hd porno porno hd porno porno

İşitme Engellilerde İşitsel Sözel Terapi

22.167 okundu

Modern işitme cihazlarının ve koklear implant teknolojisinin gelişmesiyle birlikte sözel-işitsel terapinin önemi de artmıştır. İşitsel/sözel yaklaşım, işitme engelli çocukların ana dillerini işiten çocuklar gibi işitme duyularını kullanarak kazanabileceklerini kabul eden ve bu çocukların eğitimlerinde işitmeye ve sözlü iletişime dayalı eğitim programını benimseyen bir sözlü iletişim yöntemidir .
Çocuklara öykü okuma, öykü anlatma, sıralı olayların bulundugu resimlere ve olayların tek bir kartta sunuldugu resimlere bakma, birlikte öykü oluşturma, gazete haberlerine bakma, film seyretme ve mektup yazma gibi etkinlikler, işitme engelli öğrencilerin yazının iletişimsel amacının farkına varmalarına, dinlemelerini geliştirmelerine, dinlediklerinden anlam çıkarmalarına, olaylar arasında ilişki kurmalarına, tahminlerde bulunmalarına, olayları deneyimleriyle birleştirmelerine, öykü yapılarının farkında olmalarına ve sözcük dagarcıları ve cümle yapılarını geliştirmelerine olanak saglar (4)

İşitsel-sözel yöntem, işitme engelli çocukların da ana dillerini aynı işiten çocuklar gibi kazanabileceğini ve etkileşimci bir ortam sağlandığında, daha yavaş hızda fakat işiten çocuklar gibi dili edinebileceklerini savunmuştur. Doğal İşitsel/Sözel Yaklaşım için işitme cihazlarının kullanımı, bir önkoşuldur. İşitme cihazlarının en iyi durumda kullanımı, işitmenin maksimum kullanımı için yine bir önkoşuldur. Bu çocukların yerleştirildiği eğitim ortamlarında işitme kalıntısının gerçekten maksimum düzeyde kullanılıyor olması için gereken tedbirlerin alınması gerektiğini savunur.(3)
Her işitme engelli çocuğa uygun olan tek bir sistem, yaklaşım veya iletişim metodu yoktur. İşitsel- sözel yaklaşım bu yöntemlerden biridir. Bu yaklaşımda erken teşhis ve müdahalenin, erken cihazlandırmanın, erken terapinin ve aile ile uzman işbirliğinin önemi büyüktür. Bu yaklaşımla çocuklar işitme cihazı veya koklear imlantla, sağlıklı ve etkili bir iletişim kurabilmek için, sesleri kullanmayı, kendi seslerini, başkalarının seslerini, çevre seslerini dinlemeyi ve anlamalı konuşmalar geliştirebilmeyi öğrenirler.(1)

Sözel işitsel yaklaşımda önemli olan bir nokta ve önkoşul da dinleme becerilerinin geliştirilmesidir. Çocuğun sağlıklı girdiler alabilmesi için dinleme becerilerine sahip olması gerekir.

Beyin gelişimini inceleyen çalışmalar akustik uyaranların işitme merkezinin olgunlaşması için çok önemli olduklarını vurgulamakta ve bu uyaranların duyuşsal sinir yollarını organize olabilmelerini sağlamada önemli rollerinin olduğunu belirtmektedir.
Dinleme Becerisi Gelişimi
Çocukların dinleme becerisi gelişimini tamamlayabilmeleri için aşamalı bir sıra takip etmeleri gerekmektedir. Bu sıralama Estabrooks (1998) ve Ling (1989) tarafından aşağıdaki biçimde yapılmıştır:
1. Fark etme,
2. Ayırt etme,
3. Tanımlama,
4. Anlamlandırma.
1- Fark etme;Dinleme becerisinin en temel ve basit olan basamağıdır. Bu basamakta çocuklar sesin varlığını ya da yokluğunu fark edebilirler. Fark etme, sesin içkulaktaki kirpiksi sinir hücreleri gibi duyuşsal algılayıcılar tarafından algılanarak beynin işitme merkezinde akustik uyaranlar olarak kişi tarafından tanımlanmasıdır. Bu basamakta çocuk çevresindeki sesleri fark etmeyi ve sese odaklanmayı öğrenmektedir. Bir başka değişle sese dönüt vermeyi ya da sessizlikte eylemsiz kalmayı öğrenmektedir. Fark etme basamağına en iyi örnek saf ses odyometre testlerinde çocukların ses sinyallerine dönüt vermesidir. Bu basamakta çocuk çevresindeki seslerin farkına varabilir ve kendi ismi söylendiğinde ya da ses duyduğunda konuşma benzeri sesler üretebilir. Başlangıçta çevrede ses oluştuğunda çocukların dikkati bu seslere çekilebilir. Örneğin: “Kapı mı çaldı?”, “Köpek mi havlıyor?”, “Anne mi çağırıyor ?” gibi.

2- Ayırt etme;Farketme basamağına göre daha üst düzey beceriler gerektirmektedir. Bu basamakta çocuğun seslerin ne anlama geldiğini bilmesine gerek yoktur. Ancak “iki sesin aynı mı?” yoksa “farklı sesler mi?” olduğunu ayırtedebilme becerisine sahip olması gerekmektedir. Bu basamakta çocuk uzun ve kısa sözceleri ayırt etmekte zorlanmazken (ev/bahçe), eşit uzunluktaki sözceleri (gelme/koşma/gitme) ayırt etmede zorlanmaktadır. Aynı zamanda çocuk sesin kalitesini, şiddetini, süresini ve perde farklılıklarını ayırt edebilme becerilerini geliştirmektedir.

3- Tanımlama;Bu basamakta çocuk konuşma seslerini çevre seslerinden ayırt etmeye ve söylenen basit sözceleri ya da tümceleri tekrarlamaya çalışmakta ve söylenen nesnelerden bazılarını işaret ederek ya da bakarak tekrar etme çabası içine girmektedir. Bu basamak çocukların, konuşmanın hem parçasal ve hem de parçalar üst özeliklerindeki farklılıkları ayırt etmeye ve aynı zamanda sesbilgisel kuralları çözümlemeye başladıkları ve geliştirdikleri dönemi
kapsamaktadır. Bu aşamada çocuklar, konuşmanın parçalar üstü özellikleri olan süre (kısa/uzun), konuşma hızı (hızlı/yavaş), şiddet (yumuşak/yüksek), perde (alçak/yüksek perde ya da tiz/kalın) ve vurgu farklılıklarını (konuşmadaki vurgu örüntüleri) algılar ve ayırt ederler. Bunların yanı sıra konuşmanın parçasal özellikleri olan /b/, /m/ ya da /s/, /t/ ve benzeri gibi farklılıkları da algılayıp ayırtedilebilme becerilerini de geliştirirler.
4- Anlama; Dinleme becerisinin en zor ve en üst basamağıdır. İşitsel mekanizmanın en son hedefini kapsamaktadır. Anlama, bireyin geçmiş yaşantıları ve dilbilgisel deneyimleri yardımı ile kendisine ulaşan akustik iletileri ya da uyaranları algılaması, anlaması ve sonucunda iletiyi ya da çevre sesini anlamlı hale getirmesidir. Dinleme becerisinin etkin biçimde kullanılabilmesi için bahsi geçen dört basamağın çocuklarda doğru bir biçimde gelişmesi
gerekmektedir. İşiten çocuklar için büyük önem taşıyan duyma ve dinleme, işitme kanalındaki engellemeler nedeniyle işitme engelli çocukların dil ediniminde, konuşmayı anlamada ve üretiminde önemli sorunlara neden olabilecektir.(2)

Dinleme Becerilerini Geliştirme Yolları
Ailelerin yapması gerekenler
• Tümceleri kısa tutmak.
• Sözdizimsel olarak basit tümceler kullanmak.
• Çocukların dikkatlerini çekebilmek ve sürdürebilmek için abartılmış tonlama kullanmak.
• Önemli sözcükleri vurgulamak.
• Çocuğun bilgi sahibi olduğu konularda konuşmak.
• Söylediklerini tekrarlar ya da aynı anlamı farklı tümce kalıplarıyla yeniden çocuğa söylemek.
• Çocukların eksik ya da yanlış tümceleri tamamlayarak ya da doğru biçimiyle çocuğa söyleyerek hatalarını fark etmelerine yardımcı olmak.
İşitme engelli çocukların anadillerini edinmelerine yardımcı olunurken, işitme engelli çocukla ilgilenen tüm yetişkinlerin ve eğitimcilerin bahsi geçen düzenlemelere dikkat etmesi
gerekmektedir.
Çocuklar, yetişkinlerin gün boyu rutin olarak yaptığı işlerde onlara yardım etmek isteği içindedirler. Çocukların da yardımcı olabileceği bu tip işler sürecinde, çocuğun dil gelişimine katkıda bulunmanın yanı sıra bilgi dağarcığı da geliştirilebilir. Birlikte yapılan bu etkinlikler sırasında, çocuk yapılan eylemler ve nesnelerle ilgili sözcükleri öğrenmekle kalmaz, aynı zamanda eyleme ilişkin bilgileri de öğrenmektedir.
Örneğin: Çocuk babasıyla arabalarını yıkarken, arabayla ve yıkama eylemiyle ilgili olan tekerlek, kapı, kaput, hortum, fırça gibi sözcüklerin kavramlarını edinirken belki bu parçaların ne işe yaradığını, araba yıkarken neler yapılması gerektiğini de öğrenir.
Özellikle işitmezlikten kaynaklanan dil yaşantısı yetersiz olan işitme engelli çocuklarla bu ve benzeri kendiliğinden oluşabilecek etkinlikleri gerek ebeveynler gerekse çocukla ilgilenen yetişkin ve uzmanların değerlendirip kullanması çok büyük bir önem taşımaktadır. Böylelikle işitme engelli çocuk anadilini doğal ortamlarda edinebilecek ve dili işlevsel olarak kullanabilecektir.
Örneğin: Anne mutfakta yemek yaparken işitme engelli çocuğun da bu etkinliğe katılmasına izin vermeli ve onunla yapılan iş hakkında konuşup söyleşiye katılması sağlamalıdır.
Anne: Buse, bugün babaya ne yemek yapalım.
Buse: Baa ouba. (Baba çorba).
Anne: Çorba mı yapalım, ne çorbası yapalım?
Buse : …. Ouba. (Çocuk mercimekleri işaret ederek, çorba demeye çalışır).
Anne: Mercimek çorbası mı istiyorsun? Hadi mercimek çorbası yapalım. (Mercimek kavanozuna bakarak).
Buse: Eecieee orba ıı ıı. (mercimek çorbası/ çocuk anneyi taklit etmeye çalışır).
Anne: Çorbayı seviyorsun dimi? Bize tencere lazım. Tencereyi getir.
Buse: ence-e-uuu- çocuk tencereyi alır ve tencereye su koyalım demeye çalışır).
Anne: Aferin! Tencereye su mu koyalım.
Anne ve çocuk bu etkinlikte çorba pişinceye kadar karşılıklı söyleşi içimde devam ederler. Bu kısacık etkinlik içinde bile çocuğa birçok dilsel yaşantılar kazandırılmaktadır. Anne öncelikle çocuğun görsel uyaranlar yerine işitsel uyaranlara dikkat etmesini pekiştirmekte ve çocuğu söyleşiye devam etmesi için cesaretlendirmektedir. Bunun yanı sıra çocuk bilmediği bazı sözcüklerin kavramlarını doğal bir ortamda edinebilmekte ve doğal tekrarlar sayesinde bu kavramları pekiştirilebilmektedir. Aynı zamanda anne çocuğun tam anlaşılamayan konuşmasını görsel ipuçlarından daha rahat tahmin edebilmektedir. Ayrıca çocuğun ürettiği eksik ya da hatalı tümceler ve sözceler, anne tarafından düzeltilip doğru formları çocuğa geri verilmektedir. Bir başka deyişle çocuğun yanlışları ona hissettirilmeden düzetilmektedir. Bu ise söyleşinin doğallığını ve akıcılığını bozmamaktadır. Ayrıca bu söyleşilerde konuşma hızı yavaşlatılmamalı ve abartılı konuşmalardan kaçınılmalıdır. Abartılı ve yavaş konuşma konuşmanın bürünsel (parçalar üstü) özelliklerini bozacağından işitme engelli çocukların bu özelliklerden ipuçları almaları da engellenmiş olacaktır.
Özellikle işitmezlikten kaynaklanan dilsel yaşantı eksikliklerin en aza indirgenmesi için işitme engelli çocuklara gerek ev gerek eğitim ortamlarında doğal olarak hazırlanmış dil yaşantı deneyimleri kazandırmayı amaçlayan ortamlar düzenlenmesi gerekmektedir(2)
Sözel-İşitsel Terapi Süreçleri :

Terapi programı ve düzeyi çocuğun bireysel özelliklerine ve engel durumuna ; ailenin özelliklerine göre bireysel olarak düzenlenir. Terapi oturumları hastane kliniğinde, özel klinikte veya evde yapılabilir. Terapiyi mümkün olduğunca doğala yakın bir şekilde yapmak gerekmektedir. Bunun için çocuğun alışkın olduğu nesneler, oyuncaklar ve gerçek nesnelerin minyatür şeklinde olanları kullanılmalıdır. Çoğu işitsel sözel terapi programı bir veya bir buçuk saatlik haftalık terapi oturumlarından oluşmaktadır. İşitsel- sözel terapist, çocuğun potansiyelini en üst düzeye çıkarabilmek için, aileye neyi nasıl yapacağını gösterir, rehber olur ve koçluk yapar(1)
Aile ve terapist sürekli işbirliği içerisinde çalışır. Terapist aileye, çocuğun ulaşabileceği hedefleri belirlemede yardımcı olur. Küçük çocuklar için hedefler; çevre seslerine dikkat etme, anlamlı sesleri öğrenme, babıldama, erken dönem kelime bilgisi, cümleler üretme veya basit konuşmalar başlatma şeklinde; büyük çocuklar için;hikaye anlatma, sesleri gürültü içerisinden ayırt etme veya okul materyallerini öğrenme şeklinde olabilir.(1)

Ailenin Katılımı :
İşitsel sözel yaklaşımın bir parçası olarak aileden aşağıdaki hedefleri uygulaması ve yükümlülükleri yapması beklenir.
1. Evde konuşma, iletişim ve dil uyarımını sağlayıcı tekniklerle çocuğa model olma
2. Dinleme, konuşma, dil ve iletişim stratejilerini günlük rutine adapte etme
3. Terapi süreçlerinde partner olarak iletişim kurmak
4. Çocuğun ilgi ve yetenekleri hakkında terapisti bilgilendirmek
5. Çocuğun erken iletişim fırsatlarını değerlendirip uygun tepkiler vermek
6. Uygun davranış yönetme teknikleri geliştirmek
7. Süreci kaydetmek ve tartışmak
8. Kısa ve uzun dönemli hedefler belirlemek
9. Çocuk- ebeveyn iletişimi için uygun ortam düzenlemek
10. Çocuğunu desteklemek (1)

İşitsel- Sözel Terapi Teknikleri:

İşitsel-sözel terapist çok fazla teknik ve strateji kullanarak işitme yoluyla çocuğun konuşma dili gelişimini stimule eder. Bu strateji ve metotlar şöyledir:
1. Konuşmayı almayı ve üretimini analiz etmektense çocuğun söylediğini aynen tekrarlamak.
2. Fısıldama, şarkı söyleme ve vurgulama( sentaktik/segmental/suprasegmental) yoluyla akustik özelliklere dikkat çekmek.
3. Çocuğa “Ne Duydun?” sorusu sorarak konuşma uyarımını artırmak.
4. Aileyi desteklemek ve onlara dinleme ve konuşma konusunda rehber olmak.
5. Çocuğun koklear implant veya işitme cihazı mikrofonuna yakınlaşmak.
6. Ödüllendirmek, alternatifler sunmak ve son söyleneni tekrarlayarak işitsel geribildirim sunmak
7. Yanıt için uygun sürede beklemek.
8. İşitmeyi görsel, dokunsal ve kinestetik ipuçlarıyla desteklemek.
9. El ile yardımda bulunmak( Hand Cue) (1)

Süreci Etkileyen Faktörler:
Her aile ve birey biriciktir, kendine özgüdür ve farklı bireysel özellikler, yaşam tarzı ve öğrenme biçimine sahiptir. İletişim ve dinleme gelişimi çocuktan çocuğa ve aileden aileye farklılıklar gösterir. Dolayısıyla terapi sürecini etkileyen faktörler bulunmaktadır. Bu faktörlerden bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
• Teşhis yaşı
• İşitme engeline/yetersizliğine sebep olan faktör/ faktörler.
• İşitme kaybı derecesi. (İşitme kalıntısı derecesi)
• Kullanılan işitme cihazı veya koklear implantın etkilililiği.
• Odyolojik müdahalelerin/yöntemlerin etkililiği.
• Çocuğun işitme potansiyeli.
• Çocuğun genel sağlığı.
• Ailenin duygusal durumu
• Ailenin katılım düzeyi.
• Terapistin deneyimi.
• Ailenin ve bakıcının deneyimi.
• Çocuğun öğrenme biçimi.
• Çocuğun zekası (1)

Sonuç olarak;

İşitme engelli çocukların da tıpkı normal işiten çocuklar gibi dinleme, konuşma, dil , iletişim ve bilişsel gereksinmeleri bulunmaktadır. Yalnız süreç normal işiten çocukların yaş periyoduyla aynı olmamakta; gecikmeli olmaktadır. Bu gereksinimler, iyi organize edilmiş İşitsel- Sözel Terapi oturumlarıyla, günlük aktivitelerle ve özellikle oyun temelinde yapılandırılır.
Teknolojik gelişmeler çocuğun işitme kalıntısını, potansiyelini mümkün odluğunca iyi şekilde kullanabilme olanağı sağlamış; dolayısıyla işitsel- sözel terapinin de önemi artmıştır.(1)
Bu yöntemi her özellikteki çocuklara uygulamak mümkündür. Çünkü yöntem erken dönemde ebeveyn- çocuk etkileşiminin geliştirilmesi gerektiği görüşünü savunmaktadır. Dolayısıyla birçok yöntemle benzerlik göstermektedir. Örneğin doğal ortamlarda öğretim tekniğinde de öğretim fırsatları yaratılıp çocuğun, doğal ortamda etkileşime girmesi hedeflenir. Tüm bunlar yapılırken talep etme, seçenek sunma, ulaşılamaz hale getirme, sınırlı miktarda verme, etkinlikleri eksik bırakma, beklenmedik durumlar yaratma, paralel ve kendi kendine konuşma ve en önemlisi olan genişletme yöntemlerinden yararlanılır. Çocuğun ilgi ve dikkati iyi izlenerek uygun durumlarda etkileşim başlatılıp, çocuğun çıktıları pekiştirilip, genişletilmelidir. Bu ebeveynlerin normal çocuklarla da yapmalarını istediğimiz yöntemlerdendir. Dolayısıyla sözel işitsel yöntemin işlevsel ve pek çok yöntemle paralellik gösteren bir yöntem olduğunu söylememiz mümkündür

KAYNAKÇA
1) ESTABROOKS,W., (2001), “ Auditory- Verbal Therapy”, Alexander Graham Bell Association For The Deaf And Hard of Hearing, Inc,

2) GİRGİN, Ü.,(2006), “İşitme Engelli Çocukların Konuşma Edinimi Eğitiminde Dinleme Becerilerinin Önemi” Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri FakültesiÖzel Eğitim Dergisi, 7 (1) 15-28

3) TÜFEKÇİOĞLU, U., “İşitme Engelliler”, Açıköğretim Fakültesi Kitapları, Anadolu Üniversitesi Yayınları, ÜNİTE-8, S.113

4 ) GİRGİN,Ü., KARASU,H.,P.,(2007), “İşitsel/Sözel Yaklaşımla Eğitim Gören İşitme Engelli Öğrencilerin Yazılı Anlatım Becerilerinin Değerlendirilmesi”, Hacettepe Üniversitesi Egitim Fakültesi Dergisi (H. U. Journal of Education) 33: 146-156

%d blogcu bunu beğendi: