hd porno porno hd porno porno

Özel eğitim kurumları hakkında

6.698 okundu

Ülkemizde engelli birey sayısı oldukça yüksektir. Çok genel bir istatistiki rakamla ülke nüfusunun % 7-10 arasındaki birey sayısı engelli olup, özel hizmete ihtiyaç duymaktadır. Nüfusun büyüklüğü göz önüne alınacak olursa sayı hiçte azımsanacak düzeyde değildir. Büyük kentlerden kırsalın en ücra yerine kadar engelliler birer birey olarak nüfus içerisinde yerini almış bulunmaktadır. Öyle ki kendi halindeler, özel eğitim hizmetlerinden yararlananların sayısı ne yazık ki çok az.
Herhangi bir nedenle engelli grubuna dahil olan bireyi; kendisine yeterli, topluma yararlı bir birey haline getirmek, onların hakkı, sosyal devletin görevi ve insan hakları anlayışının bir gereğidir.

İnsanların özlük hakkı olan eğitimi ve ayrıca engellilerin eğitimini Anayasamız ve yasalarımız güvence altına almış bulunmaktadır. Anayasamızın 61. maddesinde; “Devlet, sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır.” denilmektedir. Anayasamızın bu açık hükmüne rağmen bugün, engellilere verilen hizmetlerde bir çok sorunla karşılaşılmaktadır.

Engellilerin toplumsal yaşama katılımlarının sağlanmasında, bilgi birikiminin oluşması ve uygulanmasında, engelliler için öngörülen hizmetlerin yönetiminde ve geliştirilmesinde devlet hizmetlerinin yanı sıra özel eğitim ve rehabilite hizmetlerine ihtiyaç duyan bireylere hizmet sunan “Özel Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Kurumları”na duyulan ihtiyaç gün geçtikçe artmaktadır.

Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Hizmetlerinin Verilmesinde Özel Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Kurumlarının Önemi

“Özel Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Kurumları”; zihinsel, bedensel, sosyal, ruhsal, duygusal, konuşma, görme ve işitsel gibi engelleri nedeniyle normal yaşamın gereklerine uyamama durumunda olan bireylerin, fonksiyon kayıplarını gidermek ve toplum içinde kendi kendilerine yeterli olmalarını sağlayıcı beceriler kazandırmak üzere kurulmuş ve bu doğrultuda hizmet veren kurumlardır.

Milli Eğitim Bakanlığı (Özel Özel Eğitim İlköğretim Okulları ve Özel Özel Eğitim Kursları) veya Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na (Zihinsel, Spastik ve İşitme-Konuşma Özürlüler Rehabilitasyon Merkezleri) bağlı olarak açılmış olan özel özel eğitim ve rehabilitasyon kurumlarının nihai amacı engelli bireyi toplum içerisinde kendi kendine yeterli hale getirmek ve böylece onların topluma kazandırılmasını sağlamaktır.

Bu kurumlar, özel eğitime ihtiyacı olanlara yönelik yapılan inceleme, tespit ve araştırmalar çerçevesinde elde edilen sonuçlara göre yeni hizmet modelleri geliştirmeyi ve bu alana katkı sağlamayı hedeflemektedir.

Kurumlara, çeşitli nedenlerle bireysel özellikleri ve eğitim yeterlikleri açısından akranlarından beklenen düzeyden anlamlı farklılık gösteren bireyler kabul edilir. Ağır, orta ve hafif düzeyde zihinsel yetersizliği olanlar ile öğrenme yetersizliği olanlar; işitme, görme, ortopedik ve sinir sistemlerinin zedelenmesi ile ortaya çıkan yetersizliği olanlar; dil ve konuşma, sosyal ve duygusal uyum ve özel öğrenme güçlüğü olanlar; birden fazla alanda yetersizliği olanlar; otistik, down veya rett sendromlular; oryantasyon, hiperaktif ve öğrenme güçlüğüne sahip olanlar bu hizmetlerden yararlanabilirler. Dolayısıyla farklı engel grupları bu hizmet ağından yararlanma imkanı ve fırsatı bulabilmektedir.

Bu hizmetler özel olarak ve amaca uygun bir şekilde oluşturulmuş ortamlarda verilmektedir. Bu ortamlar; eğitim programlarının öngördüğü bilgilerin ve davranış kalıplarının öğretildiği, günlük yaşayış faaliyetlerinin ve becerilerinin kazandırıldığı, varolanların geliştirildiği, motor fonksiyonlarının artırıldığı ve uygulamaların yapıldığı mekanlardır. Özel eğitime uygun olarak hazırlanmış bu mekanlarda geliştirilen teknik, yöntem ve materyaller uygulama alanı bulmakta ve böylece bunların geliştirilmesi imkanı doğmaktadır.

Bu mekanlar, engel türlerine göre yapılandırılmakta ve bu alanda eğitim görmüş meslek elemanlarınca yönetilmektedir. Kurumlardaki bireylerin eğitim ve rehabilitasyonu; sosyal hizmet uzmanı, psikolog, psikolojik danışman, fizyoterapist, özel eğitim uzmanı, çocuk gelişimi ve eğitimi uzmanı, konuşma terapisti, el sanatları ve uğraşı terapisti, özel eğitim sınıf öğretmeni gibi meslek elemanlarından oluşan ekip tarafından ekip çalışması ilkelerine uygun olarak yürütülmektedir. Ayrıca doktor ve hemşire gibi sağlık elemanları, üniversitelerden akademisyenler ile çeşitli kurumlarda görev yapan meslek elemanlarının desteği, görüşü ve gerektiğinde gönüllü olarak katkıları alınmaktadır. Yardımcı personel olarak çocuk eğiticisi, sekreter, şoför, teknik eleman ve hizmetli olmak üzere çeşitli personel çalışmaktadır. Bu nedenle bu kurumlar önemli bir istihdam alanı oluşturmaktadır.

Bunların yanı sıra özel eğitim ve rehabilite hizmetlerine ihtiyaç duyan bireylerin eğitim ve öğretimleri sonucu, kendine ve topluma faydalı kişiler olarak yetişebilmeleri ve istihdamları için uygun işyerleri araştıran, engelli istihdamına elverişli iş kolları ile ilgili olarak motive edici, rehberlik ve koordinatörlük hizmetleri veren ve onlara bu konuda gerekli rehberliği yapan özel kurumlar engelli bireylerin de çalışma yaşamına girmesinde pay sahibi olabilmektedir.

Özel kurumlar, özel eğitim ve rehabilitasyonla ilgili olarak hazırlanan yazılı ve görsel materyalleri elde ederek ailelerin ve toplumun bilgilendirilmesinde kullanmaktadır. Ayrıca, kendi bünyesinde engelliler alanına ilişkin bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunarak, bu faaliyetleri çeşitli etkinlikler çerçevesinde kamuoyuna duyurmaktadır. Böylece engelliliğin bilinen ve bilinmeyen pek çok nedenleri eğitim yoluyla az ya da çok kamuoyuna duyurularak genel anlamda toplumun bu konuda bilinçlenmesi sağlanmış olmaktadır.

Dolayısıyla toplum içerisinde bireyle birlikte aile önemli bir yer tutmaktadır. Engelli bireyin kabulü, bakımı, yetiştirilmesi ve topluma kazandırılmasında ailenin yeri çok çok büyüktür. Özel eğitimde ise engelli birey ailesine yaklaşımlar ve aile eğitimleri bu açılardan önemini artırmaktadır. Günümüz modern eğitim anlayışı bireyin bütün yönleri ile devamlı surette gelişmesini amaçlar. Modern eğitim aileyi kendi bünyesi dışında bırakamaz. Özel eğitimde aile eğitimi modern eğitimin ayrılmaz bir parçasıdır. O halde bu anlayışla kurulan özel kurumlar, aile eğitim faaliyetlerini kendi kapsamına alacak şekilde örgütlemekte ve engelli bireyin bir “kişi” ve bir “bütün” olarak gelişmesini hedeflemektedir. Bireyin bütün yönleri ile devamlı surette gelişmesini hedefleyen Özel Kurum’lar, aile eğitim faaliyetlerini kendi kapsamına alacak şekilde programlarını oluşturmaktadır. Bu programlar sayesinde aile içinde yaşanan olumsuz değişim ve dengelerde, aile üyelerinin ve özellikle çocukların bu dönemleri daha az zararla atlatabilmesi için sürekli olarak aileye psikolojik ve sosyal destek verilmektedir.

Engellilerin gerek bedensel gerekse ruhsal özellikleri nedeniyle kendi yakın çevrelerinde ve toplum içerisinde aşağılanmadan bağımsız hareket edebilmeleri ve toplumda yaşayan bireylerle iletişim ve etkileşim kurabilmeleri için uygun ortamlar hazırlamak, onların yarınlarını güvence altına almalarını sağlamaya yönelik destek oluşturmak özel eğitim ve rehabilitasyon sürecinin bir parçasını oluşturmaktadır.

Tüm bu anlatılanları kendisine hedef edinmiş olan “Özel Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Kurumları” çeşitli nedenlerle birçok sorunla karşı karşıya kalabilmektedir.

Özel Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Kurumlarının Karşılaştığı Sorunlar ve Bu Sorunlara Çözüm Önerileri

Genel olarak hizmet veren veya üretim yapan tüm kurumların yaşamsal sürecinde birtakım sıkıntıları söz konusu olduğu gibi özel özel eğitim ve rehabilitasyon kurumlarının da birtakım sıkıntıları söz konusudur.

Özellikle günümüz piyasa şartlarındaki istikrarsızlık, kanunların yetersizliği veya uygulanmasındaki güçlükler ve ticari güvende yaşanan sıkıntılar bu sorunların sac ayaklarını ve ana kaynaklarını oluşturmaktadır.

Sorunların artması veya bu kurumların hizmet üretmek yerine sorunlarla baş etmeye çalışması beraberinde hiçte göz önüne getirilmeyen, asıl sonuçları engelli birey ve ailesine yansıyan/yansıyacak olan bir tabloyu karşımıza getirmektedir.

Kuşkusuz; engellilikle karşı karşıya olmak başta engelli bireyi ve ailesini, engelli bireyle yaşayan yakınlarını ve genel olarak da toplumun bütününü kapsayan sorunları da beraberinde taşır. Ancak hiçbir sorun çözümsüz değildir. Çözüm üretirken mevcut yaklaşımlar yıkıcı nitelikte olmamalıdır. Engellinin yetenek ve kapasitesini geliştirmeye yönelik önlemlerin alınması bu alanda hizmet üreten kurumların sorunsuz işleyişi ile yakından ilgilidir. Sorunları çözümlenmeye çalışılan hizmet kurumları sorunsuz hizmet verme çabası içerisinde olacaktır.

Bu nedenle özel kurumların işleyiş ve ekonomik sorunlarını en aza indirebilmek, büyük ölçüde gelir kayıplarını önleyebilecekleri ve rahat çalışabilecekleri bir işleyişin olmasına bağlıdır. Bu da konuyla ilgili tedbirlerin bir an önce alınmasını zorunlu kılmaktadır.

Ülkemizde engellileri kapsayan yasal düzenlemelere baktığımızda; eğitim, sağlık, istihdam ve topluma tam katılım konularındaki yasaların içeriklerinde kurumların ve engellilerin haklarının korunmaya çalışıldığını görmekteyiz. Ancak, bu yasaların uygulamaya yansımasında pek çok aksaklığın olduğu bir gerçektir.

Özel Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Kurumları, gerek işleyişinden gerekse hizmet verdiği kişi ve ailelerden kaynaklanan bir çok sorunla karşı karşıya kalabilmektedir. Bu sorunların bazılarını ve çözüm önerilerini şu şekilde sıralamak mümkündür:

1. Engellilerin sorunları genel olarak değerlendirildiğinde sorunlarının gözardı edilemeyecek boyutlara ulaştığı görülmektedir. Bu nedenle engellilerin sorunlarının farklı boyutlarını inceleyen ve birbirini tamamlayan çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çalışmaları yapan ve yapacak olan özel kurumların bu çabalarının göz ardı edilmemesinde ve desteklensinde fayda olacaktır.

2. Yukarıda da belirtildiği gibi Özel Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Kurumları Milli Eğitim Bakanlığı veya Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağlı olarak açılmakta ve faaliyet göstermektedir. Dolayısıyla devletin farklı kurumlarına bağlı olarak faaliyet gösteren bu kurumların farklı işleyişlerinden kaynaklanan sıkıntıların giderilmesinde bu farklılık göz önünde bulundurulmalıdır. Hiç bir kurumun tek başına engelli sorunlarını çözümlemede yeterli olmayacağı açıktır. Dolayısıyla engellilere hizmet götüren kurumların işbirliği yapması ve eşgüdümlü çalışması zorunludur.

3. Her alanda olduğu gibi özel eğitim ve rehabilitasyon alanında da ihmallerin ve istismarların olması ihtimaldir. Sonuçta bir kurumun yapmış olduğu bir hatanın bedeli tüm kurumlara yansıyabilmektedir. Bu da meslek elemanlarınca yürütülen ve ciddi ve ehil insanların elinde işleyen kurumları yıpratabilmektedir.

4. Özel eğitimle ilgili meslek elemanlarının üniversitelerin ilgili bölümlerinden sınırlı sayıda mezun olması ve alanla ilgili yetişmiş personelin yetersizliği çok önemli sorunlardan birisidir. Engellilere yönelik çalışan uzman personelin sayısal yetersizliği giderilmelidir. Bu sayısal yetersizlik üniversiteler veya ilgili kurumlar tarafından açılacak olan eğitim ve uzun süreli programlar ile giderilebilir.

5. Özel eğitim hizmetlerinden yararlanabilmek için ön koşul niteliği taşıyan sağlık kurulu raporu almak engelli ve ailesi için zor bir süreç içermektedir. Her yıl sağlık kurulu raporunun yenilenmesi engelli bireyi ve aileyi zor durum bırakmaktadır. Kaldı ki genellikle belirlenen bir yıl gibi bir süre özel eğitim için çok kısa bir süredir. Bu sürenin kısalığı engelli bireyin özel kuruma devam sorunlarını da beraberinde getirmektedir. Özel eğitim hizmetlerinin bedelinin ilgili kurumlarca ödenmesi için bütçe uygulama talimatına göre her yıl yeniden rapor alma koşulunun kaldırılmasının ve sağlık kurulu raporunun geçerlik sürelerinin en az üç yıl olmasının sağlanması gerekmektedir.

6. Engelli birey için sağlık kurulu raporu alırken engelli birey ve ailesine hastaneler tarafından kolaylık sağlanması, defalarca hastaneye gidip gelmesinin önlenmesi, “kolaylık poliklinikleri”nden ivedilikli ve hoşgörülü bir biçimde yararlanabilmesi sağlanmalıdır. Böylece ailenin üzerinden önemli bir yük kalkmış, bu doğrultuda özel kurumlar tarafından verilen eğitim de sırf sağlık kurulu raporu nedeniyle kesintiye uğramamış ve verilen eğitim aksamamış olacaktır.

7. Özel eğitim ve rehabilitasyon hizmetine ihtiyaç duyan engelli bireylerin eğitim ve rehabilitasyon ücreti belirli ölçülerde bütçe uygulama talimatı doğrultusunda velisinin bağlı bulunduğu kurum (Emekli Sandığı ve SSK) tarafından karşılanmaktadır. Ancak Bağ-Kur ve sosyal güvencesi olmayanlar bu hizmetin dışında kalmaktadır. Sosyal güvenlik kapsamı dışındakiler için bu sorun Özel Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Kurumlarının hizmetlerinden yararlananlar oranında ücretsiz eğitimleri yasal biçimde sağlanabilir ve bu kurumlara bu hizmetlerinin karşılığı olarak belirli ölçülerde vergi muafiyeti getirilebilir.

8. Sosyal Sigortalar Kurumu Sigorta Müdürlükleri, Emekli Sandığı, Bakanlık ve Genel Müdürlükler’e bağlı saymanlıklar engellilerin eğitim, tedavi ve rehabilitasyonlarının karşılığı olan ücreti engelli bireyin velisine ödeme yapmaktadır. Dolayısıyla yapılmış ödemelerin özel kurumlara geç yansıması veya velinin ödemeyi geciktirmesi özel kurumları zor durumda bırakabilmektedir. Bu nedenle ilgili saymanlıkların hizmet karşılığı yapacakları ödemeleri doğrudan özel kurumlara yapması bu sorunu çözecektir.

9. Sosyal Sigortalar Kurumu’na bağlı müdürlüklerinden alınan engellilerin eğitim, tedavi ve rehabilite hizmetleri karşılığı ücretlerin alınabilmesi için çok sayıda evrakın hazırlanması aileleri olduğu kadar kurumları da yıpratmaktadır. Bu nedenle mümkün olduğunca kırtasiyeciliğin azaltılması ailelerin ve kurumların işini kolaylaştıracaktır.

10. Özel kurumlar tarafından engellilere verilen eğitim, tedavi ve rehabilite hizmetleri karşılığı ücretlerin özel kurumlara tek elden yapılması aslında alanda yaşanan kargaşayı tamamen kaldıracaktır. Örneğin bu ödemeler tamamen Maliye Bakanlığı bünyesinde kurulacak olan bir birim tarafından yürütülebilir.

11. Özel kurumların ödemiş olduğu yüksek vergi tahakkukları ve katma değer vergisi oranının yüksek oluşu bu kurumları ekonomik yönden zor durumda bırakabilmektedir. Bu nedenle uygun vergi indirimi veya muafiyetlerin yapılabilmesi ve buna yönelik birtakım kolaylıkların getirilmesi kurumların daha sağlıklı işleyişini sağlayacaktır.

12. Engellilerin yaşamış oldukları dönem ve bugünkü insan ilişkileri göz önüne alındığında sosyal çevrenin engelliler için çok önemli olduğu belirlenmiştir. Sosyal destek sistemi olarak adlandırılan bu ilişki ağının canlı tutulabilmesi her ne kadar engellinin maddi yeterliliklerine bağlı olduğu düşünülse de toplum içerisinde bu ilişki ağının güçlendirilmesine yönelik olarak, sosyal moral propagandalarının yapılması gerekmektedir.

Sonuç

Özel bir eğitim ve uzmanlık alanı gerektiren özel özel eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerinin işleyişi her nedense sadece ekonomik boyutları ile ele alınmaktadır. Oysa bu durum bir çok boyutu ile değerlendirilebilir. Alanda yapılan güzel çalışmaları, yine alanda karşılaşılan sıkıntılar gölgelemektedir.

Nüfusu ve sorunlarına karşılık bir çok ihtiyaçları artan engellilerin, yaşadıkları çevrenin değişen demografik, psikolojik ve sosyo-ekonomik koşullarına uyum sağlamalarında özel özel eğitim ve rehabilitasyon kurumlarının üstleneceği rol giderek önem kazanmaktadır.

Genel bir yaklaşımla özel eğitime ve rehabilitasyona ihtiyaç duyan bireylere hizmet veren özel kurumların bu alanla ilgili kamu kurumları ile eşgüdüm içerisinde hizmet programları üretmesi ve uygulaması engellilere verilecek hizmetlerin etkinliğini ve verimini artıracaktır.

Özel eğitim ve rehabilitasyon alanının vazgeçilmez kurumları olan özel özel eğitim ve rehabilitasyon kurumları; toplumdaki özel eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerine ihtiyaç duyan bireylerin ve grupların ihtiyaçlarının karşılanmasında devlet hizmetinin yanı sıra devlet hizmetlerini tamamlar nitelikte ve özel eğitim ve rehabilitasyon hizmetleri anlayışına uygun olarak verdiği hizmetlerle alandaki ihtiyacı gidermektedir.

Günümüz şartlarına uygun nitelik ve kalitede hizmet vermek amacını ilke edinmiş olan ve mevcut rezerv kapasitesi, fiziksel donanımı, tecrübeli uzman kadrosu ve özellikle ileriye yönelik kalıcı bilimsel plan ve programları ile hizmetlerini sürdüren bu kurumlara duyulan ihtiyaç gün geçtikçe artmaktadır.

Sonuç olarak, engellinin toplum içerisinde üretken ve katılımcı bir birey olmasını, onun bağımlılığını en aza indirgeyecek kapasite geliştirmesini, tüketici olmaktan çıkıp üretici olmasını, kendine güveninin artmasını, hizmetlerde çağdaş teknolojilerin kullanılmasını, mevcut kaynakları yükseltecek ve yeni kaynaklar oluşturacak yeterli finansmanın sağlanmasını öngören bir politika oluşturmaya ve böyle bir politikaya yaklaşım sürecine ihtiyaç vardır. Böylece ayrımcılık gözetmeyen, gelişmiş olmanın temeli olan insanının toplum içerisinde eğitilmiş ve üretken birey olmasına katkıda bulunacak, engellinin insan hak ve özgürlüklerine ve özerkliğine, sosyal güvencesine sahip çıkacak, yasalar oluşturacak ve bu yasaları uygulamaya aktaracak “engelliler politikası”na ihtiyaç duyulmaktadır. Sosyal Devlet olmak bunu gerektirir. Demokratik ve Sosyal Devlet, engellisine sahip çıktığı gibi bünyesinde yer alan ve hizmet anlayışında olan kurumlarına da sahip çıkar.

* Sosyal Hizmet Uzmanı, Tüm Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Kurumları Derneği (ÖZERK DER) kurucu üye ve yönetim kurulu üyesi.

kaynak:http://www.korlerfederasyonu.org.tr/said.htm

%d blogcu bunu beğendi: