hd porno porno hd porno porno

Görme Tanısı ve Sınıflandırma

12.400 okundu

Görme Özrünün Algılanması: Araştırmalara göre, çocuğun görmesinin gelişmesi doğum sonrası devam etmektedir. Kullanılabilir düzeye gelebilmesi için sürekli ve kaliteli uyarılmasına ihtiyaç vardır. ‘Görme’ için algılama yetenekleri de gelişmeli ve görüntülerin beyinde anlamlandırılması yapılmalıdır.

 

Bu sebeple çocuğun ne kadar ve nasıl gördüğünü anlamak için aylar, yıllar geçer.

Çocukta görme özründen şüphelenilmesi için şu belirtilerin olması gerekir;

-Yenidoğan bebeğin gözbebekleri siyah olması gerekirken beyaz gözükmesi,

-Gözün alışılmışın dışında küçük, çok büyük veya gelişmemiş olması,

-Çocuğun yüzünü ışık kaynağına dönmemesi,

-6-8 haftalık bebek anne-babasının yüzüne bakabilmeli ve gülümsemelidir.

Tam körlük çok enderdir. Çoğu çocuk biraz görür. Ancak her görüntünün önemi vardır ve kullanılabilir.Yalnızca ışık görebilen bir çocuk pencerenin yerini bulunca odanın düzenini kurabilir.

• Görme Duyusunun Gelişim Aşamaları
Normal Çocuklarda;

• ayda; Başını ve gözünü ışık kaynağına döndürme,

Yatay ve dikey düzlemde obje takibi,

6-8 haftada gözün içine bakış, “sosyal gülüşme”.

2-3 ayda; Yoğun göz teması,

Dikey ve dairesel hareket takibi,

Hareketli oyuncak takibi,

Dudak okumaya başlama,

3-6 ayda; Kendi ellerini seyretme,

İleri uzanma, sallanan nesneyi yakalamak,

Düşen ve uzaklaşan oyuncağı gözleme,

Karşıya bakıştan yana bakışa dönme,

Görsel dikkat alanının genişlemesi,

7-10 ayda; Küçük parçacıkları fark etme,

Önce dokunma ve parmak ucu ile tutma,

Resimlerle ilgilenme,

Yarısını gördüğü nesneye ilgi ve tanıma,

11-12 ayda; Evde görsel yer bulma,

İnsanları tanıma,

Resimleri tanıma,

Saklambaç oynama,

1-2 yaşda; Haberleşmede görmenin önemi ,

Yüz ifadeleri ve vücut dili,

Öncül uyarılar ve gözlem,

Olayların akışına bağlantı kurma,

Sesli uyaranlara bağlanma.

Görme Özürlü Çocuklarda;

0-3 ayda; Gözbebeğinin titreşmesi (Nistagmus),

Görüntüyü normal dışı odaklama (Eksentrik fiksasyon),

Göz teması yok:bağlanma gelişmez,

Orta hat (düz çizgi yol gibi) kavramı oluşmaz,

Görsel takip gelişmez,

3-6 ayda; Şaşılık oluşur,

Göz tembelliği (Ambliyopi),

Motor gelişim geriliği:başını tutamaz, emekleyemez,

Kötü alışkanlıklar, göze parmak sokma, sallanma,

7-12 ayda; Uzay duygusu gelişmez,

Göz uyumu yoktur, görsel takip yapamaz,

Merak duyusunda gelişme geriliği:arama yapamaz,

1-2 yaşda; Görsel haberleşme eksikliği: oyun alanında dışlanma,

Anlık-doğal öğrenme geriliği,

Çevre ile iletişim kurmada zorluk; hareket kısıtlılığı ve uyum bozukluğu.

Görmenin özellikleri ölçülebilir;

-Yakın ve uzak görme denenerek ince detayları seçme ölçülebilir (görme keskinliği).

– Renk ayırımı, görme alanı (anlık görünenler), ışığın etkisi, karanlığa uyum sağlamak, hareket algılama tespit edilebilir.

– Gözlük ihtiyacı ile doğru gözlük camları hesaplanıp görüntünün çocuğa net ve keskin ulaşması çok önemlidir.

Düşük görmesi olan çocukların görmeleri ölçülüp gözlük ile görmenin artması da ortaya konmalıdır. Bütün çocukların gözlük takması gerekmez. Ancak gözde bulanık görüntü ‘ambliyopi’ denilen ‘tembel göz’ durumunu oluşturur, görme azalır. Çocukların görmeleri ölçülürken onlara eşleştirecekleri resimler, yön gösterecekleri şekiller, okuma biliyorlarsa harfler gösterilir. Cevap veremeyen çocuklarda elektrik akımları ile ölçme cihazları hastane ortamında kullanılır.

Diğer bir ölçme ‘tercihli bakış’, boş sayfa yerine çizgili resme bakmayı gören çocuğun tercih etmesidir. Göremeyen çocuk boş sayfaya bakmaya devam eder. Görme keskinliği kesir olarak belirtilir. Üst sayı, şeklin gözden tutulduğu uzaklık mesafesini gösterir(genellikle 6 metre ), alt sayı ise normal gözün (standart) bu şekli görebildiği mesafedir. 6/6 standart, normal görmedir. Harf tablosu ile görme ölçülürken en üstteki büyük harf normal göz ile altmış metreden görülebilir. Kişi yalnızca bu en büyük harfi görebiliyorsa görmesi 6/60 dır. Görme keskinliğinin bu şekilde ölçülmesi ‘görme fonksiyonlarını’ tam açıklayamaz: hareket, renk, açıklık/koyuluk, görme alanı, vs. Az bir görmeyi iyi kullanabilen çocuklar çok rahat hareket edip çevrelerini öğrenebilirler. Çocuğu gözleyerek onun görebildiklerini öğrenmek bize çok bilgi verir. Çocuğun konuşmasında gecikme varsa çocukla haberleşme daha çok gecikir ve zorlaşır.

 

Çocuğunuzu kimse sizin kadar iyi anlayamaz. Bu sebeple gözlemlerinizi uzmanlara anlatınız.

 

B- Görme Özrünün Ölçüsü

Görme seviyesi göz uzmanı doktor tarafından ölçülür. Görme özrü tanımlanır: Hiç ışık görmeyen, tam kör en düşük seviyedir. Işık gören, el hareketlerini algılayan ağır görme özürlüdür. Altı metreden açılmış insan parmaklarını sayabilen az gören sınıfından ağır az görendir. Kitap, gazete okumada zorluk çeken ve okuyamayan ise az gören olarak tanımlanır. Bu görme seviyeleri göz doktoru tarafından ölçülür ve kaydedilir.

C- Görme Özrünün Sebepleri

Çocuğun görme özrünün birçok sebebi olabilir. Genetik-kalıtım, akraba evliliği ülkemizde çocukluk göz hastalıklarının temel sebebidir. Bunun yanında mikrop kapma veya kaza geçirme olabilir. Göz hastalıklarının erken teşhis edilip, tedavisine ve erken rehabilitasyonuna başlanması gerekir. Çoğu durumda bir özel neden bulunamayabilir.

5- ANNE BABALARIN YAŞADIKLARI EVRELER

Görme yetersizliği olan bir çocuğun doğumu, ailenin dengesini altüst ederek ailelerde değişik duygu ve düşüncelerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu duygular her ailede farklı evrelerden geçer.

Çocuğu olduğu gibi kabul etme sürecini kısaltabilen ailelerde, daha güvenli mutlu bir aile ortamı yaratılabilir.

Özürlü çocuğa sahip anne babaların geçirdiği evreler ve gösterdikleri davranışlar şöyle sıralanır:

Şok:

– Aşırı üzülme,

-Çaresizlik duygusu,

-Kalbin hızlı bir biçimde çarpması, boşaltım organlarının çalışması, avuç içlerinin terlemesi, kulakların uğuldaması, flu (bulanık) görme gibi belirtiler gözlenebilir.

Reddetme:

-“O kadar kötü görünmüyor”

-“Çocuğun olağan dışı bir durumu yok”

-“Bunun tanısını doktor koymuş, bu nedenle başka doktorlara gitmek gerekir” diye düşünülebilir.

-Olayların farkında olmamaya çalışma,

-Başka şeylerle çok fazla meşgul olup çocuğun sorunuyla ilgilenmeye zaman bulamama.

Depresyon:

-“Artık iş işten geçti bundan sonra hiçbir şeyin anlamı yok” diye düşünülebilir.

-Çevreyle ilişki minimuma indirilebilir.

-Normal çocuk özlemi duyulabilir.

Karmaşa:

-“ Böyle bir çocuğum olacağına keşke hiç olmasaydı”

 

Suçluluk:

-“Bu durum benden değil, senden yada senin ailenden kaynaklanmaktadır” gibi ailedeki diğer kişiler suçlanabilir.

-Kişinin çocuğun durumundan kendini sorumlu tutması,

-Olumsuz duygularla ilgili suçluluk duyma.

Kızgınlık:

“Neden ben?”

Pazarlık:

– “Eğer çocuğum düzelirse…”

-Çocuğun özrünü ortadan kaldırmanın yolları aranır. Örneğin; ameliyat, ilaç vb.

Kabul ve uyum:

– “O bizim çocuğumuz ve biz onu seviyoruz”

-Çocukla daha çok birlikte olma,

-Çocuğun gereksinimlerini karşılamaya özen gösterme,

-Uzmanlarla işbirliği yapma.

Bu davranış özellikleri özürlü çocuğa sahip tüm ailelerde yaşanabilmektedir. Çocuğu olduğu gibi kabul etme sürecini kısaltabilir, yukarıda saydığımız evrelerin daha olumlu ve güvenilir geçmesini sağlayabilirsiniz. Demokratik aile tutumları geliştirebilen aileler bu dönemi daha az duygusal hasarla geçirir ve çocuğa iyi bir eğitim vermiş olur.

 

6- DEMOKRATİK AİLE TUTUMLARI

• Çocuklarını seven ve benimseyen çağdaş aile tipidir.

• Anne baba arasında saygı ve sevgi vardır.

• Ailede sorunlar emirlerle değil, konuşarak çözülür.

• Evde gerginlik yaratmak yerine sıcak bir ortam yaratılır, aile içinde uzun süren çekişme, kavga ve anlaşmazlıklardan uzak durulur,

• Çocuğa söz hakkı tanıyarak, birlikte konuşulur, şakalaşıp, eğlence ortamı yaratılır ona güven duygusu kazandıracak iletişim biçimleri benimsenir.

• Çocuğun uyması gereken kurallar belirlenir.

• Kuralları ailede herkes gönüllü olarak benimser.

• Cezalar ılımlı ve eğiticidir. Çocuğa, güven duygusu ve sorumluluk kazandırılır.

• Çocuğun kişiliğine saygı gösterilir yaşından olgun davranışlar beklenmez.

• Özgür davranışları desteklenir

• Dayaktan, onur kırıcı sözlerden özenle kaçınılır.

Bu tutum ve davranışı gösteren ailelerin çocukları toplumda bağımsız, kendine yetebilen bir birey olarak yetişir.

Onaylanan aile, anne-baba tutumları çocuğun olumlu davranış değişiklikleri göstermesinde ne kadar etkiliyse, onaylamadığımız anne-baba tutumları; “çok seven, kollayan, gevşek disiplinli aile tutumu”, “baskıcı, itici, sevgisiz aile tutumu”, “sevgisi yetersiz, disiplini gevşek aile tutumu”, “geleneksel, ataerkil aile tutumu”, “sıkı disiplinli, sevecen aile”, “parçalanmış aile tutumları” da çocuklarımızın sağlıklı, uyumlu, kendine güvenli bir insan olmasını engelleyecektir.

Demokratik aile tutumları içinde yetişen çocukda da, gelişme sürecinde olumsuz davranışlar gözlenebilir. Ancak anne-babaya karşı tepkileri ve çelişkili duyguları büyük boyutlara ulaşmaz. Çoğu çatışmalar ev içinde kalır, okul başarısını engellemez, sapmalar olmaz, başkaldırı fırtınaya değil kısa süren bir esintiye benzer.

 

%d blogcu bunu beğendi: