Özel eğitimde bireyi değerlendirme ve tanı koyma önemlidir. Bu, eğitimin başlama aşamasında ve özel eğitim devam ettiği sürece tekrarlanması gereken bir dizi çalışma demektir.
Tanılama( teşhis) bireyin özrüne ad koyma, derecesine ve bireyin bundan etkilenme durumunu belirleme demektir. Bu tanı ne kadar erken ve doğru yapılırsa, diğer düzenlemeler ve yürütmeler o derece kolaylaşır. Özel eğitimde tanı denilince akla hemen tıbbi tanı gelmektedir. Bu bir bakıma doğaldır. Ancak yeterli değildir. Bir de çocuğun var olan gizil güç düzeyini belirleyen eğitsel tanıya da gereksinim bulunmaktadır. Tıbbi tanıyı tıp doktorlarının, eğitsel tanıyı da çocuk gelişimi psikolojisi ve eğitimi ile ilgilenen uzman ekibinin koymasının sağaltım sürecini daha da kolaylaştıracağı unutulmamalıdır. Tanı, aynı zamanda içinde ailenin de bulunduğu bir ekip işi olmalıdır. Bu tanı işlemleri; sağlık kuruluşları, rehberlik araştırma merkezleri ile üniversitelerin özel eğitim birimlerinde yapılması gerekmektedir.
Özürlülerde tanılama yukarda belirttiğimiz gibi üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir konu olduğundan, tanılama araçları da ayrı bir öneme sahiptir. Bizler de bu konunun önemine dikkat çektiğimizden farklı özür gruplarının ölçümünde kullanılan tanılama araçlarını burada sizlere kısaca vermeye çalışacağız.
1.)Zihin Engellilerde Tanılama Araçları
Zihin engellilerin uygun eğitim programlarına yerleştirilmelerinin yolu tanılamadan geçmektedir. Geri zekalı çocukların tanımında zihin ve uyum ölçütlerinin yer alması ve bu ölçütler arasında orta derece de bir ilişkinin bulunması, geri zekalı çocukların tanımlanmalarında bu ölçütlerin ayrı ayrı değerlendirilmesini gerekli kılmaktadır.
Yapılan bütün eleştirilere rağmen günümüzde zihinsel işlev düzeyleri, yaygın olarak zeka testleriyle belirlenmektedir. Zeka testleri genellikle grup ve bireysel olmak üzere iki grup altında toplanmaktadır. Grup testleri aynı anda birden fazla kişiye uygulanmaktadır. Bireysel testler ise tek tek bireylere uygulanmaktadır. Bireysel zeka testlerinin uygulaması, özel bazı becerileri gerektirdiği için yalnızca bu konuda uzmanlaşmış psikolog, özel eğitim uzmanı gibi kişilerce uygulanması gerekmektedir.
Günümüzde en yaygın olarak kullanılan bireysel zeka testleri, Stanford-Binet ve WISC-R’dır(Revised Wechsler Intelligence Scale for Children). Bu testlerin diğer zeka testlerine göre geçerlilik ve güvenirlilikleri daha yüksektir. Her iki testte de, sözel ve yapım(performans) soru maddeleri yer almaktadır. Ancak WISC-R’da yapıma ilişkin soru maddeleri daha fazladır. Testlerde sorulara verilen yanıtların doğruluğuna göre zeka yaşı hesaplanmaktadır. Daha sonra aşağıdaki formül uygulanarak, zeka bölümü bulunmaktadır.
Zeka Bölümü(ZB):zeka yaşının(ZY), takvim yaşına(TY) bölünüp, 100 ile çarpılmasıyla elde edilir.
Örneğin takvim yaşı 10 olan bir çocuğun, zeka yaşının 7 olarak belirlendiğini varsayalım. Bu durumda çocuğun zeka bölümü 7 bölü 10, çarpı 100, bu da eşittir 70 olmaktadır.
Yine ülkemizde zihin engellileri tanılamakta kullanılan ölçme araçlarından bazıları şunlardır.
1. Bireysel Zeka Testleri
Stanford-Binet Zeka Testi
Goodenough İnsan Resmi Çizme Testi
Peabody Resimli Alıcı Dil Testi
Uluslar arası Leiter Zeka Ölçeği
Çocuklar İçin Wechsler Zeka Ölçeği
Columbia Zihin Olgunluk Testi
Kohs Küpleri Testleri
2. Ülkemizde en yaygın kullanılan sosyal olgunluk testi “Vineland Sosyal Olgunluk
Testi”dir.
3. Psiko-devimsel özelliklerin belirlenmesi için kullanılan testlerin başında “Oseret
Sky-Psiko Devimsel Gelişim Ölçeği gelmektedir.
4. Sosyometrik ölçümler için kullanılan araçların başlıcaları “Sosyometrik Metot”, “Bu
Kimdir?”, “Rol Dağıtım” gibi olnlardır.
5. Kişilik ölçümleri için de değişik testler uygulanmaktadır. Bunların başında “Rorshah”, “T.A.T.”, C.A.T.”, “Psikanalitik Hikayeler Testi”, “Gazi-Beier Resim
Yorumlama Testi” sık kullanılanlar arasında görülmektedir.
6. İlgi alanlarının belirlenmesi için kullanılan test ve envanterler de bulunmaktadır.
“Kuder İlgi Envanteri” en çok bilinen ve kullanılanlardandır.
2.)Görme Engellilerde Tanılama Araçları
Görme keskinliği genellikle Snellen Kartıyla ölçülmektedir. Snellen Kartı sekiz sıra ‘E’ den oluşmaktadır. Her bir sırada birden fazla harfi vardır. E harfinin kolları, aşağı, yukarı, sağa ve sola bakacak şekilde yerleştirilmiştir. Görme keskinliği ölçülen kişiden ‘E’ lerin kollarının hangi yöne baktığını söylemesini istemektedir. Normal görme keskinliğine sahip olan kişi yirmi ayaktan (6,04 m. den) her bir sırada yer alan ‘E’ lerin kollarını hangi yöne baktığını ayırt edebilir. Sekiz sıradan her biri aşağıdaki uzaklıklardan birisiyle eşleşmektedir:
4,5, 6, 9, 12, 15,21, 30, 60 metre. Ölçmeye genellikle 12 metre uzaklıktan başlanır. Altı metre uzaklığa denk gelen ikinci satırdaki ‘E’ harfinin kollarının yönünü çocuk ancak ayırt edebiliyorsa uzağı görme keskinliğinin 20/20 olduğu söylenir. Çocuk 6’yla 21 metrelik uzaklığa denk gelen mesafelere karşılık gelen E’lerin kollarının yönlerini ayırt edebiliyorsa, uzağı görme keskinliği 20/70 olduğu söylenir.
Görme keskinliğinin ölçümünde Snellen Kartını kullanmayı fazla tercih edilmemesinin sebeplerin den biri, çocuğun yazılı materyali ne kadar iyi okuyacağını yordamaya çok fazla hizmet etmemesidir.
Okullardaki görme taramalarında Snellen Kartı kullanılmaktadır. Bununla çocuğun uzağı görme keskinliği kabaca ölçülmektedir. Okuldaki taramalarda çocuğun yeterli uzaklığı görme keskinliğine sahip olmadığı anlaşılırsa, çocuk daha ayrıntılı incelemeler için göz doktoruna sevk edilmelidir. Okullardaki olağan tarama süreçleri yakın görme keskinliği ve görme alanıyla ilgili görme problemlerinin belirlenmesine hizmet etmektedir. Bu problemler daha çok anne, babanın yada öğretmenin çocuğun davranışlarına dikkat etmesiyle belirlenebilmektedir.
3.İşitme Engellilerde Tanılama Araçları
Tanılama: İşitme özürlülerin sınıflandırılması, eğitim gruplarının oluşturulması, eğitim ihtiyaçlarının belirlenmesi, uygun yöntem ve araç seçimi, öğrenciye doğru ve ayırıcı tanı konulmasına bağlıdır. Bu, bir bakıma öğrencinin bütün yönleriyle değerlendirilmesi demektir. Ancak burada ağırlık çocuğun işitmesinin değerlendirilmesine verilecektir.
İşitmenin Ölçülmesi:Bireyin işitme duyarlılığı çeşitli yollarla ölçülebilmektedir. Bu ölçmelerin bir kısmı özel araçlarla yapılan ölçümlerdir. Diğer bir kısmı öğretmenler için pratik diye adlandırılabilecek yollardır.
İşit ölçerlerle (Odiometre) Değerlendirme : Bu tür ölçmeler, genellikle insan kulağının işitmelik sınırları içinde sesli uyaranlara onun verdiği tepkiye dayanmaktadır. Bu yolla işitme ölçümler için bireye elektrik akımına dönüştürülmüş titreşimler verilir. Genellikle titreşimler iç kulağa iletilir. Bireyin organizmasının tepkileri dikkate alınır. Bu ölçme özel araçlarla kliniklerde yapılabilmektedir. Subjektif denilen yol ise bireye verilen sesli uyaranların birey tarafından alınıp alınmadığını yine bireyin kendisinin bildirmesine dayanan yoldur. Eğitimde daha çok kullanılan yolda budur.
Günümüzde subjektif ölçme, işit ölçer denilen araçlarla yapılmaktadır. İşit ölçer kişiye sesli uyaranları değişik şiddet ve hz.de iletmeye yarayan araçlardır. Eğitimde kullanabilecek işit ölçerlerin bireysel ve küme olarak uygulanma olanağı vardır. İşit ölçerlerde genellikle arı ton ses kullanılır. Bazılarında ise konuşma sesi kullanılır.
İşitmenin işit ölçerlerle yapılan ölçme sonuçları işitme eğrileri biçiminde kayıt edilir ve aynı şekilde gösterilir. İşitme eğrileri yayınlarda çoğunlukla ‘ODİOGRAM’ şeklinde geçer. İşit ölçerlerin taşınabilir olanlarıyla okulda işitme taramaları yapılabilmektedir.
Pratik İşitme Duyarlılığı Yoklamaları : İşit ölçerlerle işitme yoklamaları ve ölçümlerinin yapılmadığı durumlarda öğretmenler pratik yollarla öğrencilerin işitme duyarlılığı çok basitte olsa bir fikre sahip olabilirler. Bunlar,cep saatiyle yoklama, normal duyarlı öğrenciyle kıyaslama, öğretmen gözlemleri gibi yollar bu pratik yollardan bazılarıdır.
4.Özel Öğrenme Güçlüğü
Öğrenme güçlüklerinin tanılanması ve değerlendirilmesi için çok değişik değerlendirme araçları kullanılmaktadır. Kullanılan değerlendirme araçlarından bazıları
1. Öğrenme güçlüğünün olup olmadığını belirleme ya da tanılama amacıyla,
2. Eğitim kararlarının alınması amacıyla,
3. Bilgi alma süreçlerinin ya da psikolojik süreçlerin işleyişini belirleme amacıyla kullanılmaktadır.
1. Tanılayıcı Testler: Öğrenme güçlüğünün olup olmadığının belirlenmesi amacıyla, daha çok standartlaştırılmış bağıl başarı testleri kullanılmaktadır. Standartlaştırılmış bağıl başarı testlerinin kullanılmasının nedeni, öğrenme güçlüğü gösteren çocukların birincil özelliğinin, akademik başarı yetersizliği olmasındandır. Standartlaştırılmış bağıl testler çok sayıda kişi üzerine geliştirilmiş olup, testin uygulandığı kişinin durumu, testin geliştirilmiş olduğu kümenin özelliğine göre belirlenmektedir. Öğrenme güçlüğünün tanılanması şöyle olmaktadır. Örnek1: Bir öğrenciye standartlaştırılmış bağıl zeka testi uygulanır ve çocuğun zeka bölümünün normal sınırlar içinde olduğu anlaşılır. Yani takvim yaşı 10 yaş 3 ay olan çocuğun zeka yaşı da 10 yaş 3 aydır. Ancak çocuk standartlaştırılmış başarı testinde bazı derslerde ikinci sınıf birinci dönem düzeyindedir. Böylece, dördüncü sınıf düzeyinde bulunan bu çocuğun öğrenme güçlüğü göstermiş olduğu belirlenmiş olur. Örnek2: Bir başka öğrenciye standartlaştırılmış bağıl zeka testlerinin uygulanması sonucunda, çocuğun zeka bölümünün normal sınırlar içinde olduğu, ancak söze dayalı testlerde çocuğun puanının, yapmaya dayalı testlerde aldığı puana kıyasla çok düşük olduğu belirlenir. Böyle bir durumda fark büyük olursa, o çocukta öğrenme güçlüğünden şüphe edilmelidir.
KAYNAKÇA
ÖZGÜR, İskender, “Engelli Çocuklar ve Eğitim” Karahan Kitabevi, Adana, 2004.
ÖZSOY,Yahya, ÖZYÜREK,Mehmet, ERİPEK,Süleyman. “Özel Eğitime Giriş” Karatepe Yayınları, Ankara, 1997.
FİSCUS,Edward D, MANDELL; Colleen J, Ed AKÇAMETE, Gönül. “Bireyselleştirilmiş Eğitim Programlarının Geliştirilmesi” Özkan Matbaası, Ankara, 1997.
Yorum yazabilmek için oturum açmanız gerekir.