hd porno porno hd porno porno

OTlSTİK ÇOCUKLARDA OYUN

3.019 okundu

ÖZEL EĞİTİM DERGİSİ

Uzm. Ülkü PIŞKTN
Oyun, yaşamın her devresinde varolan
bir etkinlik olmakla birlikte,
özellikle yaşamın ilk yıllarında
çocuğun içinde yaşadığı dünyayı tanıması,
mutluluk, kaygı, sevinç gibi duygularını
ifade edebilmesi için en uygun anlatım
şeklidir. Oyun içinde çocuklar keşfetmeyi,
yaşamda gördükleri modelleri taklit etmeyi
ve varolan becerilerini geliÅŸtirmeyi
öğrenmektedirler (Rae, 1987).
Hartup (1983) yaptığı çalışmalarda,
oyunun bir bebeğin yaşamının ilk
yıllarında bile görüldüğünü, ancak bebeklikte
ortaya çıkan oyun davranışlarının
birkaç saniye gibi kısa süreli olduğunu belirtmektedir
(Schopler, 1986).
Roos (1981) normal çocuklarda, ilk
birkaç yılda taklide dayalı oyunlar
gözlenirken yaşın İlerlemesiyle oyun davranışlarının
birlikte olma, sözel iletişim
kurma ve daha karmaşık oyunlar oynama
şeklinde arttığını ifade etmektedir (Schopler,
1986.) Çocukların sosyal beceri kazanmalarında
Önemli olan iki beceriden
biri oyun diğeri ise yaşıtları ile iletişim
kurmadır. Yaşıtlarıyla birlikte oyun oynama,
çocuğun sözel ve motor becerilerinin
gelişimini desteklemesinin yanısıra, sosyal
yaşamla ilgili bazı beceri ve davranış
örneklerinin kolaylıkla öğrenileceği ve
çeşitli deneyimlerin geçirilebileceği bir
ortamı da sağlamaktadır (Rubin, Fein,
Vandcrberg, 1983).
Okul öncesi dönemde ise çocukların
yaşıtlarıyla etkileşimi artmakta ve
olumlu sosyal davranışları olumsuzlardan
daha sık ortaya çıkmaktadır. Bu dönemde
yaşıtlarıyla oyun sırasında, çocukların davranışlarını
değerlendiren çalışma sonuçlan;
özellikle gülme ve gülümseme sıklığı,
yaşıtlarıyla birlikte oynama, paylaşma ve
İşbirliği içindeki hareketlerin bu dönemde
arttığım göstermektedir. Diğer bir deyişle;
sözel akıcılık, simgesel düşünce, hayal
gücü gibi zihinsel yeteneklerin yaşa bağlı
olarak geliÅŸmesi, oyun becerilerindeki
değişmelere aracı olmaktadır.
Howes ve Rubin (1983), oyun davranışlarının
yaşın yanısıra birçok
değişkene bağlı olduğunu ve çevrenin etkisi,
yaşıtlarla olan daha önceki deneyimler,
sosyoekonomik düzey, çocuğun ve oyun
arkadaşlarının cinsiyetinin çocuğun oyun
davranışının düzey ve türünü etkilediğini
belirtmektedirler (Schopler, 1986).
Otistik çocukların bilişsel ve
algısal alanlardaki yeıersizliklcri sonucunda
anlama, ilişki kurma, problem çözme
ve iletişim alanlarında sınırlı yeteneklere
sahip oldukları bilinmektedir (Cohen,
1987). Genellikle otistik çocukların göze
çarpan diğer özelliklerinden biri de, sosyal
geliÅŸimlerindeki yetersizliktir. Kanner
1943’te sosyal yetersizliÄŸi, otizmin en
önemli belirtisi olarak değerlendirmiştir
(Lewis, 1987). Otistik çocukların sosyal
özellikleri; fiziksel temastan kaçınmaları,
özellikle yaşamlarının İlk yıllarında
karşılıklı göz kontağı kurmamaları, kendi-
* Özel Uyum özel Eğitim Okulu
44
lerine gülümsendiği zaman gülümsemeyle
karşılık vermemeleri, insanlara karşı ilgisiz
kalmaları, sosyal kuralları anlamada ve
oyun becerisinde yetersiz olmalan ÅŸeklinde
belirlenmektedir (Schopler, 1986).
Birçok otistik çocukta görülen yetersiz
oyun becerisi, genellikle sosyal becerilerin
ve yaratıcılığın eksikliğinden ortaya
çıkmaktadır. Strain ve Looke (1976)
‘un belirttiÄŸi gibi, otistik çocukların
yaşıtlarıyla çok seyrek etkileşime girmeleri
de bu çocukların uygun sosyal becerileri
ve tek başına ya da yaşıtlarıyla birlikte
oyun oynama davranışlarını kazanmalarını
sınırlandırmaktadır (Wulff, 1985).
Otistik çocuklarda oyun becerileri
ile ilgili yapılan araştırmalar çok yaygın
deÄŸildir. Bunun nedeni; 1960’lı yılların ortalarına
kadar otizm alanında araştırmacıların,
sık sık otistik ve şizofrenik vakaları
bir arada toplamış olmalarıdır. Ancak
son yıllarda yapılan çalışmalarda, bu İki
tanı grubu birbirinden bağımsız düşünülerek
tek tek incelenmeye başlanmıştır.
Otistik çocukların oyun ve oyuncak
ile oynamalarının değerlendirilmesine
yönelik yapılan gözlemler; genelde bu
çocukların bir oyuncak ile amaca uygun
oynamadıklarını ve oyuncağı döndürme,
yuvarlama, atma ya da elinde tutma gibi
amaçsız olarak kullandıklarını ortaya koymaktadır.
Çoğu otistik çocuk, saatlerce
bıkmaksızın su ve kum ile oynayabilir,
çamaşır makinesinde dönen çamaşırları ya
da pikapta dönen plağın hareketlerini izleyebilir.
Tekerlekli bir nesneyi örneğin;
bir oyuncak kamyonu normal pozisyonda
sürmek yerine yan yatırıp tekerleklerini
döndürme davranışı gösterebilirler. Otistik
çocuklara göre oyuncak bir tren, gerçek bir
ÖZEL EĞİTİM DERGİSİ
trenin yerine geçememektedir. Tren
yalnızca soğuk, sert, ağır bir nesnedir, metalik
tadı vardır ve sallandığında ses
çıkarır, tekerlekleri döndürüldüğünde İse
farklı şekiller oluşturmaktadır (Wing,
1989). Bu çocuklar çevrelerindeki tüm
nesneleri incelemekte, ancak nesneleri kullanarak
oyun oynama söz konusu
olduğunda yetersiz katmaktadırlar. Çoğu
otistik çocuk, sıklıkla trambolinde
zıplamak, kaydıraktan kaymak gibi bir hareketin
sürekli tekrar edilmesi şeklinde
olan oyunları tercih etmektedirler (Wing,
1981).
TÄ°lton ve Ottinger (1964), otistik
çocukları diğer gruplarla sistematik olarak
karşılaştıran ilk araştırmacılardır. Oyun
konusunu, “oyuncak kullanımı” ve “oyuncak
ile oyun oynama kapasiteleri” olmak
üzere İki açıdan İncelemişlerdir. Yapuklan
çalışmada 5 yaş civarında normal, zihinsel
özürlü ve otistik çocuklar araştırmanın deneklerini
oluşturmuştur. Bu çalışma; otistik
çocukların oynadıkları oyunların
sürekli olarak aynı şekilde, stereotipik
olduğunu göstermiştir. Çalışma sonucunda
elde edilen veriler, normal •çocukların %
100’ünün, zihinsel özürlü çocukların %
83’ünün, otistik çocukların ise % 38’den
azının oyuncaklar ile oynamayı tercih ettiklerini
belirtmektedir.
Oyun etkinliklerinin en Önemlisi
sembolik oyundur. Sembolik oyun,
büyük oranda zihinde yer almakla ve çok
az oyun materyali gerektirmektedir.
Çocuklar hayal güçlerini ve yaratıcılıklarını
kullanarak çeşitli nesneleri sembolik
olarak kullanabilmektedirler. Örneğin;
sandalyelerden “otobüsler” ve ters çevrilmiÅŸ
masalardan da “gemiler” yaparak
ÖZEL EĞİTİM DERGİSİ
çeşitli oyunlar oynayabilmektedirler. Oysa
otistik çocuklarda hayal gücünü kullanma,
yaratıcılık ve taklit becerilerindeki yetersizlik
nedeniyle bu tür oyunlar gözlenmemektedir
(Thomas, 1987).
Ungerer ve Sigman (1981)’ın otistik
çocuklarda sembolik oyunun gelişimi
ile ilgili yaptıkları bir çalışma bize
çocukların sembolik oyunlarda önemli
ölçüde yetersiz olduklarını göstermektedir.
Aynı zamanda bu çalışmada, otistik
çocukların oyuncak ile oynama davranışlarının
oyuncağı ağzına alma, bir yere
vurma ya da nesneleri bir yere yığma gibi
davranışlarla sınırlı olduğu gözlenmiştir
(Wulff, 1985).
Karşılaştırmalı bir başka çalışmada
ise, 5-14 yaşlan arasındaki otistik ve zihinsel
özürlü çocukların oyun davranışlarını,
sembolik, streotipik ve yalama,
döndürme gibi oyuncakları amaçsız
kullanmaya yönelik sembolik olmayan
oyun olmak üzere Uç grupta incelemişlerdir.
Çalışma sonucunda, zihinsel
özürlü grubun % 2’si stereoüpik oyunlara
yönelmiÅŸ, % 87’si sembolik oyun
oynamış, % İ l i ise sembolik olmayan
oyunlar sergilemiştir. Otistik çocukların
ise % 33’ü stereotipik oyun oynarken, %
67’si sembolik olmayan oyunlar oynamış
ve otistik gruptan hiçbirinin sembolik
oyun oynamadıkları gözlenmiştir (Wulff,
1985).
Otisük çocuklarda yetersiz olan bu
oyun becerilerinin geliştirilmesi için; onlara
uygun oyuncaklar ile oynama fırsatı
verilmelidir. Ancak amaca yönelik olarak
seçilen eğitsel oyuncakların serbest oyun
ortamında kullanılırken bile yapılandırılmış
olmalarına dikkat edilmelidir. İç
41
içe giren kutular ve bulyap türü oyuncaklar
çok önemli oyun-öğretim malzemelerindendir.
Bunlar özellikle küçük yaştaki
çocukların çok hoşlandığı materyallerdir.
Otistik çocukların hayal güçlerini
kullanmalarına yönelik çok çeşitli materyaller
sağlanmalı ve bunların nasıl kullanılacağı
öğretilmelidir. Örneğin; çocuk
yalnızca kasların hareketi için parktaki
merdivene tırmanmamak, bu etkinliği, bir
engeli aşmak için ya da bir oyunun parçası
olarak deÄŸerlendirebilmelidir. Otistik
çocuklara bir oyun parkında bulunabilecek
tüm araçlar sağlanmalıdır. Çünkü bunlar
hem kas hareketlerini hem de hayali
oyunu geliştiren araçlardır. Oyun alanı
yalnızca çocukların eğlendikleri bir yer
olarak görülmemelidir. Çocuğun
paylaşma, sıra bekleme ya da diğer
çocuklarla birlikte oynama gibi becerileri
de bu ortamda desteklenmelidir. Bir kovalamaca
oyununda bile, iki otistik çocuğu
birlikte oynarken görmek, bu çocukların
kendi dünyaları dışına bir pencere açtıkları
ve bir ilişkinin temelini attıkları anlamına
gelmektedir (Thomas, 1987).
Otistik çocukların yetersiz oldukları
bilinen sembolik oyun için ise, Öncelikle
taklit etme becerileri geliÅŸtirilmeli,
çocuklara oyuna dönüştürebilecekleri normal
günlük yaşantılar sunulmalıdır. Eğer
çocuk gerçek bir yaşantıyı oyuna
dönüştürmeyi bilmiyorsa, ondan örneğin,
bakkalcılık oynamasının beklenmesi
hatalıdır. Buna benzer olarak, bir çöpçünün
çöp kovalarını boşaltmasını daha
önceden hiç görmemiş, bu rolü oynaması
için birini İzleyerek model almamış bir
çocuktan çöpçü rolünü oynamasını beklemek
de hatalı olacaktır.
i£ ÖZEL EĞİTİM DERGİSİ
Oyuncak bebekler çok geleneksel
oyuncaklardır. Ama hayali oyuna katkıları
çok büyüktür. Sembolik oyunun içinde
yer alan hayali oyun yine otistik
çocukların pek kolay giremedikleri bir
oyun türüdür ve bu oyuncaklarla anlamlı
oynamayı öğrenmelerinin tek yolu, bunlarla
oynayan diğer çocukların oyunlarına
katılmaları ve onlan model alarak anlamlı
oynamayı öğrenmeleridir. Eğer bir otistik
çocuğa oynaması için fırsat verilir, nasıl
oynayacağı gösterilir ve buna özendirilirse
bu beceriyi kazanma olasılığı artacaktır
(Thomas, 1987).
Otizm tüm dünyada olduğu gibi
ülkemizde de henüz çok yeni bir çalışma
alanıdır. Otistik çocuklara yardımcı olabilmek
için erken teşhislerinden, tedavilerine
ve eğitimlerine kadar her alanda yapılacak
yeni çalışmalara gereksinim vardır. Uzun
yıllardır otisük çocukların tedavisinde kullanılan
oyun terapisine ışık tutmak
amacıyla bu çocukların oyun oynama ve
oyuncak ile iliÅŸkilerini geliÅŸtirmelerine
yönelik çalışmalar yapılmasının çocuk ve
aileyi yönlendirmede hem terapistlere hem
de eğitimcilere yol gösterici olacağı
düşünülmektedir.
KAYNAKÇA
1. Cohen, J. D., Donnellan, M. A.,
Paul, R., (1987). Handbook of autism and
pervasive developmental disorders. Maryland:
A Wiley Publicaiion.
2. Rae, G., Cohen. S. (1987). Growing
up with children. Canada: The Dryden
Press.
3. Lewis, V. (1987). Development
and handicap. Great Britain: Basil Biackwell
Inc.
4. Rubin, K.H., Fein, G.G, Vanderbeg,
B. (1983). “play” Mussen P.H. (Ed.).
Handbook of child Psychology. (79-86). Nev
York: Willey.
5. Schopler, E., Mesibov, B. (1986).
Social behavior Ä°n autism. New York:
Plenum Press.
6.”Tilton, J., Ottinger, D. (1964).
“Comparison of the toy play behavior of autistic,
retarded and normal children. “Psychological
Reports, 15, 967-975.
7. Thomas, K. (1987). • Learning
through play. Autistic children: Collection of
Papers.’ London: National Autistic Society.
8. Wing, L. (1981). Autistic Children:
A guide for parents. London: Constable
and Co. Ltd.
9. Wulff.B.S. (1985). The symbolic
and object play of children with autism. Journal
of Autism and Developmental Disorders.
15. 2. 139 – 147.

otizm, otistik, oyun otistik, otizm oyun

%d blogcu bunu beÄŸendi: