hd porno porno hd porno porno

Defalarca Tecavüz Edilen Zihinsel Engelli Birey Haberi

4.984 okundu

Yozgat’ta bilinen en az 6 kişinin tecavüzüne uğrayan zihinsel engelli kadının bürokratik tutarsızlıklar ve duyarsızlık nedeniyle yaşadığı katmerli mağduriyet Türkiye’yi isyan ettirdi

Yozgat’ta Defalarca Tecavüz Edilen Engelli Kadının Yaşadıkları İsyan Ettirdi
Yozgat’ta zihinsel engelli K.’nın başına gelenler Türkiye’yi isyan ettirdi. Yaşadıkları küçük köyde, bilinen 6 kişinin tecavüzüne uğrayan mağdur K., bürokrasinin tutarsızlıkları karşısında mağduriyetini bırakın ortaya koymayı tam tersine daha da zor bir durumla karşı karşıya kaldı.
Mağdur K.’nın sesine ne ulusal kanallar ne de devlet kanalı TRT kulak vermedi. Ta ki Aydınlık Gazetesi muhabiri Oktay Yıldırım’ın konudan haberdar olup, bu rezaleti gazetesinde Türkiye kamuoyuna duyurmasına kadar.
İşte Türkiye’yi isyan ettiren olayın anlatıldığı Oktay Yıldırım’ın haberi:
Yozgat’ın Çayıralan ilçesine bağlı Cürali köyünde birkaç yıl süren tecavüz, kurbanın hamile olduğunun anlaşılmasıyla ortaya çıktı.
Zihinsel engelli kurban K., tıbben kendisine benzer durumda olan babası Ş.K. ile birlikte yaşıyordu. Annelerini kaybetmişlerdi. Kız kardeşi Belçika’da iki erkek kardeşi ise İstanbul’da çalışıyordu. Geçim sıkıntısı içindeydiler. Tek gelirleri devletten bağlanan engelli maaşı ve diğer kardeşlerin arada bir yaptıkları katkılardı.
Bütün köy kurbanın zihinsel engelli olduğunu biliyordu. Ama neredeyse bütün köyün bildiği başka bir şey daha vardı. Köyden bazı kişiler sık sık kandırarak ve tehdit ederek onu iğfal ediyorlardı.
Bazı yakınları ve köyden bazı kişilerle yaptığım görüşmelerden öğrendiğime göre ilk olay bundan yaklaşık üç yıl kadar önce akrabası zanlı M.’nin evinde yaşanmıştı. Zanlı M., kurbanın akrabasıydı. Annesi yatalaktı ve kurban K. akrabalık bağı nedeniyle yaşlı kadının bakımına yardım ediyordu. İlk olarak bu evde zanlı M.’nin tecavüzüne uğradı. Aile bunu duyduğunda hemen bir hastaneye gidip bekâret kontrolü yaptırdı ama ters ilişki kurulmuş ve olayın üzerinden bir hafta geçmişti. Bir bulguya ulaşmak mümkün değildi. Doktor, “Bu şekilde bir şey iddia edemezsiniz, rezil olduğunuzla kalırsınız.” deyince şikâyet etmemişlerdi. İlk olay bu şekilde kapanmıştı.
TECAVÜZLER ÇOĞALIYOR

Bundan sonra sadece bayramlarda köye gelen ağabey, yokluğunda başka isimlerin de bu iğrenç eyleme dâhil olduğunu ve bunun neredeyse bütün köy tarafından bilindiğini öğrenemeyecekti. Ta ki, Belçika’da yaşayan kız kardeş tatile geldiğinde “karın ağrısı” şikâyeti olan ablasını hastaneye götürünceye kadar. Kurban K., altı aylık hamileydi.
Hemen İstanbul’da yaşayan kardeşleri S.K.’ya haber verildi ve bundan sonra adli süreç başladı.
“Adli süreç” dediysem sözün gelişi… Adli, adaletten gelir, adaletin sağlanması sürecidir. Sonunda ne olur bilmiyorum, ama sürecin başlangıcı tuhaflıklarla doluydu…
“DARBE HABERİ DEĞİLSE YAPMAYIZ”

Aynı köyde yaşayan zanlı H., zanlı M., zanlı D., zanlı S., zanlı Y. ve zanlı B. yapılan şikâyet sonucunda tecavüz suçlamasıyla savcı karşısına çıkarıldı. Yanlış anlaşılmasın, gözaltı değil, ifadeye çağırıldılar. Ve hepsi de serbest bırakıldılar.
Mağdurun kardeşi S.K. şaşkındı. O sırada hastanede bulunan ve olanları öğrenen vicdanlı bir vatandaş durumu bazı haber kanallarına da iletti ama ilgilenen olmadı. Hatta anlattığına göre TRT’de görüştüğü kadın, darbe haberleri dışında bir haber yapmadıklarını, bu haberin kendi gündemleri olmadığını söyledi… Çaresizdi, kardeşine sosyal yardım talep etti, sığınma evlerine alınmasını sağlamaya çalıştı ama onu da kendi başına yapması gerektiğini söylediler. Üstelik bunu söyleyen savcı bir kadındı.
Kardeşinin can güvenliğinden endişe ettiği için Kayseri’de bir yakınlarının evine sığındılar. Çünkü zanlı D., kurbanı eğer konuşursa abisini ve babasını öldürmekle tehdit etmişti. Konuşmayanların da korkusu aynı olmalıydı. Kurban K. babasına çok düşkündü, onlar tehdit edildiği için en son zanlı D.’nin adını vermişti korkarak…
Olayın bu kadarını öğrendiğimde kulaklarıma inanamadım, ama bunlardan daha feci ayrıntılar duyacağımı ben de bilmiyordum…
BABASI İLAÇLA UYUTULDUKTAN SONRA ORMANA GÖTÜRÜLMÜŞ

Mağdurun şikâyetçi olduğu kişilerden biri eczacı kalfasıydı. Zihinsel engelli kadını kandırıp babasının yemeğine uyku ilacı koyduruyorlardı. Baba uyuduktan sonra da ya tecavüz için eve giriyorlar ya da kızı dışarı çıkarıp ormana götürüyorlardı.
Kimi evlerinin yakınlarındaki ahıra, kimi ormanın karanlık bir yerine götürüyor ve orada bazen tek bazen iki kişi sırayla tecavüz ediyorlardı. Kimi kendince tedbirliydi, korunuyordu, kimi de hamile bırakmamak için ters ilişki kuruyordu. Bu iğrenç detayları burada anlatmak istemiyorum ama ulaştığımız bilgiye göre bütün bu ayrıntılar hem savcılık ve mahkeme ifadesinde hem de Adli Tıp’ta yapılan muayenesinde yer almıştı. İsim isim, yer yer…
BABA ZANLILARIN, OĞUL MAĞDURUN AVUKATI

CMK gereği bu tür davalarda avukat zorunluluğu vardı ve devlet, imkânı olmayana avukat tayin ediyordu. Çayıralan küçük yerdi, toplam üç avukat vardı ve bunların ikisi aynı büroda çalışan baba-oğuldu. Baba zanlıları savunmakla görevlendirilirken, aynı büroda çalıştığı oğlu kurbanın savunmasını üstlenmişti. Üçüncü avukat da zanlılardan bazılarını savunuyordu.
Şaşkınlıktan dilimi yutacaktım. Sayı az olabilirdi, savcı da kimin baba kimin oğul olduğunu bilmeyebilirdi, hatta bunun yasal sakıncası da olmayabilirdi, ama avukatlar bu durumu nasıl olur da kabul ederdi? Meslek etiği nerede kalmıştı?

REHBER ÖĞRETMEN NEZARETİNDE İFADE

Henüz meslek hayatının başındaki genç savcı şikâyetleri dinledi. Bu ifadenin alınması için bir uzman bulunması gerekiyordu, ama onun yerine bir okulun rehber öğretmenlerinden biri hazır edildi. Tuhaftı… Genellikle bu durumdaki kurbanlara bazı psikolojik testler yapılır, olayın resmini çizmesi istenirdi. Elde edilen bu bulgular, uzmanların raporlarıyla birlikte kanıt olarak soruşturmaya eklenirdi.
Tecavüz kurbanı K. için sadece bir rehber öğretmen bulunabilmişti. Bu koşullar altında ifade verdi. Zanlıların kan örnekleri alındı ve DNA testi için doğumun beklenmesine karar verildi. Oysa buna gerek var mıydı? Test hemen yapılamaz mıydı?
TEŞHİS YAPTIRILMADI

Zanlıların kimler olduğunun tespiti için bir teşhis de yaptırılmamıştı. Serbest bırakılanların bazıları kendilerini rahat hissediyordu. Çünkü mağdur kızın ifadesine göre bazıları prezervatif kullanmıştı, bazıları ters ilişki kurmuştu.
Biliyorum bu iğrenç ayrıntılar midenizi bulandırıyor, ama ne yazık ki, bu okuduklarınız Türkiye’nin gerçekleri. Ulaştığım bilgilere göre tecavüz kurbanı K. ifadesini verirken bile bazı zanlılardan “abi” diye söz ediyordu.
DİĞER TECAVÜZCÜLER SAKLANIYOR

Bazı yakınlarının ve bazı köylülerin ifadesine göre kurbanın henüz söyleyemediği başka isimler de vardı ve bunların bazıları isimleri verilmesinden korkulan kişilerdi. Konuştuğumuz kişilerin ortak kanaatine göre bu iğrençliğe bulaşan herkes birbirini biliyordu.
TÜRKİYE İSYAN ETTİ

Oktay Yıldırım’ın haberinin ardından yaşanan duyarsızlık, tutarsızlık ve hatta vicdansızlık karşısında Türkiye isyan etti. Tepkiler Twitter’da, #TürkiyeBuTecavüzüKonuşmuyor hashtag’inden paylaşıldı.

Editör Notu: Allah bin bir türlü belanızı versin.

Kaynak: www.haberler.com
Haberin Orjinal Linki: http://www.haberler.com/turkiye-bu-tecavuzu-konusmuyor-8689650-haberi/

Google Reklam
   

Konuyla İlgili Başka Bir Haber
Yozgat’a bağlı bir köyde, zeka geriliği olduğu öğrenilen kadına çok sayıda köylünün tecavüz ettiği ve 17 yaşındaki bir çocuk tarafından hamile bırakıldığı ortaya çıktı.
Yozgat’a bağlı bir köyde, zeka geriliği olduğu öğrenilen kadına çok sayıda köylünün tecavüz ettiği ve 17 yaşındaki bir çocuk tarafından hamile bırakıldığı ortaya çıktı. Kadının çamaşırlarında yapılan analizde 71 yaşında ve ‘amca’ dediği kişinin izlerinin de çıkması olayın tüyler ürpertici boyutlarını gözler önüne serdi.

Korkunç olayla ilgili mahkeme izlenimlerini Milliyet gazetesinden Gökçer Tahincioğlu, köşesine taşıdı.

İşte Gökçer Tahincioğlu’nun o yazısı:

“İstanbul’da, Kayseri’de, İzmir’de, Ankara’da bombaların patlayıp, silahların ateşlendiği aralık ayının son günlerinde, unutulan dosyalardan birinin duruşması vardı Yozgat’ta, Boğazlıyan Ağır Ceza Mahkemesi’nde.

Yozgat Çayıralan’a bağlı, namus ve ahlak kelimelerinin çok sık kullanıldığı bir köy vardı mahkemede.

“Doğaz doğmaz devlet korumasında”
İsmi bu değil ama biz Fatma diyelim misal; Adli Tıp Raporu’na göre, “zekâ geriliğine sahip, zekâ geriliği ancak hekim tarafından ve yanında birden fazla kez bulunanlarca anlaşılabilen ancak beyanları güvenilir.” 40 yaşında bir kadındı mağdur olan.

Yakınlarda, muhtemelen kalan yaşamı boyunca çok az görebileceği, doğar doğmaz devlet korumasına alınan bir çocuğu oldu Fatma’nın.

Zaten hikâyesi de o zaman anlaşıldı.

“Babasının kim olduğu belirsiz”

Yurtdışında yaşayan ve kısa süreliğine köye gelen kız kardeşine karnının ağrıdığını söylediğinde, 6 aylık hamile olduğunu bilmiyordu Fatma.

Çocuk doğduğunda babasının kim olduğunu da.

Kız kardeşi durumu jandarmaya bildirip, İstanbul’da çalışan erkek kardeşi köyde detaylı araştırma yapmadan önce de kötülüğün nasıl sıradanlaştığını bilmiyordu.

“Bütün köy herşeyi biliyordu”

Oysa Fatma dışında bütün köy her şeyi biliyordu.

“Altın kız” deniyordu yokluğunda, ismini söylemeye gerek yoktu, herkes bu isimle tanıyordu ve neden böyle denildiğini biliyordu.

12 sanık hakkında, “cinsel saldırı” suçundan açıldı dava.

40’ı aşkın tanık bulundu.

Köyün nüfusu 200 kişiydi.

50’yi aşkın sanık ve tanık, çocukları, akrabalarıydı yani köy dediğiniz.

Hepsi biliyordu ve yıllardır susmuştu. Soruşturma açıldığında da kendi lisanlarında konuşmuşlardı.

“246 kez arayan bile olmuş”

Kimi Fatma’ya, “Kızımın yanına yaklaşma” diye bağırmış, kimi üşüyen boynunu tedavi edeceğini söyleyerek Fatma’yı tarlalara götürmüş, kimi arabaya bindirmiş, kimi olay ortaya çıkınca sanıklardan birine, “Evlen kızla” demiş, kimi 246 kez aradığı Fatma’nın ev telefonunu kuzeninin aradığını söylemiş, kimi “Ben çok zengin bir ticaret adamıyım, yanımda çalışanlara telefonlarını kullandırtmayız, lazım olduğunda benim telefonumdan ararlar, onlar aramıştır.” diyerek ev telefonunu neden aradığını açıklamaya çalışmıştı.

Fatma, kimin ne zaman, ne yaptığını lisanınca anlatmıştı.

SKANDAL SORULAR

İsim isim saymıştı cinsel saldırıda bulunanları.

Savunma hakkı kutsal ama duruşmada sanık avukatlarının Fatma’ya yönelttikleri şu sorular hiçbir kutsala da sığmazdı:

– Köyde yaşamayı bu yüzden mi seviyorsun?

– Kimse seni zorlamamış, hoşuna gitti mi?

“Ben ilişkiyle ilgili şeyleri bilmiyorum”

Şöyle yanıt verdi Fatma, bu sorulara:

“Ben sanıklarla isteyerek ilişkiye girmedim. Beni çağırdıklarında, ‘canım istiyor’ diye düşünerek gitmedim. Ben ilişkiyle ilgili şeyleri zaten bilmiyorum. Kardeşim sordu, ben de söyledim. Ben babamla köyde kalıyordum. Babama bakıyordum. Babamın aklı yerindedir. Benim de aklım yerindedir. Deli değilim, akıllıyımdır. Herkes beni akıllı biliyor çünkü beni seviyorlar.”

17 YAŞINDA ÇIKTI

Fatma’nın çocuğunun babası, 17 yaşındaki bir çocuk çıktı Adli Tıp Raporu’na göre.

Çocuk rapora rağmen reddetti, avukatı daha “akıllıydı”, “İlişkiye gönüllü girilmiştir.” diye savunma yaptı.

Fatma’nın çamaşırlarında yapılan analizde 71 yaşındaki, “amca” dediği sanığın izleri çıktı. Mahkeme, ilk duruşmada tutukladı, “Ben yaşlıyım, ilişkiye giremem ki” diyen sanığı.

17 yaşından 71 yaşına 12 sanık, 40’ı aşkın tanık, o sanıkların eşi, dostu, çocuğu, akrabası 200 nüfusluk köy. Mahkeme, sanıklara ve tanıklara baktı. Herkesin bildiğini yetkililere bildirmeyen muhtar hakkında suç duyurusunda bulunulmasını kararlaştırdı.

Çok eleştirilen yargı bile kötücül bir suskunluğu normal karşılayamamıştı.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu sahip çıkıyor Fatma’ya ve davasına. Aile Bakanlığı da müdahil oldu davaya. Fatma ise beyanlarının güvenilirliği konusunda itiraz nedeniyle yeniden muayeneye girecek, bebeği ayrı büyüyecek.

Ve anlaşılıyor ki Ankara’da hazırlanan, “mağdur bu çocuklar” önergeleri, gece yarısı teklifleri uymuyor bu kötücül hayata.”
Kaynak: http://www.abcgazetesi.com/yozgatta-utanc-verici-olay-engelli-kadina-butun-koy-tecavuz-etmis-40407h.htm

 

Google Reklam
   

%d blogcu bunu beğendi: