hd porno porno hd porno porno

Category: Fiziksel Engelliler Tedavisi

Fiziksel engelliler için Thai Masajı

Thai MasajıThai masajı, temel yapısını Hint Yoga ve Çin geleneksel tıbbının oluşturduğu bu masajda çoğunlukla bası ve germe hareketleri yapılmaktadır. Giyinik olarak yarı sert bir zeminde yapılamaktadır. Thai masajı, altmış çeşit germe, çekme, esnetme ve bası hareketleri uygulanabilen bu masaj bir buçuk saatten dört saate kadar sürebilen bir zaman diliminde yapılıp, masaj sırasında kişide her ne kadar rahatsızlık uyandırmaktaysa da uygulama sonrasında ciddi derecede fark edilebilir bir rahatlama olmaktadır.

 

Tayland’da 2.500 yıldan bu yana yapılan ve Tayland’ın geleneksel şifa sanatlarından bir tanesi olan Thai masajının temel yapısını Hint Yoga ve Çin’in geleneksel tıbbı oluşturmaktadır. Thai masajı, Uzakdoğu felsefesi ve bilgisi ışığında, tamamıyla doğal ve insan sağlığını hem zihinsel hem de bedensel yönden iyileştirmeyi amaç edinen bir uygulamadır. Teknik olarak; vücuttaki enerji akış dengesini sağlamak için enerji kanalları üzerinde bulunan noktalara pres ve eklem esnekliği ve hareketliliğini sağlamak için pasif yoga hareketlerini kapsamaktadır. Thai masajı kıyafetli bedene ve yer minderi üzerinde yapılır.

Pek çok kişi bilir ki Tayland’da olmanın en güzel yanı, masajdır. Her sokakta en az 5-6 belki de daha fazla masaj salonu bulursunuz, her alışveriş merkezinde onlarca masaj salonu vardır. Masaj seven herkes için de Tayland gerçek bir cennet. Tayland halkı inanılmaz güleryüzlü, sizi anlasa da anlamasa da hep gülümseyerek kafa sallıyorlar, İngilizceleri çok enteresan, kelimeleri iki defa tekrarlayarak konuşuyorlar İngilizceyi de, sanırım bu kendi dillerinden gelen bir özellik.’’ Same same’’ en çok kullandıkları kelime .

 

Heryerde olduğu gibi masaj salonunda da kapılarda ve sonsuz bir güleryüzle karşılanıyoruz. Önce terlikler veriyorlar, ayaklarımız güzel kokan jellerle yıkanıyor, sonra ellerimize kıyafetler tutuşturuyorlar, tüm masajlarda soyunurken bu masajda giyiniyorsunuz. Tayland’a has bir kıyafet bunlar, alt ve üstten oluşuyor. Yatakların etrafı perdelerle çevrili. Masajı neredeyse ibadet saygısı ile yapıyorlar. Orjinal Thai masajı 2 saat sürüyor, ayak parmak ucundan saçının teline kadar masaj yapılıyor. İnsanı eğip büküp, üstünde emekliyorlar ,ama kendinizi inanılmaz özel ve huzurlu hissediyorsunuz ellerinde.

Thai Masajı yağla yapılan bir masaj değil, belirli noktalara baskı uygulanarak yapılan bir masaj. Ve o anda çok sert gelse de basınçlar, hemen sonrasında inanılmaz bir rahatlama hissediyorsunuz. Masaj yaptırırken en önemli soru; yapan kişilerin diplomasının nereden olduğu. Eğer Wat-Pho’dan diplomalılarsa gönül rahatlığı ile kendinizi ellerine emanet edebilirsiniz. Çünkü Wat Pho en eski tapınak olmakla birlikte( neredeyse 200 yıl) ilk üniversitesi olarak da geçmekte ve en önemli masaj okulu da burada, yüzyıllardır masaj öğretilmekte burada. Duvarlarında da çook eskilerden kalma anatomi derslerini andıran duvar resimlerini görebiliyorsunuz. Bunun yanında içinde devasa boyutta(46 metre uzunluğunda, 15 metre yüksekliğinde) yatan Buda heykeli bulunmakta, içinde eski kralların ve ailerinin küllerinin saklandığı anıtlar var. Bunlar inanılmaz itinalı çiçek figürleri ile süslü porselen parçalarla kaplı. What Pho’nun girişi Chetuphon cd. üzerinde, girişi 20 baht, eğer rehbere ihtiyaç duyarsanız hemen girişte özel rehber bulabiliyorsunuz. Masaj seven herkes için de Tayland gerçek bir cennet

[sz-youtube url=”https://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=EPuvZG886YI” /]

 

 

Fiziksel Engellilerin Eğitimi

Eğitim ve Rehabiliyasyonu
{loadposition header}

Rehabilitasyon , kişinin doğuştan veya sonradan, herhangi bir nedenle oluşan kalıcı veya geçici yetersizliklerinin ve fonksiyonel olarak iş ve günlük yaşantısındaki kayıplarının belirlenmesi ve aynı zamanda psikolojik sosyal ve mesleki açıdan da desteklenerek günlük yaşamda bağımsız ve sosyal rollerini (evlilik, anne-baba rolü, iş vb.)yerine getirmesini sağlayacak yaklaşımların bütünüdür. Rehabilitasyon; eğitimi de kapsayacak biçimde yaşam boyu devam eder . Tıbbi, sosyal, psikolojik, eğitim ve mesleki alanlar gibi farklı rehabilitasyon uygulamalarını içermektedir.

 
A- Tıbbi Rehabilitasyon Tıbbi rehabilitasyon süreci içinde asıl amaçlanan, özürlü kişinin fiziksel kapasitesini arttırarak onun, günlük yaşamda mümkün olabilen maksimum fonksiyonel bağımsızlığına ulaşmasını sağlamaktır. Bu amaçla hekim tarafından teşhis konulduktan sonra gerekli tıbbi ve cerrahi tedavi yanında fiziksel ve psikososyal problemlerin çözümü için uygulanan rehabilitasyon yaklaşımlarıdır. Özürlü kişilerin rehabilitasyonu bir ekip çalışmasını gerektirir. Bu ekipte hekim, fizyoterapist, iş uğraşı terapisti, psikolog, hemşire, beslenme ve diyet uzmanı, çocuk gelişim uzmanı, özel eğitimci, sosyal hizmet uzmanı, mesleki danışman, protez-ortez teknikeri yer almaktadır.

Özürlü kişi, fizyoterapist tarafından fiziksel fonksiyonel düzey açısından değerlendirilir ve fizyoterapi-rehabilitasyon programına alınır. Özrün eğitim ve rehabilitasyon yönü sadece özürlüyü değil, aynı zamanda kişinin ailesini, arkadaşlarını, okulunu ve çevresini de içerir. Aile, okul ve çevrenin rehabilitasyon programına katılması gerekmektedir. Özür kişinin yanında beraber yaşadığı aile üyelerini de etkileyeceği için rehabilitasyon programında aileye çok önemli görevler düşmektedir .

 

B- İş Uğraşı Tedavisi İş ve uğraşı tedavisinde amaç özürlünün günlük yaşam aktivitelerinde bağımsızlığını kazandırmaktır. Terapist, kendi işlerini yapmada, beslenme, giyinme, kendine bakım, tuvaletini yapabilme ve banyo yapabilme, oyun oynamada veya okul ile ilişkili aktivitelere katılmada zorluk yaşayan özürlüleri değerlendirir ve tedavi eder; gerektiğinde yardımcı araçları önerir. Terapi programının bir parçası olarak terapist size çocuğa yardım edebilmek için ne yapmanız gerektiğini anlatacaktır.

C- Sosyal Rehabilitasyon Sosyal rehabilitasyonda amaç özürlünün sosyal, eğlendirici ve destekleyici aktivitelere katılımını sağlayarak toplumla bütünleşmesine yardımcı olmaktır.

D- Mesleki Rehabilitasyon Mesleki rehabilitasyonda amaç, özürlü kişinin mesleğine devam edebilmesini sağlamak veya eğer devam edemiyor ise varolan fonksiyonlarına uygun yeni bir iş için eğitimidir. Bu amaca ulaşabilmek için, özürlü kişinin fonksiyonel ve çalışma kapasitesi değerlendirilir ve hangi iş kolunda eğitim verileceğine karar verilir. Bunu takiben seçilen iş kolunda çalışma kapasitesini arttırıcı eğitim ve mesleki rehabilitasyon hizmeti verilir.

8- ORTOPEDİK ÖZÜRLÜ ÇOCUĞUN EĞİTİM VE REHABİLİTASYONUNDA AİLENİN ROLÜ Çocuğunuza Yardım Edin Aile çocuğun ilk ve en önemli eğitimcisidir. Evde ve sınıfta çeşitli yollarla çocuğunuza yardım edebilirsiniz.

§ Çocuğunuzun öğretmeninin sizi tanımasını sağlayın. Nasıl yardım edebileceğiniz konusunda öğretmene gerçekçi bir fikir verin. Çocuğunuza yeteri kadar zaman ayırın.

§ Çocuğunuzun gelişimi ve büyümesi üzerinde önemli bir etkiye sahipsiniz. Bunu takip edin ve çocuğunuzun eğitiminde aktif rol üstlenin.

Bu önerileri mutlaka yapmaya çalışın. Çocuğunuza yardım etme çabasında yalnız değilsiniz. Çocuğunuzun iyi olmasını ve gelişimini sağlama yönünde çaba gösteren başka insanlarla berabersiniz. Bunlar rehabilitasyon ekibi üyeleri, öğretmen ve toplumdaki kamu okullarının kaynakları size bu konuda yardım eli uzatmaktadır.

Çocuğunuzu hazırlayın

§ Çocuğunuzun rehabilitasyon eğitimini alacağı özel eğitim ve rehabilitasyon merkezine adaptasyonunu sağlamak için okula, sınıfa ve eğitimcilerine uyumu için süre tanınmalıdır .

§ Çocuğunuzun sınıfa zamanında girmesini sağlayın. Çocuğunuzun sınıftaki davranışlarını etkileyen ev içindeki günlük olayları öğretmene söyleyin. Bu özel olaylar mutlu anlar (doğum günü, aile yakınlarından birinin ziyareti veya yolculuk gibi) veya mutsuz anlar (ölüm, hastalık veya ailenin düzeninde bozulma olması gibi) olabilir.

§ Tedavide, ilaçlarda veya hastalığın gidişinde oluşan değişiklikleri de öğretmene bildirin.

Çocuğun becerilerini arttırın

§ Çocuğunuzun günlük aktivitelere katılımını artırmak için ek çabalar harcayabilirsiniz. Gerçekten yapabileceğiniz aktivitelerle ilgili olarak öğretmenle konuşun ve çocuğunuzun kuvvetini artıracak, problemlerini çözmeye yardım edecek konularda yardım istemekten çekinmeyin.

Anne-baba olarak sorumluluğu paylaşın.

§ Küçük çocukların hepsi farklı deneyimler ve farklı nesnelerle öğrenirler. Yani çocuğunuz da diğer çocuklar gibi evdeki günlük aktivitelerle olabildiğince fazla ilgilenmelidir. Sağlıklı bir çocuk için bir köpek beslemek iyi ise, ortopedik özrü olan çocuk için de bu iyidir. Çocuğun ilgilendiği herhangi bir aktivite çocuğun kendine güvenini sağlayacak ve gelişimine yardımcı olacaktır.

Ev Aktiviteleri

§ Evdeki aktiviteler çocuk ve aile için olabildiğince eğlenceli olmalıdır. Çocuğunuza ve kendinize fazla yüklenmeyin. Günlük aktiviteleri nasıl kolaylaştırabileceğinizle ilgili fizyoterapistinden tavsiye isteyin.

§ Çocuğunuza karşı sevgi ve yardım duygularıyla yaklaşarak evdeki günlük aktiviteleri beraber yapmaya çalışın. Evde yaptığınız işlerin hepsi özel ihtiyaçları olan çocuğunuzun dünyayı daha iyi tanımasına yardımcı olacaktır. Örneğin, ışıkları açmak için, masayı hazırlamak için veya yatağı düzeltmek için neler yaptığınızı anlatabilirsiniz. Ev içinde ve ev dışındaki renkleri göstererek bu renklerin isimlerini söyleyebilirsiniz. Her tabağın yanına kaşık koymak, kurabiyeleri getirmek veya çamaşır sepetine çamaşırları koymak gibi basit görevler verebilirsiniz.

§ Çocuğun eğitimine yardımcı olmak için pahalı oyuncak veya araçlar şart değildir. Tüm evlerde bulunan çaydanlık, tava, çorap, kaşık ve dergi resimleri gibi araçların hepsi öğretmek için iyi araçlardır. Çaydanlık veya tavalar ritim aletleri olarak kullanılabilir. Çoraplar renkleriyle eşleştirilebilir ve katlanabilir. Resimlere isim verilebilir veya hikaye anlatmak için kullanılabilirler.

§ Çocuğunuza çok fazla aktivite verirseniz bu başarısızlık ve karışıklık ile sonuçlanabilir. Çocuğunuzla birlikte çalıştıkça çocuğunuz için neyin ne kadar yeterli olduğunu anlarsınız.

Çocuğunuza yapmasını söylediğiniz ve istediğiniz konularda tutarlı olun. Bağımsızlığın Desteklenmesi

§ Bağımsızlık çocukların kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlar ve diğer çocuklarla birlikte becerilerini geliştirmelerine yardımcı olur. Çocukların kendi kendilerine öğrenmelerini sağlamak çok önemlidir. Bu nedenle çocuğunuzun kendi yapabildiği bir aktiviteyi asla siz üstlenmeyin. Örneğin; bacaklarında ortopedik özrü var ve elleri sağlam ise çoraplarını siz giydirmeyin yada yemeğini siz yedirmeyin.

• Çocuğunuzun vücut hareketleri birbiriyle uyumsuz ise aktiviteleri yaparken çocuğunuzun düşmesini veya yaralanmasını önlemek için yardımcı aletleri kullanın. Çocuğunuzun keşfetme sürecinde nasıl korunabileceği ile ilgili olarak eğitimcilerden bilgi alabilirsiniz.

Övgü ve Cesaretlendirme

§ Çocuğunuzun başarılarını övmeyi unutmayın. Bazı çocuklar için çok ufak görevlerin başarılması bile uzun zaman alabilir. Dönmeden oturmaya, kendi başına yemek yiyebilmeye kadar tüm başarılar gerçek bir ilerlemeyi gösterir ve övgüyü hak eder.

§ Çocuk başarısız olsa veya hata yapsa bile çocuğu uğraşından dolayı övün. Tekrarlayan övgü çocuğun çabasını sürdürmesini sağlayacaktır.

§ Ortopedik özürler öncelikli olarak kişinin fiziksel becerilerini kısıtlayan durumlardır. Kontrol edilemeyen kas hareketleri veya çocuğun tekerlekli sandalye kullanması gibi nedenlerle ailesi, çevresi tarafından kolay kabul görmeyebilir. Bu durum çocuğun toplumla kaynaşmasını engelleyebilir. Çoğu zaman ailelerinin aşırı koruyucu tutumları ya da toplumun acıma duygusundan kaynaklanan aşırı koruyuculuğu sonucunda, ortopedik özürlü çocuklar kendilerini sınırlı bir çevrede ve imkansızlıklar içinde bulmaktadırlar

. Çocuğun diğer çocuklarla ve yetişkinlerle iletişim kurmasını sağlayın. Bir şeyler yapması, konuşması, oynaması ve tartışması için cesaretlendirin.

Ortopedik özürlü bireylere özgü davranış özellikleri olmayıp, onların kişilikleri de anne-babalarının, kardeşlerinin, arkadaşlarının, öğretmenlerinin ve toplumun onları nasıl gördüklerine bağlı olarak gelişmektedir. Zihinsel yetersizliği olmayan ortopedik özürlü çocuk ve gençlerin sosyal yaşam becerileri ve sosyal- duygusal gereksinimleri ortopedik özre sahip olmayan çocuklar ile aynı düzeydedir. Aile bireyleri ve toplum tarafından uygun şekilde desteklenen ortopedik özürlü çocuk giderek bağımsız yaşama hazırlanacak ve gelecekte toplumun aktif ve üretken bir parçası olacaktır.

Fiziksel Engellilerde Örnek Egzersizler

ORTOPEDİK ÖZRÜN TEDAVİSİNDE EGZERSİZ UYGULAMALARI
{loadposition header}

Egzersizler, t edavi amacıyla kullanılacağı zaman akla günlük hayatta kullandığımız hareketlerin biraz dışında, probleme yönelik özel tasarlanmış hareketler gelmelidir.

Ortopedik özre yol açan problemin tedavisine yönelik egzersizler; kas, kemik, eklem durumuna, kayıp olan ve var olan fonksiyonel kapasiteye göre özel olarak tasarlanmalı, kısa ve uzun vadedeki hedefler belirlenerek hastaya öğretilmeli ve sonuçları değerlendirilmelidir. Gerektiğinde egzersizler değişikliklere ve durumlara göre yeniden planlanmalıdır

. Özel olarak planlanmış egzersizlere ulaşmak için mutlaka doktora ve fizyoterapiste başvurulmalıdır. Her birey için uygulanacak egzersiz farklıdır.

A- Ortopedik Probleme Yönelik Olarak Kullanılan Egzersizlerin Amaçları; –  Var olan bir fonksiyonel yetersizliğin kalıcı bir özre dönüşmemesi amacıyla önleyici olarak, oluşmuş ancak henüz esnek bir yapıda olduğu için giderilebilir olan, bir şekil bozukluğunun kalıcı bir hale gelmesini önlemek için,   Ortopedik ameliyatlarla düzeltilmesi planlanan bir probleme bağlı olarak oluşan kas kuvvet dengesizliğini gidererek dokuların ameliyata hazırlanması ve ameliyat sonrası toparlanmanın kolaylaştırılması için,

   Ortopedik özre rağmen var olan fonksiyonel kullanım kapasitesinin arttırılması için, var olan ortopedik özür nedeniyle gelişebilecek ikincil ortopedik sorunların oluşmasını engellemek için, – Kişilerin günlük yaşamda çevrelerine olan bağımlılıklarının azaltılması yada ortadan kaldırılması için egzersizlerden yararlanabilmekteyiz.

 B- Tedavi Amacı İle Kullanılan Egzersiz Yöntemleri 1- Normal Eklem Hareketleri: Eklemlerimizde normalde var olan, ancak bazı problemlerle kısıtlılıklar gelişebilen hareketleri, belirli aralıklarla düzenli olarak tekrarlayarak bu eklemlerin hareket sınırlarını korumaya yönelik olarak yapılan egzersizlerdir. Bazen bir kol kırığı sonrasında kolun uzun süre alçıda durması ve ardından korku nedeniyle hareketsiz tutulması dirsek ekleminin hareketinin kısıtlanmasına yol açar. Burada sözü edilen hareket abartılı, zorlayıcı, dirençli bir hareket değildir ancak hangi ekleme ait hareketler yapılıyorsa o eklemin hareket yönü iyi bilinmelidir ve hareket olabildiğince sınırlı yapılmalıdır. (resim)

2- Kuvvetlendirme Hareketleri: Hareketi sağlayan ve istemli olarak kasılabilen kasların kuvvetlenebilme ve zayıflayabilme özelliği vardır. Çeşitli hastalık ve problemlerde kaslar bazen kullanılmamaya, bazen içerisindeki bir maddenin eksikliğine bazen de beyinden gelen komutların anormalliğine bağlı olarak eklemleri yeterince destekleyecek ve hareketi sağlayacak kadar kuvvetli bulunmaz. Böyle durumlarda, zayıflamış olan kasların kuvvetlendirilmesi fonksiyonun ortaya çıkarılmasına yardım edeceği gibi bazen gövdenin yada başın dik tutulmasına, anormal kasılmaların yada kuvvetsizliklerin ortaya çıkaracağı zararlı etkilerin önlenmesine yardım eder. Kuvvetlendirici hareketler, daha çok eklem hareketinin bir ağırlık yada dirence karşı yapılmasıyla oluşturulur. (resim)

3- Germe Hareketleri: Hareketi sağlayan kasların yeterli bir şekilde çalışabilmesi için normal boylarında olmaları gerekir. Bazı ortopedik problemlerde eklemdeki şekil bozuklukları nedeniyle yada kastan kaynaklanan bir nedenle kasın kasılabilme özelliğini yitirdiği durumlarda kasın kat ettiği mesafe kısalır. Bu pozisyonda uzun süre kalınması ile kas zamanla normal boyuna dönebilme özelliğini yitirir. Kasın gerilmesi bu gibi durumlarda, özellikle de kas normal boyuna dönebilme özelliğini yitirmeden önce çok önemlidir.

Germe hareketlerinin doğru uygulanmasının yanı sıra kişinin ağrı toleransına ve gerilen kasın yapısına göre süre ve şiddetinin doğru olarak ayarlanması da son derece önemlidir (resim) Ortopedik özrün önlenmesi, tedavi edilmesi yada mevcut potansiyelin korunması konusunda egzersizler her zaman el üstünde tutulması gereken yaklaşımlardan olmalıdır. 

 5- ORTEZLER VE PROTEZLER A- Protez: Doğuştan ya da sonradan olan herhangi bir nedenle bir uzvun tam veya kısmi kaybında, o uzvun fonksiyonlarını yerine getirmek ve görsel olarak vücut bütünlüğünü sağlamak üzere atölyelerde hazırlanan parmak, el, kol, bacak şeklindeki dışarıdan uygulanan takma uzuvlara protez denmektedir. Ayrıca, eklemlerde içten uygulanan protezler de mevcuttur.

B- Ortez (Cihaz): Doğuştan veya sonradan olan bir nedenle bir uzuvdaki fonksiyon kaybı, yetersizlik, istenmeyen bir pozisyonu veya bir hareketi önlemek, vücut parçalarından birini desteklemek ya da korumak gerektiğinde kullanılan metal, plastik, deri ya da kumaş parçalarından üretilen yardımcı desteklere ortez denir.  Ortezlerin Kullanım Amaçları

1- Bir kaza yada ameliyat sonrası bazı vücut parçalarının hareketsiz tutulması (örneğin, trafik kazası sonrası boyuna bir boyunluk takılarak omuriliğin korunması gibi),

2- Fonksiyonu yapamayan yada yetersiz olan uzuvların fonksiyonuna yardım edilmesi (örneğin, kolun kırılmasına bağlı bir sinir yaralanmasında el bileğini kaldıramayan kişinin el bileğinin bu hareketine yardım edilmesi gibi), 

3- Oluşmakta olan ya da oluşmuş bir şekil bozukluğun düzeltilmesi (örneğin, bir kas hastalığı nedeniyle omurgasını dik tutamadığı için zamanla omurgada oluşan eğriliklerin henüz başlangıç aşamasındayken düzeltilmesi gibi),

4- Ortopedik bir soruna ya da kalıcı bir probleme dönüşebilecek durumların önlenmesi (örneğin, bacağında aşırı kontrolsüz kasılmaları olan bir kişide ayak bileğini doğru pozisyonda tutarak bu kasılmaların ayak bileği ekleminde, diğer eklemlerde, gövdede ve kaslarda oluşturabileceği zararlı etkilerinin önlemesi gibi),

5- Ağrılı durumlarda ağrının azaltılması ve giderilmesi (örneğin, romatizmal bir sorun nedeniyle el bilek hareketleri ağrılı olan kişinin bileğini doğru pozisyonda tutarak ağrıya yol açan hareketlerin ve ağrının engellenmesi gibi),

6- Vücuttaki ortopedik özür nedeniyle kişinin hareketlerini normalden çok fazla enerji harcayarak yapabildiği durumlarda enerji tüketimini azaltmak (örneğin, çocuk felci nedeniyle her iki bacağında belirgin kuvvet kayıpları olan kişinin, yürüme ortezleri ve yürüme yardımcıları ile bir yerden bir yere yardımsız yürüdüğünden daha az yorularak yürümesini sağlamak gibi). Ortezler ve protezler de tıpkı egzersizler gibi uzman kişiler tarafından probleme özel olarak önerilmeli ve uygulanmalıdır. Bir başka kişinin protezi ya da ortezi asla kullanılmamalıdır.  

 6- DİĞER YARDIMCI ARAÇLAR Tekerlekli sandalyeler, yürüteçler, koltuk değneği, baston vs. ile bir yerden başka bir yere harekete yardım etmektedir. Koltuk değneği ile hareket sırasında dikkat edilmesi gereken noktalar arasında koltuk değneğinin boyunun ayarlanması ve koltuk değneğinin koltuk altına temas etmemesi önemlidir. Çünkü değneğin koltuk altına teması koltuk altındaki sinirlerin harabiyetine neden olabilir. Koltuk değneğinin doğru boyu için; el tutma yerinin kalça eklemi hizasında olması gerekmektedir.

A- Tekerlekli Sandalyeler: Tekerlekli sandalye ile hareketlik sağlanırken, çocuk hastalarda tekerlekli sandalye seçimi sırasında önemli olan konu; hastanın büyüme hızına uyum sağlama, özgüven gelişiminin desteklenmesi, yaşıtları ile uygun iletişimin sağlanmasıdır. Çocukların gelişimsel düzeyleri ve yaşlarına bağlı olarak değişik ihtiyaçları vardır. Fiziksel temas ve elle dokunmaya gereksinimleri vardır. Bu nedenle kullanılan malzemeler fiziksel teması engellememelidir.  

 Tekerlekli sandalyede oturan bir kişiyi normal bir sandalyeye veya bir koltuğa taşıma işlemine transfer adı verilmektedir. Bu hareket sırasında sandalyenin hareket edebileceğini ve çocuğun ise hareketsiz olduğunu unutmamak gerekir. Bu nedenle sandalyeyi tutabilir veya bir duvara yaslayabilirsiniz. Tekerlekli sandalyenin yönünün oturulacak yere doğru olmasına dikkat edilmelidir. Tekerlekli sandalyenin ayaklıklarının kaldırılmış ve frenlerinin kilitli olmasına da dikkat edilmelidir.

B- Yürüteçler: Yürüteçler bağımsız yürümenin sağlanmasında kullanılırlar. Yürüteçlerin çeşitleri vardır. Bazıları hastanın itmesini kolaylaştıracak şekilde dört tekerleklidir, bazılarında da yanda iki paralel çubuk vardır ve ön tarafı kapalıdır. Böylelikle hastanın üç tarafı desteklenmiş olur.  

 C- Koltuk Değnekleri ve Bastonlar : Bağımsız yürüme potansiyeli olan ancak dengenin sağlanması için bir desteğe gereksinim duyan hastalar için kullanılabilirler. Bastonların ve koltuk değnekleri pek çok çeşidi vardır ve bu araçlarla yürümenin de farklı şekilleri vardır. Bu nedenle hasta, aile, fizyoterapisti ve/veya doktoru ile konuşarak yürümesi için en uygun yolun belirlenmesi ve hastaya öğretilmesi gerekmektedir.  

 D- Diğer Yürüme Araçları: Küçük çocuklar tekerlekli sandalye yerine yerde hareket eden aletlerle daha çok mutlu olurlar. Küçük, elle idare edilebilen, çocukların diğer çocuklarla ve oyuncaklarla oynamalarına olanak veren çeşitli aletler vardır. Çocuğun midesi üzerinde uzanarak elleri ve ayakları yardımıyla kendini itelemek suretiyle hareket edebildiği cihazlar vardır. Ebeveynler çocuklarının sınıfta kullanması için böyle bir cihaz alabilirler. Üç tekerlekli bisiklete bir çerçeve eklenerek çocuğun sürmesi sağlanabilir. Bu sırada çocuğun ayakları pedallara bağlanır ve uygun bacak hareketleri gelişene kadar bisikleti siz sürebilirsiniz. 

 E- Diğer Ekipmanlar: Mekanik araçlara ek olarak günlük hayatta kullanılan masa sandalye gibi nesnelerin düzeninde yapılacak değişimlerle çocuğa yardımcı olunabilir. Çocuğun ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde bir düzenleme yapabilmek için fizyoterapistle veya mesleki terapistle işbirliği yapılabilir. 

1- Özel Oturma Düzenlemeleri Oturma dengesi yetersiz olan çocuklar için bazı sandalye düzenlemeleri yapılmalıdır. Bazı çocuklarda ise özel oturak düzenlemeleri yapılmalıdır. Bazı durumlarda normal ayakları olan fakat çocuğun düşmesini önleyecek şekilde yüksek kollukları olan sandalyeler kullanılabilir. Yüksek arkalıklı bir sandalye çocuğun başını yukarıda tutmasını ve boynunun desteklenmesini sağlar. Bazen yastıklarla çocuğun desteklenmesi yararlıdır. Çocuğun yerde oynamasını sağlamak için çeşitli farklı düzenlemelerin yapılması gerekebilir. Örneğin eski bir sandalyenin sadece ayakları sökülerek sandalye yere konur ve çocuğun bunun üzerinde oynaması sağlanabilir. Çocuğu daha fazla desteklemek amacıyla sandalyenin ortasına yükseklik sağlayarak çocuğun ayaklarını serbestçe oynatabileceği bir oyun tahtası yerleştirilebilir. Bazı çocuklarda ise rahatça oyun oynayabilmeleri için bacaklarının yanına kum torbaları konulabilir.

2- Minder ve Takozlar Oturmanın veya ayakta durmanın zor yada yorucu olduğu durumlarda çocuğun altına bir minder konularak çocuğun ayağını serbestçe oynatabilmesi sağlanır. Böylelikle çocuk kumla veya suyla rahatça oynayabilir. Bu pozisyon çocuğun başını kontrol etmesine de yardımcı olur. Bazı küçük çocuklar vücutlarının üst kısmını bir takoza yaslayarak daha rahat oynayabilirler. Bu durumda çocuğun kayamaması için bir kemerle bağlanmaları uygun olabilir.  

 

Fiziksel Engellilerde Spor

Fiziksel Engellilerde Spor

Spor, özürlü kişiye fiziksel aktivitelere katılım olanağının yanı sıra kişilik gelişimi ve özgüven duygusunu kazandırarak toplumsal yaşama uyum göstermesi yönünde büyük kolaylık sağlamaktadır. Spor ve fiziksel aktiviteler, rehabilite ve tedavi edici etkisi nedeniyle, özürlü bireylerde fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal gelişim aracı olarak kullanılmaktadır.

Özürlü bireylerin sportif etkinliklere katılımı toplumun dikkatini özürlü bireylere çekerek, olumsuz tutum ve davranışların değişmesinde önemli bir görevi yerine getirmektedir. Sportif etkinlikler yoluyla özürlüler toplum içinde iş birliği, paylaşım ve kişiler arası ilişkilerin kurallarını öğrenirler. Yapılan aktiviteler özürlü bireylerin yaşam kalitesini yükseltir ve sporcu kimliği ile kendilerini gerçekleştirebilecekleri bir sosyal ortam yaratır. Tüm bu özellikleri kapsamına alan bir etkinlik olarak spor özürlülere yaşam boyu önerilmektedir.

Sporun Özürlüler İçin Önemi; •  Özürlü bireyin kendi kararlarını verme yeteneğini geliştirerek, bağımsızlık duygusunun artmasına yardımcı olur. •  Özürlü bireyin sahip olduğu sosyal çevreyi geliştirir ve iletişim becerilerinin artmasını sağlar.

•  Özürlü bireyin kendi beceri ve yeteneklerine olan inancını artırarak, özgüven gelişimine yardımcı olur.

•  Özürlü bireyin sahip olduğu özür nedeniyle yaşadığı psikolojik gerginlik ve bunun sonucu oluşan sosyal sorunları aşmasında önemli rol oynar.

•  Özürlü bireyin kendini toplumdan soyutlamasını engeller ve hayata bağlanmasına yardımcı olur.

•  Sportif etkinlikler sonucunda özürlü birey rahatlar, iyi vakit geçirir ve eğlenir.

•  Sporun zihinsel ve fiziksel kapasitede sağladığı gelişme ile motor, denge, el-göz koordinasyonunda sağladığı iyileşme özürlünün eğitiminde ve rehabilitasyonunda olumlu etkiler yapar.

•  Özürlü bireyin aktivitelerde sergilediği performans kişilik gelişimine yardım ederken toplum tarafından özürlü olmanın ötesinde sporcu olarak kabul görmesini sağlar.

•  Özürlü bireyin entelektüel kapasitesi ve problem çözme yeteneği artar.  Spor, özürlünün ailesi tarafından yeteneklerinin farkına varılarak kabul görmesini sağlar.

Aileler çocuklarını illerindeki Gençlik ve Spor İl Müdürlüklerine ve Engelliler Spor Kulüplerine kayıt ettirerek sporcu kimliğiyle çocuklarının gelişimlerine destek olabilirler. Bu konuda ülkemizde Bedensel Engelliler Spor Federasyonu, kulüpler ve dernekler aracılığıyla hizmet vermektedir. Bedensel özürlüler 20 farklı spor dalında spor yapabilirler. Bedensel Engelliler Spor Federasyonu şu anda 10 branşta ulusal ve uluslar arası faaliyet göstermektedir.Bu spor branşları atletizm, atıcılık, basketbol, bilek güreşi, ampute futbol, halter, masa tenisi, okçuluk, yüzme, tenistir.

 

OKUDUĞUNU ANLAMA ÇALIŞMALARI( HİKAYALER)

OKUDUĞUNU ANLAMA ÇALIŞMALARI( HİKAYALER)
ORGANLARIMIZIN DİLİ
Ayşe, sağlığına hiç dikkat etmeyen sorumsuz bir çocuktu. Ayşe her zaman olduğu gibi bilgisayarın başındaydı. Oyun oynamayı çok seviyordu. Ama yarın okul var, sabah erken kalkacağım diyerek sessizce bilgisayarın başından kalktı.

Ayşe keşke yarın cumartesi olsaydı, diye düşündü. İsteksizce uyumak için sızlana sızlana yatağına gitti.
Sabah saat 7’de okula gitme zamanı yaklaşmıştı. Ayşe hala uyanmamıştı. Annesi haydi güzel kızım, artık kalkmalısın. Acele etmezsen okula geç kalacaksın, diye seslendi. Ama Ayşe annesini duymuyordu bile.
Ayşe daha sonra zorla uyandı. Her tarafı ağrıyordu. Banyoya gidip elini yüzünü yıkadı, saçlarını taradı. Annesinin hazırladığı okul giysilerini giyindi. Annesi kahvaltı hazır dedi. Ayşe kahvaltı masasına oturdu. Fakat canı hiçbir şey yemek istemiyordu.

Okul servisinin içi cıvıl cıvıldı. Öğrenciler, dersler ve sınavlar hakkında konuşuyorlardı. Ama Ayşe’nin hiç konuşacak hali yoktu. Akşam geç yatmıştı. Sabah da kahvaltısını yapmadığı için henüz kendine gelememişti. Sessizce servisteki koltuğuna büzüldü, gözlerini kapadı.

Servis öğretmeni yadigar Hanım “Ayşeciğim okula geldik uyan artık” diye seslendi. Ayşe oralı bile olmadı. Yadigar hanım, Ayşe’ye neyin var hasta mısın diye sordu.

Ayşe, hayır öğretmenin, dün akşam geç yattım. “Şey..bilgisayarda oyun dalmışım da” dedi.
Ayşe öğretmenin anlattığı dersi hiç dinleyemiyordu. En iyisi tatlı bir şeyler yemek diye düşündü, şeker ve bir kutu kola aldı.

Ayşe’nin öğleye doğru midesi bulanmaya başladı. Öğretmeni onu doktora götürdü. Hemşire abla Ayşe’ye “Biraz dinlen, sıcak bir çorba sana iyi gelir”, dedi.
Ayşe “Biraz uyursam iyileşirim” dedi. Pijamalarını giyip yatağa uzandı. Ayşe az sonra uykusunda sesler duymaya başladı.
“Ben buna daha fazla dayanamayacağım. Yakında hepimiz iflas edeceğiz.
Haklısın arkadaşım
Doğru söylüyorsun
Bu kadar da olmaz!”

Ayşe “İyi ama siz kimsiniz” diye sordu.
Sesler “Biz senin vücudunu oluşturan organlarız. Senin sağlıklı bir çocuk olmanı istiyoruz. Ama sen bize iyi bakmıyorsun” dediler.

Organlar konuşmaya devam ettiler. “Sen dengeli beslenmiyorsun, kahvaltı yapmıyorsun. Öğle, akşam yemeğinde abur cubur yiyecekler yiyorsun” dediler. “ Sen cips, kola, şeker, çikolatadan başka şeyler yemiyorsun” dediler. “Hem süt, balık, peynir bunlar çocuklar için çok sağlıklı yiyeceklerdir” dediler.
Beyin Ayşe’ye “Senin dengeni sağlamanı, sağlıklı düşünmeni, okuduklarını anlamanı sağlayan benim. Ama bunları yapabilmem için taze kana ihtiyacım var. Oysa akciğerler bana yeterince kan yollayamıyor artık” dedi.

Akciğer söyledi “Biz ne yapalım. Taze kan için kalp kardeşimizle beraber çalışıyoruz. Ama ihtiyacımız olan oksijen ve besin maddeleri gelmiyor ki. Ayşe sürekli televizyon izliyor veya bilgisayarla oynuyor. Bunun yerine bahçeye çıksa bizde oksijen alırız. Ayşe dengeli beslense taze kan üretmemiz kolay olur” dedi.
Mide de kızgın bir şekilde “Ya ben ne yapayım. Kapağımı her açtığım da içime zararlı şeyler düşüyor. Ayşe’nin sabah ki yediği şeker ve kola dengemi bozdu. Hala kendime gelemedim” dedi.
Organlar hep bir ağızdan bağırmaya başladılar. “Haklısın, Haklısın doğru.”
Ayşe yatağından sıçrayarak uyandı. Çok yorgundu ama öğrendiklerinden mutluydu. Onlara iyi bakmalıyım dedi, kendi kendine.

Ayşe mutfağa girdi. Hemen annesinin hazırladığı sıcak çorba ve taze meyve ve sebzeleri yedi. Dengeli beslendi. Gerekli oksijeni almak ve sağlıklı olmak için caba harcadı.

Hareket

– Adım Atmak İçin Karmaşık Bir Dizi Kas Kasılması Gereklidir

– Memelilerde Adım Atmayı Sağlayan Motor Örüntü Omurilik Düzeyinde Oluşturulur

– Omurilik İçindeki Sinirsel Ağlar Fleksör ve Ekstansör Kaslarda Ritmik Dalgalı Etkinlik Oluşturur

– Omurilikteki Ritim-Oluşturan Sistem Karmaşık MotorÖrüntüler Üretir

– Hareket Eden Ekstremitelerden Gelen Duysal Girdiler Adım Atma Örüntülerini  Düzenler

– Propriyosepsiyon Adım Atma Örüntülerinin Zamanlama ve  Genliğini Düzenler

– Deriden Gelen Duysal Girdiler Adım Atarken Beklenmeyen Engellere Uyumu Sağlar

– İnen Yolaklar Yürümenin Başlatılması ve Uyumsal Kontrolü İçin Zorunludur

– Beyin Sapından İnen Yolaklar Yürümeyi Başlatır ve Hızını Kontrol Eder

– Hareketi Başlatan İnen Sinyaller Retikülospinal Yolaklar Aracılığı ile İletilir

– Görsel Olarak Yönlendirilen Yürüyüşteki Kesin Adım Atma Hareketlerinin Kontrolünde Motor Korteks Etkindir

– Serebellum İnen Sinyallerin Zamanlama ve Şiddetini Düzenleyerek Lokomotor Örüntünün İnce Ayarını Sağlar

– İnsan Yürüyüşünde Spinal Örüntü Jeneratörleri Rol Oynayabilir

Adım Atmanın Sinirsel Yönetimini Araştırmak İçin Kullanılan Cerrahi Modeller

Spinal Modeller

Alt torakal düzeyde kesi (Şekil 37-1A) ile alt ekstremite kontrolünü sağlayan spinal merkezler ile üsttekilerin ilişkisi kesilir.
Akut preparasyonlarda, hemen kesiden sonra L-DOPA ve niyalamid (adrenerjikler) verildikten 30 dak. sonra spontan lokomotor etkinlik başlar. Klonidin ile birlikte perineal bölge derisi uyarılırsa aynı sonuç doğar.
Kronik preparasyonlar haftalar / aylarca incelenir. Birkaç haftada lokomosyon kendiliğinden (yavru kedide) veya “rehabilitasyonla” (erişkin kedide) döner.
 

Deserebrasyon

Ortabeyin düzeyinde kesi ile özellikle serebral korteks etkisi kaldırılır ve serebellum ile beyin sapının rolü / etkisi araştırılır.
Premamiller preparasyonlar, spontan yürüme ile sonlanır. Bu yapıların kaudalinden geçen kesi sonrasında, mezensefalik lokomotor bölgenin elektriksel uyarımı gerekir (Şekil 37-1B). Her iki modelde de koşu bandında dört bacakla eşgüdümlü adım atma, hatta bandın hızına uyum olanaklıdır. Bu sırada motor etkinlik yazdırılabilir ve duysal kayıtlarla refleksler incelenebilir.

Deaferansiyasyon
Önceki görüş: “Propriyoseptif “zincirleme” refleksler lokomosyon için zorunludur.” G. Brown’un bulguları: “Duysal girdi olmaksızın da ritmik lokomosyon olanaklıdır.”
Bu model arka köklerin tam kesisi ile sağlanır; bir dönem izole omuriliğin araştırılmasında kullanılmış; şimdilerde pek kullanılmıyor, çünkü, duysal girdi yoksunluğuna ek olarak tonik etki kalkmış ve tüm (ara ve motor) nöronal deşarjlar yokolmuştur.

Kas İmmobilizasyonu
Duysal girdinin önemi, motor nöronları ketlemek yolu ile daha sistematik incelenebilir. Bunun için sinir-kas kavşağında, d-tubokürar ile paralizi oluşturulur. Bu modelde (“sözde” / “imgesel”) lokomosyon başlatılınca, gerçekte hareket olmasa da, dönüşümlü fleksör ve ekstansör motor nöron deşarjları yazdırılır; proposiyoseptif girdi kalkmış, tonik etki korunmuştur. Bu modelde hücre içi ve dışı kayıt alınabilir, refleks ve santral kontrol mekanizmaları incelenebilir.

Yenidoğan Sıçan Preparasyonları
0-5 günlük sıçan omurilikleri izole edilir ve organ banyosunda, NMDA ve serotonin uygulanırsa, bacak motor nöronlarında eşgüdümlü deşarjlar (hatta ritmik lokomosyon) gözlenir (Şekil 37-1C). Bu model, ritmin oluşmasında rol alan nöron işlev ve topografilerini anlamak ve bu ağları etkileyen farmakolojik araştırmalar yürütmek için idealdir.
Sonuç olarak:
1)     Supraspinal yapılar temel adım atma örüntüsü için gerekli değildir.
2)     Adım ritmisitesi tümüyle omuriliğe sınırlı devreler tarafından yönetilir.
3)     Spinal devreler beyinden gelen tonik deşarjlarla uyarılır.
4)     Spinal örüntü jeneratörleri için duysal girdi mutlaka zorunlu değilse de, düzenlenmesindeki ince ayar ve zamanlama için önemlidir.

Adım Atmak İçin Karmaşık Bir Dizi Kas Kasılması Gereklidir

Memelilerde Adım Atmayı Sağlayan Motor Örüntü Omurilik Düzeyinde Oluşturulur

Omurilik İçindeki Sinirsel Ağlar Fleksör ve Ekstansör Kaslarda Ritmik Dalgalı Etkinlik Oluşturur

Yarım merkezler: Birbirini ketleyen, biri yorulunca, diğeri baskınlaşan zıt etkili merkezler.
Fleksör refleks aferentleri (FRA): Küçük çaplı deri aferentleri.

Santral örüntü jeneratörleri(SÖJ): Duysal geribildirim yokluğunda ritmik motor etkinlik oluşturabilen nöronal devereler.

SÖJ tarafından ritmik motor etkinlik oluşturulması üç etmene bağlıdır: 1) Hücresel özellikler, 2) Sinapslara ilişkin özellikler ve 3) Nöronlar arası karşılıklı bağlantıların örüntüleri.

İçsel patlayıcılar
Plato potansiyelleri

Omurilikteki Ritim-Oluşturan Sistem Karmaşık Motor
Örüntüler Üretir

Hareket Eden Ekstremitelerden Gelen Duysal Girdiler Adım Atma Örüntülerini  Düzenler
Propriyoseptörler
Eksteroseptörler

Propriyosepsiyon Adım Atma Örüntülerinin Zamanlama ve
Genliğini Düzenler

Deriden Gelen Duysal Girdiler Adım Atarken Beklenmeyen Engellere Uyumu Sağlar

İnen Yolaklar Yürümenin Başlatılması ve Uyumsal Kontrolü İçin Zorunludur

Beyin Sapından İnen Yolaklar Yürümeyi Başlatır ve Hızını
Kontrol Eder

Hareketi Başlatan İnici Sinyaller Retikülospinal Yolaklar
Aracılığı ile İletilir

Görsel Olarak Yönlendirilen Yürüyüşteki Kesin Adım Atma Hareketlerinin Kontrolünde Motor Korteks Etkindir

Serebellum İnen Sinyallerin Zamanlama ve Şiddetini Düzenleyerek Lokomotor Örüntünün İnce Ayarını Sağlar

“Gerçekleşen” ile “niyetlenilen”in karşılaştırılması ve gerekli düzeltmeler….

İnsan Yürüyüşünde Spinal Örüntü Jeneratörleri Rol Oynayabilir
Sonuç olarak, insanda da yürüme, temelde, diğer memelilerdekine benzer entrensek osilatör devrelerle yönetilir; diğer nöral yapılar ve duysal girdilerle önemli ölçüde modüle edilir. Farklılık, dört ayaklılık yerine iki ayaklılıktan doğar; inen yolaklardan işlev (özellikle denge) talebi çok daha yüksektir.
Yeni görüş: Bebekte, bir yaşın sonuna doğru gelişen, adım atma örüntüsü olmaktan çok, başarılı denge kontrolüdür?…. Yenidoğan tay, v.b. hemen doğrulup, yürümeye başlar… İnsanda, supraspinal bağımlılık çok daha belirgindir; bu omurilik zedelenmesinde dezavantaj yaratır…

 

Sinir Onarımını Engelleyen Protein Bulundu

Sinir Onarımını Engelleyen Protein Bulundu
Felç Tedavisinde Yeni Umut: Nogo

Gözalıcı başarılarına karşın tıp biliminin çare bulamadığı bir sorun, omurilik yaralanmalarının yol açtığı felç. Gerçi felçli hastaları kısmen de olsa iyileştirebilmek için mekanik elektronik düzenekler geliştirilmiş bulunuyor.
Hatta bunlarla biyolojik araçları birleştiren “biyonik çözümler” de tasarım ve deney aşamasında.

Yeni denenen bir yöntem de, kök hücreler aracılığıyla yeni sinir hücreleri üretmek. Bu çalışmaların odağı, miyelin denen sinir hücre kılıfının onarılmasıydı. Oysa, yeni bir buluş miyelinin, beyin ve omurilik hücrelerinin bağ yapmasını engelleyen bir proteinin yatağı olduğunu ortaya koydu. Nogo adlı proteinin belirlenmesi, uzmanlarca sinir onarımı için geniş ufuklar açan bir gelişme olarak değerlendiriliyor.

VÜCUT dokularının çoğu, örneğin kas, deri, karaciğer ve çevre sinirleri (periferik sinirler), yaralandıktan sonra kendilerini tümüyle onarabilirler. Gariptir ki, merkez sinir sistemini oluşturan beynin ve omuriliğin, böyle bir becerisi yoktur.
Yaralandıktan sonra kendilerini hemen hemen hiç onaramazlar. Erişkin canlılarda merkez sinir sistemi, yeni nöronlar ve yeni aksonlar oluşturamaz.
Nitekim merkez sinir sisteminin kendini yenileme (rejenerasyon) gücü çok sınırlı olduğundan beyin ve omurilikten kaynaklanan felçler çoğu kez kalıcı oluyor.

Merkez sinir sistemindeki aksonlar acaba neden yenilenemiyorlar? Yüzyıl kadar önce Santiago Ramon y Cajal şunu gözlemledi: Beyin ve omurilik aksonları, yaralandıktan hemen sonra, uzamaya çalışıyorlar; fakat bu çaba az sonra duruyor. 20 yıl kadar önce David ve Aguayo şu ilginç gerçeği ortaya koydu: Erişkinlerde merkez sinir sistemi aksonları, bir çevre siniri grefi (nakledilmiş parça) içinde çok uzayabiliyorlar.

Bu gözlemler şu varsayıma yol açtı: Aksonların merkez sinir sistemi içinde büyüyememelerinin nedeni, merkez sinir sisteminde bulunan oligodendrosit ve astrosit adlı destek hücreleri (Bunlara toplu olarak glia denir. Glia sinir hücreleri (nöron) arasına serpilmiştir). Schwab ve arkadaşlarıysa deneylerle şunu kanıtladılar: Omuriliğin arka kök sinir düğümlerinde (ganglia) bulunan nöronlar, hücre kültürlerinde, iletişim kurmaya yarayan aksonlarını asla oligodendrosit hücrelerine ya da oligodendrosit hücrelerinin aksonlar etrafına sardığı yağlı miyelin kılıfına uzatamıyorlardı. Bunun yerine, aksonlar çevre sinirlerine ait glia hücrelerine yöneltiliyordu. (Oligodendrositlerin görevlerinden biri, yağlı miyelin maddesini sentezleyerek aksonların etrafına sarmak ve böylece akson elektriğini yalıtmak).

Bu deneyler sonucu, akson düşmanı miyelin moleküllerinin neler olduğunu bulmak ve onları etkisizleştirerek aksonları onarabilmek umudu doğdu. Schwab ve arkadaşları miyelinde molekül ağırlıkları 35 000 ve 250000 olan iki akson düşmanı protein buldular. Bunlara N135 ve N1250 de deniyor (molekül ağırlıkları nedeniyle).

Aynı araştırmacılar bu iki proteine karşı IN-1 adını verdikleri bir monoklonal antikor geliştirdiler. Bu antikor, hücre kültürlerinde oligodendrosit hücrelerinin ve miyelinin akson büyümesini engelleyici etkisini ortadan kaldırıyordu. Schwab ve ekibi omuriliği yaralanmış erişkin sıçanlara IN-1 enjekte ettiklerinde, yaralı dokudaki aksonların % 5’inin kendilerini yeniden oluşturduğunu gördüler; sıçanların yürümesinde önemli düzelmeler olmuştu.

10 yıl sonra daha da ileri bir adım atılarak, insan ve sıçanlarda Nogo geni bulundu. Bu genin yaptırdığı Nogo A, Nogo B ve Nogo C proteinleri, miyelindeki akson düşmanı maddelerin ta kendileri. Nogo A 1163, Nogo B 360 ve Nogo C 199 amino asit içeriyor. Nogo A ile sığırlardaki bN1220 ve sıçanlardaki N1-250 proteinleri aynı yapıda bulunuyor. Nogolar hücre zarını delip geçici (transmembranik) proteinler sınıfında yer alıyorlar. Bu gibi proteinlere retikülon deniyor; Nogo, retikülon ailesinin 4. bireyi: yani retikülon 4-A.

Beklendiği gibi Nogo A, merkez sinir sisteminde miyelinde ve miyelin yapıcı oligodendrosit hücrelerinde bulundu. Çevre sinirlerinde ve çevre sinir kılıflarındaki Schwann hücrelerinde Nogo-A yoktu. Nogo B ve Nogo C bazı nöronlarda, böbrek, kıkırdak, deri, akciğer ve dalakta, Nogo C ise iskelet kasında bulundu. Merkez sinir sisteminde oligodendrosit hücrelerince yapılan miyelinin fibroblastların (bağ doku hücreleri) yayılmasını ve aksonların uzamasını, yani merkez sinir sisteminin onarılmasını ketleyici etkisi, Nogo proteinlerinden ileri geliyor. Bu ketleme Nogo proteinlerine karşı oluşturulmuş serumlarla, yani anti- Nogo serumlarıyla, ortadan kalkıyor. Nogo-A sığır, sıçan ve insandan başka sinek ve solucanlarda da bulunuyor.

Nogo-A, IN-1 antikoruyla birleşen 250 000 molekül ağırlıklı bir protein. Nogo-B ve Nogo-C’den biri de IN- 1’le bağlanan 35 000 molekül ağırlıklı protein. Nogo-B ve C’nin akson düşmanı olup olmadığı, Nogo-A molekülünün hangi parçasının aksonları ketlediği ve Nogo-A’nın hücre zarındaki biçimi henüz bilinmiyor.

Bu buluşların ardından bir de sürpriz geldi: Nogo-A’nın molekül yapısı, onun hücre içinde ‘endoplazmik retikulum’ denilen borucuk sistemi içinde bulunduğunu gösteriyordu. Acaba Nogo-A oligodendrosit yüzeyine çıkabiliyor muydu? En azından endoplazmik retikulumda bulunan diğer iki miyelin oligodendrosit yüzeyine çıkabiliyorlardı. Oligodendrositlerin hücre kültürlerinde boyayla işaretleme yöntemiyle en azından bir miktar Nogo A’nın oligodendrosit yüzeyinde bulunduğu gösterildi. Fakat temel bazı sorunlar henüz çözülmüş değil. Nogo-A, canlı vücutta da tüpte olduğu gibi akson büyümesini engelliyor mu? IN-1 antikoru Nogoyu nötralize ederek akson yenilenmesini arttırıyor mu? IN-1 her ne kadar hücre kültürlerinde Nogo- A’nın akson düşmanlığını engelliyorsa da, henüz bileşimi bilinmeyen birçok omurilik proteinine de bağlanıyor. Aksonların onarılmasını ketleyen diğer moleküller de biliniyor: Örneğin aksona yol açıcı proteinlerden semaforinler, efrinler, slit ve ayrıca diğer bazı miyelin molekülleri. Ayrıca, miyelinle birarada bulunan glikoprotein (MAG) ve bazı proteoglikanlar.

Nogo geninin bulunuşundan sonra yeni olanaklar doğdu; örneğin spesifik anti-Nogo A antikorlarının, IN-1 gibi, canlılarda akson onarımını arttırıp arttırmadığı ve Nogo proteini yapamayan gen aktarımlı (transgenik) farelerde merkez sinir sistemi aksonlarının yenilenip
yenilenmeyeceği araştırılabilecek.

Eğer miyelinin akson düşmanlığı yenilebilirse, akson onarımı garantilenmiş olacak mı? Son zamanlarda Davies ve arkadaşları omurilik arka kök sinir düğümlerinden alınmış nöronları beynin miyelinli bölgelerine naklettiler ve hayretle nöronların kendilerini onardıklarını gördüler. Miyelinin ketleyici etkisi yaralanmadan sonra ortaya çıkıyor olmalı; Nogonun hücrenin içinde olması da buna uyuyor. Davies akson onarımını miyelinden çok, yara bölgesinde etkinleşmiş astrosit hücrelerinin engellediğini düşünüyor.

Fakat glia ketlemesinin tamamı önlense bile geriye bir sorun daha kalıyor: Nöronlar yaşamak ve büyümek için hayat boyu uyarılmak zorundalar. Beynin birçok bölgesinde, aksonların kesilmesi, bu uyarıcı etkenleri ciddi şekilde bozar; bunun sonuysa, nöron ölümü ve onarımın durması. Bu nedenle yaralı aksonların uzamasını sağlamak için, hem miyelinin akson düşmanlığı nötrleştirilmeli, hem de nöron büyümesi hızlandırılmalı.

Bir başka şaşırtıcı deney: David ve arkadaşları miyeline bağışık kılınmış farelerde sinir onarımının on kat arttığını gösterdiler. Bu farelerin yarısında aksonlar omurilikte uzun mesafelere gidecek biçimde uzadılar; bu gibi farelerde felç önemli ölçüde iyileşti. Bu da bize miyelinin, akson düşmanlığını yenmemizde ne kadar yararlı olabileceğini gösteriyor.

Omurilik ve beyin kaynaklı felçlerin kökten tedavisi belki de çok uzaklarda değil.

Selçuk Alsan

Kaynak:

Bilim ve Teknik Dergisi
www.biltek.tubitak.gov.tr

Serebral Palsyli Çocuklarda Dikkat Edilmesi Gereken Durumlar

 

SEREBRAL PALSY NEDİR?

Serebral Palsy (Beyin Felci), beyin veya beyinciğin doğum öncesi, doğum veya doğum sonrası zarar görmesi sonucu oluşan adelelerde kuvvet azlığı, istemsiz hareketler, motor gelişmede geriliktir. Hastalığın teşhisi ne kadar erken konursa bırakacağı hasarda o kadar az olur. Erken tedaviye başlanması çocuğun yaşantısını iyi yönde düzenlemesine olanak taşır. Çocuğun beyin yapısı doğumdan sonra 18 aylık dönemde en hızlı gelişim gösterir.

CEREBRAL PALSY NASIL TEDAVİ EDİLİR?
İnsan hayatının ilk 18 aylık dönemi gerek zihinsel gerekse motor yönden en hızlı ilerlediği devredir. Bu nedenle cerebral hareket bozukluğu olan çocuğun tanısı mümkün olduğu kadar erken konmalı ve hiç vakit kaybetmeden tedavi programına alınmalı. Tedaviye erken başlanmadığı taktirde, algı bozuklukları, anormal refleksler, postür bozuklukları vb. yerleşebilir. Bunun da tedavisi oldukça zordur.

Tedavi programı, hastalığın şekline, derecesine göre uzmanlar tarafından hazırlanır. Tedavi şekli aileye öğretilir ve belli aralıklarla kontrole çağrılır. Çocuğa en büyük yardımcı ve eğitici ailedir.
Fizyoterapi programında Vojta,Bobath(neurodevolopment treatment),Duyu Bütünleme terapisi gibi yöntemler kullanılmaktadır.

DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN BAZI DURUMLAR

1)Aileler İçin

*Çocuğunuzu yerden alırken önce başını,daha sonra sırayla gövde,popo,ve en son ayaklar yerden kesilecek şekilde alın.(henüz kendi kendine oturamayan,kalkamayan çocuklarda)

*Çocuğunuzu yere bırakırken önce ayaklar daha sonra sırayla ayaklar ,dizler,kalça,gövde ve enson baş olcak şekilde  bırakın.

*Kucağınızda taşırken yüzünün size dönük olmasına ,ellerinin sizin gövdeniz üstünde olmasına,kalça ve bacakların iyice desteklenmiş olmasına dikkat ediniz.Bu çocuğun sizinle daha çok iletişim kurup sırt,boyun ve kol kaslarının da gelişimine destek olacaktır.
*Eğer çocuğunuz  sırt üstü yatarken sürekli sırt kaslarını kasıp bir köprü şekline giriyorsa (istemsiz kasılma ile) başının altını,dizlerinin altını ve her iki kolunun altını elips bir simitin içine yerleştirerek çocuğunuzu pozisyonlayınız.

*Aşırı istemsiz kasılması olan çocuklarda ani dokunuş ,yüksek ses ve ani hareketlerden kaçının.

*Eğer çocuğunuz çok gevşek bir postürde ise(hamur gibi) vücunun her yerine dokunmanız ve onunla daha çok temasta bulunmanız faydalı olacaktır.

*Çocuğunuz ancak destekli oturabiliyorsa,etrafına yastık sıkıştırıp işinize dalmaktansa ona zaman ayırıp kendi elinzle düzgün bir şekilde pozisyonlayıp onunla iletişim kurmanız ve bunu seanslar şeklinde uygulamanız daha faydalı olcaktır.

*Yatarken çocuğunuzun vücudunun simetrik ve düz durması önemlidir.Çünkü  düzgün durma veya vücudu pozisyonlama bir algıdır ve bunu zamanında yerleştirmek gerekir.

*Otururken çocuğunuzun baş ve gövdesini dik durmasına dikkat edin.

*Çocunuza herhangi bir uygulama yaparken mutlaka bir uzmana danışın.Kulaktan dolma bilgilere itimat etmeyin.

*Çocunuza herhangi bir cerrahi bir işlem yapılacağı zaman birkaç uzmanla görüşüp ortak karar alınmasını sağlayın.

*Çocunuza herhangi bir şahıs tarafından uygulama yapılırken kişinin nerden nasıl bu yetkiye sahip olduğunu sorgulayın.

*Herhanbi bir eğitim veya tedavi yöntemi uygulanırken kullanılan program veya dayanakları sorun(neye göre bunu yapıyorsunuz).

****Kesinlikle çocuğunuzu uzman ellere teslim edin!

2)SP li çocuklar ile çalışan Eğitimciler için

*Çocuğunuzun pozisyonu kesinlikle algısını etkilemektedir.

*Seans esnasında çocunuzun kendini güvende hissettiğinden emin olun,tedirgin bir sistem konsantre olamaz.

*Eğer kollarını kullanacağı bir aktivite yapıyorsanız sırtı ve vücunun diğer bölümleri kesinlkle iyi desteklenmeli.Bu kolları ile yaptığı aktivitede daha başarılı olmasını sağlıycaktır.

*Çocukla iltişim kurarken çocuğun gelişim yaşına uygun ses tonu ile konuşmak  iletişimi geliştirebilir.Örneğin bebekler ile bebeksi ses tonu kullanmak.

*Çocuğa dokunurken hangi yönden dokunduğunuz çok önemli.Doğru olan çocuğa görsel alanı dahilinde dokunmaktır.

*Aktiviteler sırasında göz göze durmak daha etkindir.

*Çocukla belli bir program dahilinde ilerlemek ve değerlendirmek daha sağlıklı bir yoldur.(portage,küçük admlar…)

*Oturamayan çocuklar ile yerde uygun pozisyonda çalışmak daha faydalı olabilir.Çocuğu kendi kapasitesinin üzerinde pozisyonlarda organize etmek zordur.

*Çocuklarla bazen normal eğitim araçlar konseptini dışına çıkmak faydalı olabilir.(oyun kullanmak…)

*Çocuk eğer çok küçükse değerlendirme ve hatta bir kaç seans anne kucağında yapılmalı.

***Ve unutmayalım ki çocuklar için en önemli şey aileleridir,bunun için ailenin seansı izlemesi ve evde düzenli olarak çalışması sizin başarınızı çok etlileyecektir.

Kaynaklar
Aymen BALIKÇI
Fizyoterapist
Duyu Bütünleme Terapisti
www.terapigrup.com

%d blogcu bunu beğendi: