hd porno porno hd porno porno

Sosyal Fobi

2.270 okundu

İnsanlar farklı farklıdır. Kimi insan bir topluma girdiğinde, kendisini hemen kabul ettirir, grubun konuşmalarına katılır, grupla birlikte güler ve güldürür. Onlarla konuşmaktan, kendisini ifade etmekten, espri yapmaktan kaçınmaz. Kimi insan ise bunun aksine yeni bir gruba girmekten çekinir, özellikle de grubun içinde karşı cinsten insanlar varsa.

Utangaçlık çoÄŸu zaman bir problem halinde algılanmayabilir. Ancak bu kiÅŸiler, sosyal ortamlardaki sıkıntıları nedeniyle bu ortamdan kaçmaya baÅŸlayabilirler ki bu durum “sosyal fobi ” nin oluÅŸmasına zemin hazırlar.

Sosyal fobi psikiyatride tedavi gerektiren önemli sorunlardan biridir. Yarattığı anksiyete (sıkıntı) nedeniyle birçok psikolojik rahatsızlığa yol açabilir. (Depresyon, panik atak, agorafobi, alkol ve uyuşturucuya yönelim ve hatta intihar.)

Genel nüfus içinde % 4 ile % 6 arasında deÄŸiÅŸik derecelerde “sosyal fobi ” ye rastlanmaktadır. Ancak hastalığın ortaya çıkmasında ve tanınmasında kültürel farklılıklar, toplumsal deÄŸerler ve tedavi beklentilerindeki farklılıklar ile açıklanabilir. ÖrneÄŸin doÄŸu toplumlarında sosyal fobiye sık rastlanmakta ancak tedavi edilebilir bir bozukluktan çok kiÅŸilik özelliÄŸi olarak ele alınmaktadır. Japonya’ da aşırı utangaç birinin “Shinka Shitsu” kiÅŸilik yapısında olduÄŸu söylenir. Bu ÅŸekilde tanımlanan pekçok kiÅŸi aslında sosyal fobik olabilir. Türk toplumunda ve doÄŸu toplumlarında bu belirtileri birçok insanda görebiliriz. Çünkü doÄŸu toplumları insanın bireyselleÅŸmesine tepki gösterir. Ä°nsanların hep biz demesini, toplumun isteklerini kendi çıkarlarının her zaman üstünde tutması gerektiÄŸini vurgular. KiÅŸilerin bağımsızlık ve bireysellik duyguları bastırılarak kontrol altına alınmaya çalışılır. Bu da kiÅŸilerin utandırılarak büyümelerine, giriÅŸimcilik duygusunun elinden alınmasına, pasif ve utangaç insanlar haline gelmelerine neden olur.

Sosyal fobikler yeni bir ortama girmekte ve o ortama ayak uydurmakta zorlanırlar . Sosyal ilişkiler geliştirme konusunda başarılı değildirler. Çünkü temelde bir güven eksikliği içindedirler. Kendilerini birçok konuda yetersiz hisseden bu kişilerin kendi akranlarıyla kıyaslama yapıldığında, kendisini sürekli suçlayan, eleştiren ve değersizlik duyguları yaşayan insanlar oldukları görülür. Başkalarıyla konuşmak, rekabet etmek veya tartışmak istemezler. Bunun sebebi ise herkesin kendisini yenebileceği korkusudur. Kendi haklarına saldırıda bulunulsa dahi seslerini çıkarmazlar. Sosyal fobik insanların içlerinde sanki dış dünyadan herkesin kendisini izlediği ve değerlendirdiği inanışı hakimdir. Bunun için topluluk önünde konuşmaları gerektiğinde, yeni insanlarla tanıştırıldıklarında, bir işle uğraşırken başkaları tarafından seyredildiklerinde tedirgin olurlar.

Sosyal fobinin temeli çocukluk yıllarında atılmaktadır ve toplum içinde de geliÅŸtirilmektedir. Çocukluk döneminin 1-3 yaÅŸları arası “özerklik evresi ” olarak bilinir. Bu evre çocuÄŸun anne bağımlılığından uzaklaşıp kendi ayakları üzerinde durabildiÄŸinde baÅŸlar. Bu dönemde çocuklar bağımsızlık gereksinimi duyarlar ve bu ihtiyacın karşılanabilmesi için de bağımsız olmak isterler. EÄŸer bu dönemde sürekli cezalandırılır, aşırı korunur ya da anneye bağımlı biçimde yetiÅŸtirilirse çocuk bu baskı sonucu oluÅŸan ezikliÄŸin kızgınlığını ve utancını yaÅŸamaya baÅŸlar. Utanç duygusu kiÅŸiye yerleÅŸtikten sonra artık yaptığı seçimlerin doÄŸruluÄŸu konusunda suçluluÄŸa kapılır ve haklarını savunamaz. Utangaç çocuklardaki suçluluk duygusu, çocuÄŸun hareketlerini kısıtlar. Çevresinde huzursuzluk doÄŸuracağı ve cezalandırılacağı endiÅŸesiyle sadece kendisine verilenlerle yetinir. Yeni bir iÅŸe giriÅŸmekte ve baÅŸlamakta zorluk çeker. Yeteneklerini geliÅŸtirmekten, hakkı olan ÅŸeyleri istemekten kaçınır. Böyle bir çocukluk yaÅŸayan kiÅŸinin giriÅŸimcilik ya da bağımsızlık duygusunun geliÅŸtiÄŸi söylenemez. Bu koÅŸullarda büyüyen çocuklar büyük ihtimalle pasif, çekingen ve utangaç yetiÅŸkinler olurlar.

Sosyal fobinin tedavisinde bilişsel-davranışsal psikoterapilerden yararlanılır. Ayrıca tedavinin ilaçla desteklenmesi etkiyi arttırır.

%d blogcu bunu beÄŸendi: