hd porno porno hd porno porno

Depresyon çağımızın hastalığı

2.211 okundu

Depresyonun, uzun süre devam eden derin üzüntü hali, durgunluk, güçsüzlük, isteksizlik, karamsarlık, konuşma ve hareketlerde yavaşlama şeklinde ortaya çıktığı, kadınların yüzde 20’sinde, erkeklerin yüzde 10’unda, ergenlerin de yüzde 5’inde görüldüğü belirtildi. Depresyonu; depresif, kronik, majör ve lohusalı olarak 4 gruba ayıran uzmanlar bunları kısaca şöyle tanımlıyorlar:

Depresif reaksiyon: Kişinin başına gelen belli bir olaydan kaynaklanır. Derin üzüntülü bir duygu hali hakimdir. Genellikle çok ciddi bir durum değildir ve geçicidir. Şikayetler şiddetli olabilir ama genellikle tedavi gerektirmez ve iki hafta ile altı Ay arasında kendiliğinden iyileşir.

Kronik depresyon (Distimik bozukluk): Şikayetler ve şikayetlerin şiddeti depresif reaksiyona benzer ama distimik bozukluk daha uzun sürer (en az iki yıl).

Majör depresyon: Ciddi bir rahatsızlıktır. Davranış bozuklukları, hatta intihar bile görülebilir. Hastalarda sadece derin üzüntü ve çökkünlük hali değil, aynı zamanda günlük olaylara karşı ilgisizlik, aşırı yorgunluk, uyku problemleri, suçluluk ve değersizlik hissi vardır. Belli nöbet dönemleri halinde seyreder. Hastaların çoğu ilk nöbetten kurtulsa da nüks ihtimali yüksektir. Majör depresyon genellikle kendiliğinden başlar, veya depresif reaksiyonda olduğu gibi olayı başlatan belli bir travma veya stres vardır. Hastalarda intihara teşebbüs olabileceği için mutlaka tedavi edilmelidir.
{loadposition header}
Lohusalı depresyon: Kadınların yaklaşık %10-20”si doğum sonrasında depresyon geçirir. Şikayetler birkaç haftadan bir yıla kadar sürebilir.”

Uzmanlara göre, depresyonların genel belirti ve bulguları ise şöyle:
“Derin üzüntü hali, pesimizm. Suçluluk, değersizlik, işe yaramazlık veya umutsuzluk hissi. Günlük olaylara ilgisizlik. Cinsel fonksiyonlarda azalma. Konsantrasyon güçlüğü, hafızada zayıflama. Uykusuzluk veya aşırı uyuma. Kilo alma veya kilo kaybı. Halsizlik, bitkinlik. İntihar etme veya ölüm düşüncesi. Az konuşma, yavaş hareket etme. Kendine güvensizlik.

Depresyon tedavisiinn mutlaka psikiyatrist kontrolü Altına alınması ve intihar riski olanların hastaneye yatırılması gerektiğini ifade eden uzmanlar bu hastalara psikoterapi ve ilaç tedavisi uygulandığını belirtiyorlar. İlaç tedavisinde genellikle trisiklik antidepresanlar ve lityum Tuzları kullanılıyor”.
İHA

Depresyon Nedir
Depresyonun temelinde daha önceden isteyerek ve severek yaptığı günlük aktivitelere karşı isteksizlik ve hayattan zevk alamama durumu vardır. Ek olarak depresyondaki kişide kederli ve üzgün bir duygudurum ile birlikte görülen bazı değişiklikler zamanla oluşur. Bu durumda kişi her şeyi olumsuz olarak değerlendirerek karamsarlık düşünceleri ile geçmişi ve geleceği düşünmeye başlar. Bu düşünceler istemese de kişinin aklına gelir. Yani günlük yaşantıda her şeyin olumsuz taraflarını görür.

Yalnız normal sınırlarda kabul edilecek Gün içerisindeki duygulanımdaki çökkünlükler depresyon sayılmaz. Depresyon diyebilmemiz için aşağıda sıralanmış belirtilerin gün içerisinde hemen hemen gün boyu ve en az son on beş gündür devam ediyor olması gerekir.

• Hemen her gün ve günün büyük bir kısmında gözlenen çökkün bir duygu-durum hali ( kendini mutsuz, ağlamaklı, kederli hissetme hali).

• Hemen her gün yaklaşık gün boyu süren tüm ya da çoğu etkinliğe karşı ilgi ve zevk almada azalma (daha önce keyif alınan işler, hobiler ve alışkanlıklardan artık hoşlanmama , bıkkınlık, cinsel isteksizlik ).

• Diyet uygulanılmamasına karşın önemli derecede kilo kaybı ya da alımı ( bir ay içinde vücut ağırlığının %5 inden fazlasının artması ya da azalması) ya da hemen her gün iştahta artma yada azalmanın olması.

• Hemen her gün uykusuzluk yada aşırı uyku hali.

• Hemen her gün olağan beyinsel ve vücutsal işlevsellik, hareketlilik halinde azalma ya da huzursuzluk

• Hemen her gün halsizlik ,yorgunluk hisleri,daha önceki Günler kadar enerjik hissetmeme.

• Hemen her gün kendini değersiz hissetme,küçük görme,kendini beğenmeme,suçlu ya da günahkar hissetme hali.

• Hemen her gün düşünme ya da konsantrasyon yeteneğinde azalma olması (konuşulanlara, okunan şeylere, izlenilen dikkatini verememe, gibi) ya da kararsızlık hali.

• Tekrarlayan ölüm düşünceleri,intihar planları veya eylemlerinin varlığı.

Depresyonun Nedenleri
Depresyon sık görülen bir hastalık olarak tanımlanmıştır. Bu sıklık yaklaşık her dört kişiden biri olarak ifade edilebilir. Depresyon tedaviye cevap verir ve kişilerin çoğunluğu iyileşir. Hiçbir neden olmaksızın depresyon başlayabilir. Nedenleri şöyle özetleyebiliriz :

• Olumsuz yaşam olayları ile karşılaşma
• Büyük üzüntülere neden olabilecek kayıplar ve yas
• İş yaşamı sorunları
• Partner, evlilik, Aile sorunları
• Hamilelik ve Lohusalık süreci
• Kalıtsal yatkınlık
• Fazla Alkol kullanımı
• Bazı hastalıklar ( Kanser, Multiple Skleroz, Epilepsi, Aids gibi ölümcül hastalıklar )
• Bazı ilaçlar ( Kardiyak ve hipertansifler gibi )
• Doğum ve hamilelik süreci
• Menapoz – Antrapoz dönemi
• Mevsim değişiklikleri
• Ülke, şehir değiştirme, yeni yaşam koşulları

Depresyon Tedavisi
Depresyon tedavisi son zamanlarda oldukça kolay hale gelmiştir. Depresyon tedavisi duygular, düşünceler ve davranışlar üzerinde çalışmakla da olabilir, ilaç tedavisi ile de olabilir. Uygun olduğuna karar verilmesi için bir uzman (psikolog/psikiyatrist) tarafından değerlendirilmek yeterli olacaktır.

Uzman ile yüz yüze görüşmek tedavi başlangıcını oluşturacak ilk adımdır. Uzman, bilimsel ve ölçülebilir yöntemlerle sizi değerlendirecek ve en uygun tedaviyi size önerecektir.Bilişsel olumsuzlukları ve öğrenilmiş çaresizlik düşüncelerini gidermek için psikoterapiye ihtiyaç vardır. İlaç tedavisine de serotonin ve noradrenalin üzerinden etki yapan antidepresan dediğimiz ilaçlar kullanılır. Yine de ilaç tedavisinin hızlandırılabilmesi için psikoterapiye ihtiyaç vardır. Depresyonu oluşturan nedenlere yönelik olarak psikososyal stres faktörlerinin de ortadan kaldırılması süreç içerisinde iyileşmeyi hızlandıracaktır. Bu dönem içerisinde kişinin hayatını mevcut depresyonun ez az şekilde etkilemesi için, durumun bir psikolog tarafından değerlendirilmesi ve vakit geçirilmeden tedaviye başlanması önemli olabilmektedir.

Depresyon tedavisi ilerledikçe kişiler bu değişiklikleri fark edebilmekte ve bu değişiklikler bilimsel yöntemlerle ölçülebilmektedir. Depresyonun tanısı ve tedavisi tüm dünyada uzmanlar tarafından üzerinde çalışılan ve üzerinde fikir birliğine varılmış uygulamaların yer aldığı bir alandır.

Depresyonla mücadelede yöntemleri:
1. Belli aralıklarla nefes alıp verme yoluyla rahatlama.
2. Bir yere uzanarak baş kısmından başlayarak ayaklara kadar bölge bölge gevşeme.
3. Düzenli beslenme
4. Problem yaratan durumun nedenlerini araştırıp bulma ve ortadan kaldırma.
5. İnanç ve değerleri sınamayı öğrenme
6. Duygularını açık ve uygun bir şekilde paylaşma
7. zamanı iyi kullanma
8. Sosyal destek alma
9. İletişim becerilerini güçlendirme
10.Problem çözme becerilerini güçlendirme

Bir insan olarak:
• Aşırı rekabet düşkünü olmayın
• Her yaptığınız işte başarılı olmak zorunda değilsiniz
• Aceleci olmayın
• Saldırgan olmayın
• Her şeyin kontrolünü elinizde tutmaya uğraşmayın
• Kendinize güvenin
• Kendinizle barışık olun

Depresyonda Hasta Yakınlarına Düşen Görevler
Depresyon, sadece hastanın kendisi üzerinde değil çevresi üzerinde de, baskı yaratabilir. Hastalığın isteksizlik, neşesizlik, zevk alamama gibi belirtileri nedeniyle sosyal ilişkilerde de bir bozulma olur. Üstelik hastalık ne kadar uzun sürerse bu bozulma da o denli ağır hale gelir. Ortada belirli bir neden yokken kişinin üzüntülü, karamsar, tahammülsüz hissetmesi çoğu zaman çevresindekiler için anlaşılır değildir. Depresyondaki bir kişinin yakınlarının öncelikler bu durumun hastalık olduğunu kabul etmeleri gerekir. Bu hastalık, beyindeki metabolizmanın belli bir bozukluğundan doğar. Hastalanan kişi ise bu bozukluğun meydana gelmesinden sorumlu değildir. Bu sebeple hastalıktan dolayı utanmak, suçlanmak ya da hastanın kendisini suçlamak doğru olmaz.

depresyonHasta yakınları çoğu zaman ne yapacağını bilmez halde yardım için çırpınırlar. Öncelikle yapmaları gereken hastayı doktora gitmeye ve ona rahatsızlığını ayrıntılı bir şekilde anlatmaya ikna etmektir. Depresyon tedavisi mümkün olan bir hastalıktır ancak tedavi zaman ister. O sebeple sabırlı ve anlayışlı olmak gerekir. Hastalığın doğası gereği karamsar ve umutsuz olan depresyonlu kişiye umut verici sözlerle yaklaşmalı, durumun tedavisinin mümkün olduğu sık sık hatırlatılmalıdır. Tedavinin ilk haftalarında düzelme olmaması hastanın umutsuzluğunu artırabilir. Psikiyatrik ilaç tedavilerinin etkilerinin çoğu zaman iki üç haftadan sonra ortaya çıktığı gerçeğini sık sık hatırlatın. İsteksiz, hiçbir şeyden zevk almayan hastanın neşelenmesi, onun hoşuna gitmesi için onu aktivitelere zorlamak doğru olmaz. Bu durumda planlanan aktiviteyi enerji kaybı ya da isteksizlik nedeniyle gerçekleştiremeyen hasta kendisini aciz ve beceriksiz hissedebilir. Onu yük altına sokmayacak kısa gezintiler gibi tekliflerde bulunun ancak ısrar etmeyin. Tedavisi ilerledikçe hastanızın enerjisi isteği yerine gelecek, tekliflerinize daha Sıcak bakacaktır.

Antidepresan ilaçlar yıllar boyunca kullanıldığında bile bağımlılık oluşturmazlar. Modern tıbbın kullandığı antidepresanlar uyutarak sorunları unutturan ilaçlar değildir. Beyindeki bozulan metabolizmayı düzelterek depresyon belirtilerinin azalmasını sağlar. Depresyon kişinin kendi kendine yenebileceği bir durum değildir. Bu sebeple “ilaçlar bağımlılık yapar, kullanma, kendi kendinin doktoru ol” gibi önerilerde bulunmanız hastanın durumunu kötüleştirmekten başka bir işe yaramayacaktır. Çağdaş tıbbın sağladığı imkânlar sayesinde depresyon hastalarının

başarıyla tedavi edilmeleri mümkün olmaktadır. Kullanılan tedavi hastaya uygun olduğu takdirde, depresyon birkaç hafta veya ay içerisinde düzelmeye başlar. Ancak depresyon genellikle haftalar veya aylar süren bir gelişmenin sonucu olarak ortaya çıktığından, tedavisi de elbette zaman ister. Sadece bir kaç gün içinde çabucacık iyileşme ihtimali olmadığı için sabırlı

olmanız gerekir. Depresyon o kadar yaygın bir hastalıktır ki, hemen hemen her Ailede depresyon hastası olan bir kişi olduğunu söyleyebiliriz. Ancak hasta, hekim ve Ailenin işbirliği yapması ile bu hastalığın tedavisinde başarı şansının yüksek olduğunu unutmamak gerekir.
Alıntı : diya dinnet com sitesi

%d blogcu bunu beğendi: