ Kendi kendine yemeğini yer.

§ Sözel komutlar verildiğinde dişlerini fırçalar.

§ Kendi giysisinin düğmelerini açar ve ilikler.

§ Masayı toplar.

§ Ellerini ve yüzünü yıkar.

§ Yiyecekler için uygun araç-gereçleri kullanır.

§ Zamanında tuvalete gider, soyunur, kendini siler, tuvaletin sifonunu çeker ve yardımsız giyinir.

§ Saçını tarar ya da fırçalar.

§ Ayakkabılarını giyer ve bağlar.

§ Haftalık ev işlerinden birinden sorumludur ve istenildiğinde bunu yapar.

3-6 Yaş Grubu Görme Yetersizliği Olan Çocuklarda Öz Bakım

Görebilen çocuklar özbakım alanındaki becerilerin çoğunu, çevrelerindeki günlük yaşam etkinliklerini gözleyerek kendiliklerinden öğrenmektedirler. Görme yetersizliği olan çocuklar ise; bu becerileri kendi başlarına kazanamazlar. Bu nedenle çocuklara bu becerilerini geliştirebilmeleri için gerekli destek verilmeli, ancak özellikle bu yaş döneminde çocuğun tüm bunları tek başına yapma isteği ve sosyal kabulü için bunun gerekliliği dikkate alınarak ihtiyaç duyduğu düzeyde yardımda bulunulmalıdır. Ayrıca, çocuklara uygun malzemeler verilmeli, yeterli zaman tanınmalı, onlara karşı sabırlı olunmalı ve çabaları mutlaka ödüllendirilmelidir.

Öneriler

§ Kendine ait eşyaları, giysileri, oyuncakları düzenli bir şekilde kullanması için onu yönlendirin. Örneğin; dolabı için birlikte bir düzenleme yapın ve giysilerini ya da oyuncaklarını özelliklerine göre bu sınıflandırmaya uygun olarak yerleştirmesine yardımcı olun.

§ Çocuğunuza kıyafetlerin isimlerini öğretin.

§ Çocuğunuzun arkasında durarak ona giyinmeyi öğretin.

§ Çocuğunuzun kıyafetlerin doğru tarafını bulabilmeleri için etiket, çarpı işareti veya düğme gibi bir işaret koyun.

§ Çocuğunuzun daha kolay giyinebilmesi için cep, düğme yada fermuar gibi kısımların yerlerini göstererek ipuçları verin.

§ Çocuğunuzdan giyinme ve soyunma sırasında size yardımcı olmasını isteyin.

§ Çocuğunuzu giydirirken ve soyarken ne yaptığınızı ona anlatın.

§ Zamanla yardımı azaltın ve çocuğunuz kendi kendine giyinip soyunabilir hale gelsin.

§ Çocuğunuz giyinmeden önce soyunmayı öğrenecektir.

§ Çocuğunuza kıyafetlerini belirli bir düzen içinde yerleştirmeyi öğretin.

§ Çocuğunuza yemek saatinde seçenekler sunarak onun farklı tat, koku ve yapıdaki besinleri tanımasını ve yiyecek seçimi konusunda karar verme sürecine katılmasını sağlayın.

§ Çocuğunuzun mutfakta bulunan yiyecek paketlerini açmasına, yıkanmış tabak ve bardakları yerleştirmesine, meyveleri yıkamasına, sandviç hazırlamasına, yemek hazırlarken malzemeleri karıştırmasına fırsat verin.

§ Çocuğunuzun çeşitli gıdalarla dengeli beslenmesine özen gösterin.

§ Çocuğunuzun ellerini biberonun üzerine yerleştirerek içmesine yardımcı olun.

§ Çocuğunuzu beslerken ona ne yedirdiğinizi söyleyin.

§ Çocuğunuzun kaşığı tutmasına yardımcı olun.

§ Çocuğunuza yiyeceklere dokunmasına ve tatmasına izin verin.

§ Çocuğunuza kendi kendine beslenmeyi öğretirken arkasına oturun ve ellerinizi onun elleri üzerine koyup rehberlik edin.

§ Çocuğunuz yemeğini kendisi yerken kenarları yüksek bir tabak kullanmaya dikkat edin.

§ Banyo zamanı, çocuğunuzun sırtı hariç diğer vücut kısımlarını yıkayabilmesine fırsat verin.

§ Sık aralıklarla tuvalete götürerek tuvalet eğitimi vermeye çalışın.

 

•  7-11 Yaş Grubu Çocuklarda Zihinsel Gelişim

Normal Gelişim Gösteren

Okul yılları olarak adlandırılan geç çocukluk dönemidir.

§ İlkokul yıllarına denk gelen bu dönemde ben merkezci konuşma ve düşünce önemli ölçüde azalır.

§ Çocuk zihinsel güçlüklerin üstesinden gelmeye başlar.

§ Problemlere mantıklı çözümler getirir, kuralları anlayabilirler, çoğunlukla somut nesneler üzerinde düşünürler.

§ Sıralama, sınıflandırma ve karşılaştırma işlemleri için şemalar geliştirirler. Nesneleri sınıflandırabilirler.

§ Soyut kavramları anlamakta zorluk yaşarlar.

7-11 Yaş Grubu Görme Yetersizliği Olan Çocuklarda Zihinsel Gelişim

Görme yetersizliği olan çocuklar ilkokula geldiğinde mantıklı bir düşünce sisteminden yoksun olurlar. Çevre koşulları ve uyarıcıların yetersiz oluşu nedeniyle henüz sezgisel düşünce basamağında bulunup eşyaları ve nesneleri tek boyut üzerinde düşünürler. Eşyaların ve nesnelerin ağırlık ve hacim değişmezliğini, korunum ilkesine bağlı bir biçimde düşünme yeteneğinden yoksundurlar. Çocuğun gelişimine uygun eğitim ortamları planlanıp desteklendiğinde, işitme ve dokunma duyularını kullanarak nesnelerin fiziksel yapısında miktar, hacim, sayı vb. özelliklerinde değişme meydana gelmeyeceğini anlarlar.

Çocukların zihinsel yapıları, problemleri zihinsel olarak çözebilecek olgunluğa gelse bile bu dönemde bir problemin çözülmesi somut nesnelerle bağlantılıdır. Anne-babalar ve eğitimciler uygun model olup nesneleri somut olarak tanıtabilirlerse karmaşık problemleri çözmede iyi bir rehber olabilirler.

Öneriler

•  Çocuğun anlayabileceği somut ifadeler kullanın (Ağaç gibi, ev gibi ifadeler).

•  Basit ve anlaşılır kurallar koyun.

•  Çocuğun istek ve ihtiyaçlarını uygun koşullarda ve zamanında karşılayın.

•  Çevresindeki olgu ve olayların farkında olabilmesi için yaşantılar kazandırın.

•  Derslerinde, çocuğun yetersiz kaldığı konularda, gerektiği kadar yardım edin.

•  Gereksiz bilgilerle çocuğun ilgisini dağıtmayın.

•  Öğrendiği bilgileri pekiştirmesi için sorular sorun. Tekrar yaptırın. •  Temel kavram ve becerileri öğrenmesi için planlı bir eğitim ortamı düzenleyin.

•  Odasını toplama alışkanlığı kazandırın.

•  Kıyafetlerini kendisinin seçmesine izin verin.

•  Küçük alışverişler yapmasına izin verin.

•  Sorumluluklar vererek davranışlarını izleyin, olayların başlangıç ve sonucunu birlikte değerlendirin.

•  Basit problemleri çözmesine izin verin.

 

•  7-11 Yaş Grubu Çocuklarda Dil Gelişimi

Normal Gelişim Gösteren

Dil insanların duygu, düşünce, tutum ve kültürel değerlerini öğrenmede önemli bir iletişim aracıdır. Bu dönemde çocuğun konuşmasında belirgin gelişmeler görülür.

§ Daha önce iletişimde kendine dönük olan çocuk bu dönemde sosyalleşir diyalog kurmaya başlar.

§ Okul çağında çocuklar bilgi almak amacıyla soru sorar. Sordukları soruların bir kısmı merakı gidermek bir kısmı da iletişim kurmak amaçladır. Bu dönemde “niçin, ne, nasıl” soruları çok sorulur.

§ İlk okul döneminde çocuk daha uzun ve karmaşık cümleler kurmaya başlar.

§ Sözcük dağarcığı genişler ilk okul beşinci sınıfı bitiren bir çocuğun yaklaşık 50.000 sözcük bildiği varsayılır. Sözcük sayısında ki artışa rağmen kelimelerin anlamlarını tam olarak bilemezler.

7-11 Yaş Grubu Görme Yetersizliği Olan Çocuklarda Dil Gelişimi

Görme yetersizliği olan çocukların görsel uyarıcılardan yeterince yararlanamaması taklit ve ifade gücünü azaltır. Oluşan bu farkı diğer duyularını yoğun bir şekilde kullanarak telafi eder. Yine görsel girdilerin yetersizliğinden dolayı çevresinde olan olayların ipuçlarını yakalaması konusunda zorlanacağından, olayların nedenleri ve sonuçları hakkında bilgi sahibi olması zorlaşır. Bu nedenle görme engelli çocuklara çevresinde olan olayların nedenleri oluş şekilleri ve sonuçları hakkında betimleme yapılarak bilgi verilmeli, olayları detaylarıyla anlatması için ortam yaratılmalıdır.

Öneriler

§ Çocuğun istek ve ihtiyaçlarını kendisi ifade etmeden karşılamayın.

§ Dokunma duyusunu geliştirecek oyunlar oynamasına fırsatlar verin.

§ Çocuğun dokunduğu nesne ve objelerin isimlerini söyleyerek ilgili açıklamaları yapın.

§ Çevresinde bulunan nesnelerin ve objelerin isimlerini doğru ve düzgün olarak ifade etmesini sağlayın.

§ Kavramlarla ilgili yaşantılar edinmesini sağlayın.

§ Çocuğun söylediklerini dinleyerek uygun tepkilerde bulunun.

§ Konuşma bozukluğu olan çocuğa sabırla davranın ve söylemek istediğini bitirmesine izin verin.

§ Çocuğun ilgi duyduğu konularda konuşma ortamı yaratın.

§ Kendisiyle ilgili yaşantılarını (aile, okul, çevre) anlatması için ortam sağlayın.

§ Dilini doğru kullanması için sesli hikaye kasetleri dinletin.

§ Çocuğun kelimeleri doğru ve düzgün telaffuz edebilmesi için çocuğunuza model olun.

§ Kitap okuma alışkanlığı kazandırın (çocuğun yanında kitap okuyarak ona örnek olabilirsiniz. İlgisini çeken konularda kitaplar alarak okumasını sağlayın).

§ Uygun olan çocuk programlarını dinletin.

§ Dinlediklerini ifade etmesini sağlayın.

 

•  7-11 Yaş Grubu Çocuklarda Fiziksel Gelişim

Normal Gelişim Gösteren

Bebeklik ve okul öncesi dönemlerde olduğu gibi bu dönemde de çeşitli değişiklikler, gelişmeler meydana gelir. Geç çocukluk döneminde çocuk, bireyselleşmenin adımlarını atarak bir birey olarak toplumda yer almaya başlar.

İlkokulun ilk üç sınıfında çocukların büyümesinde gittikçe yavaşlama görülmektedir. Doğuştan gelen ve ilk çocukluk yıllarında da devam eden erkek çocukların, kız çocuklarına kıyasla biraz daha iri görünmeleri bu sınıflarda da devam eder. Bu dönemde ağırlık artışı da boy uzaması gibi yavaştır. İlkokulun son yıllarına doğru kız çocuklarının ergenliğe girmesi nedeniyle ağırlıkları ve gelişimleri erkek çocuklarına göre daha hızlıdır. Hareket becerilerinde her iki cinste de gelişmeler gözlenir. Büyük ve küçük kasları sportif etkinliklere ve oyunlara katılabilecek olgunluğa erişmiştir. Erkek çocukların ince motor koordinasyonunda sorunları vardır.

7-11 Yaş Grubu Görme Yetersizliği Olan Çocuklarda Fiziksel Gelişim

Görme yetersizliği olan çocuklarda kız ve erkek cinsiyetine uygun olarak boy ve ağırlık artış hızı 7-11 yaş çocuklarının fiziksel gelişim özellikleri ile ölçülür. Ancak görme yetersizliğinden fazlaca etkilenen ve gerekli uyarıcıların yetersiz veya zamanında verilememesi durumunda farklılıklar gözlenebilir.

Bu dönemde çocuk sürekli canlı ve hareketlidir. Sokakta oynanan oyunlara karşı isteklidir. Çocuğun sokakta oynanan hareketli oyunlara katılması ve başarılı olabilmesi için; gereken bedensel olgunluğa erişmesi, kendine fırsat tanınması, deneyim kazanması ve kendine güvenmesi fiziksel gelişiminde istenilen davranışları göstermesi için önemlidir.

Görme yetersizliği olan çocukların kaba motor ve ince motor gelişimlerinde sinir sistemine bağlı gerilikler gözlenebilir. Uygun görülen fizik hareketlerinin tekrarı ve planlı bir eğitimle ince ve kaba motor becerilerinin daha aktif duruma ulaşması sağlanabilir (Örneğin,hamurla oynama, tırmanma merdivenini kullanma gibi).

Öneriler

§ Çocuğunuza bağımsız hareket becerileri kazandırmak için göz doktoru, özel eğitimcilerden profesyonel yardım alınız.

§ Bağımsız hareket edebileceği ortamlar yaratın.

§ Hareket becerileri kazandıracak araç gereçler kullanarak egzersiz yapmasını sağlayın.

§ Çocuğunuzdaki fiziksel büyüme ve ağırlık artışını ona somut ifadelerle anlatın. Boyunu ölçüp söyleyin.Bilinen somut bir nesneyle kıyaslayın.

§ Küçük kas gelişimini destekleyen etkinlikler yaptırın (hamurla oynama, küçük lastik topla oynama, ıslak sünger sıkma, kağıt işleri vs.).

§ Güven duygusu kazandıracak etkinliklere yönlendirin (spor etkinlikleri; yüzme, jimnastik, goalball).

§ Okuldaki sosyal etkinliklere katılması için onu cesaretlendirin.

•  Okul ve yakın çevresinde kullanabileceği alanlardaki işaret ve ipuçlarını açıklayın (güzergahta bulunan önemli noktaların öğretilmesi).

§ Gösterdiği başarıları takdir edin.

 

•  7-11 Yaş Grubu Çocuklarda Sosyal Gelişim

Normal Gelişim Gösteren

Çocuğun okula gitmesiyle birlikte sosyal davranışlarında büyük bir gelişme olmuştur. Arkadaşlar ve öğretmenin çocuk üzerindeki etkisi artarken anne-babanın etkisi giderek azalmaya başlamıştır. Yaptığı işler için beğeni toplamak, arkadaşları ve yetişkinler tarafından takdir edilmek bu dönemdeki çocukların gereksinimleri arasındadır. Aksi halde yaptıklarının değersiz olduğuna inanmakta ve aşağılık duygusuna kapılmaktadır. Yetersizlik ve aşağılık duygusu bu dönemdeki en büyük problemdir. Takdir görmeyen, güven duygusu geliştirilmeyen çocuklarda aşağılık duygusu gelişir, çevre ile sağlıksız ilişkiler kurmalarına, uyum güçlüğü çekmelerine ve gelecekteki öğrenmelerini olumsuz etkilemesine neden olur.

Çocuklara verilecek sorumluluklarla başarılı olabilecekleri alanlarda kendisini denemesine fırsat verilir. “Ben başarılıyım” inancı ile kişilik gelişimi olumlu etkilenen çocuk, bir sonraki gelişim dönemine güvenle girer.

7-11 Yaş Grubu Görme Yetersizliği Olan Çocuklarda Sosyal Gelişim

Görme yetersizliği olan çocukların sağlıklı bir kişilik geliştirmesi, çevresiyle uyum içerisinde olması, topluma kaynaşması için temel ve fiziksel ihtiyaçlarının zamanında karşılanması gerekir. İhtiyaçları zamanında karşılanan çocuk güvenli, huzurlu, çevresiyle uyumlu bir kişilik geliştirir.

Anne-babalar ve öğretmenler çocuğun içinde bulunduğu gelişim özelliklerini dikkate alıp onunla doğru iletişim ve etkileşim kurarak çocuğun kişilik ve sosyal gelişiminde belirleyici olabilirler. Düzenlenecek planlı öğrenme-öğretme ortamıyla çocuk bir sonraki gelişim evresine olumlu yaşantılar ve güvenle hazırlanır.

0-6 yaş döneminde görme yetersizliği olan çocuğun ailesinin yaşantısı, sosyo-ekonomik ve kültürel yapısı onun, kişilik ve sosyal gelişimi üzerinde etkili olmaktadır (çocuğun yetersizliğinin aile tarafından kabul görmesi, ailenin bilinçlendirilmesi ve yapılacakları araştırarak harekete geçmesi vb).

Öneriler

§ Sağlıklı bir sosyal gelişme için ilk önce çocuğunuzla yakından ilgilenin.

§ Çocuğunuzun ailenin bir üyesi olduğunu ve onun düşüncelerine saygı duyduğunuzu hissettirin.

§ Evde yaptığınız işlerde onun yanında olun ve çocuğunuza sorumluluk verin.

§ Ona ailenin ve toplumun bir üyesi olarak sahip olduğu hakları gösterin.

§ Arkadaş edinmesi için onu destekleyin.

§ Korumacı olmayın.

§ Problem çözmede onu cesaretlendirin ve yol gösterin. •  Anne ve baba arasında çıkabilecek tartışmalardan çocuğunuzu uzak tutun. Böyle bir durumda çocuğunuz kendini suçlayabilir ve kendini bir sorun olarak algılayabilir, buna kesinlikle izin vermeyin.

§ Çocuğun aldığı kararlara saygılı olun.

§ Bağımsız yaptığı etkinliklerde onu destekleyerek başarılı olduğunu söyleyin.

§ Olumlu davranışlar göstererek çocuğunuza iyi bir model olun.

§ Görme yetersizliğinin onun başarısını etkilemeyeceğini anlatın.

 

•  12-18 Yaş Grubu Çocuklarda Zihinsel Gelişim

Normal Gelişim Gösteren

Ergenlik zihinsel gelişim soyut işlemler döneminin başladığı süreç olarak kabul edilir. Yani uzay, ölüm gibi kavramların geliştiği dönemdir. Soyut düşüncenin ön koşulu beyin ve beden koordinasyonun olgunlaşmasıdır. Bunu izleyen süreçte ergenin yaşantısının zenginliği, sosyalleşme süreci, zihinsel gelişimin temelini oluşturur.

Bu özellik onun geleceğe yönelik olarak düşünme yeterliliğini arttırır, geliştirir. Hayal gücü ergenlik döneminin diğer zihinsel özellikleri arasında yer alır. Yaratıcı düşünme ve hayal gücünün birleşmesiyle ergen, yeni tasarımlar, kurgular oluşturarak çok değişkenli ve olasılıklı düşünme alışkanlığı geliştirir. Ergenliğin son dönemi olarak kabul edilen 17-18 yaş bu dönemin olgunlaşma sürecidir.

12-18 Yaş Grubu Görme Yetersizliği Olan Çocuklarda Zihinsel Gelişim

Ergenlik döneminde kişide soyut düşünebilme yeterlilikleri gelişir. 7-12 yaşlarında çocuğun gösterdiği performans, verilen uyarıcılar, planlanmış eğitim ortamları; çocuğun ergenlik dönemindeki zihinsel gelişiminde etkili olacaktır. Özellikle görme duyusu gelişmemiş çocuklarda somut düşünceden soyut düşüncelere geçişte temel bilgiler güçlü değilse soyut düşünceleri, davranışları, kavramları anlaması zorlaşacaktır, dolayısıyla gelişimi yaşıtlarından geride kalacaktır.

Anne babaların görme yetersizliği olan gence verebilecekleri en büyük destek; yorulmadan, inançlarını kaybetmeden, mümkün olduğu kadar işitme ve dokunma duyularını ön plana çıkararak çocuklarının yanlarında olup onları eğitim öğretimde desteklemeleridir.

Öneriler

§ Materyal kullanarak önceki öğrenmeleri hatırlatın,

§ Çocuğunuzun bireysel gelişme hızına göre onun için önemli olan bilgileri ön plana çıkarın,

§ Yeni bir materyal tanıtırken basitten karmaşığa doğru gidin. Önce materyalin adı söylenir sonra sırasıyla özelliklerine geçilir.

§ Bilgiyi parçalar halinde verin,

§ Tümevarımcı akıl yürütmeyi öğretin. Tek tek konulardan yola çıkarak bir düşünce bir fikir oluşturulur.

§ Yeni bilgi ile bilinen arasında bağlantı kurun,

§ Farklı yöntemler kullanarak öğrenimin tekrarını yapın,

§ Nesneler, objeler arasında farklılıkları araştırmalarını isteyin,

§ Sanatsal faaliyetlerle ilgilenmesi için ortam yaratın,

§ Yaratıcılığını destekleyin,

§ Çeşitli etkinlikler düzenleyin ( İnceleme gezileri, alışveriş, ulaşım araçlarını kullanma vs. )

§ Gerçek hayata dayalı örnekler verin.

 

•  12-18 Yaş Grubu Çocuklarda Fiziksel Gelişim

Normal Gelişim Gösteren

İnsanın hayatındaki ikinci hızlı büyüme devri bu çağda başlar. Kızlar ile erkekler arasındaki büyüme farkı en çok kendini bu çağda gösterir. Kemikler henüz yumuşaktır. Ağır işlere karşı dayanıksızdır. Organlar arasında düzenli bir koordinasyon kurulamadığı için ergen bu yaşlarda oldukça beceriksizdir. Bu çağın en büyük özelliği hızlı bir gelişme oranı ile birlikte kızların ve erkeklerin buluğa ermeleridir.

12-18 Yaş Grubu Görme Yetersizliği Olan Çocuklarda Fiziksel Gelişim

Görme engellilerin fiziksel gelişimi de aynı süreci izler. Görme duyusundaki herhangi bir problem çocuğun fiziksel gelişimini direk etkilemediği için gelişiminde fark görülmez. Ancak yetersizliğe dayalı olarak bazı çocuklarda sinir sisteminin etkilenmesi kas ve sinirlerde gelişim bozuklukları oluşturur, hareket becerilerinde geriliğe neden olabilir. Bunu önlemek amaçlı fizik tedavi programları düzenlenebilir, ayrıca destek eğitim programlarıyla gelişimdeki gerilik önlenebilir.

Öneriler

§ Değişik duruş şekillerini yapması için çocuğunuza yardımcı olun (parmak ucu, tek ayak üzeri, çömelme vs).

§ Ev ortamında değişik yerlerde çocuğunuza çeşitli şekillerde dönüşler yaptırın. Bu onun yön kavramına da hakim olmasına yardımcı olacaktır.

§ Vücut bölümlerinin esneklik kazanması için uygun hareketler yaptırın (ısınma hareketleri, yüzme, jimnastik).

§ Çocuğunuzun yaşam alanını onun rahat hareket edebileceği şekilde düzenleyin.

§ Ona rahatça koşabileceği, değişik sıçrayışlar yapabileceği ortamlar hazırlayın.

§ Hoşuna giden spor aktivitelerine katılması için onu cesaretlendirin.

§ Çocuğunuzun yüzmesi için belirli aralıklarla havuza götürün.

 

R- 12-18 Yaş Grubu Normal Gelişim Gösteren Çocuklarda Cinsel Gelişim

Erkeklerde : Erkeklerde üreme organları 14-16 yaşlarında hızlı büyüme olup daha sonra büyüme hızı azalır. 20-21 yaşlarında yetişkinlik büyüklüğüne ulaşır. Erkeklerde üreme organları gerekli olgunluğa geliştikten sonra gece boşalmaları başlar. Bu boşalmalar cinsel rüyalar sıkı giysiler, çok örtünmek, kabızlık, idrar torbasındaki fazla doluluk nedeniyle artabilir. Bir çok genç yatak ve çamaşırlarda birtakım lekeler görene kadar kendileri de ne olup bittiğini anlamaz.

Testisler ve penis büyüme başladıktan bir yıl sonra cinsiyet organları çevresinde koltuk altı ve yüzde kıllanma ortaya çıkar. 16-17 yaşlarında sakallar çıkar, yağ ve ter bezleri büyür bunun etkisi yüzde yağlanma ve sivilcelenmeye neden olur. Kaslar gövde ve bacaklardan fazla gelişir. Bir süre kollar ince kalır, boy ağırlık atılım yaptığında diğer gelişmelerde bunu eşlik eder.

Ses değişikliği erkekler 13 yaşta başlayıp 16 yaşına kadar sürer. 12-14 yaşları arasında göğüs başlarında kabarma ve sertlikler ortaya çıkar. Bunun nedeni meme bezlerinin büyümesidir, geçicidir. Sertlik daha sonra kaybolur.

Kızlarda : Cinsiyet organlarının bütün kısımlarının gelişim hızları birbirlerinden farklıdır. 16-17 yaşlarında büyüme hızı artar. İlk ay hali bir ergenin çocuk yapma özelliğine ulaştığını haber verir. İlk ay halinden sonra bir yıl hatta daha uzun süre ay halleri düzensiz olur. İlk ay hallerinde bazı gençlerde baş ağrısı, sırt ağrısı, kusma, kramp, deri döküntüleri, bilekte şişme görülür. Ay halleri düzene girdikten sonra bu düzensizlik kaybolur.

Kalça ve göğüsler önce gelişir. Kalçalar büyür ve yuvarlaklaşır. Ay hali başladıktan sonra göğüsler genişler, meme bezleri gelişir. Kalça ve göğüsler geliştikten sonra cinsel bölge kıllanması başlar. İlk ay halinden hemen önce yada sonra ses değişikliği gerçekleşir. Çocuksu derin melodili bir ses haline gelir. 12-15 yaşlarında ise gelişir.

12-18 Yaş Grubu Görme Yetersizliği Olan Çocuklarda Cinsel Gelişim

Cinsel gelişimde görülen bu özellikler görme engelli çocuklarda da bireysel ayrılıklar gözetilerek farklı zaman dilimlerinde ortaya çıkarak belginleşir. Görme engelli çocuklarda cinsel duyuların uyarılmasında “işitme, dokunma, koklama” duyuları önemli rol oynar. Görme gücünden yoksun olan kişi karşı cinsten ancak bu kanallar yoluyla uyarıcı etkiler algılayabilmektedir. Bu yüzden dokunma, koklama ve işitme ile ilgili uyaranların cinsel duyguların ayaklanmasında ve doyurulmasında görenlerden fazla rol oynadığı düşünülebilir.

Öneriler

§ Bu dönemde meydana gelecek değişikliklerin normal olduğunu ve her insanın bu dönemden geçtiğini ona anlatın.

§ Vücutta meydana gelen değişikliklerin nedenlerini anlayabileceği uygun bir dille anlatın.

§ Çocuğunuza cinsellikle ilgili sorularda, yaşına uygun anlayabileceği doyurucu bilgilerle cevap verin.

§ Eğer bu konuda yeterli bilgi donanımına sahip değilseniz, çocuğunuza bu bilgileri rahatça öğrenebileceği kaynaklar (kitap, dergi vs..) sağlayın.

§ Hızlı değişmelerin ve uyum güçlüklerinin yaşanacağı bu dönemde çocuğunuzun yanında olun.

§ Çocuğunuzun yalnız kalma isteğini anlayışla karşılayın.

§ Çalışmaya daha az istekli olacağı bu dönemde çocuğunuzun üzerine fazla gitmeyin.

§ Her iki cins için karşı cins henüz belirsizlik ve bilinmezlik özellikleri taşır, iki cins arasında çıkan zıtlaşmaları anlayışla karşılayın. Çünkü bu süreç karşı cinse uyum için gerekli ve çocuğun yaşayacağı bir süreçtir.

§ Davranışlarında gizli yada açık bir çekingenlik gözlenebilir. Çekingenliği genel olarak özgüvensizliğinden ileri gelir. Özgüvensizliği ise, henüz yeni gelişen bedenine uyum sağlamamış olmasından, dolayısıyla da hem bedensel yapısının yeterince olgunlaşmamasından ve cinsel kimliğinin henüz gelişmemiş olmasından kaynaklanır. Bu çekingenliği kırmak için ortam hazırlayın asla baskı yapmayın.

 

S- 12-18 Yaş Grubu Normal Gelişim Gösteren Çocuklarda Sosyal Gelişim

Gençlik çağı bağımsızlık çağıdır, genç evden kopar çevreye yönelir. Spora ilgi artar. Gelişen kaslarını çalıştırmak, enerjisini boşaltmak için en uygun araç spordur. Sporun herhangi bir dalında kazanacağı başarı güven duygusunu arttırır. Daha da önemlisi toplu sporlar gence yaşıtlarıyla kaynaşma fırsatı verir. Onların bağımsızlık çabasında oluşları, sorunlarının benzerliği, kümeleşmeye yol açar. Ana-babasından kopma eğilimi onu yalnız bırakmıştır. Bu boşluğu yeni yakınlıklar ve ilişkiler kurarak doldurmak ister. Yaşıtlarının davranışlarını giyim kuşam ve beğenilerini benimser. Onlar gibi argo konuşur ve kendine dert ortağı seçer. Arkadaş kümesi içinde bağlılığa ve dayanışmaya önem verir. Genç, gurupta kalmak için kendini arkadaşlarının etkisine bırakır. Evde arkadaşlarının eleştirilmesini tepki ile karşılar. Anne-baba ise gencin kötü arkadaşlara uyup baştan çıkacağından korkar. Kuşkusuz gençlik çağında ortaya çıkan değişikliklerin tümü olumsuz değildir. Ruhsal alanda yaşanan çalkantı yanında pek çok olumlu gelişme gözlenir. Gencin düşünme yeteneğinde önemli bir sıçrama olur. Soyut kavramları daha iyi anlar ve kullanır. İlgi alanı genişler ve çeşitlilik kazanır. İleride seçeceği meslek ile ilgili konulara eğilir. Bir şeyler yapmak, başarılı olmak, kendini kanıtlama eğilimi güçlenmiştir. Toplumsal olaylara ilgi artar. Toplumsal konularda görüşler ileri sürer.

Bu dönemde birey hayatı anlar. Davranışlarını buna göre şekillendirir.

12-18 Yaş Grubu Görme Yetersizliği Olan Çocuklarda Sosyal Gelişim

Görme yetersizliği olan çocukların sosyal gelişiminde gecikme olduğu ve yaşıtlarıyla daha az vakit geçirdikleri gözlenmektedir. Bunun nedenlerinden biri görme yetersizliği olan çocukların çevreden gelen uyarıcıları almada zorlandıkları, bir diğeri ise çevreyle iletişim ve etkileşim kurmada yaşanan zorluklardır. Görme yetersizliği olan çocukların yakın çevresi ve arkadaş grubunda kabul görmeleri, toplumla bütünleşmeleri bakımından önem taşır. Anne babalar gencin görme yetisinin olmamasından veya az olmasından dolayı çevreden gelebilecek zararlardan korkarlar, çocuklarının tehlikelerden korunamayacaklarını düşünerek kendilerine bağımlı olmalarını isterler. Soysal gelişimin temeli olan bağımsızlık ilkesi anne baba tarafından engellendiği için gencin sosyalleşme süreci uzamaktadır. Bu durumun önlenmesi için anne babanın korumacı tutum yerine gencin de katılımının sağlandığı demokratik tutum ve davranış benimsenmelidir.

Öneriler

§ Bu dönemde çocuğunuzun göstereceği bağımsızlık çabalarını destekleyin.

§ Çocuğunuzu kendine güven sağlayacağı alanlarda aktivitelere yönlendirin (spor, müzik vs…).

§ Sinema, tiyatro, dans gibi etkinlikleri izlemesini sağlayın.

§ İstemediği bir etkinlik için onu zorlamayın.

§ Aile içinde önemli bir birey olduğunu ona anlatın, düşüncelerine değer verin, saygı gösterin.

§ Başarılarını takdir edin, ödüllendirin.

§ Çocuğunuzu başkasıyla kıyaslamayın.

§ Bağımsız yapabileceği etkinliklerde destekleyin.

§ Tanıdığınız arkadaşlarıyla bildiğiniz ortamlarda birlikte olmasına izin verin.

§ Çocuğunuza olumsuz eleştiri yapmaktan kaçının.

§ Çocuğunuzun olumlu davranışını destekleyin.

§ Mesleğe yönelme konusunda onu bilinçlendirin.

§ Toplumsal konulardaki görüşlerini dinleyin ve değer verin.

§ Çocuğunuz bu dönemde cinsel gelişimin etkisiyle uyum sorunları yaşayabilir. Bunu davranış bozukluğu olarak değerlendirmeyin.

 

T- 12-18 Yaş Grubu Normal Gelişim Gösteren Çocuklarda Duygusal Gelişim

Bu dönemdeki ergenler duygu ve düşüncelerini inançla savunur. Haksızlıklara karşı acımasız bir durum takınır. Yaşama gerçeklere pek aldırmadan toplum düzeni birden değişsin eşitsizlikler ortadan kalksın ister. Hakça bir düzenden doğruluktan eşitlikten yanadır. Başlangıçtaki hiçbir şeyi beğenmeyen tutumu giderek yerinde eleştirilere ve yorumlara dönüşür. Kısacası ilk gençlik çağı fırtınalı bir dönemdir. Genç kendi kendisiyle çevresiyle sürekli bir savaş içerisinde görülür. Bu çelişkili duruş ve davranışlar bu dönem için olağan sayılır. Ancak kimi gençte bu dönem gürültülü geçer. Kimisi de daha az çalkantılı atlatır. Genç ergen duygusal açıdan dengesizdir. Bu yaşta dengesizlik son haddine ulaşmıştır. Gözyaşları aniden yerini kahkahaya bırakır. Kendine güven güvensizliğe, bencillik vericiliği, umut umutsuzluğa dönüşmüştür. Bu dalgalanmalar kişiler arası ilişkilerde kendini gösterir, özellikle karşı cinse arkadaşlıklarda sık rastlanır.

12-18 Yaş Grubu Görme Yetersizliği Olan Çocuklarda Duygusal Gelişim

Görme yetersizliğinden etkilenmiş olan genç duygusal ifadelerini dışa vurmakta ve dış uyaranları anlamakta farklı yöntem kullanır. Örneğin görme engelli genç için dokunmak; tanımak ve hissetmektir. Çocuğa bilinçsiz konulan engeller onun içe dönük yada abartılı davranışlar geliştirmesine neden olur. Duygu iniş çıkışları daha yoğun yaşanır, çok değişkendir, ilgi ve sevgiye ihtiyacı vardır. Sevgi gören genç güven duygusunu geliştirerek istenilen davranış değişikliklerini göstermede daha başarılıdır.

Yapılacak kaynaştırma eğitim programları ve etkinlikleri ergenin çevre ile kuracağı iletişim ve etkileşimlere hazır olmasını sağlar. Duygu bozukluğunu en aza indirir.

Öneriler

§ Duygularını ifade edebileceği ortamlar yaratın.

§ Eleştirilerine olgunlukla cevap verin.

§ Yorumlarına değer verin ve destekleyin.

§ İkili arkadaş ilişkilerinde onu destekleyerek duygularını sizinle paylaşmasına sağlayan.

§ Gösterdiği kontrolsüz davranışlarını olgunlukla karşılayın.

§ Duygu dalgalanmalarında (gülme, ağlama, öfke…) hoşgörülü olun. Çocuğun inişli çıkışlı davranışlarına ani tepkiler göstermeyin. Duygu yoğunluğu yaşandıktan sonra o davranış üzerine gençle konuşun.

§ Gence her zaman yanında olduğunuzu ve kararlarına saygı duyduğunuzu hissettirin.

§ Umutlarını kıracak davranışlardan sakının.

Görme Engelli Eğitimleri

 

A- Görme Özürlü Öğrenciler İçin Özel Eğitim Okullarına Başvuru ve Kayıt Koşulları
Ülkemizde 15 görme engelli ilköğretim okulu bulunmakta olup, hepsi de yatılı ve gündüzlüdür.

Özel Eğitim Almak İçin Başvurulacak Kurumlar

• Millî Eğitim Müdürlüğü,

• Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü,

• Özel Eğitim Kurumları,

• Özel Özel Eğitim Kurumları.

Kayıt için İzlenecek Yol ve İstenilen Belgeler

• Bulunduğunuz ilin valiliğine veya ilçenin kaymakamlığına bir dilekçe ile başvurunuz.

• Dilekçeniz Milli Eğitim Müdürlüğüne oradan da en yakın Rehberlik ve Araştırma Merkezine havale edilir.

 

B- İstenen Belgeler

• Tasdikli nüfus cüzdanı örneği (öğrenci için),

• Veli ya da vasinin ikametgah ilmühaberi,

• Tam teşekküllü bir hastaneden alınacak sağlık kurulu raporu. (Bu raporda çocuğun özrü, özür derecesi ve başka bir hastalığı olup olmadığı yer alacaktır.)

• Rehberlik ve Araştırma Merkezince doldurulacak çocuk tanıma fişi,

• Rehberlik ve Araştırma Merkezlerinden alınacak inceleme raporu,

• İki adet yeni çekilmiş vesikalık fotoğraf,

• İki adet veli adresi yazılı posta pulu yapıştırılmış zarf,

• Ekonomik durumu gösterir belge (Öğrenci Devlet Parasız Yatılı okuyacaksa). Bu belge örneğine uygun şekilde Milli Eğitim Müdürlüğünde doldurulabilir.

• Veli ya da vasinin çocuğun yarı yıl ve yaz tatillerinde yanına alacağını gösterir taahhütname (bu belge daha sonra çocuğun okuyacağı okul müdürlüğünce hazırlanıp veliye imzalatılır).

• İl Milli Eğitim Kurulu Kararı (Milli Eğitim Müdürlüğünce hazırlanıp verilir).

1- Hazırlanan bu belgelerin dosyası öğrencinin yatılı ve gündüzlü olacağını belirten bir dilekçe ile Milli Eğitim Müdürlüğüne teslim edilir.

2- Görme engelliler ilköğretim okullarında gündüzlü veya yatılı öğrenim görmek isteyen öğrencileri il eğitsel tanılama, izleme ve değerleme ekibinin yönlendirme kararı ve il özel eğitim hizmetleri kurulunun yetiştirme kararı ile bu okullara yerleştirilir. Bu okullardan birine kayıt olmak isteyenler aşağıdaki işlemleri yerine getirmelidir.

3- Görme engelliler ilköğretim okullarını bitiren öğrencilerden ortaöğretime devam etmek isteyenler 8. sınıfın sonunda öğrenim gördüğü okul müdürlüğüne başvuruda bulunurlar.

• İlköğretim ve orta öğretim okullarında kaynaştırma yoluyla eğitimini sürdüren ve braille (kabartma) yazısı bilen öğrenciler, braille ders kitaplarını ücretsiz olarak Görme Engelliler Basımevi ve Akşam Sanat Okulu Altındağ – ANKARA (Tel: 0312 317 96 53) adresinden isteyebilirler.

Okulların listesi kitabın sonunda verilmiştir.

 

8- NORMALLEŞTİRME, BÜTÜNLEŞTİRME, KAYNAŞTIRMA VE EN AZ KISITLAYICI EĞİTİM ORTAMI

Görme yetersizliğinden etkilenmiş bir çocuğun gören akranlarıyla aynı eğitim ortamında okuyabilmesi için kaynaştırmanın gereklerinin yerine getirilmesi gerekir. Bunun için öncelikle normalleştirme, kaynaştırma, bütünleştirme ve en az kısıtlayıcı eğitim ortamı kavramlarının doğru anlaşılması gerekmektedir.

A- Normalleştirme

Toplumdaki yaşam, biçim ve koşullarının tüm yetersizlikten etkilenmiş kişilere de sağlanması anlamına gelmektedir. Normalleştirme ilkesine göre görme yetersizliğinden etkilenmiş bir çocuk gören akranlarının yararlandığı tüm haklardan yararlanabilir. Görme yetersizliğinden etkilenmiş çocuk da, gören akranları gibi ailesine yakın gören akranlarının gittiği okula gidebilir. Ancak bu okullarda akranları kadar başarılı okuyabilmesi için gerekli olan özel eğitim öğretmeni, görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrencilerin kullanacağı araç-gerecin ona sağlanması da onun en doğal hakkıdır. Normalleştirme kişiyi normal yapma anlamına gelmemektedir. Aksine yetersizlikten etkilenmiş bireylerin yetersizlikleriyle kabul edilip, toplumda diğer kişilere sağlanan hizmet, hak, sorumluklar ve fırsatların onlara da sağlanması anlamına gelmektedir.

Normalleştirme ilkesinin savunduğu görüşlerin bir sonucu olarak;

Kaynaştırma,

Bütünleştirme ve
Birlikte eğitim

kavramları ortaya çıkmıştır.

B- Bütünleştirme

Bütünleştirme ilkesine göre, görme yetersizliğinden etkilenmiş bireyler de bu toplumun bir parçasıdır. Sosyal hayata entegre olabilmeleri toplumsallaşmanın gereğidir.

C- Birlikte Eğitim

Yetersizlikten etkilenmiş öğrencilerin, normal akranlarıyla birlikte normal sınıflarda eğitim almasıdır.

• Kaynaştırma Eğitimi

Özel yetişmiş personelin, özel destekleriyle, yetersizlikten etkilenmiş bireyin normal sınıflarda öğrenimini değişik zamanlı olarak sürdürmesi anlamına gelmektedir.

Kaynaştırma da esas olan, görme yetersizliğinden etkilenmiş öğrencinin, günün en azından bir bölümünde, normal sınıfta akranlarıyla birlikte eğitim görmesidir. Ancak bunun için gereksinimleri doğrultusunda özel yetişmiş personel tarafından öğrenciye, aileye, sınıfa, sınıf öğretmenine ve okul personeline gerekli destek özel eğitim hizmetinin verilmesi gereklidir. Aynı zamanda, öğrencinin öğreniminin en azından bir bölümünü normal sınıfta geçirebilmesi için gerekli araç-gereç ve ortam düzenlemesinin (yada uyarlamaların) yapılması gerekmektedir. Görme yetersizliğinden etkilenmiş çocukların, normal sınıfta akranlarıyla birlikte öğrenim görmeleri birlikte eğitim anlamına gelmekle birlikte, kaynaştırmadan söz edilebilmesi için, özel personel, destek hizmet ve özel düzenlemelerin yer alması gerekmektedir.

Normalleştirme kavramı en az kısıtlayıcı ortam kavramının oluşmasına ve yetersizlikten etkilenen öğrencilerin akranları gibi, akranlarıyla birlikte gerekli destek hizmet sağlanarak kaynaştırma düzenlemelerinin oluşması hareketini başlatmıştır

Görme Tanısı ve Sınıflandırma

Görme Özrünün Algılanması: Araştırmalara göre, çocuğun görmesinin gelişmesi doğum sonrası devam etmektedir. Kullanılabilir düzeye gelebilmesi için sürekli ve kaliteli uyarılmasına ihtiyaç vardır. ‘Görme’ için algılama yetenekleri de gelişmeli ve görüntülerin beyinde anlamlandırılması yapılmalıdır.

 

Bu sebeple çocuğun ne kadar ve nasıl gördüğünü anlamak için aylar, yıllar geçer.

Çocukta görme özründen şüphelenilmesi için şu belirtilerin olması gerekir;

-Yenidoğan bebeğin gözbebekleri siyah olması gerekirken beyaz gözükmesi,

-Gözün alışılmışın dışında küçük, çok büyük veya gelişmemiş olması,

-Çocuğun yüzünü ışık kaynağına dönmemesi,

-6-8 haftalık bebek anne-babasının yüzüne bakabilmeli ve gülümsemelidir.

Tam körlük çok enderdir. Çoğu çocuk biraz görür. Ancak her görüntünün önemi vardır ve kullanılabilir.Yalnızca ışık görebilen bir çocuk pencerenin yerini bulunca odanın düzenini kurabilir.

• Görme Duyusunun Gelişim Aşamaları
Normal Çocuklarda;

• ayda; Başını ve gözünü ışık kaynağına döndürme,

Yatay ve dikey düzlemde obje takibi,

6-8 haftada gözün içine bakış, “sosyal gülüşme”.

2-3 ayda; Yoğun göz teması,

Dikey ve dairesel hareket takibi,

Hareketli oyuncak takibi,

Dudak okumaya başlama,

3-6 ayda; Kendi ellerini seyretme,

İleri uzanma, sallanan nesneyi yakalamak,

Düşen ve uzaklaşan oyuncağı gözleme,

Karşıya bakıştan yana bakışa dönme,

Görsel dikkat alanının genişlemesi,

7-10 ayda; Küçük parçacıkları fark etme,

Önce dokunma ve parmak ucu ile tutma,

Resimlerle ilgilenme,

Yarısını gördüğü nesneye ilgi ve tanıma,

11-12 ayda; Evde görsel yer bulma,

İnsanları tanıma,

Resimleri tanıma,

Saklambaç oynama,

1-2 yaşda; Haberleşmede görmenin önemi ,

Yüz ifadeleri ve vücut dili,

Öncül uyarılar ve gözlem,

Olayların akışına bağlantı kurma,

Sesli uyaranlara bağlanma.

Görme Özürlü Çocuklarda;

0-3 ayda; Gözbebeğinin titreşmesi (Nistagmus),

Görüntüyü normal dışı odaklama (Eksentrik fiksasyon),

Göz teması yok:bağlanma gelişmez,

Orta hat (düz çizgi yol gibi) kavramı oluşmaz,

Görsel takip gelişmez,

3-6 ayda; Şaşılık oluşur,

Göz tembelliği (Ambliyopi),

Motor gelişim geriliği:başını tutamaz, emekleyemez,

Kötü alışkanlıklar, göze parmak sokma, sallanma,

7-12 ayda; Uzay duygusu gelişmez,

Göz uyumu yoktur, görsel takip yapamaz,

Merak duyusunda gelişme geriliği:arama yapamaz,

1-2 yaşda; Görsel haberleşme eksikliği: oyun alanında dışlanma,

Anlık-doğal öğrenme geriliği,

Çevre ile iletişim kurmada zorluk; hareket kısıtlılığı ve uyum bozukluğu.

Görmenin özellikleri ölçülebilir;

-Yakın ve uzak görme denenerek ince detayları seçme ölçülebilir (görme keskinliği).

– Renk ayırımı, görme alanı (anlık görünenler), ışığın etkisi, karanlığa uyum sağlamak, hareket algılama tespit edilebilir.

– Gözlük ihtiyacı ile doğru gözlük camları hesaplanıp görüntünün çocuğa net ve keskin ulaşması çok önemlidir.

Düşük görmesi olan çocukların görmeleri ölçülüp gözlük ile görmenin artması da ortaya konmalıdır. Bütün çocukların gözlük takması gerekmez. Ancak gözde bulanık görüntü ‘ambliyopi’ denilen ‘tembel göz’ durumunu oluşturur, görme azalır. Çocukların görmeleri ölçülürken onlara eşleştirecekleri resimler, yön gösterecekleri şekiller, okuma biliyorlarsa harfler gösterilir. Cevap veremeyen çocuklarda elektrik akımları ile ölçme cihazları hastane ortamında kullanılır.

Diğer bir ölçme ‘tercihli bakış’, boş sayfa yerine çizgili resme bakmayı gören çocuğun tercih etmesidir. Göremeyen çocuk boş sayfaya bakmaya devam eder. Görme keskinliği kesir olarak belirtilir. Üst sayı, şeklin gözden tutulduğu uzaklık mesafesini gösterir(genellikle 6 metre ), alt sayı ise normal gözün (standart) bu şekli görebildiği mesafedir. 6/6 standart, normal görmedir. Harf tablosu ile görme ölçülürken en üstteki büyük harf normal göz ile altmış metreden görülebilir. Kişi yalnızca bu en büyük harfi görebiliyorsa görmesi 6/60 dır. Görme keskinliğinin bu şekilde ölçülmesi ‘görme fonksiyonlarını’ tam açıklayamaz: hareket, renk, açıklık/koyuluk, görme alanı, vs. Az bir görmeyi iyi kullanabilen çocuklar çok rahat hareket edip çevrelerini öğrenebilirler. Çocuğu gözleyerek onun görebildiklerini öğrenmek bize çok bilgi verir. Çocuğun konuşmasında gecikme varsa çocukla haberleşme daha çok gecikir ve zorlaşır.

 

Çocuğunuzu kimse sizin kadar iyi anlayamaz. Bu sebeple gözlemlerinizi uzmanlara anlatınız.

 

B- Görme Özrünün Ölçüsü

Görme seviyesi göz uzmanı doktor tarafından ölçülür. Görme özrü tanımlanır: Hiç ışık görmeyen, tam kör en düşük seviyedir. Işık gören, el hareketlerini algılayan ağır görme özürlüdür. Altı metreden açılmış insan parmaklarını sayabilen az gören sınıfından ağır az görendir. Kitap, gazete okumada zorluk çeken ve okuyamayan ise az gören olarak tanımlanır. Bu görme seviyeleri göz doktoru tarafından ölçülür ve kaydedilir.

C- Görme Özrünün Sebepleri

Çocuğun görme özrünün birçok sebebi olabilir. Genetik-kalıtım, akraba evliliği ülkemizde çocukluk göz hastalıklarının temel sebebidir. Bunun yanında mikrop kapma veya kaza geçirme olabilir. Göz hastalıklarının erken teşhis edilip, tedavisine ve erken rehabilitasyonuna başlanması gerekir. Çoğu durumda bir özel neden bulunamayabilir.

5- ANNE BABALARIN YAŞADIKLARI EVRELER

Görme yetersizliği olan bir çocuğun doğumu, ailenin dengesini altüst ederek ailelerde değişik duygu ve düşüncelerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu duygular her ailede farklı evrelerden geçer.

Çocuğu olduğu gibi kabul etme sürecini kısaltabilen ailelerde, daha güvenli mutlu bir aile ortamı yaratılabilir.

Özürlü çocuğa sahip anne babaların geçirdiği evreler ve gösterdikleri davranışlar şöyle sıralanır:

Şok:

– Aşırı üzülme,

-Çaresizlik duygusu,

-Kalbin hızlı bir biçimde çarpması, boşaltım organlarının çalışması, avuç içlerinin terlemesi, kulakların uğuldaması, flu (bulanık) görme gibi belirtiler gözlenebilir.

Reddetme:

-“O kadar kötü görünmüyor”

-“Çocuğun olağan dışı bir durumu yok”

-“Bunun tanısını doktor koymuş, bu nedenle başka doktorlara gitmek gerekir” diye düşünülebilir.

-Olayların farkında olmamaya çalışma,

-Başka şeylerle çok fazla meşgul olup çocuğun sorunuyla ilgilenmeye zaman bulamama.

Depresyon:

-“Artık iş işten geçti bundan sonra hiçbir şeyin anlamı yok” diye düşünülebilir.

-Çevreyle ilişki minimuma indirilebilir.

-Normal çocuk özlemi duyulabilir.

Karmaşa:

-“ Böyle bir çocuğum olacağına keşke hiç olmasaydı”

 

Suçluluk:

-“Bu durum benden değil, senden yada senin ailenden kaynaklanmaktadır” gibi ailedeki diğer kişiler suçlanabilir.

-Kişinin çocuğun durumundan kendini sorumlu tutması,

-Olumsuz duygularla ilgili suçluluk duyma.

Kızgınlık:

“Neden ben?”

Pazarlık:

– “Eğer çocuğum düzelirse…”

-Çocuğun özrünü ortadan kaldırmanın yolları aranır. Örneğin; ameliyat, ilaç vb.

Kabul ve uyum:

– “O bizim çocuğumuz ve biz onu seviyoruz”

-Çocukla daha çok birlikte olma,

-Çocuğun gereksinimlerini karşılamaya özen gösterme,

-Uzmanlarla işbirliği yapma.

Bu davranış özellikleri özürlü çocuğa sahip tüm ailelerde yaşanabilmektedir. Çocuğu olduğu gibi kabul etme sürecini kısaltabilir, yukarıda saydığımız evrelerin daha olumlu ve güvenilir geçmesini sağlayabilirsiniz. Demokratik aile tutumları geliştirebilen aileler bu dönemi daha az duygusal hasarla geçirir ve çocuğa iyi bir eğitim vermiş olur.

 

6- DEMOKRATİK AİLE TUTUMLARI

• Çocuklarını seven ve benimseyen çağdaş aile tipidir.

• Anne baba arasında saygı ve sevgi vardır.

• Ailede sorunlar emirlerle değil, konuşarak çözülür.

• Evde gerginlik yaratmak yerine sıcak bir ortam yaratılır, aile içinde uzun süren çekişme, kavga ve anlaşmazlıklardan uzak durulur,

• Çocuğa söz hakkı tanıyarak, birlikte konuşulur, şakalaşıp, eğlence ortamı yaratılır ona güven duygusu kazandıracak iletişim biçimleri benimsenir.

• Çocuğun uyması gereken kurallar belirlenir.

• Kuralları ailede herkes gönüllü olarak benimser.

• Cezalar ılımlı ve eğiticidir. Çocuğa, güven duygusu ve sorumluluk kazandırılır.

• Çocuğun kişiliğine saygı gösterilir yaşından olgun davranışlar beklenmez.

• Özgür davranışları desteklenir

• Dayaktan, onur kırıcı sözlerden özenle kaçınılır.

Bu tutum ve davranışı gösteren ailelerin çocukları toplumda bağımsız, kendine yetebilen bir birey olarak yetişir.

Onaylanan aile, anne-baba tutumları çocuğun olumlu davranış değişiklikleri göstermesinde ne kadar etkiliyse, onaylamadığımız anne-baba tutumları; “çok seven, kollayan, gevşek disiplinli aile tutumu”, “baskıcı, itici, sevgisiz aile tutumu”, “sevgisi yetersiz, disiplini gevşek aile tutumu”, “geleneksel, ataerkil aile tutumu”, “sıkı disiplinli, sevecen aile”, “parçalanmış aile tutumları” da çocuklarımızın sağlıklı, uyumlu, kendine güvenli bir insan olmasını engelleyecektir.

Demokratik aile tutumları içinde yetişen çocukda da, gelişme sürecinde olumsuz davranışlar gözlenebilir. Ancak anne-babaya karşı tepkileri ve çelişkili duyguları büyük boyutlara ulaşmaz. Çoğu çatışmalar ev içinde kalır, okul başarısını engellemez, sapmalar olmaz, başkaldırı fırtınaya değil kısa süren bir esintiye benzer.

 

Görme Engellilerin Normalden Farkı

 

Normal gelişim gösteren çocuklarla Görme yetersizliği olan çocuklarda gözlenen gelişim farkları.

• 0-3 Yaş Grubu Çocuklarda Zihinsel Gelişim

Normal Gelişim Gösteren

Zihinsel gelişim; düşünme, anımsama, farklılıkları ayırt etme veya işitme, fikirler ve durumlar arasındaki ilişkileri belirleme ve problem çözme becerilerini içermektedir.

0-3 yaş grubu çocuklardan beklenen en temel zihinsel gelişim basamakları aşağıda sıralanmıştır:

§ İkinci bir nesneyi eline almak için bir elindeki nesneyi diğer eline geçirir.

§ Kabın altına saklanan nesneyi bulur.

§ Vücut kısımlarından birini gösterir.

§ Benzer nesneleri eşleştirir.

§ Karalama yapar.

§ İstenildiğinde büyük ve küçüğü gösterir.

§ Üç rengi eşleştirir.

§ Ses çıkaran nesneleri isimlendirir.

§ Eylem içeren resimleri isimlendirir.

§ Geometrik şekilleri, resimleri ile eşleştirir.

 

 

0-3 Yaş Grubu Görme Yetersizliği Olan Çocuklarda Zihinsel Gelişim

Zihinsel gelişim açısından görme yetersizliği olan çocukların uygun kavram gelişimi sağlayabilme ihtiyacı onlara sunulan uyaranlarla aldıkları ipuçlarının doğruluğuna dayanır. Görme yetersizliği olan çocuk, çevresi hakkındaki bilgileri birinci derecede işitsel ve dokunsal süreçte öğrenir. Görme yetersizliği olan çocuğun zihinsel gelişimi daha yavaş ya da farklı şekilde gelişir.

İşitme duyusu, bireye gerekli girdileri/bilgileri verir; ama işitme duyusu, görmeden daha ağır gelişir. Bunun sonucu olarak görme yetersizliği olan çocukların gelişim evreleri yavaş olur. Zihinsel gelişim açısından dokunma ve işitme ile sağlanan bilgiler görme duyusuna kıyasla daha fazla zaman aldığı için, daha yavaş bilgi sağlanır.

Görebilen ve görme yetersizliği olan tüm bebekler için dokunma birincil bilgi kaynağıdır. İşitsel girdilerin/bilgilerin birincil kanal haline gelebilmesi için zaman gerekir. Bu nedenle ilk aylarda bebekle iletişimde mümkün olduğunca ona dokunmak ve yanında olmak ön plana çıkmaktadır. Görebilen bir çocukta kavramları oluşturmada görsel bilgi kullanımı oldukça önemli ve ilk sırada yer almaktadır. Görmeye kıyasla duyma daha kısıtlı bir değer taşımakta, dokunma ise uzaktaki çok büyük, çok küçük, kırılgan ya da tehlikeli objeler hakkında uygun deneyimler sunamamaktadır. Bu nedenle görme yetersizliği olan çocuklar daha fazla dokunsal ve işitsel deneyimlere ihtiyaç duymaktadırlar.

Öneriler

§ Bebeğinizin yatağının üstüne ses çıkaran oyuncaklar (mobiller) asın. Dikkatini bu oyuncaklar üzerine çekmeye çalışın. Bebeğiniz büyüdükçe, mobili eli ile araması, mobile dokunması ve mobili hareket ettirmesi için elinden tutarak elini yönlendirin.

§ Bebeğinize şarkı söyleyerek, onunla konuşarak, yumuşak bir şekilde bebek masajı yapın.

• Bebeğinizin ellerinin boş kalmasına izin vermeyin. Bebeğinize çıngırak, diş halkası ve sıkılınca ses çıkaran oyuncakların yanı sıra evde bulunan plastik kap, kaşık, mandal ve kutu gibi eşyaları da verin. Bunları tanıması, kavraması, elinden bırakması ve fırlatması için onu yönlendirin. Farklı yapı, büyüklük ve şekillerdeki nesneler, bebeğin oyundan sıkılmasını engeller, ilgisini çeker ve bu şekilde bebeğiniz yaşayarak ve etkin bir şekilde öğrenir.

• Oyuncağın yada nesnenin nasıl kullanılacağını bebeğinizin elinden tutup yönlendirerek ona gösterin; bebeğinizi yapılanı tekrar etmesi için teşvik edin.

• Önce kendi vücut kısımlarınıza, sonra da çocuğunuzun vücut kısımlarına (burun, ağız, kulak, saç, el ve ayak gibi) dokunarak isimlerini söyleyin, tekerlemeler söyleyerek çeşitli oyunlar oynayın.

• Değişik sesler çıkaran nesneleri farklı yönlerde hareket ettirerek, bebeğinizin işitme duyusu yardımı ile başını yada vücudunu çevirerek bunları takip etmesini sağlayın.

• Sizin gözetiminizde dolap ve çekmeceleri boşaltıp tekrar yerleştirmesine izin verin. Bu sırada ona eşyaların özelliklerini ayrıntıları ile anlatın.

• Bloklar, farklı büyüklükte toplar ve iç içe geçen kutuların yanı sıra mandal, makara gibi farklı nesneler vererek bunları tanımasını sağlayın ve birlikte kutulara doldurma-boşaltma oyunları oynayın.

• Bebeğinizle dolgu oyuncaklar, evcilik oyuncakları (oyuncak bardak, kaşık, ütü, bebek vb.) kullanarak çeşitli oyunlar oynayın.

• İç içe geçen kutuları ve küpleri ne yaptığınızı ona anlatarak ve onun eli, sizin elinizi tutar konumda iken üst üste koyun ve daha sonra ondan devirmesini isteyin.

• Basmalı, itmeli, parmaklarını kullanabileceği ve neden-sonuç ilişkisini görebileceği oyuncaklar hazırlayın.

• Farklı dokularda ve boyutlarda değişik sesler çıkaran toplar ile oyunlar oynayın.

• Farklı doku ve boyutlarda kağıtlar kullanarak, katlama, kesme, karalama ve temel çizgiler çizme çalışmaları yapın. Çeşitli kalınlıklarda ipler ile çizgiler ve geometrik şekiller oluşturarak bunları çocuğa tanıtın.

• Çocuğunuzun rafya, kurdele, bant vb. yapıda malzemelere dokunmasına ve bunları kullanmasına izin verin.

• Kumaş, karton, düğme, pamuk, zımpara vb. nesneleri farklı sayfalara yapıştırıp bu sayfaları birleştirerek kitap oluşturun.

 

• 0-3 Yaş Grubu Çocuklarda Dil Gelişimi

Normal Gelişim Gösteren

0-3 yaş grubu çocuklardan dil gelişiminde beklenen en temel basamaklar aşağıda sıralanmıştır:
§ Başkalarının çıkardığı sesleri tekrarlar.

§ Hareketle birlikte verildiğinde basit komutları yerine getirir.

§ Nesne ve kişileri belirtmek için tek sözcüğü anlamlı bir şekilde kullanır.

§ Kendi üzerinde 3 vücut kısmını gösterir.

§ “Bu nedir?” sorusuna nesnenin ismi ile cevap verir.

§ İsteklerini anlatmak için sözcükler ve hareketleri birlikte kullanır.

§ “Nerede?” sorusuna cevap verir.

§ Tanıdığı çevre seslerinin isimlerini söyler.

§ Kendi ismi yerine “Ben, bana, benim” ifadelerini kullanır.

§ “Kim?” sorusuna isimle cevap verir.
0-3 Yaş Grubu Görme Yetersizliği Olan Çocuklarda Dil Gelişimi

Bebekler, yeni doğan döneminden itibaren sese tepki göstermeye başlarlar. Bu tepkiler duydukları seslerin anlamlarını bildiklerinden değil, şartlandıkları ve bu sesleri çok duydukları içindir. Bu gelişme, görme yetersizliği olan çocuklarda ilk somut kelimelere tepki göstermek şeklinde olmayabilir. Görebilen bir çocukta görsellik, görme yetersizliği olan bir çocukta ise ses önemlidir. Görme yetersizliği olan çocukların kendilerini yalnız hissetmelerini engellemek için düzenli olarak çeşitli sesler dinletilmelidir. Önemli olan nokta; radyonun sesinin sürekli açık tutulmamasıdır. Bu durum, çocuğun çevresiyle ilgilenmesine engel olabilmektedir.

Görme yetersizliği olan çocuklarla konuşmak, eşyaların isimlerini söyleyerek, tanıtarak dokunmasını sağlamak, onunla oynamak, dil gelişiminde normal gelişmeyi sağlar. Çocuğun konuşmasına fırsat verilmeli ve kullandığı sözcüklerin anlamları zenginleştirilmelidir. Görme yetersizliği olan çocuklar, yüz ifadelerini ve hareketleri göremediklerinden dokunma duyusu duyguların ifadesini anlamada büyük önem taşımaktadır.

Görebilen çocuklar anne babalarıyla göz kontağı kurabilir, onların yüzüne bakar ve gülümserler. Bu anne babanın etkileşimini pekiştirir. Anne-baba çocuğun ilgisini çeken nesneleri arayıp bulur. Onlar hakkında konuşur. Görme yetersizliği olan bebeklerin anne babalarıyla göz kontağı kuramaması nedeniyle iletişimde ve dolayısı ile jest ve mimiklerde azalma olur. Görme yetersizliği olan bebekler, dikkat çekmek için sözlü iletişim yerine ağlama, mızmızlanma davranışları gösterebilirler. Bu durumda anne-babaların ses tonlarını çok iyi kullanmaları ve dokunsal uyaranlarla bunu desteklemeleri gerekmektedir.

Öneriler

• Çocuğunuz ile anlaşılır cümlelerle, ismini kullanarak konuşmaya özen gösterin.

• Çocuğunuzun konuşmasını genişletin. Örneğin; çocuğunuz “top” dediğinde siz, “evet, senin büyük/yumuşak topun” diyerek bahsedilen nesne veya olayların özelliklerine değinin.

• Konuşurken ona yaklaşıp dokunun, bazen yüzünü yavaşça kendinize doğru çevirin.

• Sesinizin tonunu değiştirin ve şarkı söyleyin. Bebek şarkıyı dinlerken ellerinizle onun ellerini kavrayarak şarkının ritmine göre el çırptırın.

• Taklit etme yolu ile onun dikkatine, gülümsemesine ve çıkardığı seslere karşılık verin.

• Bebeğinizi hareket ettirirken “hoop, hop” veya oyuncak araba ile oynarken “düüt, düüt” gibi sesler çıkarın.

• Bebeğinize müzikli, sıkılınca veya sallanınca ses çıkaran oyuncaklar alın. Oyuncağın çıkardığı sesi sözel olarak tekrarlayın. (Örnek: Çın çın, pam pam, buu buu gibi).

• Siz konuşurken, bebeğinizin sizin yüzünüze dokunmasına ve ağız hareketlerinizi hissetmenize izin verin.

• Bebeğinize dolgu oyuncaklar verin ve bu oyuncaklarla birlikte oynayın. Önce kendi vücudunda, daha sonra oyuncak bebekte vücut kısımlarına dokunarak ve onun da dokunmasını sağlayarak bu kısımları isimlendirin.

• Onu sıklıkla dışarı çıkarın ve onunla çevresinde duyduğu sesler, kokular ve hissettiği farklı durumlar (rüzgarın yüzüne vurması yada havanın nemli olması vb.) hakkında konuşun. Bebeğinizi çevredeki sesleri (kedi sesi, akan suyun sesi, rüzgar sesi, veya zilin sesi gibi) fark etmesi için teşvik edin. Bu sesleri taklit etmesini isteyin.

• Çocuğunuzun evde yaptığınız etkinliklere katılmasına izin verin, onunla yaptığınız işler ve o gün planladığınız günlük işler hakkında konuşun.

• Oyun ve konuşmada hareket içeren kelimeler kullanın ( Örneğin; oturalım mı?, yürüyelim mi? vb.).

• Çocuğunuz birden sessizleştiğinde, çevredeki seslerden olayları anlamaya çalıştığını düşünerek ona bu sesleri dinlemesi için fırsat verin, daha sonra bu sesleri ve kaynağını açıklayın.

• Çocuğunuzla karşılıklı oturun ve ellerinden tutup yönlendirerek blokları, kutuları üst üste koyma, yan yana sıralama, blokları sayma çalışmaları yaparak birlikte oynayın.

• Çocuğunuza günlük yaşantısında karşılaştığı durum, nesne ve olayları içeren kısa hikayeler anlatın yada kasetlerden dinletin ve bu hikayeleri nesneler kullanarak canlandırın (alış-veriş yapma vb.)

• Oyuncakları toplarken, tek tek dokunarak oyuncaklarının isimlerini söyleyin ve daha sonra çocuğunuzun da bu oyuncaklara dokunarak isimlendirmesini isteyin.

• Çocuğunuzla birlikte müzik eşliğinde dans edin. Hızlı müzikle hızlı hareketler, yavaş müzikle yavaş hareketler yaparak, “hızlı-yavaş” kavramlarını öğrenmesine yardımcı olun.

• Çocuğunuza bazı konu ve kavramları, çevre seslerini (“yağmur yağar, şıp şıp şıp” gibi) içeren şarkılar ve rontlar öğretin.

• Çeşitli sesleri teybe kaydedin ve bu seslerin kaynağı olan nesneleri, çocuğunuza göstermeye çalışın. Çocuğunuzdan teypten duyduğu sesin kaynağı olan nesneyi bulmasını isteyin (Örneğin, köpek sesi-köpek maketi vb.).

• Bebeğinizin sesin nereden geldiğini anlamasına, yardımcı olun.
§ Çocuğunuzun yeni ve farklı deneyimler kazanmasına fırsat tanıyın.

§ Çocuğunuza sorular sorun.

§ Çocuğunuzu soru sormaya cesaretlendirin.

§ Çocuğunuzla bebek diliyle konuşmaktan kaçının.

§ Çocuğunuzla diğer insanlarla iletişimi geliştirmeye yönelik oyunlar oynayın.

§ Çocuğunuza duygularınızı söyleyin.

§ Çocuğunuza konuşma ve dinleme duruşunu öğretin.

 

• 0-3 Yaş Grubu Çocuklarda Fiziksel Gelişim
Normal Gelişim Gösteren

Çocuklar, çevrelerindeki nesneleri ve kendi vücutlarını keşfetmek için hareket ederler. Bu hareket kapsamında nesnelerle yapılan kavrama, tutma gibi etkinlikler çocukların nesneyi tanımasını ve vücut kısımlarını nasıl kullanacakları bilgisini kazanmalarını sağlar.

0-3 yaş grubunda çocuklardan beklenen en temel fiziksel gelişim basamakları aşağıda sıralanmıştır:

• Önündeki nesneye uzanır ve kavrar

• Kollarından destek alarak yüzükoyun yatarken başını ve göğsünü kaldırır

• Kendisini bir yere destekleyerek oturur

§ Emekler

§ El çırpar RESİM 2

§ 3 küple kule yapar

§ Pastel boya ya da kurşun kalem ile karalamalar yapar

§ Bağımsız yürür

§ Olduğu yerde çift ayak sıçrar

§ Sabit duran büyük topa tekme atar
0-3 Yaş Grubu Görme Yetersizliği Olan Çocuklarda Fiziksel Gelişim

Fiziksel gelişim, yukarıda da belirttiğimiz gibi; emekleme, tutunarak ayağa kalkma, tutunarak yürüme, yalnız başına yürüme vb. bir sıra izler. Görme yetersizliği olan bir bebek ancak kulak-el birlikte çalışmasını kurduktan sonra emeklemeye başlayacaktır. Bebeklerin emeklemeleri, çevrelerindeki işitsel ve dokunsal uyaranlara ulaşma çabasından kaynaklanır. Çevresinde duyduğu bir sesin kaynağına ulaşma becerisi ise birinci yılın sonuna doğru gelişebilecektir.

Görme yetersizliğinden etkilenen çocuklarda duruş ve yürüyüş sorunları gözlenebilir. Bunların nedeni, yeterince hareket etmemekten dolayı kasların güçlenmeyişi ve anne-babaların düşüp zarar göreceğinden korkarak çocuklarına yürüme fırsatı vermemeleridir. Görme yetersizliği olan çocukların bedensel duruşlarında karşılaşılan problemler dengenin yetersiz olmasından ve kasların daha az güçlü olmasından kaynaklanmaktadır.

Az görmeyle doğan çocuklar, hareket gelişimlerini özürle birlikte çevrelerini araştırma yoluyla geliştirmektedirler. Dolayısıyla az gören ve kör çocuklarda normal gelişim düzeyleri gecikebilir. Bu çocuklar yüzükoyun pozisyonunda uyumada zorlanabilirler. Sürünme ve emekleme aşamaları da gecikip, sıklıkla 2 yaşından sonra yürümeyi öğrenirler.

Bebekler 4 aylık olduğunda uzandığı nesnenin görüntüsünü kavramaya başlar. Görme engelli çocuklar ise 11. aya kadar ses çıkaran oyuncaklara uzanmayabilirler. İşittiği sese doğru yönelerek oyuncağı almak, görerek almaya göre daha karmaşıktır. Onların dünyaları kollarının uzanabildiği alan kadardır. Dolayısıyla görme engelli çocuklar eşya kavramlarını dolambaçlı yollardan öğrenmek zorunda kalırlar. Bu bebekler ilk önce uzandıkları mevcut objelerin varlığını ve sesini anlamaya çalışırlar. Çünkü dokunarak ve işiterek eşya kavramını geliştirmede daha fazla zamana ihtiyaç duyarlar, dolayısıyla da gören çocuklara göre farkında olma fonksiyonlarını başarmada daha fazla zaman alabilir.

Öneriler

Fiziksel gelişim alanına yönelik öneriler, ince hareket gelişimi ve kaba hareket gelişimi olarak iki alt başlıkta ele alınmıştır. Kaba hareket gelişimi, çocuğunuzun baş, gövde, kol ve bacaklarını kullanma fırsatlarını; boynunu dik tutma, sürünme, emekleme, oturma, yürüme, sıçrama ve tırmanma gibi becerileri içermektedir. Bu alanda çocuğunuzu desteklemek için;
§ Çocuğunuzun yatış pozisyonunu sık sık değiştirin.

§ Gün içinde farklı zamanlarda (en az bir saat) bebeğinizi düzgün yüzeyde, yüzükoyun pozisyonda yatırarak onun yuvarlanması, oturması ve emeklemesi için gerekli hareketleri keşfetmesine yardımcı olun (Bu sürelerde yanında bulunun).

§ Bebeğinize banyo yaptırırken ve onu giydirirken kol-bacak ve gövdesine yumuşak egzersizler yaptırın.

§ Bebeğinizin fiziksel gelişimi hazır olduğunda, eşyalara tutunarak ayağa kalkabilmesi ve sıralayabilmesi için uygun ortamlar hazırlayarak onu yönlendirin.

§ Bebeğinizin ellerinden tutarak kısa süreli yürüme çalışmaları yaptırın. Beceri kazandıkça yardımınızı azaltın (tutunarak kalkabilen bebekler için).

• Çocuğunuz destekle yürümeye ve nesneleri çekmeye hazır olduğunda, çocuğunuza araba, küçük sandalye vb. itilen çekilen oyuncaklar sağlayın.

• Çok basit marangozluk (plastik) aletleri vererek belli deliklere, kalın plastik çivileri çakması için çocuğunuza model olun ve onu yönlendirin.

• Bebeğinize dokunmadan önce onunla konuşun.

• Bebeğinizi mümkün olduğu kadar sık hareket ettirin.

• Bebeğinizi beslerken ona dokunun ve onunla konuşun.

• Bebeğiniz yatarken ara sıra pozisyonunu değiştirin.

• Bebeğiniz başını kaldırmaya çalışırken zilli bir topla, yumuşak bir balonla yada adını seslenerek ona yardımcı olun.

• Bebeğinizle sık sık konuşun.

• Bebeğinize farklı yüzeyler ve kumaşlara dokunması için fırsat verin.

• Bebeğinize vücudunu tanıması için yardımcı olun.

• Bebeğinize vücudunu hareket ettirmesi için yardımcı olun.

• Bebeğinize kendi ellerini farkına varmasına yardımcı olun.

• Bebeğinizin yatağının kenarına sesli oyuncaklar asın.

• Bebeğinizin ellerine değişik eşyalara dokunması için rehberlik edin.

• Bebeğinizin oturmasına yardımcı olun.

• Bebeğinizin değişik mesafelerdeki oyuncaklara uzanmasına yardımcı olun

• Çocuğunuzun bir amaca yönelik hareket etmesini isteyin.

• Çocuğunuza emeklemesi için yardımcı olun.

• Çocuğunuzun keşfetmesi için yerlere değişik oyuncaklar bırakın.

• Çocuğunuz emeklemeyi başardıktan sonra emekleyerek merdiven çıkmasına cesaretlendirin.

• Çocuğunuza ayakta durmayı öğretin.

• Çocuğunuza ellerinden tutarak yürümesine yardımcı olun.

• Çocuğunuza yürürken kol ve bacak hareketlerini fiziksel yardımla gösterin.

• Çocuğunuz iterek hareket ettirebileceği büyük arabalardan çok hoşlanır. Bu tip oyuncaklar onun dengesini geliştirmeye de yardım eder.

• Çocuğunuzun yürüyebileceği mesafeyi zaman içinde yavaş yavaş arttırın.

• Çocuğunuza merdiven inip çıkmayı öğretin.

İnce hareket gelişimi alanında, çocuğun ellerini kullanmayı öğrenmesi ve parmak hareketlerini geliştirmesi amacıyla rehberlik yapılır. Bu alanda çocuğunuzu desteklemek için;

§ Bebeğiniz sırtüstü yatarken ses çıkaran nesneleri hareket ettirerek bebeğin sesi takip etmesine yardımcı olun (Nesneyi sallayarak değişik yönlere doğru çevirin).

§ Bebeğinizin uzanabileceği uzaklığa toplar, bloklar veya çıngırak vb. ses çıkaran özellikte nesneler koyun. Yatağına tesadüfen temas edebileceği yerlere çeşitli nesneler asın. Bu nesneleri elden ele geçirebilmesi için onu destekleyin. Baş ve işaret parmağı ile kavraması için verdiğiniz küçük nesneleri yutma tehlikesine karşın mutlaka bebeğinizin yanında olun.

§ Büyük kaplar, yap bozlar, iç içe geçen renkli plastik kutular kullanarak yap-bozları kaplara doldurma ve devirerek boşaltma gibi oyunlar düzenleyin.

§ Çocuğunuzun arkasında durarak, eliniz çocuğunuzun elinin üzerinde onun hareketine yardımcı olacak şekilde; uzanma, kavrama, sallama, vurma, çekme-itme vb. etkinlikleri çalışın.

• Çocuğunuza çeşitli boyutlardaki kutuları nasıl iç içe yerleştireceğini gösterin. Takmalı-sökmeli oyuncaklar vererek oynaması için teşvik edin, birlikte oynayın.

 

• 0-3 Yaş Grubu Çocuklarda Sosyal Gelişim
Normal Gelişim Gösteren

Sosyalleşme becerileri, diğer insanlarla birlikte yaşamayı ve onlarla etkileşimde bulunmayı içeren davranışlardır. Sosyalleşme becerilerinin gelişimi, çocuğun kendi çevresinde uygun şekilde kabul görmesi, sorumluluk paylaşımı ve böylece özgüven duygusunun ve diğer alanlarındaki becerilerin gelişiminde ona katkıda bulunur.

0-3 yaş grubu çocuklardan sosyal gelişim alanında beklenen en temel basamaklar aşağıda sıralanmıştır:
§ Yetişkinin gösterdiği ilgiye tepki olarak gülümser

§ Aynadaki görüntüsüne yada başka bir bebeğe doğru uzanır ve hafifçe vurur

§ “Ce-ee” oyununu taklit eder

§ Yetişkini taklit ederek ellerini “güle güle” anlamında sallar

• Basit ev işlerinde yetişkini taklit eder (süpürmeye çalışır, yatak örtüsünü çeker, giysileri çamaşır sepetine atar)

• Güldüren yada dikkati çeken hareketleri tekrarlar

§ Kitabı okuması veya paylaşması için yetişkine verir

§ Komut verildiğinde, bir başka odadan bir nesneyi getirip götürebilir

§ Yetişkin kıyafetleri ile “giyinme” oyunu oynar

§ Sevgi, kızgınlık, üzüntü, gülme vb. gibi duyguları sözel olarak ifade ederek anladığını gösterir

0-3 Yaş Grubu Görme Yetersizliği Olan Çocuklarda Sosyal Gelişim

Görebilen çocukların çoğu tarafından kendiliğinden öğrenilen günlük yaşam becerilerinin, görme yetersizliği olan çocuklara sistematik olarak öğretilmesi gerekmektedir. Küçük bir çocuğun sosyal ortamlarda kendini yeterli hissetmesi ve olumlu benlik geliştirmesi, uygun etkileşim kurma yollarına sahip olması ile sağlanabilir.

Öneriler

• Günlük bakımı sırasında, bebeğinizle aranızda neşeli, öğretici deneyimler içeren bir iletişim olmasına özen gösterin.

• Bebeğinizle konuşurken yada oynarken, yüzünüzün onunla aynı seviyede olmasına özen gösterin ve yüzünüze dokunmasına izin verin.

• Bebeğinize günde birkaç saat hafif, rahatlatıcı müzik dinletin. Hareketli müziklerde onun ellerini birbirine vurarak müziğe eşlik etmesini sağlayın.

• Bebeğiniz yabancılara alışabilmesi için zaman zaman anne babanın yanında tanımadığı kişileri de görmelidir. Bu nedenle farklı ortamlara bebeğinizle birlikte katılmaya çalışın. Bu kişilerin bebeğinizle iletişim sürecini başlatmasına yardımcı olun.

• Günlük yaşantı sırasında bebekten ayrılırken onu öpmek, el sallamak, geri dönüldüğünde onu kucaklamak, ‘merhaba’ diyerek selamlamak sosyal becerilerin ve alışkanlıkların kazanılmasını destekleyecektir.

• Bebeğinizi çaba ve başarılarından dolayı ödüllendirin. “Aferin”, “cici” gibi sözel ifadelerin yanı sıra alkışlama, kucaklama gibi ödüller de verin.

• Bebeğinizin eğitimine ve bakımına tüm aile bireylerinin katılımını sağlayın. Bu durumun bebeğinizin sosyalleşmesinde büyük etkisi olacağını unutmayın.
§ Çocuğunuza yaşıtlarıyla, kendisinden küçük ve büyük çocuklarla oynama fırsatı sağlayın, birlikte oyun oynaması için onu cesaretlendirin. Çocuklarla oynayabileceği basit, müzikli oyunlar öğretin.

§ Çocuğunuza size yardım edebileceği küçük sorumluluklar verin.

§ Çocuğunuza kendi odasında veya evin diğer bölümlerinde oyun oynama fırsatı sağlayın (köşeler oluşturun ve bu köşelerde evcilik oyunu, hikaye okuma-anlatma, hareketli oyunlar oynama, müzik dinleme ve müzik aletlerini kullanma gibi etkinlikler gerçekleştirebileceği düzenlemeler yapın).

§ Çocuğunuzla günlük yaşantı ile ilgili oyunlar oynayın. Bu şekilde oyun ve oyun materyalleri aracılığıyla çocuğunuzla aranızdaki sosyal etkileşimi güçlendirebilirsiniz (Oyuncak bebeği yatırıp uyutma, saçını tarama, besleme ve giydirme vb.)

§ Çocuğunuza müzik dinleme alışkanlığı kazandırın. Onunla birlikte kollarını, bacaklarını, vücudunu neşeli ve ritmik bir şekilde hareket ettirebileceği şarkılar söyleyin.

§ Çocuğunuzun şarkı söylemesi, konuşma becerisinin ve ritm duygusunun gelişmesine yardımcı olacaktır. Şarkı söylemesinin yanısıra, yüksek-alçak sesler, hızlı-yavaş ritimler dinletin ve çocuğunuzun dikkatini bunlar arasındaki farka yöneltin.

§ Çevreyi tanıyabilmesi ve çevredeki sosyal ilişkileri tanımlayabilmesi amacıyla çevrenizde gezintiler yapın. Çocuğunuzun sosyal sözcükleri kazanabilmesi için ‘lütfen’, ‘teşekkür ederim’, ‘günaydın’ ve ‘merhaba’ gibi sözcükleri doğal yaşantılar sırasında sıklıkla kullanın.

 

• 0-3 Yaş Grubu Çocuklarda Öz Bakım
Normal Gelişim Gösteren

Öz bakım davranışlarının gelişimi, çocuğun kabulünü arttırarak ailenin ve toplumun mutlu ve bağımsız bir bireyi olma çabasında çocuğa yardımcı olur.

0-3 yaş grubunda çocuklardan beklenen en temel öz bakım gelişim basamakları aşağıda sıralanmıştır:
§ Anne/ baba tarafından tutulan bardaktan içer

§ İki elini kullanarak bardağı tutar ve bardaktan içer

§ Bağımsız olarak kaşıkla yemek yer

§ Düğmeleri çözüldüğünde pantolonunu çıkarır

§ Tuvalete gitme gereksinimini sözle veya hareketle ifade eder

§ Havlu verildiğinde ellerini yardımsız kurular

§ Ayakkabılarını çıkarır ve giyer

§ Taklit ederek dişlerini fırçalar

§ Hatırlatıldığında peçete kullanır

§ Çoraplarını çıkarır ve giyer

0-3 Yaş Grubu Görme Yetersizliği Olan Çocuklarda Öz Bakım

Banyo yapma, giyinme, yemek yeme ve tuvalet eğitimi, çocuğun günlük yaşamındaki temel etkinliklerdir. Her çocuğun, bu becerileri öğrenmek için hazır olduğu yaş değişiklik göstermektedir. Burada önemli olan; çocuğun yapamayacağını düşünerek onun yerine bunları yapmak değil, onun kendi ihtiyaçlarını karşılayabilir hale gelmesi için ona fırsat vermek ve yardımcı olmaktır. Başlangıçta eğitimci ya da anne-baba model olmalı ve etkinliği anlatmalı, daha sonra elini çocuğun elinin üzerine koyarak beceriyi yapmasında fiziksel olarak ona destek olmalı ve çocuk beceri kazandıkça bu desteği azaltmalıdır.

ÖZEL EĞİTİM VE GÖRME ENGELLİLER

ÖZEL EĞİTİM VE GÖRME ENGELLİLER

Nedir özel eğitim? Ve kimlere bu eğitim verilmektedir? Bu eğitimi kimler ve hangi şartlarda verebilir? Yada özel eğitime hangi insanlar gereksinim duyuyor?

Bu sorulara elbette bilimsel bir araştırmanın verebileceği cevaplar daha kapsamlı ve belirleyici olacaktır. Biz bu yazıda yukarıdaki soruları kendi gerçekliğimizden ve deneyimlerimizden yararlanarak cevaplamaya çalışacağız.

Nedir özel eğitim? Bu, adından da anlaşılacağı üzere kişilerin eğitimlerinin diğer yaşıtlarına göre farklı yöntemlerle ve farklı şartlarda verilmesi. Bu eğitime gereksinimi olan kişiler kimi zaman ağır engelliler kimi zaman da engeli gözle fark edilemeyen kişiler olabilir. Özel eğitime ihtiyaç duyan insanların tanımı günümüzde oldukça bilimsel ve kapsamlı bir şekilde belirtilmiştir: Çeşitli nedenlerle bireysel özellikleri ve eğitim yeterlilikleri açısından yaşıtlarına göre beklenilen düzeyden anlamlı farklılık gösteren bireyler. Günümüzde engellilik durumu hukuki açıdan da oldukça kapsamlı ve açıktır. Bunu özellikle belirtiyoruz zira ülkemizde yaşayan sayıları milyonlarla ifade edilen engellilerin birçoğu yasal haklarından yeterince faydalanamamaktadırlar.

AB’ye giriş çerçevesinde yeniden ele alınan engelliler yasasında engelli tanımı ve devletin sorumlulukları da yeniden tanzim edilmiştir: Kanun uyarınca: Özürlü, Doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle bedensel, zihinsel, ruhsal, duygusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılamada güçlükleri olan ve korunma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişiye denir. Bu tanımı bir yelpazeyle sembolleştirirsek, yelpazenin bir ucunda otistikler, dawn sendromlular yer alırken, diğer uçta öğrenme zorluğu çekenler, ve disleksililer bulunmaktadır. Bizim daha çok üzerinde duracağımız engel gurubu ise görme engelliler olacaktır.

Özel eğitim almış olan herhangi bir görme engelli bugün teknolojininde yardımıyla birçok sorunu geride bırakmış yada çözümlere yaklaşmıştır. İlkokulu görme engelliler için açılmış olan bir okulda okudum ve burayı tamamladıktan sonra çevremizdeki bulunan bir ortaokula başladım. Öğretmenler daha önceleri görme engelli bir talebeleri olmadığı için biraz tereddüt gösterdilerse de bu kısa zamanda değişti ve kendini karşılıklı olarak üreten yeni bir ilişki haline geldi. Örneğin bir gün fen dersi sırasında Mendel kanunları anlatılıyordu, tahtaya bezelyeler çaprazlanıyor ve bunun ne anlama geldiği açıklanıyordu, fakat tahtadakileri göremediğim için hiçbir şey anlamamıştım, bunu farkeden öğretmenim yanıma gelerek bu konuyu aynen şöyle aktardı: — Bak şimdi iki elinin işaret parmaklarını birbirine çapraz biçimde tut ve bu çaprazların her bir ucuna söyleyeceğim değerlikleri koyduğumu düşün, daha sonrada dominant ve resesif paydaları birbirleriyle topla. söylenenleri aynen gerçekleştirdim ve görmesem de kolayca kavramıştım: Yeter ki biz insanoğlunun algı kapısı açık olsun ve birileri çıkıp da farklılıklardan ötürü şöyle düşünmesin; “Sen engellisin algılama kapısından giremezsin.” Elbette her eğitimci yukarıdakine benzer çözümleri bulabilir diyemeyiz zira bu durum bir istisnadır ve istisnalar kaideleri bozmaz bilakis destekler. bu nedenledir ki özel eğitim verebilecek bilgi ve yeterliliğe haiz uzmanlar yetiştirmek zorundayız. Bu da ancak üniversitelerin konuyla ilgili bölümlerinde eğitimin kalitesini arttırmak ve öğrenci sayısındada artışa gidilmesiyle bir nebze olsun halledilebilir. Tabiî ki yalnızca eğitimci yetiştirmek ve lojistik imkanları arttırmak tek başına tüm sorunları çözemez. Bunun yanı sıra engelliler ile ilgili toplumun bakış açısını doğru yönde değiştirmek, mevcut yanlış kanıları düzeltmek ve toplumun engelliler konusuna ölçülü fakat abartısız bir biçimde yaklaşmasını sağlayacak bilinç düzeyine ulaşmak da çözüm yolunda atılacak önemli ve büyük bir adım olacaktır. Bugün dünyanın çeşitli ülkelerini basın yayın araçlarıyla şöyle bir dolaştığımızda buralarda otizim gibi genellikle ağır biçimde süren bazı engelleri olan inanılmaz çocuklar görebiliyoruz. Örneğin fotojenik hafızası inanılmaz gelişkin yada sayısal tahminleri normalin üzerinde bir oranla bilebilen bu çocukların maalesef ki ülkemizde toplumun bilgisizliği, ön yargıları ve genel ve yerel yönetimlerin ihmali nedeniyle zor olan hayat mücadeleleri daha da zor bir hale geliyor. Eskilerin deyişiyle teşbihte kusur olmazmış özel çocukların algılamalarını bir evin kapısına değil de penceresine benzetebiliriz yada zor durumlarda kullandığımız bir yangın merdivenine. Şunu hatırlatmakta yarar görmekteyiz: Farklı olmak bir sorunsal değildir sorunlar insanın bu farklılıkları sorunmuş gibi algılamasından doğar. Türkiye’ de sayıları bir buçuk ila iki milyona yakın görme engelli olduğu tahmin edilmektedir, yine malesef ki bu tahminleri de ancak BM’in yaptığı araştırmalardan yola çıkarak söyleyebiliyoruz.

Görme engelliler yukarıda bahsi geçen Otizim yada Dawn senromu gibi engellerin yanında baş etmesi daha kolay bir engelmiş gibi görünüyorsa da, birileri bu durumu anormal bulursa işte o vakit biz Türkiye’ de yaşayan milyonlarca görme engelli engelenmişlik durumuyla burun buruna geliyoruz. Eğer ki birileri sizin görmemenizi saçınızın siyah oluşu gibi algılıyorsa elbetteki sorun çıkmayacaktır. Bazen hiç aklınıza dahi gelmeyecek sorularla karşılaşabiliyoruz: Bir çok insan bize şu soruyu sık sık soruyorlar: Nasıl okuyorsunuz? Böyle bir soruya herhalde şu yanıtı vermemiz oldukça şaşırtıcı ve yararlı olabilir. Peki ya siz yemek sofrasında karşınıza bir ayna mı koyuyorsunuz? Tabi bunu böyle söyleyip konuyu kapatmıyoruz fakat bu sual karşımızdaki insana hayatı algıladığı pencerenin haricinde başka başka pencerelerde olduğunu anımsatıyor yada öğretiyor… Biyolojide bir kural vardır çalışan organ gelişir tıpkı işleyen demir ışıldar örneğinde olduğu gibi. Özel çocuklarda bizler farkedelim yada fark edemeyecek kadar algılayıcılarımız atıllaşmış olsun onların da vücudumuzdaki kılcal damarlara benzer çok hassas ve ulaşılabildiği taktirde içlerindeki potansiyeli ortaya koyabilecekleri engin ufukları vardır. Yeter ki bu olanaklar evreninde yol aramak tutkumuzu yitirmeyelim.

Görme engellilerin Karşılaştığı sorunlar

Türkiye Körler Federasyonu Yürütme Kurulunun Temmuz ayı içerisinde almış olduğu karar üzerine görme engellilerin çevre düzenlemesinde karşılaştıkları güçlüklerle ilgili toplantı 02 Ağustos 2003 Cumartesi günü gerçekleşti. Toplantıda görme engellilerin içinde bulundukları sorunlar tek tek masaya yatırıldı. Ayrıca bu sorunların çözümüyle ilgili görüşler ve düşünceler gayet demokratik bir ortamda tartışılarak karara bağlandı.

Toplantının açılış konuşmasını yapan Türkiye Körler Federasyonu Başkanı Ahmet Cantürk görme engellilerin çevre düzenlemesinde ne türden sorunlar yaşadığını hepimizin anlayabileceği bir dille gündeme getirdi. Daha sonra söz alan konuşmacılar, önce yaşadığımız evlerin şartlarımıza uygun olup olmadığını ele aldılar. Sonra bilmediğimiz tenha bir yerde hiçbir sağlıklı insanla karşılaşmadan içine düştüğümüz sorunları nasıl çözebileceğimizi kendi düşüncelerine göre izah etmeye gayret ettiler. Bu arada önemli sorunlardan bazıları toplantıda hazır bulunan ilgililerin dikkatini daha fazla çekti. Örneğin alışveriş merkezlerinde sesli cihazların kullanılması ve bazı süper marketlerin uygulamış olduğu telefonla yapılacak alışverişler bizleri bir hayli rahatlattı. Öte yandan görme engellilerin gerek çevre düzenlemesiyle ilgili, gerekse hayatları boyunca karşılaştıkları tüm güçlük ve sorunları, çağın gelişen teknolojisini kullanarak aşma yolları tartışılarak çözümler üretildi.

Tabi yine bilgisayar gerçeği kendisini ön plana çıkardı. Bilgisayarların görme engellilerin yaşamına olan katkısı hepimizde büyük bir hayranlık uyandırdı. Çünkü, bilgisayarla görme engellilerin tüm dünyayla bağlantı kurmalarında önemli bir yer tutuyor.

Yine toplantıda, sağlıklı insanlarla kurulacak diyalog, izlenecek tutum ve davranışlar ele alındı. Burada esas olarak toplumumuzun asıl gerçeği olan eğitimsizlik bizi zorlayacak en önemli etken olarak kendini gösterdi. Elbette bu sorunu çözmek bizim değil, bizleri yönetmekle yetkilendirdiğimiz siyasilerin görevi. Ama biz daha çok bu koşullar altında kendi kendimizi nasıl eğitir ve nasıl geliştiririzi tartıştık. Zaten doğrusu da bu idi. Bu noktada ülkemizde bulunan körler okullarının ve özürlüleri topluma kazandırmakla yükümlü rehabilitasyon merkezlerinin içler acısı durumları değerlendirildi. Ayrıca özürlü çocuğu olan ailelerin içine düştükleri bunalımlar ve çözüm yolları önerildi.

Bu toplantı her yönüyle çok faydalı oldu. Şüphesiz eksik yanları da vardı. Örneğin biz bu toplantıda aramızda devlet bünyesinde faaliyet gösteren özürlüler idaresinden bir yetkiliyle, çevre düzenlemesiyle ilgili bir mühendisi de görmek isterdik. Onların da böylesine hassas bir konuda neler söyleyeceklerini dinlemek isterdik. Ancak şimdilik bu gerçekleşmedi sonra toplumumuzun acıma ve merhamet dolu duyarlılığından kaynaklanan yaklaşımının nasıl karşılanması gerektiği hususunda ileri sürülen fikirler tartışıldı. Katılımcılar konuları tartışırken hepsinin yüreğinde ve düşüncesinde bu sorunların gelecekte nasıl aşılabileceği hakimdi.

Yalnız hepimiz gelecekten umutla söz etmek zorunda olduğumuzun bilinciyle hareket ettik. Bir de kendi kendimize acaba tüm sorunları çözülmüş engellilerin toplumla olan diyalogu kopmaz mı diye sorduk ve tartıştık. Fakat üst üste yığılan sorunların bir çırpıda hallolması gibi aceleci bir anlayışa hiçbir şekilde kendimizi kaptırıp olağanüstü heyecanlar yaşamadık.

Ülkemizin içinde bulunduğu ağır şartları da göz önünde bulundurarak çözüm yolları araştırdık. Bizler, sorunların ertelenmesinden veya gerek normal yollardan gerekse şiddetle bastırılmasından yana değil, kesinlikle çözümünden yanayız. Eğer hayal ettiğimiz AB’ye katılmayı düşünüyorsak bunun böyle olması gerekir. Nedeni ise, AB ülkeleri en azından iç sorunları çözülmüş bir Türkiye’yi aralarında görmek isteyeceklerdir. Sakatlar, güçsüzler ve çaresizler ilk defa İslam dünyasında (asrı-saadet) olarak bilinen, peygamber efendimiz ve onun sahabelerinin yönetimleri döneminde fark edildiler ve insan olarak değer buldular. Daha önceki devirlerde ise hiçbir şekilde ciddiye alınmadılar ve kendi kaderlerine terk edildiler. Hatta öyle ki Romalılar döneminde sakatlar vb. açılan büyük çukurlara doldurularak acılar içinde öldürülmeleri emredilirdi. Bu durum Romalıları takip eden Hıristiyanlık döneminde de devam etti. Hepimizin bildiği gibi Allah’u Teala tarafından dört Peygamber gönderildi. Bu Peygamberlerin her birine insanlara savundukları dinleri öğretmeleri için dört tane de kitap indirildi. Bu kitapların içinde sakatlardan sadece Kuran’ı Kerimde söz edilir. özellikle Enfal, Ali Ümran ve daha bir çok sure ve ayette sakatlara, güçsüzlere ve çaresizlere yardım edilmesi bizzat Allah’ın emriyle adı geçen ayetlerde sabit kılınmıştır. Hatta asrı saadet döneminde bir görme engelli İbni’ül Mektüp İslamiyet’in yayılmasında çok önemli görevler almıştır. Özellikle de bu özelliği dolayısıyla hanımlar arasında İslamiyet’in yayılmasını başarıyla gerçekleştirmiştir.

Tabi o dönemin şartlarıyla bu dönemin şartları birbirinden tamamen farklı. O dönemlerde bu türden insanlar yönetimler tarafından korunur ve himaye görürlerdi. Fakat şimdi şartlar gereği istihdam edilip üretici hale getirilerek topluma kazandırılması gündemde. Şu anda bunun mücadelesi verilmek zorunda.

Bu konuda tüm dernekler üstlerine düşen sorumluluğun bilinci ile hareket etmeli, gerekenleri yapmalıdır. Örneğin Türkiye Körler Federasyonuna üye tüm derneklerin tabanının tamamı birlikten yanadırlar. Çünkü kazanmak için, mücadelede başarılı olmak için birleşmek gerekli hale gelmiştir. Zaten görme engelliler ve tüm özürlüler böyle bir ihtiyacı hissetmeye başlamışlardır.

GÖRME ENGELLİ VE AİLESİ

Görme Engelli Çocuğun gelişimine etki yapan etmenleri incelemezden önce, Engelli Çocuğa sahip olan ailelerin yapılarını, aile bireylerinin birbirleriyle olan etkileşimlerini ve engelli çocuğa karşı tutumlarını incelemek konunun önemi açısından gereklidir.

Engelli Çocuğa sahip olan ailelere yardımcı olmak için onların yaşadıkları duygu yoğunluğunu çoğumuz anladığımızı ve paylaştığımızı söyleriz. Böylesi bir durumda aile bize rahatlıkla “sizinde özürlü çocuğunuz mu var?” diye sorabilir. Cevabımız yok ama….. diye başlayarak ne kadar yoğun biçimde paylaştığımızı ifade eden tümceler biçiminde devam ederse etsin bütün bu olumlu atılımlara karşın duygulara katılım oldukça yüzeysel olup, aileninkine benzer olması da olanaksızdır.
Hatta Engelli Çocuğa sahip iki ailenin, çocuğun içinde bulunduğu duruma tepkileri de farklıdır. Burnlund (1976) “sahip olduğumuz bütün bilgiler kaçınılmaz bir biçimde özneldir… Bireyler kendi görüşlerinden hareke ederek geçmiş deneyimlerine ve değişen amaçlarına uyan bilgileri seçerler.” demektedir. Böylece Engelli Çocukların ana-babaları ancak, birbirleriyle deneyimlerini paylaşabilirler. Birbirlerini büyük ölçüde anlarlar. Ancak, her birinin çocuğun özürlülüğünden kaynaklanan engelli oluşa karşı gösterdikleri duygu ve düşüncelerde farklılıklar vardır. Bu farklılıklar sadece aileler arası değil aile bireyleri açısından da söz konusudur. Çünkü çocuğun taşıdığı anlam bireyler açısından değişkenlikler göstermektedir.

Çocuk, Aile Bireyleri İçin Ne Anlam Taşımaktadır? (Smith + J. Neisworth 1975, Sh. 181-190)

1- ÇOCUK BİR ÜRÜNDÜR. Çocuk genel anlamda tanımsal açıdan kadının doğumla tek başına elde ettiği ürün olarak ele alınabilir. Annenin kişisel bir başarısı olarak yorumlanabilir. Bu nedenle çocuk da herhangi bir eksiklik, annenin kişisel yetersizliğinin bir yansıması olarak ele alınabilmekte ve tüm nedenlerin anneden kaynaklandığı varsayılarak, anne suçlanabilmektedir. Annenin ürününde herhangi bir eksiklik yoksa, anne gururla bebeğini hem eşine, hem aile büyüklerine, hem de toplumdaki diğer bireylere göstererek “bakın ben ne kadar iyiyim” demek ister. Ürününün (bebeğin) istendik cinsten oluşu ve sağlıklı oluşu hem eş hem de aile tarafından altın, kurban, hediye v.b. ile de ödüllendirilir.

2- ÇOCUK BİR ARMAĞANDIR. Annenin ürünü olan çocuk, annenin babaya, annenin kendisini bu rol için hazırlayan annesine bir armağanıdır. Genç kız evlenip baba evinden ayrılırken, annesine kendisini yetiştirip büyüttüğü için hak ettiği bir armağan vermeyi ister. Bunu gerçekleştirmenin yolu olarak da annesi ve anneanne yapmaktan geçmektedir. Bu nedenle de anneanneler bebeğin ilk yıllarında bakımını üstlenerek, kızlarına yardımcı olarak armağanı ne kadar kabul ettiklerini bildirirler. Ancak bebekte herhangi bir eksiklik söz konusu ise, armağan değersizleşir. Hiç kimse değersiz armağan almak ya da vermek istemez.

3- ÇOCUK BİR KANITTIR. Çocuk kadının kocasına tam ve sağlıklı olduğunu, kocanın da tam ve sağlıklı olduğunu karısına kanıtlamaktadır. Aynı zamanda çiftin sağlıklılığını kendi ailelerine ve topluma da kanıtlar bu nedenle hamile eşi ile yürüyüşe çıkan bir erkek etrafına gururla bakar. Kadın da aynı duyguları taşımaktadır.

4- ÇOCUK BİR BAĞDIR. Evliliği güçlendiren, eşleri birbirine yaklaştıran, kadın ve erkek birlikteliğini aileye döndüren çocuktur. İlişkileri çok fazla dengeli gitmeyen evliliklerin çocuk olduktan sonra güçlenip, sağlamlaştığı gözlenmektedir.

5- ÇOCUK TANRI’NIN BİR LÜTFUDUR. Eğer çocuk beklenildiği gibi tam ve mükemmel olursa, kişiler Tanrı tarafından ödüllendirildiklerini, özürlü olursa yaptıkları bir günah için cezalandırıldıklarını, değersiz olduklarını, günahların bedelini ödediklerini düşünürler.

6- ÇOCUK GELECEK GARANTİSİDİR. Öncelik ve yoğunluğu geleneksel toplumlarda olmak üzere, ailelerin büyük bir bölümü çocukların kendi yaşlılıklarında onlara bakacak kişiler olarak algılar ve genellikle de kendilerini güvencede hissetmek için çocuklarının kendilerinden daha üst sosyal-ekonomik katmanda olmalarını ister. Daha üst öğrenim görüp kendilerinin gerçekleştiremedikleri özlemlere ulaşamadıkları için, bütün çaba ve güçlerini harcar, bu davranışı kendi toplumumuzda da gözlememiz olasıdır. Çocuk doğar doğmaz ana-babaların beklentileri doğrultusunda “Benim Kızım/Oğlum Doktor olacak, Mühendis olacak, Bilgisayar Programcısı, Başbakan v.b.” olacak diye çocuğun geleceğine ilişkin planlamalar yapılır. Bu planlar çocuk gelişimi evrelerinin her birine ulaştığında devam eder. Bu evlenme kararında bile söz konusudur.

Çocuğun ailedeki önemi görüldüğü gibi, yadsınamayacak biçimde büyüktür. İstendik beklentiler ve uygun (cinsiyet açısından) çocuğa sahip olan aileler için çocuk doğurduktan sonra her şey planlandığı biçimde oluşturulmaya başlanır. Ancak, çocuk herhangi bir eksiklik/zedelenme ya da özürlü olarak doğacak olursa, o zaman aile de gerek ana-baba gerekse diğer çocuklar açısından çocuğa karşı çeşitli tepkiler gözlenir. (Charles Hannam, 1988)

AİLEDE ÖZÜRLÜ ÇOCUĞA KARŞI GÖSTERİLEN TEPKİLER
(Roger L. Kroth, 1985)
Ailelerin, çocuğun özürlü oluşuna karşı gösterdikleri tepkiler, temelde iki grupta ele alınabilir. Birinci grupta, özre karşı ana-babaların kendi psisik yapılarındaki dengeyi homeostatsis oluşturduğu bazı savunma mekanizmalarına dayanan psikolojik evreler yer almaktadır. Çeşitli araştırıcılar Sulnit ve Stark (1961) Kubler-Ross, (1981) bu evreleri gelişimsel basamaklar olarak vermektedir.

Birinci Basamak İNKAR
Herhangi bir travmatik durum ortaya çıktığında kişiler şoka dayanan bir inkar yaşarlar. Bunu özellikle trafik kazası, boşanma, sevilen kişinin ölümü ya da çocuğa doğumda veya sonradan özürlü damgası konduğunda gözlenebilir. Çocuklar ilgili ilk tanı konulduğunda ailenin ilk tepkisi duymazdan gelmektir. Yani “Eğer Ben Bunu Duymazsam, bu durum yok olabilir.” anlamını taşımaktadır. Alan Uzmanları, hem ana-babaları hem de bu konuda çalışan kişiler için en çok bunalım ve sıkıntı yaratanın bu basamak olduğunu belirtmektedir.

İkinci Basamak PAZARLIK
Bu basamakta ana-baba öyle ya da böyle çocuk hakkında konulmuş olan tanıyı kabul eder ancak, bu tanının gelişim seyri ile ilgili görüşleri benimsemez. Bunun anlamını böylece açıklayabiliriz. Ana-babalar “Evet Bizim Çocuğumuz da Bir Özür Var, Eğer Çok Çabalarsam Çocuğum İyi Olacak” görüşündedirler. Bunu gerçekleştirmek için, doktorlar dolaşılır, çeşitli tedavi yöntemleri uygulanabilir. Okuldan öbür okula çocuk gezdirir, ana-babaların çoğu kendilerini aşırı biçimde çeşitli yoğun etkinlikler içeren örgütlenmelere sokarlar. (Dernekler, gönüllü kuruluşlar) Bunlar da doğal olarak çocuğun durumunda bir değişikliğe neden olmaz, ancak ana-babanın bunalımını denetlemede ve kendini üretici hissetmesine yardımcı olabilir. Ayrıca özürlü çocuklar için gönüllü kuruluşların örgütlenmesinde katkıları olabilir.

Üçüncü Basamak ÖFKE
Öfke çeşitleri biçimlerde olabileceği gibi çeşitli hedeflerde de olabilir. Engelli Çocuğa öfkeli olma toplum tarafından kabul edilemeyeceği için, kişi öfkesini bir başkasına yöneltir. Bu aşamada anne-baba ile muhtemelen her ikisi ailedeki diğer çocuklarla kapışma halindedir. Kardeşler, engelli kardeşlerine karşı büyük bir öfkeden kaynaklanan infial içindedirler. Bu duygular onlara suçluluk hissi vermektedir.

Dördüncü Basamak ÇÖKÜNTÜ (Depresyon) Aşamasıdır.
Yaşanan travmatik duruma uygun olmayan tepkiler ve ailenin içine düştüğü suçluluk duygusu, kişiyi depresyona götürür. Engellilik durumu ne tür tepki gösterirse göstersin devam etmektedir. Hangi tür Doktora götürülürse götürülsün ya da hangi programa verilirse verilsin çocuk hala engellidir. Bu durum ailede bir çöküntüye neden olmaktadır.

Alan uzmanlarımızın aileye en zor yardım edebildikleri aşama bu aşamadır. Ana-baba kendilerini hem umutsuz hem de hiç kimsenin yardım edemeyeceği bir durumda hisseder.

Son aşama kabul ya da engellilik durumuyla baş etme evresidir. Çeşitli araştırıcılar (Feathestone, 1980, Moses + Kmedler, 1981) bu son evreye kabulden çok çocuğun engelli oluşuyla ilgili durumla baş etme, kontrol altında tutma olarak benimsemektedirler.

Bunu şöylece ifade ederek açıklamaya çalışmaktalar. “Ölen Bir Kişinin Arkasından Ağıt Yakma ya da Yas Tutma ile Engelli Bir Çocuğa Sahip Olunca Ağıt Yakma Aşamasındaki tek fark” söz konusu çocuğun hala yaşıyor oluşudur. Ölümü yaşam içinde gerekli olan her şeyin sonlandığı andır. Ancak, özürlülük, yaşamak için bir çok yeni gereksinme ve görevler gerektirir.

Her ana-babanın bu basamakları geçişi farklıdır. Kimi ana-baba hiçbir zaman çocukta bir engellilik olduğunu kabul etmez. Kimi ana-baba da çocuğun gelişim evreleri içinde her basamağa ulaşmasında bu vreleri tekrar tekrar yaşar. Örneğin İlkokuldan Ortaokula ya da Liseye geçişlerinde. Bu konudaki ikinci Psikolojik kuram süreğen keder görüşüdür. Bu görüş bir tebliğ konusu değildir. Bu genel girişten sonra, Görme Engelli Çocuğun erken bebeklik döneminde gelişimini etkileyen etmenleri ve önleme yollarını tartışalım.

Erken bebeklik, doğumu izleyen yaşamın ilk iki yılını kapsayan döneme denilmektedir. Bu dönem normal olarak çocuğun bir çok alanda kapsamlı bir biçimde gelişmesinin oluştuğu dönemdir. İki yaşında çocuğu olan tüm ana-babalar bu yaşın sınırlılıklarını rahatlıkla söyleyebilirler. Çocuk çevresindeki tüm uyaranlara istenildiği biçimde tepki veremese de davranışlarını kendi istekleri çerçevesinde değiştirerek ortaya koyar. Dil gelişimi toplumsal etkileşimi sağlayacak temel bir yapıya ulaşır. Algısal becerileri duyuru uyaranlarının gelişmesine paralel olarak değişir. İki yaşı tamamlayıncaya kadar çocuk kendisini çevreleyen fiziki ortamın temel kurallarını öğrenir. Bedensel gelişim iki yaş sonunda özellikle büyük motor alanında (yürüme, koşma v.b.) oldukça gelişmiş durumdadır. Küçük motor (el becerileri) gelişiminde ise hızla ilerleme görülmektedir. Motor gelişiminde ortaya çıkan düzey, diğer alanlardaki gelişim düzeyleri ile sıkı sıkıya bağlıdır.

Bu genel değerlendirme çerçevesinde, Görme Engelli Çocuğun gelişimi nasıl olmakta ve gelişimi neler etkilemektedir.

Özellikle doğuştan görme engelli olan çocuklar için 0-2 yaş arası olan erken bebeklik dönemindeki gelişim çok önemlidir.

Tüm gelişim boyutlarında, Algısal Gelişim özellikle hiçbir görsel algısı olmayan kör bebekler için önemlidir. Görme, gören çocuklara renk, ışık, uzaklık, büyüklük, küçüklük, nesnelerin uzaydaki konumlarına ilişkin zengin, devamlı, güvenilir bilgiler sağlar. Bu bilgilere dayanarak çocuk kişileri, nesneleri tanımlar. Onlara göre kendi davranışlarını düzenler ve kendini yönlendirir. Bu nedenle, görme algısı olmayan kör bebekler bu açıklanan duyum boyutlarından yoksundur. Görme algısı olmayan kör bebekler için erken duyusal uyarımların verilmesi hayati önem taşır. Bu konuda 1940’lardan bu yana özellikle karanlıkta büyütülen hayvan denekler üzerinde yapılan çalışmalar, kör çocuklar için bazı sonuçların dikkate alınabileceğini göstermektedir. 1971’de FREEDMAN görme algısından yoksun olmanın gelişimsel açıdan kör bebeklerde gözlenen gerilikte doğrudan etkin olmadığını vurgulamaktadır.

İŞİTME
Görme Engellinin işitme ve konuşma (sesin niteliği, işitilebilirliği, yüksekliği) açısından bir özür yarattığına ilişkin herhangi bir araştırma sonucu bulunmamaktadır. Yaşamın ilk bir kaç ayında bebekler anne-babalarının sesine gülümser (Freedman, 1964) 6. Ayda saatin gonguna doğru yönelir. 6-8 ay arasında elleri ile tepkiye başlar. Eline konulan objelere tepki verir. Sadece sesli olan uyaranlara eli ile tepki verme ortaya çıkmaz. 7 aylıkken el çırpmaya dikkatin yöneldiği gözlenir. 8. ayda yabancı seslere karşı antipatik (isteksiz) tepki gözlenebilir. 9-11 aylar arasında işitme ve dokunmanın eşgüdüm içinde çalışmaya başladığı gözlenir. Yürütece konan bebeğin sese doğru yöneldiği görülür. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı gibi ses kör bebekler için gelişimlerinde oldukça önemli bir uyaran olmasına rağmen gören bebekler kadar erken sese yönelme, kör bebeklerde yoktur. Murphy (1968)’de belirttiği gibi, kör bebeklerde sese yönelmede 4 aylık bir gerilik söz konusudur. Yani 2 aylık gören bebek başını ses kaynağına çevirirken ancak 7 aylık kör bebeklerde bu gözlenmektedir. Ancak bu her kör bebek için genellenemez. 14 haftalık iken sese yönelen kör bebeklere literatür de rastlanmaktadır.

MOTOR GELİŞİM
Yaşamın ilk aylarında doğuştan kör olan bebeklerin gelişimlerinin gören bebeklerden farklı olmadığını belirten kaynaklar bulunmaktadır. Yeni doğan kör bebekler aynı gören bebekler gibi el ve kol hareketi yaparken, destekle oturma, yuvarlanma, kendi kendine oturma, ellerinden tutulduğunda adım atma ve ayakta desteksiz durma becerilerinde görenlere kıyasla daha geri durumdadırlar. İki eli koordineli bir biçimde kullanmada geriliği vardır.

Gören bebekler ayağa kalktıklarında dizler bükük ağırlık topuktadır. Görerek kısa sürede dizlerini toplayıp ağırlığı taban ortasına doğru kaydırırlar. Ancak kör bebekler de bu olmadığı için ağırlık topuklarda uzun süre kalır ve düz tabanlık vakaların daha çok gözlenmesine neden olmaktadır. Bu durumda çocuğun olağan gelişimi için ne yapılabilir.

Dokunma duyusunu geliştirici özel oyunlar yoksa da çocuğun diğer sağlam kalan duyularıyla katıldığı oyun etkinliklerinde bu duyunun güçlendirilmesi olasıdır. Ana, baba görme özürlü çocuklarının hangi etkinliklere ne tür tepkiler yaptıklarını gözleyerek, ilgi alanlarını saptayabilirler. Ayrıca ilk çocukluk döneminde yakalama ve dokunmayı öğretecek özel araçlar, oyuncaklar sağlanmalı, özellikle anne, günde bir kaç kez diğer ev işlerine bakmaksızın sadece çocuğu ile ilgilenmelidir. Bu etkinlik için çocuğun dinlenmiş olması, herhangi bir huysuzluk göstermemesi gerekir. Anne bir oyun seçerek çocuğun dokunma duyusunu geliştirici ve dinlenme becerilerini arttırıcı düzenlemeler yapmak zorundadır. Örneğin : Çocuğun yaşına göre ya ellerinden ya da kollarından tutarak karşılıklı oturup “Fış Fış Kayıkçı” türü şarkılı bir oyun oynayabilir. Böylece çocuk hem etkinlikte bulunmuş olacak, hem de etkinliğe eşlik eden şarkıyı dinleyerek dikkatli dinleme becerisini geliştirebilecektir. Öte taraftan her oyuncak çocuğun eline verilerek anlatılmalıdır. Çocuğun oyuncaklarını fırlatarak, atarak, üzerine basarak, sallayarak çıkarttığı seslerdeki farklılığı ayırt etmeyi öğrenmesi de söz konusudur. Bu etkinliklerde bulunurken dinleme becerisi de artacaktır. Bu dönemlerde, dokunma ve dinleme becerilerini geliştirme açısından ana-babalar çocuklarındaki çevrelerini tanıma merak ve heveslerini uyarıcı etkinlikler düzenlemelidirler. Bu amaca uygun olarak hemen hemen her evde bulunan materyaller yararlı olabilir. Bunlardan bazılarını şöylece belirleyebiliriz. Kadife, yünlü, pazen, pamuklu kumaş parçaları, tahta ya da plastik iplik makaraları, kamış ya da tahta tabaklar, perde halkaları, lastik musluk contaları, deri ya da süet kemerler, her çeşit kutular, çeşitli cinste sicim ve ipler. Bütün bu materyalleri kullanarak dokunma duyusunun daha duyarlı olarak gelişeceği hatırdan çıkartılmamalıdır ve olası yaralanmalardan da korkmamalıdır. Çünkü, çocuğun kazanacağı deneyim ve uyarımlar bu duygulardan çok daha önemlidir.

Çocuğun dokunma duyusunu geliştirici, sağlam kalan duyularını uyarıcı ve dinleme becerilerini arttırıcı oyunlar, görenlerle birlikte oynanabilir. Örneğin : Görme özürlü çocuk, bir küme komşu ya da akraba çocukları ile birlikte bir masaya oturtulur, görenlerin gözleri bağlanır ve hepsine sırası ile çeşitli dokuma özellikleri olan kumaş parçaları verilerek, “elinizin altındaki kumaşın cinsi nedir?” le başlayan oyun, hem görme özürlü çocuğun dokunma duyusunun gelişmesine yardım eder, hem de gören çocukların kör arkadaşlarını daha iyi anlamalarını sağlar.

Büyüklük sırasına göre tahta halkaları bir çubuğa takma, küplerden kule yapma, büyük kutular içine saklanmış olan küçük kutuları bulma, dokunma duyusunu psikomotor yeteneği geliştiren oyunlardır. Aynı zamanda etkinlik sırasında oluşabilecek sesler işitmeyi de geliştirir. Oyun anında “ne duyuyorsun?” yada “bunun yapıldığı madde nedir?” türü sorularla çocuğun dikkati yönlendirilerek dokunma, dinleme ve diğer sağlam kalan duyuların eğitilmesi sağlanmış olur. Yukarıda sıralanan materyallerin tümüne çocuk alışkın olmalıdır. Ana-babanın her bir nesnenin diğerleri ile olan benzerlik ve farklılıklarını, çocuğa dokundurarak tanıtması ve işlevlerini anlatması da önemli bir noktadır. Ayrıca okul öncesi dönemde okula hazırlık olarak Braille ile yazılmış kitap ve benzerine de çocuğu aşina kılmak, okula hazırlamak açısından önemlidir. Çeşitli nesneleri büyüklüklerine, biçimlerine, yapılarına göre ayırma da dokunma duyusunu geliştirici yararlı ve eğlenceli oyunlardır bunlar için evde bulunan çeşitli malzemelerden yararlanıla bilinir. Düğme, fasulye, ceviz, fındık, eski anahtarlar, eski elektrik priz ve fişleri v.b. Boyaların kullanılması, sulu ve pastel boyaların, özellikle görme artığı olan yada az gören çocuklar için oldukça eğlendirici olmaktadır. Az gören çocuklara sağlanacak olan oyuncakların zıt, parlak renkli olanlardan seçilmesi hem çocuğa görme artığını kullanmasını öğreticek hem de kendine olan güveni artıracaktır. Çeşitli doğa sesleri ve gürültünün kaydedildiği bant ve plakların işitme duyusunu artırıcı etkinlikler düzenlenirken dikkate alınması gerekeceği unutulmamalıdır. Bu konuda Ülkemizde radyofonik oyunlar için düzenlenmiş kayıtların olduğunu hatırlatmakta yarar vardır. Örneğin gök gürültüsü, kapı gıcırtısı, şimşek, çeşitli hayvan sesleri trafikteki motorlu taşıt sesleri. Bu tür bant ve plak kayıtlarını kullanarak sesler arası ayrımı öğretecek oyunlar düzenlenebilir. Yağmur sesi dinletip “bu duyduğunuz ne sesidir?” diye sorularak hem gören hem de görme özürlü çocukların çeşitli tahminlerde bulunacağı bir oyun düzenlemek olasıdır. Böylesi bir oyunla her iki grubunda dinleme becerileri gelişeceği gibi doğru yanıtların ödüllendirilmesi ile pekiştirmede sağlanacak, çocuğun işitme duyusunu doğru olarak kullanması öğretilmiş olacaktır.

HAREKET ÖZGÜRLÜĞÜNÜ GELİŞTİRİCİ ETKİNLİK VE OYUNLAR
Süt çağı çocukları için devinim ve oyun aynı etkinliklerdir. Çocuk, elini ayağını oynatırken yada bir taraftan öteki tarafa devinimde bulunurken hem hareket etmiş olur, hem de belli bir doygunluk sağlayarak oyun etkinliğini de yerine getirmiş olur. Bu nedenle çocuğun yaşamında devinim olarak oynamanın önemi çok fazladır. (Zeuthen, 1978) bu dönemde kör bebeklerin annelerine görenlerinkinden daha fazla yük ve görev düşmektedir. Görme özürlü çocuklar görsel uyarımlardan yoksun oldukları için hareketsiz kalmaktadırlar. Bu nedenle çocuğun çevresi bedensel gelişimini sağlayacak biçimde düzenlenerek hareket özgürlüğünün çok erken yaşlardan itibaren kazandırılmasına çalışılması gerekmektedir. Görmeyen çocuk, yakalama, başını çevirme ve yattığı yerden doğrulma gibi devinimleri yapmak için sesli uyaranlarla uygun biçimde uyarılmalı ve bu alıştırmalar sık sık yinelenerek devinimlerin süreklilik kazanmasına çalışılmalıdır. Anne çocuğun oturmasına yardım etmeli ancak yardımın dozunu gittikçe azaltarak çocuğun kendiliğinden oturmasını sağlamalıdır.

Çocuğa elleri ile nasıl oynayacağı da öğretilmelidir. Çünkü görmeyen bebekler genellikle ellerini 6-7 aylık oluncaya kullanamaz ve omuz hizasında yumruk yaparak tutma eğilimindedirler. Çocuğun elleri ile göreceği yani çevreyi elleri ile dokunarak öğreneceği gerçeği göz ardı edilmeksizin çocuğun ellerini kullanabileceği bütün etkinliklere katılması sağlanmalıdır. Örneğin : beslenirken biberonu, kaşığı, tabağı tutarak beslenme işine katılması sağlanmalıdır. Bu biçimde bir eğitim çocukta kendi kendine yeme isteğini daha çabuk geliştirir.

Görme özürlü çocuklar görsel uyaran eksikliği nedeniyle yüzüstü yatmaktan, emeklemekten, sürünmekten ve yuvarlanmaktan hoşlanmazlar ve kaçınırlar. Oysa, bu devinimler bedensel gelişim için gereklidir, çocuk bu devinimleri yapmaya oyunlar vasıtasıyla teşvik edilmelidir. Görme özürlü çocukların hareket özgürlüğünü kazanırken güçlükle karşılaştıkları bazı durumlar vardır. Bunlar yönlere ilişkin olan kavramların kullanılmasıdır. Ön, arka, üst, alt, sağ, sol gibi kavramları karıştırma eğilimindedirler. Bu düzenlenecek oyunlarda mutlaka verilmelidir, örneğin : görenlerle birlikte oynanan masa altına ya da benzeri bir yere saklanmış olan nesneleri, çeşitli yön bildiren komutlarla bulma oyunu.

Açık havada oynanan oyunlar çocuğun hareket özgürlüğünü artıran etkinliklerdir. Aynı zamanda çocuğa büyük doygunluk sağlar, özellikle gören akranlar ya da ana-babayla birlikte oynandığında. Örneğin: ” Çember” oyunu açık hava gören akranla oynanan bir oyundur. Gören çocuk büyük bir çember içine girerek ” At ” olur. Kör çocukta çemberi dıştan tutup sürücü olur. Bu oyun çocuğun hareket özgürlüğünü kazanmasına hem de görenlerle kaynaşmasına yardımcı olur. Üç tekerlekli bisiklet, kaydırak, çit tırmanma v.b. açık havada oynanan oyunlar çocuğa bedenini istediği biçimde kullanma becerisini kazandırarak hareket özgürlüğünü geliştiren etkinliklerdir.

%d blogcu bunu beğendi: