Prof. Dr. Bülbin Sucuoğlu tarafından hazırlanan “Yeni İlköğretim Programları ve
Öğretmen Yeterlikleri Işığında Etkili Kaynaştırma Uygulamaları” adlı kitabın
incelemesi yapılmış ve inceleme sonucunda edinilen izlenimler aşağıda özetlenmiştir:
Özel gereksinimli öğrencilerin ilköğretim okulları sınıflarına yerleştirilmesiyle
kaynaştırma uygulamaları 1986 yılından itibaren ülkemizde de başlatılmıştır. Ancak
kaynaştırma uygulamalarına katılan okullarda görev yapan yöneticiler, rehber
öğretmenler, sınıf ve branş öğretmenleriyle özel gereksinimli öğrenciler ve ailelerinin
pek çok problemle karşı karşıya kaldığı gözlenmektedir. Bu problemleri çözebilmek
için temel kuramsal bilgiler vermenin yanı sıra özellikle öğretmenlere karşılaştıkları
sorunları aşabilmeleri için öneriler sunmayı amaçlayan Etkili Kaynaştırma
Uygulamaları kitabı dört ana bölümden oluşmaktadır.
Birinci bölümde yazar Kaynaştırma Modeli ve Özel Gereksinimli Öğrenciler konusuna
yer vermiştir. Bu bölümde ilk olarak “Kaynaştırma nedir? Ne değildir?” soruları ele
alınmış ve kaynaştırma uygulamalarında bulunması gereken temel özellikler
etkinlik örnekleriyle açıklanarak okuyucuya sunulmuştur. İkinci olarak “Kaynaştırma
uygulamalarından kimler yararlanır?” sorusuna yanıt verilmiş ve özel gereksinimli
bireyler yetersizliklerine göre gruplandırılmış ve bu grupların genel özellikleriyle
birlikte öğretim sürecinde dikkat edilmesi gereken konular hakkında önemli ipuçları
verilmiştir.
Değerlendirme ve Öğretimsel Uyarlamalar adını taşıyan ikinci bölümde yazar,
“öğrencinin performansını değerlendirmek, program ağırlıklı değerlendirme,
öğretimsel uyarlamalar ile okul yönetimi ve öğretimsel uyarlamalar” konularına yer
vermiştir. Bu bölümde özellikle her ders için sınıf müfredatından yola çıkılarak
yapılacak olan program ağırlıklı değerlendirme konusu işlevsel bir şekilde ele
alınmış ve bu değerlendirmenin nasıl yapılacağı aşamalı olarak etkinlik örnekleriyle
açıklanmıştır. Bu bölümdeki önemli bir diğer konuda öğretimsel uyarlamalar
konusudur. Öğretmenlere, sınıflarına yerleştirilen özel gereksinimli öğrencilerin
bireysel özelliklerini göz önüne alarak etkili öğretim yapabilmeleri için, öğretimin farklı
boyutlarında (içerik, materyal, etkinlik, yöntem, sınav, vb.) ne tür uyarlamalar
yapabilecekleri işlevsel etkinlik örnekleriyle sunulmuştur.
11
Elementary Education Online, 6(2), k:10-11, 2007.
İlköğretim Online, 6(2), k:10-11, 2007. [Sosyal Kabul ve Sınıf İçi Etkileşimin Artırılması ise üçüncü bölümde ele alınmış ve
“öğretmenin tüm öğrencilerin öğretmeni olduğunu göstermesi, öğrencilere bireysel
farklılıklar ve özel gereksinimli öğrencinin özellikleri hakkında bilgi verilmesi,
olumlu/istendik becerilerin öğretimi ve sınıftaki arkadaşlığın geliştirilmesi” konuları
incelenmiştir. Yazar bu bölümde somut, işlevsel ve uygulanabilir öneriler sunarak,
öğretmenlerin sınıflarındaki özel gereksinimli öğrenciyi akranlarına tanıtmak ve
kaynaştırma öğrencisinin akranları tarafından kabulünü artırmak için yapmaları
gereken çalışmaları etkinlik örnekleriyle birlikte vermiştir. Ayrıca yazar bu bölümde
tüm öğrencilere sosyal beceri öğretimi ve sınıftaki arkadaşlığın geliştirilmesi için
ne tür çalışmalar yapılabileceğini de etkinlik örnekleriyle açıklamıştır.
Son bölümde ise “önleyici sınıf yönetimi ve problem davranışların kontrol edilmesi”
konularına yer verilerek Sınıf ve Davranış Kontrolü ele alınmıştır. Bu bölümde yazar
ilk olarak önleyici sınıf yönetimi konusunu incelemiş, devamında ise öğretmenlerin
kolaylıkla uygulayabileceği önleyici sınıf yönetimi düzenlemelerini (olumlu bir sınıf
ortamı yaratmak, problem davranışların olumlu davranışlar öğretilerek önlenmesi,
öğretimin bireyselleştirilmesi) etkinlik örnekleriyle birlikte sunmuştur. Son olarak da
yazar problem davranışların kontrol edilmesi konusunu ele almıştır. Problem
davranışın belirlenmesi/tanımlanması, problem davranış hakkında veri toplanması,
problem davranışın nedeninin belirlenmesi, problem davranışı ortadan kaldırmak için
uygun yöntemin belirlenmesi ve uygulanması ile problem davranışın izlenmesi
basamakları aşamalı olarak etkinlik örnekleriyle birlikte öğretmenlere sunulmuştur.
Yazar, her bölümün sonunda konuyla ilgili kaynakları vermenin yanı sıra kitabın
sonunda daha ayrıntılı bilgiye gereksinimi olan öğretmenlere Kaynaştırma
Uygulamaları İle İlgili Kaynaklar başlığı altında bir okuma listesi de sunmuştur. Ayrıca
Sözlükçe başlığı altında özel gereksinimli bireylerde görülebilecek bazı
bozukluk/hastalıklara ilişkin tıbbi kavramlar da açıklanmıştır.
İncelenen kitap, kaynaştırma uygulamalarının yürütüldüğü okullarda çalışmaya
hazırlanan öğretmen adayları, sınıf ve branş öğretmenleri, rehber öğretmenler ve
yöneticiler için önemli bir başucu kitabı olabilecek niteliktedir. Kaynaştırma
uygulamaları konusunda yazılmış olan sınırlı sayıdaki eserden biri olan bu kitap
önemli bir ihtiyaca cevap verecektir. Öz kuramsal bilgilerin yanı sıra öğretmenlere
özellikle kaynaştırma uygulamalarında sıkıntı yaşadıkları özel gereksinimli öğrencinin
değerlendirilmesi, öğretimsel uyarlamaların yapılması, bu öğrencilerin sosyal
kabullerinin artırılması ve problem davranışlarının azaltılması konularında etkinlik
örnekleriyle birlikte işlevsel, uygulanabilir ve pratik önerilerin verilmesi bu kitabın en
önemli özelliği olarak görülmektedir. Verilen temel bilgiler ve somut önerilerin ışığında
öğretmenler sınıflarında karşılaştıkları problemlerle daha kolay baş edebilecekler ve
benzer problemlerle karşılaştıkları zaman gereksinim duyduklarında tekrar kitaba
başvurabileceklerdir.
Kitabın, başta kaynaştırma uygulamalarına katılan özel gereksinimli olan ve olmayan
tüm öğrenciler olmak üzere, öğretmen adaylarına ve halen bu uygulamalarda yer
alan tüm öğretmenlere ve yöneticilere faydalı olması dileğiyle…
Category: Zihin Engellilerin Eğitimi
Etkin Kaynaştırma Uygulamaları
Kaynaştırma nedir
Kaynaştırma Nedir.
Kaynaştırma,özel gereksinimli öğrencilerin,normal öğrencilerin devam ettiği eğitim ortamlarında(normal anaokulu,normal ilköğretim vb.)eğitilmesidir.
Özel eğitim ortamlarını normal akranlarla bir arada bulunma yerine göre ;
1-Yatılı özel eğitim okulu
2-Gündüzlü özel eğitim okulu
3-Normal okul bünyesinde özel sınıf
4-Normal okul bünyesinde normal sınıf (kaynaştırma)
En az kısıtlayıcı ortam terimi:Özel gereksinimli öğrencinin normal akranlarıyla,eğitim gereksinimlerinin en üst düzeyde karşılanacağı eğitim ortamıdır.
Buna göre yukarıda sıraladığımız eğitim ortamlarının içinde en az kısıtlayıcı ortam normal okul bünyesinde normal sınıf yani kaynaştırma sınıfıdır.
KAYNAŞTIRMA HAZIRLIK ETKİNLİKLERİ
Sınıf öğretmeninin kaynaştırmaya hazırlanması
Sınıf öğretmeni;
-kaynaştırmanın özürlü öğrencinin hakkı olduğuna inanmalı,
-kaynaştırmanın gerekleri yerine getirildiğinde başarıya ulaşılacağını bilmeli,
-kaynaştırma esnasında ortaya çıkabilecek herhangi bir sorun karşısında çaba göstermesi gerektiğini bilmeli,
-çıkabilecek sorunlar karşısında işbirliği yapması gerektiğini bilmeli,
-sınıflarına kaynaştırma öğrencisi verileceğinden haberdar olmalı,
-özürlü öğrencinin özür tür ve grubunu bilmeli,
-özürlü öğrencinin özrü,özellikleri,gereksinimleri,uygulanabilecek öğretim yöntemleri ve ailesi hakkında bilgi sahibi olmalı,
Ayrıca okul idarecisi ve personelinin de kaynaştırma öğrencisi için gerekli hizmetlerin ve araç-gereçlerin sağlanmasında sınıf öğretmenine destek olması gerekli,
Okul personeli ve öğrencileri de özürlü öğrenci hakkında bilgilendirilmeli,
Okul yönetimi ve tüm personeli özürlü öğrencilerin normal eğitim ortamlarında eğitim görme hakkına saygı duymalı ve kaynaştırma öğrencisini bir yük olarak görmemeli,
HİÇ BİRİMİZ ÖZÜRLÜ OLMAYI SEÇME HAKKINA SAHİP DEĞİLİZ…..
Sınıftaki normal öğrencilerin kaynaştırmaya hazırlanması
-özürlü öğrenci kaynaştırılacak sınıfa gelmeden önce sınıftaki diğer öğrencilere bir bilgilendirme dersi yapılmalı.Bu derste:
1-özürlü öğrencinin özellikleri
2-gereksinimleri
3-özürlü öğrencilerle ilgili duygu ve düşünceleri,
4-özürlü öğrenciyle benzerlikleri ve farklılıkları,
5-özürlü öğrenciye yardım etmek için neler yapabilecekleri,
6-özürlü çocuğunun gelecek yaşantısı hakkında kısaca bilgilendirme,
yapılmalıdır.
Özürlü öğrenci ile ilgili bilgiler şunları içermelidir .
1-kaynaştırılacak öğrencinin yaş,cinsiyet,fiziksel görünüm gibi özellikleri,
2-kaynaştırılacak öğrencinin zorluk çektiği alanlar(öğrenme,konuşma v.s.)
3-kaynaştırılacak öğrencinin yaşadığı zorlukları yenmek için sınıfta nelerin yapılabileceği
4-öğretmenin kaynaştırma öğrencisinde gerçekleştirmeyi planladığı genel hedefler
5-öğretmenin kaynaştırma öğrencisine ilişkin olarak diğer öğrencilerden beklentileri.
Kaynaştırma sınıfının ve okulunun hazırlanması
-sınıfta oturacağı yer özür tür v derecesine göre düzenlenmeli,
-kullanılacak araç ve gereçler belirlenirken özür grubuna dikkat edilmeli,
-okulun bina itibariyle özürlü çocuğun özür tür ve grubuna göre düzenlemesi yapılmalıdır.
Öğretmenin etkili sınıf yönetimi etkinliklerini kullanması
-sınıf kurallarının öğretmesi
-öğrencilerin uygun davranışlarının değiştirilmesi
-eğitim ortamının çekici olması
DESTEK ÖZEL EĞİTİM HİZMETLERİ
Özel eğitim destek hizmetleri,kaynaştırma uygulamaları sırasında gerektiğinde özel gereksinimli öğrenciye ve gerektiğinde de normal sınıf öğretmenine yardımcı olmak amacıyla,var olan ve özel eğitim uzmanlarınca sunulabilecek hizmetlerdir.Destek özel eğitim hizmetleri;
Kaynak odada eğitim
Sınıf içi hizmetleri
Özel eğitim danışmanlığı
KAYNAK ODADA EĞİTİM
Kaynaştırma öğrencisinin gereksinim duyduğu alanlarda öğrenciye destek sağlayarak öğrencinin o dersle ilgili olarak başarabileceği en üst düzeye gelmesini sağlamak için verilen eğitim hizmetidir.
Kaynak oda normal eğitim okullarında özürlü öğrenciye destek hizmet sağlamak amacıyla hazırlanmış bir sınıftır.Bu sınıfta özel eğitim öğretmeni çocuğun ihtiyaç duyduğu derse bireysel ve grup eğitimi verebilmektedir.
Ancak kaynak oda eğitiminin başarıya ulaşabilmesi için özel eğitim öğretmeni ve sınıf öğretmeninin ortaklaşa hareket etmesi gerekmektedir.
SINIF İÇİ YARDIM
Kaynaştırma öğrencisinin sınıfına özel eğitim öğretmeninin girerek sınıf öğretmenine yada kaynaştırma öğrencisine hizmet sunduğu eğitim türüdür.Bu yardım türünde özel eğitim öğretmeni sınıf öğretmenini grup ya da bireysel ders anlatırken izleyerek uygun destek eğitimini verebilir.
Örn:sınıf öğretmeni ve özel eğitim öğretmeni eğitim programını birlikte hazırlayabilirler.Bu şekilde çocuğun ne zaman grupla ne zaman bireysel ders alacağı planlanmış olur.
Sınıf içi yardım uygulamasının başarılı olabilmesi için sınıf öğretmeni ve özel eğitim öğretmeninin beraber çalışması ve başarılı olabileceklerine inanmaları gerekir.
ÖZEL EĞİTİM DANIŞMANLIĞI
Sınıfında kaynaştırma öğrencisi bulunan sınıf öğretmeninin kaynaştırma öğrencisine ilişkin aldığı danışma hizmetidir.Özel eğitim danışmanlığı bu konuda uzmanlaşmış özel eğitimciler tarafından yapılmalıdır.Özel eğitim danışmanlığında sınıfında kaynaştırma öğrencisi bulunan sınıf öğretmeninin öğrencisinde bulunan davranış problemleri,öğrenme güçlüğü ve v.s.konularında uzmandan yardım alamsı durumudur.Özel eğitim danışmanı hem bireyselleştirilmiş eğitim planı hem de öğretim yöntem ve teknikleri,problem davranışı ortadan kaldırma yöntemleri konusunda sınıf öğretmenine danışmanlık yapmalıdır.
SEVGİLİ EĞİTİMCİLER KAYNAŞTIRMA UYGULAMASININ BAŞARIYA ULAŞABİLMESİ İÇİN DESTEK ÖZEL EĞİTİM HİZMETLERİNİN SAĞLANMASI ŞARTTIR…
KAYNAŞTIRMANIN YARARLARI
Sınıf öğretmenine yararları
-öğretmenlik bilgi ve becerilerini arttırmaktadır.
-özür grupları hakkında bilgi sahibi olmaktadır.
-insan ilişkilerinin gelişmesi anlamında etkilidir.
Özürlü öğrenciye yararları
-normal öğrencilerle işbirliği ve uyum içinde çalışma alışkanlığı kazanırlar.
-normal öğrencilerden olumlu davranışlar edinmeleri(model alma)kolaylaşır.
-sosyalleşmelerini ve topluma var olduklarını fark etmelerini kolaylaştırır.
Normal öğrenciye yararları
-bireyler arasındaki farklılıklara karşı anlayışlı ve hoşgörülü olmalarını kolaylaştırır.
-özürlü çocuk ve normal çocuklar arasında işbirliği ve yardımlaşma becerisi kazanılır.
-özürlü bireyler hakkında bilgi edinirler.
Anne ve babalara yararları
-anne babalara moral verir ve onları çaba sarf etmeye yönlendirir
-çocuklarını kabullenmeleri anlamında etkilidir.
-normal çocukların aileleriyle tanışıp işbirliği içine girmelerine sebep olur.
Özel Eğitimcinin sınıfa girerken sorması gereken sorular
BİR ÖZEL EĞİTİMCİNİN SINIFA GİRERKEN KENDİSİNE SORMASI GEREKEN SORULAR NELERDİR?
BİR ÖZEL EĞİTİMCİNİN SINIFA GİRERKEN KENDİSİNE SORMASI GEREKEN SORULAR NELERDİR?
Ø BİR GEREKLİLİK !
* Sınıfta öğrencinin dikkatini çekme yöntemleri nelerdir?
* Öğrenciden ne bekleniyor?( sınıfa girince)
* Erken biten etkinliklerde b ve c planları nelerdir?
* Bir öğrenci diğerini rahatsız edince sonuçları ne olacaktır?
* Yarım yamalak yapılmış etkinliğin sonuçları nelerdir?
* Geç yapılmış görevin sonuçları nelerdir?
* Görevi reddetmenin sonuçları nelerdir?
* Kalem açma vb. ders düzenini bozan faaliyetlerin sonuçları nelerdir?
* Çocuklar ödevlerini nereye,nasıl bırakacak?
* Öğrenci tuvalet ihtiyacını nasıl belirtecek ders saati boyunca kaç kez gidebilir?
* Sönme –mola-sınıftan çıkarma ne zaman yapılacak?
* Sınıfı bir arada toplama rutinleri nelerdir?
* Çocuklar tüm bu rutinlerin nasıl farkında olacak?
Siz ve öğrenciniz yukarıdaki sorulara cevap verebiliyorsanız tahminedilebilir sınıf sağlamada iyi gidiyorsunuz demektir.
Çeviri: Classroom Routines: A Must!
Supporting Behaviour With RoutinesFrom Sue, for About.com 19.11.2008
Kaynaklar
Classroom Routines: A Must!
Supporting Behaviour With Routines
From Sue, for About.com 19.11.2008
Hafif Düzeyde Zihinsel Engelli Öğrenciler İçin Öğretmene Öneriler
Hafif Düzeyde Zihinsel Engelli Öğrenciler İçin Öğretmene Öneriler
HAFİF DERECEDE ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ ÇEKEN (EĞİTİLEBİLİR) DÜZEYDE ZİHİNSEL ENGELLİ ÖĞRENCİLER İÇİN
ÖĞRETMENE ÖNERİLER
Bu çocuklar, kendi yaşlarındaki normal çocuklardan ortalama olarak 3-5 yaş zihinsel açıdan geridirler. Zeka bölümleri 45-75 arasındadır. Ağır öğrenen çocuklar için yapılan tavsiyelere ilave olarak,
1. Eğitilebilir (H.D.Ö.G.Ç.) düzeyde zihinsel engelli çocuklar ortalama olarak bedence normallere yakındır. Bir çok hallerde biricik eksiklikleri zihinsel açıdan gerilikleridir. Bu gerilik kolaylıkla duygusal ve toplumsal uyumsuzluğa yol açabilir. Bunu önlemek için şu hususlara dikkate edilmelidir.
a. Onu normal arkadaşları ile rekabete zorlamayınız. Başaramayacağı etkinliklere yöneltmeyiniz. Derslerde asgari başarıdan fazlasını ondan beklemeyiniz.
. Başta anne ve babası olmak üzere, çevresindekilerin, bu arada sınıf arkadaşlarının çocuğa karşı anlayışlı davranmalarını sağlayınız.
c. Çocuğun duygusal ve toplumsal yaşamında gösterdiği başarılı uyumları daima teşvik ediniz.
2. Bırakınız çocuk, sınıfta ve okulda bazı basit sorumluluklar yüklensin, Yazı tahtasını silmek, kapı ve pencereleri açıp kapamak, bir masayı yerine çekmek, sınıfın temizliği ile ilgilenmek, bazı ders araçlarını getirip götürmek onun okulda yapabileceği işlerdendir. Bu işler yoluyla onun iyi ve yararlı bir takım alışkanlıklar kazanmasına yardım edebilirsiniz. Anne ve baba ile de temasa geçerek çocukta düzen, temizlik işbirliği, sorumluluk duygusu gibi niteliklerin gelişmesine yardım edebilirsiniz.
3. Eğitilebilir (H.D.Ö.G.Ç.) çocuğun yaşamını elleri ile kazanabileceği hatırdan çıkarılmamalı, sağlık, güç, dayanıklılık, kas işbirliği ve arkadaşları ile iyi geçim, işçilikte başarının bazı koşulları olduğu daima göz önünde tutulmalıdır. O halde çocuğun eğitiminde sağlık, beden eğitimi oyunlar ve iş eğitimine önem verilmelidir.
4. Çocuğa öğretilecek temel bilgileri iyi seçiniz. Dikkat edilecek bazı noktalar şunlardır:
. Yazı derslerinde hızdan çok, okunaklı yazmasına önem veriniz. İş mektupları, senet, dilekçe gibi etkinliklerde alışkanlıklar kazandırınız.
b. Çocuğa dilin ses kurallarını ve yapısını öğretmeye çalışmak zaman israfından başka hiçbir şeye yaramayacağı için bunları öğretmekten vazgeçiniz.
c. Matematik dersinde sayma, ölçme, para bozdurma ve basit işlemler üzerinde durunuz.
d. Sosyal bilgilerde, içinde bulunduğu toplumu temel alınız.
e. Fen konularında, çocuğun günlük yaşamına etkisi olan en basit bilgileri veriniz.
5. Okulda kaldığı sürece çocuğa öğrettiklerinizde daima ihtiyaçlarını dikkate alınız. Öğrettiklerinizi ısrarla tekrar ediniz.
6. Çocuğa okulda kazandırılacak bütün bilgi ve beceriler öğretmen tarafından verilecektir. Bazı boşlukların çocuk tarafından kendi çabası ile telafi edebileceğini ummayın. Bu bilgi ve beceriler çok yavaş bir tempo ile öğrenilecektir. Çeşitli yollardan tekrar tekrar sınırlı bilgi ve basit becerilerin pekiştirilmesine gidilmelidir. Bu halde çocukların ellerinde olmayarak karşı karşıya bulundukları zihinsel geriliği, öğretmen olarak sabır ve anlayışla karşılayınız.
7. Her şeyden önemlisi, çocuğa öğreteceğiniz her şeyi tam öğretmeden kesinlikle başka bir şey öğretmeye kalkmayınız. Çok şey öğreteyim derken, hiç bir şey öğretemez ve dolayısıyla vaktinizi boşa harcamış olursunuz.
8. Anlatım ve beceri (özellikle Türkçe ve matematik) derslerini genellikle seviye grupları içinde öğretmeye çalışınız.
9. Değerlendirirken normal zekalı arkadaşlarına göre değil, kendi zekâ sınırı içinde ne yapabileceği göz önünde tutulmalıdır.
10. Telefona cevap verme, telefon etme, mektup yazma postaya verme vb. etkinlikleri öğretiniz.
11. Eve gelen elektrik, su, telefon vb. ihbarnameleri okumasını, gerekenin yapılması eylemlerini kavratınız.
12. Gazete okuma alışkanlığını kazandırınız.( Bu yapılmadığında günlük yaşamda kullanmadığı için zamanla okuma alışkanlığını kaybedebilir.)
13. Basit ilk yardım ve sağlık bilgilerini öğretiniz.
14. Günlük yaşamda çok gerekli olan parayı tanıma, kullanma, alış veriş yapma gibi eylemleri öğrenmesine yardımcı olunuz.
15. Giyinip soyunma, temizlik, saç tarama, tırnak kesme vb. kendisinin yapabileceği işler konusunda aile ile işbirliği yapınız.
16. Temizlik araç ve gereçlerini tanıtınız, kullanmayı öğretiniz, evde pekişmesini sağlayınız.
Zihinsel engellilerde cinsel sağlık
Toplumların gelişmişlikleri son on yılda, insana ve insan gelişimine verdikleri önemle belirlenir olmuştur. Önceki yıllarda gelişmişlik ölçütü olarak kabul edilen ortalama yaşam süresi, bebek ölüm hızları gibi istatistiki parametreler, son dönemde insan gelişimi ve insanların yaşam kalitelerini de içine alacak şekilde genişletilmiştir. Bu, özellikle desteğe gereksinim duyan toplum kesimlerinde daha da bir önem kazanmıştır.
Zihinsel engelliler de toplum içinde, toplumun katılımcı bir bireyi olarak yaşamlarını sürdürmek için özel bakıma ve desteğe gereksinim duyan bir kesimdir. Bu insanların çoğu kere erişkinlerin sahip oldukları akli yeterliliğe ulaşamadıkları bir gerçektir, ancak onlarda yemek yemek, su içmek, uyumak ve özellikle sevmek, sevilmek paylaşmak ihtiyacındadır. Çünkü, mideleri, kalpleri, dolaşım ve böbrek sistemleri, yumurtalıkları, testisleri hülasa mental güçlükleri dışında tüm organları diğer insanlar gibi çalışmaktadır. Vücut gelişimleri tam olmaktadır. Nasıl acıkıyor ve sonuçta besleniyorlarsa ya da acıktıklarını ifade edemeseler de yaşamak için beslenmeye ihtiyaçları varsa, normal düzeninde çalışan hormonları nedeniyle cinsel aktivite ve ifade edemeseler de istekleri de olacaktır.
Üstelik, kendilerini çoğu kere yeterince ifade edemeyen zihinsel engellilerin her yönden olduğu gibi, cinsel istismara uğramaları tüm dünyada sık rastlanılan istenmeyen durumlardandır.
Öyleyse ne yapmalı ?
Öncelikle onların varlığını ama bütünüyle insan olarak, toplumumuzun bireyleri olarak varlıklarını kabul etmeliyiz. Bu kabulün içinde mental ve genel sağlık sorunları, korunma, eğitim, gelişim ve entegrasyon ile ilgili problemlerin yanında cinsel sorunlarında var olduğunu bilmemiz gereklidir.
Dünya toplumları ve sosyal yapılar değişmekte, zihinsel engellilerin de düzenli ve doyurucu bir cinsel yaşamları olmasına sıcak bakmaya başlamaktadır. Bu zihinsel engellilerin yaşam konforlarını, eğitilebilirliğini ve topluma entegrasyonlarını artıracağı gibi, toplumun onları yok saymasını, sorunlarına gözlerini kapamasını ve de en önemlisi cinsel istismarları ve hatta zihinsel engellilerde daha sık görülen sapkın seksüel davranışları önleyecektir.
Zihinsel engellilerin cinsel aktiviteleri ve üremeleri, böylece ailesi, hekimleri ve eğitmenleri tarafından yakından takip edilebilecek ve gereğinde kontrol altına alınabilecektir. Kalıtsal hastalıklara bağlı engellilik halinde ve istendiğinde gebeliği önleyici etkin yöntemler mental ve fiziksel durumlarına göre kullanılabilecektir.
Araştırmalar, erkek zihinsel engellilerin kızlara nazaran (erişkin yada adölesan) cinselliğe ilgilerinin daha fazla olduğunu, bu ilginin her iki cinste de IQ arttıkça arttığını bildirmektedir. Mental yetersizliği olanlarda, yaşam kalitesi, yanlış yönlendirme, cinsel istismar, iş sahibi olamama, ifade edemedikleri ve bu nedenle yardım alamadıkları cinsel dürtü ve sorunları nedeniyle seksüel sapkınlıkların daha sık görüldüğü yine araştırma sonuçları ile belirlenmiştir.
İlginç bulgulardan biri de, öğretmenlerin, anne ve babaların, eğitmenlerin engellilerin cinselliğine negatif tavır takınmaları, yani ya yok saymaları ya da problem olarak algılamamalarının, engellilerde cinsel bilgi yetersizliği ve kötü sonuçlara yol açmasıdır.
ABD’ de Michigan Üniversitesi, Jinekoloji bölümünde başlatılan bir program ve sonuçları ilginçtir;
Bu klinikte zihinsel özürlüler için üreme sağlığı programı başlatılmış ve bir ekip çalışması ile halen genişletilerek sürdürülmektedir. Müracaat nedenleri sıklık sırasına göre şunlardır.
Zihinsel engellilerin bakıcı, anne-baba, eğitmen, veya öğretmenlerinin, bireyin seksüel davranış bozukluğu içinde olduğuna hükmetmeleri.
Cinsel istismar.
Kısırlaştırma.
Cinsel ve sosyal eğitim isteği.
Evlilik sorunları.
Gebelik bakımı ve doğum yardımı.
Gebelik sonlandırılması.
Ailevi sorunlar.
Jinekolojik yardım-takip, psikoseksüel eğitim, psikiyatrik değerlendirme-takip, grup ve/veya bireysel psikoseksüel danışmanlıkların başvuranların çoğunun hem cinsel hem de sosyal olarak gelişim gösterdiği sonucunu ortaya çıkarmıştır.
Bu sonuçlar da göstermektedir ki zihinsel engelliler, istesekte istemesekte cinsel olarak aktiftir ve takip ve eğitimle hem mental, hem de sosyal olarak gelişim göstermekte ve topluma entegrasyonları mümkün olabilmektedirler.
Öyleyse ne yapmalı ? Sorusunun cevabı onları bütün olarak kabul etmeli, cinselliklerini doğaya aykırı olarak yok saymamalı ve yardım etmeliyiz.
Kaynaklar
Hazırlayan : Prof. Dr. Hakan Şatıroğlu
Zihinsel engelli bireylere okuma yazma öğretimi
Zihinsel engelli bireylere okuma yazma öğretimi meşakkatli fakat doğru yöntem ve teknikler uygulandığı zaman bir o kadar da zevkli bir iştir. Şu da bir gerçek doğru yöntemi tespit edebilmek için genel yöntemleri bilmek gerekmektedir. Bunlar:
1. Metin yöntemi(Üstün zekalı bireyler için): Paragraf bütün halinde verilir. Sonra cümle-kelime-hece ve seslere ayrılır.
2. Harf yöntemi(Otistik bireyler için): Harflerin okunuşu öğretilir.( Daha doğrusu otistik olan birey harflerin okunuşunu ezberler. Örnek: ba-ca-ka-pı…) Sonra bu heceler birleştirilerek yeni kelime ve cümleler oluşturulur.
3. Ses yöntemi (Hafif veya ortaya yakın hafif düzeyde zihinsel yetersizliği olan bireyler için): Harflerin okunuşu esas alınmıştır. Bildiğiniz gibi şu anda devlet okullarında uygulanan bir yöntemdir.Sesler gruplara ayrılmış ve guruptaki ses sırası takip edilerek yeni yeni kelimeler türetilmiştir. Şöyle ki:
Birinci Grup : e,l,a,t
İkinci Grup : i,n,o,r,m
Üçüncü Grup : u,k,ı,y,s,d
Dördüncü Grup: ö,b,ü,ş,z,ç
Beşinci Grup : g,c,p,h
Altıncı Grup : ğ,v,f,j
Peki, bu sıra özel eğitime muhtaç bireyler için uygun mudur?
Kısmen uygundur. Şu asla unutulmamalıdır ki özel eğitime muhtaç bireylere özel teknik ve yöntemler uygulanmalıdır. Olabildiğine sade ve anlaşılır olmalıdır. Bu nedenle özel eğitime muhtaç bireylere önce sesli harflerin okunuşu öğretilmeli sonrada öğrenilen bu sesli harfler, sessiz harflerin okunuşuyla birleştirilerek hece kelime ve cümleler oluşturulmalıdır.
Deneyimlerimiz sonucu çıkan en uygun sıra:
Birinci Grup: a,e,ı,o,u,i,ö,ü
İkinci Grup : l-m-t-n-s-k-r-f-y-z-v-b-c-d-p-h-ş-ç-g-j-ğ
Ses yönteminde uyulması gereken bazı basit kurallar vardır. Bunlar:
a) Hece ve kelime oluşturulurken bireyin öğrenmediği ses asla kullanılmamalıdır.
b) ı ile i, o ile ö, u ile ü peş peşe öğretilmemelidir.
c) El yazısı (birey okumayı öğrenmeden önce) verilmemelidir
d) Okuma öğrenildikten sonra yazı çalışmalarına geçilmelidir.
1. Fiş ( bütün-parça-bütün) yöntemi (orta veya ortaya yakın düzeyde zihinsel yetersizliği olan bireyler için):Önceki yıllarda yine devlet okullarında uygulanan bu yöntem, öğretim yöntemleri içerisinde en somut olanıdır. Elbette ki yine bu yönteminde özel eğitime muhtaç bireylere uyarlanması gerekmektedir. Önceki yıllarda devlet okullarında ‘Ali gel’ ve Ali bak’ serisi olmak üzere iki seri kullanılmaktaydı. Aşağıda yazdığım basamaklar bu iki serinin karışımından oluşmaktadır. Fakat şu da unutulmamalıdır ki öğretmen istediği fişi uygulamaya koyabilir. Hatta kendiside yeni fişler üretebilir. Önemli olan kullanılan fiş cümlelerinin bütün kapalı ve açık heceleri içerisinde bulunduruyor olmasıdır. Buda aylarca süren ciddi bir çalışma sonucunda ancak oluşturulabilir.
Aşağıda yazdığım fiş basamaklarını birçok kaynaktan ve deneyimli öğretmenlerimizin tecrübelerinden yararlanarak hazırladım. Basamak takibinde ağıra yakın zihinsel yetersizliği olan bireyleri baz aldım. Ancak hazırladığım 1111 basamaktan yalnızca 60 tanesini buraya yazabildim. Tabi şu da unutulmamalıdır ki her çocuk bireyseldir bu sebeple çocuğun ilgisine göre fiş vermek ve doğru zamanda kelime ve hece evresine geçmek lazımdır. Bu nedenle her öğretmen kendi kabiliyeti ve öğrenci özellikleri bakımından istediği sıra ve yöntemi uygulayabilir. Ümit ediyorum ki sizlere faydalı olacaktır.
BASAMAKLANDIRILMIŞ, FİŞ YÖNTEMİYLE OKUMA-YAZMA ÖĞRETİMİ
1. Okuma yazmaya hazır bulunuşluk düzeyine ulaşır.
2. Kavramları bilir
3. Yazı araç- gereçlerini tanır,kuralına uyar.
4. Serbest-dik-yatay-sola eğik-eğri yuvarlak çizgi çizer.
5. ABC mizdeki harfleri yazar.(kuralına uygun)
6. ‘Ali ata bak.’ Fişini gösterildiğinde okur-söylendiğinde yazar.
7. ‘Emel eve gel.’Fişini gösterildiğinde okur-söylendiğinde yazar.
8. ‘İpek ipi tut.’ Fişini gösterildiğinde okur-söylendiğinde yazar.
9. ‘Ömer mısır sever.’ ’Fişini gösterildiğinde okur-söylendiğinde yazar.
10. ‘Uyan Ufuk uyan.’ ’Fişini gösterildiğinde okur-söylendiğinde yazar.
11. ‘Işık ılık süt iç.’ ’Fişini gösterildiğinde okur-söylendiğinde yazar.
12. ‘Oya okula koş.’Fişini gösterildiğinde okur-söylendiğinde yazar.
13. ‘Ümit üzüm yer.’ ’Fişini gösterildiğinde okur-söylendiğinde yazar.
14. ‘Ali ata bak. ’Fişinin kelimeleri gösterildiğinde okur-söylendiğinde yazar.
15. ‘Emel eve gel.’ ’Fişinin kelimeleri gösterildiğinde okur-söylendiğinde yazar.
16. ‘İpek ipi tut.’ ’Fişinin kelimeleri gösterildiğinde okur-söylendiğinde yazar.
17. ‘Ömer mısır sever.’ ’Fişinin kelimeleri gösterildiğinde okur-söylendiğinde yazar.
18. ‘Uyan Ufuk uyan.’ Fişinin kelimeleri gösterildiğinde okur-söylendiğinde yazar.
19. ‘Işık ılık süt iç.’ Fişinin kelimeleri gösterildiğinde okur-söylendiğinde yazar.
20. ‘Oya okula koş.’ Fişinin kelimeleri gösterildiğinde okur-söylendiğinde yazar.
21. ‘Ümit üzüm yer.’ Fişinin kelimeleri gösterildiğinde okur-söylendiğinde yazar.
22. ‘bu masa-şu pencere-işte kapı-tahta-sıra.’ Kelime ve söz öbeklerini söylendiğinde yazar.
23. ‘bu masa-şu pencere-işte kapı-tahta-sıra.’Kelime ve söz öbeklerinin kelimeleri karşılaştırıldığında okur-söylendiğinde yazar.
24. Sekiz temel fiş cümlesinin heceleri karıştırıldığında okur-söylendiğinde yazar.
25. ‘bu masa-şu pencere-işte kapı-tahta-sıra.’kelime ve söz öbeklerinin heceleri karıştırıldığında okur-söylendiğinde yazar.
26. ‘Hasan hasta oldu.’Fişini gösterildiğinde okur-söylendiğinde yazar.
27. ‘Güler gazete okuyor.’Fişini gösterildiğinde okur-söylendiğinde yazar.
28. ‘Jale bu baraj.’ Fişini gösterildiğinde okur-söylendiğinde yazar.
29. ‘Zafer oyun oynadı.’ Fişini gösterildiğinde okur-söylendiğinde yazar.
30. ‘Zafer oyun oynadı. Fişini gösterildiğinde okur-söylendiğinde yazar.
31. ‘Hasan hasta oldu.’ ‘Güler gazete okuyor. ‘Jale bu baraj.’ ‘Zafer oyun oynadı. ‘Yücel yazı yaz.’Fişlerinin kelimeleri karıştırıldığında okur-söylendiğinde yazar.
32. ‘Hasan hasta oldu.’ ‘Güler gazete okuyor. ‘Jale bu baraj.’ ‘Zafer oyun oynadı. ‘Yücel yazı yaz.’Fişlerinin heceleri karıştırıldığında okur-söylendiğinde yazar.
33. ‘Yere çöp atma’ Fişini gösterildiğinde okur-söylendiğinde yazar.
34. ‘Şenay türkü söyledi.’ Fişini gösterildiğinde okur-söylendiğinde yazar.
35. ‘Yere çöp atma’ Fişinin kelimeleri gösterildiğinde okur-söylendiğinde yazar.
36. ‘Yere çöp atma’ Fiş cümlesinin heceleri karıştırıldığında okur-söylendiğinde yazar.
37. ‘Dayım düğüne gitti.’ Fişini gösterildiğinde okur-söylendiğinde yazar.+
38. ‘Şenay türkü söyledi.’ Fişinin kelimeleri karıştırıldığında okur-söylendiğinde yazar.
39. ‘Şenay türkü söyledi.’ Fiş cümlesinin heceleri karıştırıldığında okur-söylendiğinde yazar.
40. ‘Elif fidan dik sula.’ Fişini gösterildiğinde okur-söylendiğinde yazar.
41. ‘Dayım düğüne gitti.’ Fişinin kelimeleri karıştırıldığında okur-söylendiğinde yazar.
42. ‘Dayım düğüne gitti.’ Fiş cümlesinin heceleri karıştırıldığında okur-söylendiğinde yazar.
43. Bu bağ bizim.’ Fişini gösterildiğinde okur-söylendiğinde yazar.
44. ‘Elif fidan dik sula.’ Fişinin kelimeleri karıştırıldığında okur-söylendiğinde yazar.
45. ‘Elif fidan dik sula.’ Fiş cümlesinin heceleri karıştırıldığında okur-söylendiğinde yazar.
46. ‘Abla köpek havladı.’ Fişini gösterildiğinde okur-söylendiğinde yazar.
47. ‘Bu bağ bizim.’ Fişinin kelimeleri karıştırıldığında okur-söylendiğinde yazar.
48. ‘Bu bağ bizim.’ Fişinin heceleri karıştırıldığında okur-söylendiğinde yazar.
49. ‘Çetin yeşil ışıkta geç.’ Fişini gösterildiğinde okur-söylendiğinde yazar.
50. ‘Abla köpek havladı.’ Fişinin kelimeleri karıştırıldığında okur-söylendiğinde yazar.
51. ‘Abla köpek havladı.’ Fişinin heceleri karıştırıldığında okur-söylendiğinde yazar.
52. ‘Çetin yeşil ışıkta geç.’ Fişinin kelimeleri karıştırıldığında okur-söylendiğinde yazar.
53. ‘Çetin yeşil ışıkta geç.’ Fişinin heceleri karıştırıldığında okur-söylendiğinde yazar.
54. s-y-t-k-z-m-ş-l-g-d-f-b-p-r-n-ç-v-c-h-j-ğ harfleriyle oluşturulmuş açık heceleri gösterildiğinde okur-söylendiğinde yazar.
55. Açık hecelerden oluşmuş cümle ve kelimeleri gösterildiğinde okur-söylendiğinde yazar.
56. r-ş-k-t-l-m-ç-n-y-s-f-p-z-v-h-j-g-b-ğ-c-d harfleriyle oluşturulmuş kapalı heceleri gösterildiğinde okur-söylendiğinde yazar.
57. Basit kelime-cümle-metin gösterildiğinde okur-söylendiğinde yazar.
58. Metin okur-yazar.
59. Okuma – yazmayı hızlandırma çalışmaları yapar.
60.Okuduğu metni anlatır.
Kaynaklar
Ahmed Akif ÜLGER www.ozelegitimsitesi.com www.ozelegitimforumu.com
Zihinsel engellilerde cinsel sağlık ve yaşam
Toplumların gelişmişlikleri son on yılda, insana ve insan gelişimine verdikleri önemle belirlenir olmuştur. Önceki yıllarda gelişmişlik ölçütü olarak kabul edilen ortalama yaşam süresi, bebek ölüm hızları gibi istatistiki parametreler, son dönemde insan gelişimi ve insanların yaşam kalitelerini de içine alacak şekilde genişletilmiştir.
Bu, özellikle desteğe gereksinim duyan toplum kesimlerinde daha da bir önem kazanmıştır.
Zihinsel engelliler de toplum içinde, toplumun katılımcı bir bireyi olarak yaşamlarını sürdürmek için özel bakıma ve desteğe gereksinim duyan bir kesimdir. Bu insanların çoğu kere erişkinlerin sahip oldukları akli yeterliliğe ulaşamadıkları bir gerçektir, ancak onlarda yemek yemek, su içmek, uyumak ve özellikle sevmek, sevilmek paylaşmak ihtiyacındadır. Çünkü, mideleri, kalpleri, dolaşım ve böbrek sistemleri, yumurtalıkları, testisleri hülasa mental güçlükleri dışında tüm organları diğer insanlar gibi çalışmaktadır. Vücut gelişimleri tam olmaktadır. Nasıl acıkıyor ve sonuçta besleniyorlarsa ya da acıktıklarını ifade edemeseler de yaşamak için beslenmeye ihtiyaçları varsa, normal düzeninde çalışan hormonları nedeniyle cinsel aktivite ve ifade edemeseler de istekleri de olacaktır.
Üstelik, kendilerini çoğu kere yeterince ifade edemeyen zihinsel engellilerin her yönden olduğu gibi, cinsel istismara uğramaları tüm dünyada sık rastlanılan istenmeyen durumlardandır.
Öyleyse ne yapmalı ?
Öncelikle onların varlığını ama bütünüyle insan olarak, toplumumuzun bireyleri olarak varlıklarını kabul etmeliyiz. Bu kabulün içinde mental ve genel sağlık sorunları, korunma, eğitim, gelişim ve entegrasyon ile ilgili problemlerin yanında cinsel sorunlarında var olduğunu bilmemiz gereklidir.
Dünya toplumları ve sosyal yapılar değişmekte, zihinsel engellilerin de düzenli ve doyurucu bir cinsel yaşamları olmasına sıcak bakmaya başlamaktadır. Bu zihinsel engellilerin yaşam konforlarını, eğitilebilirliğini ve topluma entegrasyonlarını artıracağı gibi, toplumun onları yok saymasını, sorunlarına gözlerini kapamasını ve de en önemlisi cinsel istismarları ve hatta zihinsel engellilerde daha sık görülen sapkın seksüel davranışları önleyecektir.
Zihinsel engellilerin cinsel aktiviteleri ve üremeleri, böylece ailesi, hekimleri ve eğitmenleri tarafından yakından takip edilebilecek ve gereğinde kontrol altına alınabilecektir. Kalıtsal hastalıklara bağlı engellilik halinde ve istendiğinde gebeliği önleyici etkin yöntemler mental ve fiziksel durumlarına göre kullanılabilecektir.
Araştırmalar, erkek zihinsel engellilerin kızlara nazaran (erişkin yada adölesan) cinselliğe ilgilerinin daha fazla olduğunu, bu ilginin her iki cinste de IQ arttıkça arttığını bildirmektedir. Mental yetersizliği olanlarda, yaşam kalitesi, yanlış yönlendirme, cinsel istismar, iş sahibi olamama, ifade edemedikleri ve bu nedenle yardım alamadıkları cinsel dürtü ve sorunları nedeniyle seksüel sapkınlıkların daha sık görüldüğü yine araştırma sonuçları ile belirlenmiştir.
İlginç bulgulardan biri de, öğretmenlerin, anne ve babaların, eğitmenlerin engellilerin cinselliğine negatif tavır takınmaları, yani ya yok saymaları ya da problem olarak algılamamalarının, engellilerde cinsel bilgi yetersizliği ve kötü sonuçlara yol açmasıdır.
ABD’ de Michigan Üniversitesi, Jinekoloji bölümünde başlatılan bir program ve sonuçları ilginçtir;
Bu klinikte zihinsel özürlüler için üreme sağlığı programı başlatılmış ve bir ekip çalışması ile halen genişletilerek sürdürülmektedir. Müracaat nedenleri sıklık sırasına göre şunlardır.
Zihinsel engellilerin bakıcı, anne-baba, eğitmen, veya öğretmenlerinin, bireyin seksüel davranış bozukluğu içinde olduğuna hükmetmeleri.
Cinsel istismar.
Kısırlaştırma.
Cinsel ve sosyal eğitim isteği.
Evlilik sorunları.
Gebelik bakımı ve doğum yardımı.
Gebelik sonlandırılması.
Ailevi sorunlar.
Jinekolojik yardım-takip, psikoseksüel eğitim, psikiyatrik değerlendirme-takip, grup ve/veya bireysel psikoseksüel danışmanlıkların başvuranların çoğunun hem cinsel hem de sosyal olarak gelişim gösterdiği sonucunu ortaya çıkarmıştır.
Bu sonuçlar da göstermektedir ki zihinsel engelliler, istesekte istemesekte cinsel olarak aktiftir ve takip ve eğitimle hem mental, hem de sosyal olarak gelişim göstermekte ve topluma entegrasyonları mümkün olabilmektedirler.
Öyleyse ne yapmalı ? Sorusunun cevabı onları bütün olarak kabul etmeli, cinselliklerini doğaya aykırı olarak yok saymamalı ve yardım etmeliyiz.
Kaynaklar
Hazırlayan : Prof. Dr. Hakan Şatıroğlu
Zİhinsel engellilerde resim iş öğretimi
Orta Düzeyde Öğrenme Yetersizliği Olan Çocuklarda Resim-İş Eğitimi
Resim-iş dersi öğretim programı konuları sekiz yılda işlenecek şekilde düzenlenmiştir. Resim, etkinliği bireyin karmaşık dünyasını açıklama biçimi ve zihinsel gelişiminin bir göstergesi sayılabilir. Çocukların çizdiği resimler, göründüklerinden daha fazla şeyler ifade eder. Resimler çocukların gelişimlerinin, becerilerinin ve yetişkinlerle olan sorunlarının birer göstergesidir.Serbest resim etkinliklerinde; kâğıdın kullanılışı, kullanılan renkler ve kompozisyon, öğretmene çocuğun duygularından haberdar olma olanağı verir. Yine resim, öğretmene çocukla iletişim kurmada karşılaştığı sorunları çözmede yardımcı olur.Her çocuk ilk resim eylemine karalama ile başlar. Bu, bazı çocukta uzun sürerken bazısında kısa sürede anlamlı ve biçimli çizgilere dönüşür. Çocuk başlangıçta kâğıdı kullanırken ne mesafeyi, nede oturtacağı resmin temelini düşünür.
Eli amaçsız bir şekilde kâğıt üzerinde çizgiler bırakır. Temelde, kürdan, kibrit çöpü, tebeşir, kurşun kalem gibi materyaller, ilk çizgi oluşturma olanağı verir.Eğer çocuk kâğıt, kalem vb. araç gereçlerin ne işe yaradığını bilmez ve çevresinde de resim çizen bireylere rastlamazsa resim yapmayı daha az dener. Böyle bir ortamda resimden, eylem ve ifade yolu olarak daha az yararlanılır.Çocuğun okul dönemi içinde hâlâ karalama ile uğraşması, kendi yaş düzeyinin altındaki bir etkinliği sürdürmesi anlamını taşır. Karalama aşamasındaki çocuğa öğretmen yardımı; çocuğu yönlendirme, çizme olanağı hazırlama (örneğin, noktalı verilmiş basit geometrik şekiller, meyve-sebze şekilleri hayvan şekillerinin üzerinden çizme) ve malzemeyi kullanmaya cesaretlendirme şeklinde olmalıdır.Çocuğun anlama, yetenek ve yaratış gücünün bir ifadesi olarak ortaya çıkan resim etkinliği aynı zamanda zihinsel gelişimin bir göstergesi olarak dikkat çeker. Karalamayla resim etkinliğine başlayan çocuktan ilerleyen yaşa paralel olarak daha anlamlı ve ayrıntılı figürler yapması beklenir. Zekâ düzeyi düşük olan bir çocuğun resmi tam anlamıyla öngörü ve plânlama eksikliği sergilemektedir.Karalama dönemini geçen çocuğun resimlerinde insan figürü şematiktir, Vücut oranları gerçek dışıdır. Yüzler genellikle önden görünümleriyle çizilirler. Çocuk insan resmi yanında yakın çevresindeki ilişkide olduğu diğer nesneleri de çizer.
Yine bir objenin içinde veya arkasında bulunan ve görünmemesi gereken şeyleri, görüyormuş gibi resmeder.Karalama aşamasında renge fazla önem vermeyen çocuk, figürlerin oluştuğu dönemde parlak ve açık renklerden başlayarak, yavaş yavaş bol renk kullanmaya gider. Herhangi bir nesneyi boyamak için seçilen renkle, canlandırılan nesne arasında ilişki yoktur. Hangi renk çocuğun hoşuna gidiyorsa o rengi kullanır. Çocuğun seçtiği rengi eleştirmek, filan nesne için filan rengi kullan diye önermek, onun kendini ifade etme özgürlüğünü engeller. Çocuğa renk ile olan ilişkilerini keşfetmesi için ona bol olanak sağlanmalıdır. Adsal olarak rengi tanımayan çocukla, adını kavratacak çalışmalara gerçek nesnelerle başlanmalıdır. Örneğin, ara renklerin oluşumuyla ilgili şöyle bir çalışma yapılabilir. Cam kavanozlar alınır. Bazı kavanozların içine sadece su, bazılarına sarı, bazılarına kırmızı, bazılarına da mavi renk boya ve su konur. Birkaç kavanozda boş bırakılır. Çocuklardan damlalıklarla kırmızı-sarı renkli sulardan ikisini bir şişeye; sonra mavi-sarı renkli sulardan ikisini bir şişeye, sonra mavı-kırmızı renkli sulardan ikisini bir şişeye koyarak karıştırmaları istenir. Oluşan yeşil, turuncu, mor (ara renkler) renkler üzerinde konuşulur.Çocuk resimlerinde en popüler konuların insan, ev ve hayvan figürleri olarak ortaya çıktığı görülür. Çocuğun kendi cinsiyetinden figürleri çizmesi, kendi cinsel kimliğini kazanmış olduğunu gösterir. Yine çocuk resimlerinde, obje nitelik ve nicelikleri korunarak basite indirgenir, dış karakterler zenginleştirilir. Simetriye sık rastlanır. Objelerin büyüklüklerinde orantı değişiklik gösterir. Güneşe insan yüzü yapmak gibi esprili çizgiler görülebilir. Resim çizme gibi bir etkinlikle becerilerini çizerek geliştirebilir. Öğretmen; çocuğa, duygulan yoluyla nasıl yaşantı ve deneyler edinileceğini öğretilebilmelidir. Çocuklardan resimlerini açıklamalarını isteyerek, onların bir değerlendirme yapmaları sağlanabilir.Zihinsel öğrenme yetersizliği olan çocuklar için resim-iş çalışmaları duygusal açıdan rahatlatıcı, hoş vakit geçirmelerini sağlayan ve değişik el becerileri kazandıran uğraşlardır.
Çocuklar duygu ve düşüncelerini ve olaylara karşı tepkilerini resimle ifade etmeyi, konuşarak ifade etmekten daha kolay gerçekleştirebilirler. Aynı şekilde, çocuklar yoğurma maddeleriyle, artık malzemelerle çalışarak duygusal doyum sağlayabilirler.Resim-iş çalışmaları; el, bilek ve parmak kaslarının kuvvetlenmesine, daha koordineli hareket etmesine ve el göz koordinasyonunun geliştirilmesine yardımcı olmalıdır. Bu ders ile ilgili etkinliklerde, kaba hareketler (kâğıt koparma vb.)den daha ince hareketler (kâğıdı çizgiden kesme vb.)e doğru bir yol izlenmelidir.Resim çalışmaları için ekonomik, çalışılması kolay malzeme seçilmelidir. Resim iş çalışmalarının olanakları zengin, ekonomik, eğitsel değeri yüksek malzemesi olan kâğıt, kolaylıkla bükülüp buruşturulup katlanıp şekil verilen bir öğedir. Kâğıtla heykel, eşya, elbise, mask, oyuncak, dekoratif eşya yapma olanağı vardır. Kâğıt, doğrudan doğruya kendisi biçim alabileceği gibi, bir sanat olayında da (kolaj) araç olabilir.
Kâğıtlar; gazete kâğıdı, duvar kâğıdı, selofon kâğıdı, ambalaj kâğıdı, parşömen kâğıdı, resim kâğıdı, yağlı kâğıt vb. çeşitlilik gösterir. Renkli çalışmalarda kuru boya kullanılabilir. Kuru boyalar, kolay bulunan malzemelerdendir. Bunun yanında kuru boyanın kullanım açısından bir takım zorlukları vardır. Bunlar, boyaların kullanımında renklerin birbirine karışımının sağlanamayışı, çizgiler arasında boşlukların kalabileceği ve geniş alanları, kuru boyayla boyamanın çok zaman alacağı (çocuklar sıkılabilir) gibi nedenlerdir. Bu yüzden kuru boya çalışmalarına çok fazla yer verilmemesi uygun olacaktır. Suluboya çalışmalarında, suya dayanıklı kağıt kullanmak, boyarken (kapatıcı olmadığı için) önce açık, sonra koyu renkle çalışmak dikkat edilecek noktalardır. Okullarda yaygın olarak kullanılan ispirtolu (keçeli) kalemlerin, renklerinin parlak, çizimlerinin kolay olması yanında yüzeyleri boyamaya pek elverişli olmadığı, zehirli maddeler içerdiği için kullanımında dikkatli olunması gerektiği unutulmamalıdır. Pastel boyalar hem örtücü, hem kullanımı kolay malzemelerdir, olumsuz tarafı ise yapışmasıdır. Pastel boya çalışmalarında renkli ve grenli kâğıt kullanımının iyi sonuçlar vereceği, üst üste iki rengin kullanılabileceği, konunun kurşun kalemle çizilmeyip doğrudan pastel boya ile çalışılacağı gözardı edilmemelidir.
Parmak boya çalışmaları, çocuğun rahatladığı, kaslarını çalıştırdığı ve kendini en iyi ifade edebildiği çalışmalardır. En olumsuz tarafı çevrenin çok fazla kirlenmesidir.Desen çalışmalarında çocukların zihinsel engelli oldukları düşünülerek geometrik şekillerden objeler yapılmasına yönelik ipuçları verilebilir. Yalnız bunun süreklilik kazanmamasına dikkat edilmeli ve zaman içinde çocuğun özgün çalışmalar yapmasına olanak tanınmalıdır.
Çocuğa verilecek konuların seçiminde onun ilgisi ve isteği temel alınmalıdır. Çiçek topluyorum, ben ve evim, dişlerimi fırçalıyorum, sütümü içiyorum, ben ve annem, kahvaltımı yapıyorum, radyoyu dinliyorum, elma koparıyorum, bebeğim, arkadaşımla top oynuyoruz vb. ben merkezli konular ilgi çekici olabilir. Konuların sunuluşu, basitten zora doğru ve çocuğun en iyi yapabileceği seviyeden başlatılarak yapılmalıdır. Zor bir noktadan başlamanın, çocuğun kendine güvenini sarsacağı göz önünde bulundurulmalıdır.Resim-İş dersinde; öğrencinin işi nasıl yaptığı, nasıl sonuçlandırdığı, kullandığı araç gereçleri nereden sağladığı vb. konularda bol bol konuşturularak dil gelişimine de katkı sağlanabilir.
Resim-İş dersiyle ilgili teorik bilgiler çalışmalar sırasında verilerek, dersler sıkıcı ve monoton olmaktan kurtarılmalıdır.Her çocuk, yaptığı çalışmaların sergilendiğini görmekten büyük haz duyar. Bu nedenle çalışmalarının sergilenmesine önem verilmelidir.Resim-iş dersinde kullanılan araç gereçlerin tanıtılmasına yönelik amaç ve davranışlara bu dersin başında “Resim-İş Dersinde Kullanılan Araç Gereçler” başlığı altında yer verilmiştir.
Ancak öğretmenin her ünitenin başında o ünite ile ilgili araç gereçler için bu amaç ve davranışları gerçekleştirmesi gerekmektedir. Ayrıca öğrenciye bu araç gereçlerin en ekonomik şekilde temin edilmesi ve kullanılması alışkanlığı kazandırılmalıdır.
Kaynaklar
Mutlu Boybey
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.